Makaleler

Pelagianizm Nedir? (Tarihi, Öğretileri)

Yazar: Uğur Eskier

Pelagianizm, dördüncü ve beşinci yüzyıllarda etkili olan teolojik bir akımdır. Hıristiyanlığın “ilk günah” doktrinlerini reddeder. “Sapkın” olarak görülür.

Pelagianizm Nedir? (Tarihi, Öğretileri)

Pelagianizm veya Pelagiusçuluk, Hıristiyanlıktan doğan “heretik” akımlardan biridir. Hıristiyanlığın kutsal metinlerine ve ilkelerine aykırı, “sapkın” bir teolojik akım olarak görülür. Hıristiyanlığın öğretilerine karşı geliştirilen doktrinlerle taraftar bulmuştur. Hıristiyanların kutsal öğretilerinde yer alan “insanların ana rahmine düştüğü andan itibaren günahkâr olduğu; bütün insanların günahları sebebiyle öldükleri” ilkelerini reddeder. İskoç keşiş Pelagius’un “Hıristiyanlar arasındaki ahlakî dereceleri yükseltme çabalarının bir sonucu” olarak ortaya çıkmıştır. Kilise tarafından şiddetle reddedilen Peliagianizm öğretileri, Hz. Âdem’in günahlarının diğer nesilleri etkilemeyeceği temelinde gelişmiştir. Hıristiyan doktrinlerine aykırı olarak insanların günahsız olarak doğduğu görüşünü savunur. M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda Roma’da ve Afrika’da bulunan Pelagius tarafından geliştirilen asketik (çileci) bir harekettir. Tanrı’ya karşı bağımlı ve muhtaç olmama gibi düşüncelere sebebiyet verdikleri için kilise tarafından mahkûm edilen bir akımdır. Günümüz kiliselerinin çoğunda Pelagianizm’in etkileri görülmektedir. Modern Hıristiyanlardan bazıları, inançlarını “kendi seçtikleri bir şey” olarak görür. Bu yönelişler, Pelagianizm’in etkileri olarak yorumlanır.


(Pelagius, 354-418 yılları arasında yaşamış bir keşiştir!)

Pelagius Kimdir?

M.S. 354-418 yılları arasında yaşayan Pelagius, İskoç bir keşişti. Bazı kaynaklarda İngiliz veya İrlandalı olduğu da belirtilir. Pelagianizm öğretilerini geliştiren isimdir. 380-385 yılları arasında hukuk öğrenmek için Roma’ya gelmiştir. Grekçe ve Latince konuşabilmektedir. 410 yılında öğrencisi İngiliz teolog Caelestius ile birlikte tepkiler üzerine Roma’yı terk ederek Sicilya ve Kuzey Afrika’ya gitti. Caelestius, Pelagianizm açısından önemli bir isimdir. Pelagius'un öğrencisi olmasının yanında maddi ve manevi açıdan yol arkadaşıdır. Sicilya’da birlikte fikirlerini anlatmışlardır. Daha sonra Afrika'da bir süre kalan Pelagius, buradan Filistin'e geçerken; talebesi Caelestius, Kartaca'da kalmıştır.

Pelagius, insanların günahları miras olarak almadıklarını; günah lekesi ile doğmadıklarını savunmuştur. Tanrı’nın insan ruhunu özgün olarak yarattığı; bu yüzden her insanın ruhunun özgün ve günahsız olduğu doktrinleri ile taraftar bulmuştur. Hz. Âdem’in günahlarının daha sonra dünyaya gelen insanları, nesilleri etkilemediğini öğretmiştir. Pelagius, oldukça edebi yazılar kaleme alabiliyordu. Yazılarında genel olarak Mesih’e inanan bütün insanların yüksek ahlâklı olduklarına vurgu yapıyordu. Ona göre, bu ahlâk yüksekliği sadece din adamlarına özgü değildi.

Pelagius, Hıristiyanlar arasında artan ahlâksızlık üzerine insanın sorumluluklarıyla ilgili çeşitli tezler ileri sürmüştür. Pelagius’un “ahlâkçılık” temelinde savunduğu önemli görüşler şunlardır: İnsanlar hem iyilik hem de kötülük yapabilir. Nötr olarak dünyaya gelirler. Tanrı, insanların kurtuluşu için yardımcı olur. Hz. Âdem’in günahları, sadece kötü bir örnek olarak insanları etkileyebilir. Bedenin kirlenmesi insanı günahkâr yapmaz. Lütuf öğretisi günaha yol açar. İnsanlar, her bir değişik davranış için Tanrı’nın lütfuna ihtiyaç duyar. Tanrı tarafından buyrulmuş olan herhangi bir emrin yerine gelmesi için lütuf verilmiştir. Yaratılışın ya da yaşamın lütfu kendisindedir. Günah işlememe yeteneği de bir lütuftur. İlahi lütfa mazhar olabilmek için insanlara özgür irade verilmiştir. Mesih’in gelmesi ve öğretileri, Tanrı’nın bir lütfu ve örneğidir. İnananlar, mükemmel olabilir.

Pelagius’un eserlerinden bazıları şunlardır; Expositions of Thirteen Epistles of St. Paul (405), De Fide Trinitatis, Liber Eclogarum, De Natura (414), Ad Demetriadem (414), De Libero Arbitrio (416), De Divina Lege, De Virginitate, De Vita Christiana, Libellus Fidei (417), Liber Testimoniorum ve Ad Celantiam.

Pelagianizm Öğretileri?

Girişte de bahsedildiği gibi Pelagianizm, insanların günaha karşı doğal bir yatkınlığı olmadığını; doğduklarında melekler gibi günahsız olduklarını savunur. Bu noktada Hıristiyanlıktan ayrılır. Çünkü Hıristiyanlığın kutsal metinlerinde, Hz. Âdem’in günahı sebebiyle daha sonra dünyaya gelen insanlar günah içinde doğmuştur. Pelagianizm, insanların günahlarının Tanrı’nın merhamet ve lütfuna engel olacak ölçüde büyük olmadığını savunur. Pelagianist düşünce, Hıristiyanlığın kutsal metinlerine aykırı ve sapkın ilan edilmiş, reddedilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Pelagianizm, Hıristiyan teolojisinde ilahi rahmetten başka insanın kendi gayret ve çabalarıyla da kurtuluşa doğru yol alabileceğini savunan bir doktrindir. İnsanlara günah işleyip işlememe seçeneği sunar. Günah işlemeyen insan, günahsız kalabilir. Bu öğretiler, Hıristiyanların kutsal metinlerindeki “Efesliler 2:1-2, Matta 15:18-19, Romalılar 7:23, İbraniler 6:1, 9:14” gibi bazı ayetlerine aykırıdır.

Pelagianizm’in diğer bazı öğretilerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Hz. Âdem kutsal olarak yaratılmamıştır.
  • İnsan yaratılışında ne günahlıdır, ne de günahsızdır.
  • “İlk günah” dogması tartışmalıdır.
  • İnsanlar kendi çabaları ile erdeme ve cennete ulaşabilir.
  • İnsanlar dünyaya Hz. Âdem’den bağımsız olarak dünyaya gelir.
  • Günah işleme ve işlememe yeteneği eşit düzeydedir.
  • Günah, engellenebildiği halde işlenirse günahtır.
  • Günahlar, soya bağlı değildir. Yani soydan gelen günah yoktur.
  • Kişiler iyi insanlar olarak doğar, kurtuluş için gerekeni yapmaya yeteneklidir.
  • İnsan iyi de olabilir kötü de olabilir; lütfa layık olabilir, ayıplanmış da olabilir.
  • İnsanın bireysel davranışları, iyi veya kötü olmasına yol açar.
  • Kurtuluş ve mutluluk, insanın bireysel davranışlarının sonucudur.
  • İnsan kendi özgür iradesi ile iyi ve mutlu olabilir.


Yarı (Semi) Pelagianizm Nedir?

Yarı veya Semi Pelagianizm; yarı günahkâr, yarı ahlak bozukluğu veya yarı sapkınlık şeklinde tanımlanır. M.S. 432 yılında keşiş Aziz John Cassian (360-435) tarafından geliştirildiği iddia edilen bir akımdır. Pelagianizm gibi Hıristiyanlığın şiddetle reddettiği teolojik fikirleri içerir. Hıristiyanlığa göre insanlar “yarı günahkâr” veya “günahla kısmen lekelenmiş” olamaz; Tanrı’nın lütfu olmadan O’nunla işbirliği yapılamaz. Yarı Pelagiusçulukta ise, Tanrı bazen kurtuluş konusunda inisiyatifi kendi ellerine alır. İnsan iradesi tam anlamıyla ölü değildir; hastalıklı bir durumdadır ve lütfun rehberliğine ihtiyacı vardır. Lütuf karşı konulamaz değildir. Seçilmişlik Tanrı’nın insanların imanlarında gördüklerine bağlıdır.

Pelagius ve Aziz Augustinus

Pelagius ile dönemin ünlü filozofu Aziz Augustinus, dönemin en şiddetli tartışmalarının odağındaki iki isimdir. Aziz Augustinus, “sapkın” olarak gördüğü Donatistlerle ve Pelagiusçularla uzun süre mücadele etmiştir. Ünlü Hıristiyan teolog John Wesley, Pelagius'un gerçek teolojisinin, Augustinus tarafından yanlış anlaşıldığını ve çarpıtıldığını ileri sürmüştür.

Pelagianizmin lideri Pelagius, insan tabiatı ile ilgili fikirleri sebebiyle Augustinus’la fikrî ayrılıklar ve tartışmalar yaşamıştır. Augustinus, Pelagiusçulukla ilgili 15 kitap yazmıştır. Bu kitaplar, tamamen “Anti-Pelagianist” düşünceler ihtiva eden bir külliyattır. Pelaguis, “ilk günah dogması”nı reddederken; Augustinus, “aslâ günah dogması”nın mutlak olarak varlığını ileri sürer.

Pelagius ile Augustinus, 411-413 yılları arasında mektuplaşmışlardır. Augustinus, bir mektubunda Pelagius'a yönelik şu ifadeleri kaleme almıştır; “Bana mektup yazıp saadet içinde bulunduğunla ilgili bilgi vermenden dolayı çok mutluyum. Tanrı seni, güzelliklerle ödüllendirsin benim sevgili efendim ve kardeşim. Umarım Tanrı seni hep böyle kutsasın ve ebediyen bu ölümsüz Tanrı ile yaşa. Ben kendimi, senin mektuplarında bahsettiğin güzellikler içinde saymıyorum. Ancak senin benim için dile getirdiğin güzel dileklerden dolayı memnuniyet duyuyorum. Tanrı’nın yardımıyla, senin beni gördüğün şekilde olmam için Tanrı'ya benim adıma dua etmeni istiyorum. Tanrı’ya karşı senin güven içinde ve hoşnut olarak kalmanın devamlı olmasını istiyorum. Ey sevgili efendim ve kardeşim! Bizleri unutma!”

Pelagius, bu mektubu, Augustinus’un kendisini desteklediği yönünde kullanmıştır. Pelagius ve Augustinus, uzun süren teolojik tartışmalara rağmen bir kere bile yüz yüze gelmemişlerdir. Pelagius, fikirlerine şiddetle muhalefet eden Augustinus ile yüzleşmek için 410 yılında Hippo’ya gitmiş; ancak ama onu yerinde bulamamıştır. Farklı vesilelerle görüşme gayretleri de sonuçsuz kalmıştır. Pelaguis ile karşı karşıya gelemeyen Augustinus, Pelagius’u ve Pelagianizm’i çeşitli yollarla mahkûm ettirmiştir.

431 yılında Efes Konsülü’nde Pelagianizm’in “heretik” ilan edilmesinde en büyük etken Augustinus’tur. Kilise Pelagianizm’i “heretik bir akım” olarak ilan ettiğinde Augustinus büyük bir zafer kazanmış edasındaydı. Pelagius, bu mahkûmiyetinden dolayı “en sapkın Hıristiyan suçluları” arasında anılmaya başlandı. Aziz Augustinus, Donatizm ve Pelagianizm’le ilgili tartışmalarda teolojik konulardan çok devlet gücünü ön plana çıkarmıştır. Dönemin devlet yöneticileri ve mahkemeleri, Augustinus’la birlikte hareket ederek, farklı düşünceler ortaya koyan bu iki dini akımı mahkûm etmiştir. Augustinus, muhalif grupları yok edebilmek için devlet gücü gibi mevcut her gücün kullanabileceği fikrinin yayılmasına yol açmıştır.

Pelagianizm’in Sonu

Pelagiusçu düşünceye karşı Augustinus başta olmak üzere dönemin imparatorları ve devlet adamları da büyük bir mücadele vermiştir. Augustinus taraftarı Afrikalı piskoposlar, 416 yılında Kartaca'da bir araya gelerek Filistin'deki Pelagianizm hareketi ile ilgili İspanyol asıllı piskopos Orosius’tan bilgi alırlar. Bu toplantıda Pelagius ve Caelestius'un aforozu ilan edilerek bir mektupla Papa Innocent'e bildirilir. Augustinus da, Mileve'de (Nimudia) toplanan 55 piskoposun imzaladığı “Pelagianizm olgusuna Papa'nın el koyması yönündeki” mektubu Papa’ya iletir. Papa Innocent, 417 yılında Pelagius ve Caelestius'un aforozunu onaylar.

Papa Innocent'in “aforoz” mektubu, Afrikalı piskoposları, Augustinus ve taraftarlarını sevindirir. Bundan 2 ay sonra Innocent ölür. Onun yerine Zosimus, papa olur. Afrikalıların sevinçleri uzun sürmez. Çünkü Caelestius, 417'de Papa Innocent'in yerine geçen Zosimus'u, Eylül 417'de yapılan bölgesel bir sinodda, inancının doğruluğuna inandırmıştır. Zosimus, onun düşünceleri hakkında tamamen tatmin edici şeklinde bir açıklama yapar. Bundan sonra Zosimus, Caelestius'u, yapılan ithamlardan temize çıkarmak için bir sinod daha toplatır. Zosimus'un Pelagius hakkındaki kararları da, o dönemde Roma'nın Augustinus teolojisinden daha çok Pelagius teolojisine yakın olduğu şeklinde yorumlanır.

Bu kararlar imparatorlukta huzursuzluğa yol açar. Bu tür bir iç savaşın oluşmaya başlaması, Ravenna'da ikamet eden İmparator Honorius'u rahatsız eder. Honorius, Afrikalı piskoposların da etkisiyle, 30 Nisan 418 tarihinde Pelagius ve Caelestius'u Roma'dan uzaklaştırıp Pelagianizm taraftarlarının mallarının müsadere edilerek sürgüne gönderileceklerini ilan eder. Bunun üzerine Papa Zosimus, önceki kararını gözden geçirmek zorunda kalarak Mayıs 418'de Kartaca'da bir konsül toplatır. Kartaca'da 215 piskopos bir araya gelir ve “aslî günah” hakkında Pelagianizm karşıtı bir görüş benimsenir. Bu gelişmeler sonucunda Zosimus, “Epistole Tractoria” olarak bilinen deklarasyonu ile Pelagius ve Caelestius'un görüşünü mahkûm eder. Böylece Pelagianizm, resmî olarak kâğıt üzerinde sona erer. Pelagius'un bu gelişmelerden nasıl bir hayat yaşadığı hakkında fazla bir bilgi bulunmuyor!

Kaynaklar

http://dergipark.gov.tr/iuilah/issue/964/10875

Yorumunuzu Paylaşın