Makaleler

Hinduizm Nedir? (Tarihi, İnanışları)

Yazar: Uğur Eskier

Dünyanın en büyük üçüncü dini olan Hinduizm, oldukça karmaşık, çok tanrılı ve mistik bir inanç sistemidir. Hindu olmak ve Hindu kalmak oldukça zor!

Hinduizm Nedir? (Tarihi, İnanışları)

Hinduizm, Hindistan’ın geleneksel dinidir. Brahmanizm (Vedizm), Paganizm, Budizm ve Jainizm gibi Hindistan’ın yerel inançlarının sentezi mahiyetinde bir dinî sistemdir. Kısmen İslamiyet’ten de etkilenmiştir. Günümüzde bir dinden öte yaşam biçimi haline gelen Hinduizm, ilahi dinlerle birlikte birçok yerel dinin sentezi bir inanç hareketidir. Hindistan’ın ve Asya’nın en büyük dini hareketidir. Yerel putperest inançların birleşimi olan Hinduizm; reenkarnasyon, karma ve yoga gibi mistik ruhçu unsurların olduğu panteist (tümtanrıcı), felsefi ve mistik bir görüştür. Hinduizm’i şekillendiren tek bir felsefe yoktur. Kadınların hor görülmesinin “ibadet” olarak kabul edilmesine, kız çocuklarının evlendirilmesine ve istismar edilmesine göz yumduğu için eleştirilen Hinduizm’i anlamak ve yaşamak gerçekten zor!


Hinduizm Tarihi

“Hindu” kelimesinin kökeni, M.Ö. 5. yüzyılda Darius anıtlarında ve Heredot’ta görülür. İbranî literatüründe de “Hôddû” olarak geçer. Bu kelimenin yaygınlaşması ise, 8. yüzyılda Müslümanların Hindistan’ı fethetmeye başlaması ile gerçekleşmiştir.

Hinduizm inancı, Sanskrit literatüründe, “soylu yol” anlamındaki “arya dharma” veya “ezeli ve ebedi din” anlamındaki “sanana dharma” şeklinde ifade edilir. “Dharma” kelimesi, aynı zamanda Hinduizm’in etnik hüviyetini ifade eder. Arya dharma; M.Ö. 2000’li yıllarda Hindistan’a göç eden Aryalıların (Arîler) dinidir. Ancak sadece Aryalılarla sınırlı kalmamış, Hinduizm’le asimile olan halkların inançlarının da katkılarıyla oluşmuştur.

Hinduizm’in kökeni konusunda tarihçiler ve bilim adamları arasında bir ittifak yok. Genel olarak, göçmen Arîlerin oluşturduğu Vedizm, Hinduizm’in ilk safhası olarak gösteriliyor. Menşei çok eski tarihlere dayansa da 1. ve 9. yüzyıllar arasında yoğun olarak gelişme ve değişme göstermiştir. Bu dönemde Brahmanizm’in (Vedizm) genişlemiş, yerli inançlarla asimile olmuş ve dış etkilerle yeni bir forma bürünmüştür. Ancak Brahmanizm’den çok daha geniş bir alanı içeren özelliklere sahiptir.

M.Ö. 2000’li yıllarda Hindistan’a göç eden Arî kökenli din adamlarının teşkil ettiği Brahmanlar ve onların kutsal olarak kabul ettikleri “veda külliyatı” etrafında oluşturulan bir inanç sistemi olan Brahmanizm; M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren tek tanrılı bir inanç sistemine dönüştü. Bu dönemin kutsal metinleri Vedalar, Brahmanalar ve Upanişadlar’dır. M.Ö. 3. yüzyıla doğru yerli Hint dinlerinden olan Budizm güçlendi. Bunun üzerine Brahmatizm, kırsal kesimlere çekildi. Bu süreçte Brahmatizm, yerli dinlerle etkileşime girdi. Birçok yerel inanç, Brahmatizm’e dahil oldu. Bu safhada Budizm ve Jainizm, Brahmatizm’de etkili oldu. M.Ö. 3. ve 1. yüzyıl arasında gerçekleşen bu dini sentez, Hinduizm’in temelini oluşturur.

Bu süreçte Brahmanizm’e; yerli ilâhların Hindû kahramanlarına dönüşümü (Ramayana destanının Rama’sı gibi), tantrizmin (yerel tanrıçalar etrafındaki cinsel mistik kült) Brahmanizm’e girişi, inek, yılan veya maymun kültü, coğrafî mekânlarla ilgili inançlar (Kutsal nehir Ganj, kutsal dağ Meru gibi) ve yoga gibi bazı ibadet şekilleri dahil oldu. Budizm’in etkisi inzivâ hayatını; Jainizm’in etkisi hiçbir canlıyı öldürmeme (ahimsa) yasasını dahil etti. Bu dönem, Mahabharata, Ramayana gibi destanlarla Puranalar gibi kutsal metinlerin ortaya çıktığı dönemdir. Geleneksel ve modern Hindû fıkhının kaynağını teşkil eden “Manu Dharma” da bu dönemin eseridir.

Modern Hinduizm’in doğuşu, 1. yüzyıldan itibaren başlamıştır. Bugünkü öğretiler ve kurumları ile birlikte Hinduizm oluşum sürecini tamamlama eğilimine girmiştir. Hinduizm’in şekillendiği bu süreçte; insanın reenkarnasyon döngüsünden ve ıstıraptan yalnızca ferdî olarak kurtulabileceği; insanların toplu olarak kurtuluşa ulaşabileceği gibi inançlar gelişti. Böylece Hinduizm, “geniş kitleleri kurtuluşa götüren” bir inanç sistemi oldu. Hinduizm’in sosyalleşme ibadetleri de değişerek inzivâ ibadeti terk edildi, yoga gibi toplu sosyal etkinliklere dayalı bir ibadet sistemine geçildi. Bu dönemin karakteristiklerinden biri de Hinduizm’in çeşitli yorumlar çerçevesinde değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan “darsana” adlı felsefe okullarıdır. Bu okullar altı ayrı ekolde oluşuyordu. Vedalar’daki geleneğin yanında Ortodoks bir Hindu inancı taşıyordu. Bunun yanında kurtuluşun Hindu yöntemleriyle olabileceği şeklinde Ortodoks öğretilerine zıt görüşler ortaya çıkmıştır.

Bu dönemde ortaya çıkan mistik Bakti hareketi de, 12. yüzyılda Hindu düşüncesini etkilemiştir. Güney Hindistan’ın yerli dinlerine mensup mistik çevrelerde ortaya çıkan Bakti akımı, kast sistemini reddederek “bütün insanların kardeşliğini” savunmuş, Tanrı’ya sevgi ve sadakatle teslim olarak kurtuluşa erişilebileceğini vurgulamıştır. Bakti hareketi, özellikle Hinduizm’in iki büyük mezhebinden biri olan Vaişnavist çevrelerde etkili olmuştur. 16. yüzyılda Bakti Hindûlar, İslâm sûfizminden etkilenmiştir. Sihizm’in temeli de sûfizm ve Bakti hareketleridir. Modern Hindu düşüncesi ise, 18. yüzyıldan günümüze kadar değişime uğrayarak gelmiştir. Batı ve modernizmin etkisi ile özellikler entelektüel ve resmi çevrelerde değişim yaşanmıştır. Bu dönemde birçok reformist din adamı ve teolog, Hinduizm’e çağın gereklerine göre katkılar, eklemeler veya çıkarmalar yaptı. Misyonerler tarafından batı ülkelerine yayılmaya başlamıştır.

Yukarıda anlatılardan yol çıkılarak Hinduizm’in homojen bir inanç sistemi olmadığı ortaya çıkıyor. Geleneksel Hindular, Hinduizm’e ilahi kökenli bir din olarak inanır. Ancak bir Hindu için dinin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği problemlidir. Modern bir Hindu ise, Hinduizm’in; Brahmanizm, Budizm, Jainizm ve Sih dinini kapsayacak kadar geniş bir tanımı içerdiğine inanır.


Hindular Neye İnanır?

Hindular; binlerce tanrı olduğuna,öldükten sonra ruhun başka bir bedende hayat bulduğuna; yani reenkarnasyona inanırlar. Bu sebeple birçok tanrıya sahiptirler. Hinduların 330 milyondan fazla tanrısı var. “Tek gerçeklik” Tanrı Brahma’dır. Vişnu ve Şiva tanrıları Brahma’da üremiştir. Bu üçlüye “Trimurti” denir. Her kral ve kral soyundan gelen savaşçılar, yıllarca meditasyon yaparak Brahma tarafından verilen güçler sayesinde tanrı unvanı kazanmıştır. Brahma soyundan gelenlere “Brahman” denir. Hayatta ne kadar çile çekerlerse bir sonraki hayata o kadar iyi başlayacaklarına inanırlar.

Hindular, ineği, “tapınma ritüeli veya objesi” olarak değil, etinden, sütünden, derisinden ve gücünden faydalanıldığı için kutsal sayar. Yolda gördükleri ineğe saygılarından etraflarından dolanırlar. Hinduizm’de toplumsal yaşamda dört temel kast ve bunların altında yüzlerce alt sınıf bulunur. Bütün alt sınıflar, kendilerine özgü tanrı, tanrıça ve putlara ibadet ederler. Birinci sınıf Brahmanlardır; bunlar “kudsi” rahipleri ve âlimleridir. Kutsal “Vedalar” kitaplarını okurlar, açıklarlar ve yol gösterirler. İkinci sınıf, Krişnalardır; yani hükümdarlar, racalar, büyük devlet adamları ve askerlerdir. Üçüncü sınıf Vayansalardır; tüccarlar ve çiftçilerdir. Dördüncü sınıf Çudralardır; işçiler, sanatkârlar ve diğer meslek sahipleridir. Bu dört sınıftan çıkarılanlara “Parya” adı verilir. Paryalar; zavallı insanlardır, yaşama hakları yoktur, hayvan muamelesi görürler, kast sistemindeki kişilerin haklarına sahip değillerdir.

Modern Hindu inancına göre insanın yaratılması “lila” adı verilen tanrılar arasındaki bir oyundur. İlahi güçler kendi arzularını gerçekleştirmek için yaratılışı şekillendirir. Hayat ise, insanın bu oyunun içinde olmasıdır. İnsanın hayatı illüzyondan ibarettir (maya). İllüzyonun farkına vararak kurtuluşa eren; yani nirvanaya ulaşan insanın içindeki tanrısal öz, evrensel özle birleşir ve onun bir parçası olur, yani tanrısal özellik kazanır. Yani Hinduizm panteist bir dindir. Tanrılar, evren, insan ve diğer canlı, cansız bütün varlıklar aynı özdendir; birbirlerini tamamlar.


Hinduizm ve Kadın

Hinduizm, binlerce batıl inancın kıskacında bir dindir. Kast sistemi, ırkçı bir düzen hakimdir. Hinduizm’in en çok eleştirilen yönlerinden biri, kadınlara yönelik şiddeti, baskıyı ve hor görmeyi teşvik eden batıl inançlarıdır. Hindu kadınlar adeta köle gibidir. Temel haklarını kullanmaktan men edilmişlerdir. “Kutsal gerekçelerle” şiddet, baskı ve aşağılanma görürler. Bu sebeple kadınlara zulmetmek ibadet niteliğindedir. Dul kalan kadınlar, “namuslu kalabilmek için” eşlerinin cesetleri yakılırken ateşe atılırlar. Kadınlar bağımsız karar vermezler. Boşanma hakkı erkeğe aittir. Kız çocukları 7 yaşından itibaren evlendirilebilir. 8 yaşında tamamen evlenecek yaştadır.

Kadınlar, kocalarını tanrı gibi görmek zorundadır. Eski Hindular, evden izinsiz çıkan kadınların kulaklarını ve burunlarını kesme hakkına sahip olurmuş. Kırsal kesimlerde bu uygulama hala devam etmektedir. Kadınlar eğitim alamaz, eğitimle ilgili herhangi bir kitap okuyamaz. Kutsal kitapları bile okumaları yasaktır. Evlenirken, kızın ailesi erkek tarafına yüklü bir başlık parası vermek zorundadır. Evlendikten sonra da, erkeğin ailesi kızın ailesinden sık sık para ve mal talebinde bulunabilir. Bazı erkekler, yeni bir eş bulup ailesinden başlık parası alabilmek için ilk eşlerini “ev kazası veya intihar” hilesi ile yakarak katleder. Kız çocukları utanç vesilesidir ve öldürülebilir. Kızlar, çocuk yaşta tapınaktaki din adamlarıyla “hizmet için” evlendirilirler. Tapınaktaki kız çocukları, Hindu erkeklerin sömürüsüne maruz kalır. Fuhuş yapan kadınlara bakmak, günahtan kurtulma vesiledir.


Hinduizm ile Sihizm Arasındaki Farklar Nedir?

Hinduizm ile Sihizm, temelde birbirlerinden çok farklı inançlardır. Sihizm, Hinduizm’den doğmuştur. Belirgin farklarını şöyle sıralayabiliriz;

  • Hinduizm, tanrıya yaklaşmak ve kurtuluş için ömür boyu süren gelenek ve ritüelleri içerir. Sihizm’de ise, kurtuluş ve tanrıya ulaşmak meditasyon yeterlidir.
  • Hindular, çok tanrılı; Sihizm tek tanrılı bir akımdır.
  • Sihler, “sonsuz guru” olarak gördükleri “Guru Granth Sahib” adlı kitaptaki öğretileri dikkate alarak yaşarlar. Hindular ise, “Vedalar” adlı 4 farklı kitaba tabidirler.
  • Sihler dinlerinin kurucusu için değil, tanrıya saygı için tapınırlar. Hindularda birçok tanrı ve simgeye tapınma ritüelleri vardır.
  • Hindular, kurtuluşa ermek için birçok düzenli ibadeti yapmak zorundadır; Sihler, bunun içi yemekten kaçınmak, inzivaya çekilmek gibi ritüeller başta olmak üzere karmaşık ritüellere gerek yoktur.
  • Hindular et yemez; Sihlerde bu tür kısıtlamalar yoktur.
  • Hindular kutsallarına Sihlerden daha çok ve çeşitli ritüellerle tapınır.
  • Hinduların putlaştırdığı birçok tanrı veya tanrıça varken, Sih öğretilerini çıkaran guruların putları yoktur.
  • Hindular farklı kastlara karakterize olmuştur; Sihlerde ırk, sınıf, etnik farklar ve cinsiyetin önemi yoktur, herkes eşittir.
  • Hinduizm 30 yüzyıllık geçmişi varken, Sihizm’in geçmişi 5 yüzyıl önceye dayanır.


(Sadhular, yarı çıplak, kirli ve uzun saçlı dervişlerdir!)

Hinduizm’deki Bazı Kavram ve Terimler

  • Brahma: Dünyanın yaratıcısı. En üstün gücü sembolize eder. Her zaman var olan ve her şeye gücü yeten tanrıdır.
  • Vişnu: En önemli tanrılardan biri. Evrenin koruyucusu. Elinde deniz kabuğu, sopa, nilüfer ve tekerlek bulunur.
  • Şiva: Dans eden, yok edici ve yeniden yaratıcı tanrı. Hayvanların efendisidir. Sakin olduğu kadar hiddetlidir.
  • Vedalar: Kutsal kitaplar. Bu kitapları kabul etmeyen Hindu olamaz.
  • Dharma: Doğa yasaları, yaşamın sosyal, ahlakî ve ruhsal uyumu.
  • Moksha (mokşa): Ruhsal kurtuluş, özgürlük.
  • Sati: Kocaları öldüğünde cesetleri yakılırken kendilerini ateşe atan dul kadınlar. “Namuslu kadınlar” olarak anılırlar.
  • Sadhu (sadu): Meditasyon yaparak kendilerini ruhsal kurtuluşa (mokşa) adamış, dünya nimetlerinden uzaklaşmış erkekler veya dervişler. Genellikle yarı çıplak gezerler, saçları uzun ve kirlidir.
  • Sadvi: Kendilerini ruhsal kurtuluşa adamış kadınlar.
  • Çakra: Mutlak tamlığı ve Vişnu ve Krisha’nın doğaüstü güçlerini ifade eder.
  • Om: Yaratılış, gelişme ve ölüm çarkını temsil eder. Hinduizm’in en tanınmış sembolü, en kutsal mantrasıdır.
  • Yantra: Görünen ve bilinen şeylerin çekirdeğini sembolize eder.
  • Puja: İbadet biçimi, ölülerin yakılması ve kast sisteminin yasa ve kuralları.
  • Nirvana: İnsanın aydınlanmak için tanrıların oyununun farkına varması ve kurtuluşa ermesi.
  • Avidya: İnsanın aydınlanamamasının sebebi olan bilgisizli. Bu bilgisizlik, varlıklar arasındaki birliğin farkına varamamaktır.
  • Samsara: Oyunun farkına varamayan insanın sonsuza kadar ruh göçüne (reenkarnasyon) hapsolması ve yeniden doğması.
  • Drohama: Erkeklerin aldığı başlık parası.
  • Jogini: Hindu ilahlarıyla evlendirilen çocuk yaştaki kızlar.


Bunları Biliyor Musunuz?

  • Hinduizm, modern çağlarda evrensel bir din veya inanç sistemine evrilme eğilimi göstermiştir. Ancak pek başarılı olunamamıştır.
  • Hindistan’da yaşayanların yüzde 90’ı; yani yaklaşık 700 milyon insan Hinduizm’e bağlıdır.
  • Dünya genelindeki Hinduların sayısının 900 milyon olduğu tahmin edilmektedir.
  • Hinduizm, Hıristiyanlık ve İslamiyet’ten sonra dünyadaki en büyük üçüncü dindir.
  • Batılıların Hinduizm’i anlamakta karşılaştıkları en büyük güçlük, bu kadar çok sayıda tanrıyı ve kutsal varlığı sınıflandırmaktır.
  • Hinduizm’e sonradan girilemez. Hindu bir ailenin üyesi olmak gerekir. Batılı taraftarlarını kaçırmamak için “guru ihraç etme” yolunu seçmişlerdir.
  • İlahi bir kitapları olmasa da kutsal saydıkları “Ramayana” ve “Mahabharata” adı verilen destanları vardır.
  • Hindular, ne olursa olsun "kutsal olan" Ganj Nehri'nin kirlenemeyeceğine inanır. Hamile iken ölen kadınlar ve çocuklarının cesetleri Ganj'a atılır. Dünyanın en kirli nehirlerinden biri olan Ganj, Hindular için temizdir ve çeşitli ayinler ve kutsal günlerde Ganj'da yıkanarak günahlarından arındıklarına inanırlar.
  • Ganj Nehri; sanayi atıkları, yaklaşık 1 milyar litrelik lağım atığı, bazı insanların ve ineklerin cesetlerinin atılması sebebiyle dünyanın en kirli su kütlelerinden biri haline gelmiştir. Hindistan hükümeti, Ganj'ı arıtma çalışmaları için yaklaşık 35 milyon dolar harcamış; ancak başarılı olamamıştır.
  • Ganj'da yıkanan Hindular, sarılık ve tifo başta olmak üzere pek çok hastalığa yakalanmaktadır. Yerel halk Ganj'dan gelen hastalıklardan bazılarına bağışıklık kazanmıştır. Bu sebeple Ganj'ın şifalı olduğuna inanırlar.
  • Ganj Nehri, aynı zamanda çamaşır yıkamak gibi günlük kullanım suyu ihtiyacını da karşılar.
  • Illinois Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Hinduların, yaş ortalaması 13 olan yaklaşık 300 bin kız çocuğunu fuhşa sürüklediği ortaya çıkmıştır.
  • Kız çocukları ve kadınları fuhşa sürükleme uygulamaları sebebiyle fuhşun oldukça yaygın olduğu Hindistan’da 4 milyona yakın AIDS vakası kaydedilmiştir.
Yorumunuzu Paylaşın