Makaleler

Prut Antlaşması Nedir? (Nedenleri, Maddeleri, Sonuçları)

Yazar: Uğur Eskier

Prut Antlaşması, Osmanlı ile Rusya arasında 1710-1711 tarihleri arasında iki yıl süren Prut Savaşı’nı sona erdiren bir barış antlaşmasıdır.

Prut Antlaşması Nedir? (Nedenleri, Maddeleri, Sonuçları)

Osmanlı güçleri, Prut Seferi’nde kısa süre içinde Rus ordusunu çembere almıştır. Bunun üzerine Rus Çarı, Moskova’dan yardım istemiş; metresi Katerina da Baltacı Mehmet Paşa’ya mektup yazarak barış antlaşması teklif etmiştir. Baltacı’nın tartışmalı şekilde teklifi kabul etmesi sonucu 21 Temmuz 1711 tarihinde Prut Antlaşması imzalanmıştır. Prut Antlaşması ve Baltacı’nın Katerina ile ilişki yaşadığı ve rüşvet aldığı dedikoduları halen tartışılmaktadır.

Prut Antlaşması Nedir?

Prut Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı arasında imzalanan bir barış antlaşmasıdır. İki devlet arasında patlak veren Prut Savaşı sonrası 22 Temmuz 1711 tarihinde imzalanmıştır. Antlaşmanın imzalandığı tarihte Lale Devri yaşanan Osmanlı İmparatorluğu Sultan III. Ahmed Han (1703-1730) tarafından yönetilmekteydi. Rusya yönetiminde ise “Deli Petro” lakaplı Çar Büyük Petro vardı. Antlaşmaya giden süreçte ordusu Osmanlı’ya sığınan İsveç'in başında ise “Demirbaş Şarl" lakaplı XII. Şarl bulunuyordu.

Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, 1710 tarihinde “Prut Savaşı” veya “Prut Seferi” adı savaşta Prut Nehri kıyısında Rusya ile kıyasıya mücadele etti. Osmanlı’ya Kırım Hanlığı ordusu da destek verdi. Ruslar, nehir kıyısında Osmanlı güçleri tarafından sıkıştırıldı. Osmanlı’nın yok etme tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı Rus ordusunun başındaki Deli Petro, metresi Katerina aracılığı ile Osmanlı’ya barış antlaşması teklifi götürdü. 21 Temmuz 1711 tarihinde Prut’ta yapılan antlaşmaya Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa ve Rus Çarı Petro imza attı. Antlaşma metni Osmanlıca ve Rusça dillerinde yayımlandı.

Prut Antlaşması’nın Nedenleri

1700 yılından itibaren bölgede ağırlığını artıran Rusya, sıcak denizlere açılmayı hedefliyordu. Rus Çarı, bu hedefle kuzeyde İsveç topraklarını zorluyordu. İsveç ordusu, Poltava'da Rusya ile girdiği savaşta mağlup oldu. Bunun üzerine İsveç Kralı Şarl ve ordusu, Osmanlı topraklarına sığındı. Bu dönemde Rusya, Lehistan'ın içişlerine karışıyordu. Eflak ve Boğdan beylerini de Osmanlı’ya karşı kışkırtan Rusya’nın düşmanca politikaları Osmanlı’yı oldukça rahatsız ediyordu.

Sultan III. Ahmed yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu ise, İsveç Kralı Şarl’ın güvenli bir şekilde ülkesinde göndermeyi istiyordu. Ayrıca, Rusya daha önce yapılan barış antlaşmasının şartlarına riayet etmiyordu. Bu sebeple iki devlet arasındaki ilişkiler giderek bozulmaya başladı. Osmanlı, tüm bunlara rağmen Rusya ile ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için çaba gösterdi.

Bu dönemde Rusya, İsveç ile savaş halindeydi. Osmanlı, Rusya’nın elinde bulunan Azak Kalesi’ni geri almak ve Kırım’ı tehdit eden Rus kalelerini yıkmak istiyordu. Bu hedeflerle birlikte Rusya’nın bölgedeki yayılmacı ve işgalci politikaları Osmanlı’yı Rusya ile savaşa zorladı. Rusya’nın Osmanlı topraklarında gözü vardı. Bu sebeple Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumlarını kışkırtmaya başladı. Bu şekilde Osmanlı’yı zayıflatmayı ve savaşlarla daha önce kaybettiği toprakları geri almayı hedefledi.

Ayrıca, Kral Şarl’ın Osmanlı topraklarına sığınması diplomatik sorun haline geldi ve Rusya ile Osmanlı karşı karşıya geldi. Rus birlikleri, İsveç Kralı'nın peşinden Osmanlı topraklarına çeşitli akınlar düzenledi. Şarl, Bender'de mülteci konumunda bulunuyordu. Osmanlı hanedanına sürekli mektuplar yazan Şarl, Osmanlı’yı Rusya’ya karşı kışkırttı. Bunun da etkisi ile Sultan III. Ahmed Han, 20 Aralık 1710 tarihinde Rusya'ya karşı savaş ilan etti.

Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki 120 bin kişilik Osmanlı ordusu, Tuna'yı geçerek Eflak'a girdi. Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı güçlerinde Kırım ordusu da destek verdi. Rus birliklerini Prut Nehri kıyısındaki Stanileşti kasabası yakınlarında çembere alındı. Rus Çarı Petro, Moskova'daki metresi Katerina’ya mektup göndererek, kurtuluş imkanı olmadığını anlattı. Katerina, Osmanlı’ya barış teklifinde bulundu.

İsveç Kralı ve Kırım Hanı da, fırsat varken Rus ordusunun yok edilmesini istiyordu. Baltacı Mehmed Paşa, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenemediği için Katerina’nın barış teklifini kabul etti. Yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın Yeniçerilere güvenememesi, Prut Antlaşması’na giden süreçte etkili olmuştur. Ayrıca, Rus kuşatması sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesi taşıyan Baltacı Mehmet Paşa, Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesi de taşıyordu.

Daha sonra yapılan müzakereler sonucu Prut Antlaşması imzalandı. Baltacı’nın Rus ordusunu yok etme imkanı varken neden barış antlaşması yaptığı konusu, tarihçiler arasında hala tartışılan bir konudur.

Prut Antlaşması’nın Maddeleri


Prut Antlaşması, Rusya’nın birçok hayalle girdiği Prut Savaşı’ndaki yenilgisinin bir sonucudur. Kırım’ı alarak Karadeniz’deki nüfuzunu artırmayı hedefleyen Rusya, Osmanlı’nda kapitülasyonları elde etmeyi ve sıcak denizlere açılmayı amaçlıyordu. Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Prut Seferi’nde Rus ordusunu yok edebilecekken yaptığı Prut Antlaşması, Osmanlı lehine maddeler içeriyor.

Prut Antlaşması, 7 maddedir. Özgün Türkçe metni bulunmamaktadır. Rusça metin de kopyadır. Prut Antlaşması’nın kayıtlardaki maddeleri şunlardır;

  1. Azak Kalesi, çevresindeki arazi ve içindeki mühimmatla birlikte Osmanlı’ya iade edilecektir. Türk sınırlarındaki Taygan, Kamenka ve Yenikale yıkılacaktır. Kamenka’daki top ve mühimmat teslim edilecektir. Bu bölgelere her iki devlet tarafından başka bir kale yapılmayacaktır.
  2. Lehistan’ın içişlerine ve Lehistan’a ve Kırım Hanlığı’na tabi Kazaklara müdahale edilmeyecektir.
  3. Rus tüccarlar, İstanbul’a karadan ve denizden gelip gidebilecektir; ancak daimi elçi sıfatıyla kimse bulunmayacaktır.
  4. Kutsal İttifak Savaşları’nda Rusya’da esir düşen askerler, Osmanlı’ya teslim edilecektir.
  5. İsveç Kralı Şarl, güven içinde ülkesine dönebilecektir. Şarl ülkesine dönünceye kadar kendisini rahatsız edecek girişimlerde bulunulmayacaktır.
  6. Her iki devlet de birbirinin halkına zarar vermeyecektir
  7. Esas barış antlaşması İstanbul’da yapılacaktır.

Antlaşmanın Türkçe ve Rusça metinleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Rusça metindeki beyanlarda muğlaklık dikkat çekmektedir. Bazı maddelere ise hiç yer verilmemiştir. Türkçe metin, Lehistan’a müdahaleyi men ederken, Rusça metin bunu her iki devlete teşmil etmektedir. Ayrıca, antlaşma maddeleri arasında Ruslarla müzakereler sırasında istenilmesi düşünülen hususların büyük bir kısmının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Prut Antlaşması’nın Sonuçları

Prut Antlaşması, her ne kadar ordusu imha edilmek üzere olan Rusya’nın talebi ile imzalansa da, sonuçları itibarıyla antlaşmadan Rusya’nın daha avantajlı çıktığı söylenebilir! Osmanlı, Prut Savaşı hariç Rusya ile girdiği bütün savaşları kaybetmiştir. Bu savaşların ardından imzalanan bütün barış antlaşmalarında ise Osmanlı birçok toprak kaybetmiştir. Ruslar ise, hem siyasi hem de ticari alanda önemli imtiyazlar elde etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Prut Savaşı’nda elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Osmanlı, askeri üstünlüğüne rağmen istenen düzeyde olumlu bir sonuç alamamıştır. Antlaşmanın sonucunda Osmanlı kazançlı görülse de bu kazanç, elde edilen başarıya oranla yetersiz görülmüştür. Prut Antlaşması, Sultan III. Ahmed Han’ı da memnun etmiştir. Ancak ordusunu imhadan kurtaran Deli Petro, vaatlerini yerine getirmemiştir. Bu durum, sadrazama karşı muhalefet grupları oluşmasına yol açmıştır.

Ordusu ile birlikte Osmanlı kuvvetlerinin çemberi içinde Moskova’dan yardım isteyen Rus Çarı Deli Petro, antlaşmadan yaklaşık bir buçuk yıl sonra antlaşma maddelerine itiraz etmiş ve maddelerin yenilenmesini istemiştir. Yapılan müzakereler sonucu, ilk antlaşma maddelerinden farklı bir metin ortaya konulmamıştır. Rus Çarı, maddelerin yenilenmesi görüşmelerinde ticari konularda ülkesine bazı ayrıcalıklar tanınmasını istemiştir. Osmanlı, bu konuda geri adım atmamış ve Rusya’nın istediği imtiyazları vermemiştir. Son müzakerelerin ardından 1711 Prut Antlaşması yerine 1713 Edirne Antlaşması imzalanmıştır.

Osmanlı, Prut zaferinin ardından II. Viyana bozgunu sonrası 1715 yılında kaybettiği toprakları geri almak için Venedik ve Avusturya’ya karşı yeni bir savaşa girmiştir. Rusya’ya elçi gönderen Venedik, Osmanlı’ya karşı ittifak teklif etmiştir. Ancak Deli Petro, bu teklifi reddederek, İstanbul’a bir elçi göndermiş ve Osmanlı ile diplomatik ilişkileri daha da geliştirmek için çaba göstermiştir. Sultan III. Ahmet, bu jestinden dolayı Petro’ya, tarafsızlığını koruduğu için teşekkür etmiştir.

Ancak Rus Çarı Petro, Osmanlı Sultan’ın bu iyi niyetini fırsata çevirmek istemiştir. 1713 Edirne Antlaşması’nın da yenilenmesini isteyen Petro, bazı ek maddeler konulması için müzakere talep etmiştir. Bunun üzerine Prut Antlaşması’nın maddelerinin yenilenmesi sebebiyle imzalanan Edirne Antlaşması’na yeni maddeler eklenmesi amacıyla İstanbul’da yeni bir müzakere süreci başlamıştır. Müzakereler sonucu 21 Ekim 1720 tarihinde 13 maddelik yeni bir antlaşmaya imza atmıştır. Bu antlaşmanın 11. maddesi, Rus tüccarlara ilk kez Osmanlı topraklarında serbest ticaret hakkı vermiştir.

Prut Antlaşması’nın sonuçlarından biri olarak görülen başka bir konu da, Rus ordusunu yenebilecekken barış antlaşmasını kabul eden Baltacı Mehmet Paşa ile Petro'nun metresi Katerina arasında duygusal ilişki kurulduğuna dair dedikodulardır. Bu söylentiler halen tartışılmaktadır ve tarih literatüründe yer tutmaktadır. Ancak bilimsel araştırmalar ve tarihi kayıtlar, Baltacı ile Katerina’nın Prut Savaşı sırasında ve sonrasında bir araya gelmediğini ortaya koymaktadır.

Prut Antlaşması’nın Önemi

Prut Antlaşması, Osmanlı açısından Karlofça Antlaşması’nda kaybedilen yerlerin geri alınması için bir ümit doğurmuştur. Osmanlı, Rusları Karadeniz'den uzaklaştırmış ve İsveç ile ilişkilerini güçlendirmiştir. Prut Antlaşması, İstanbul Antlaşması’nı lağvetmiştir. Osmanlı açısından toprak kazanma politikasının ilk adımının olumlu sonuçlarından biri olan Prut Antlaşması, Rusya gibi büyük bir devletin de yenilebileceğini göstermiştir. Osmanlı’da kaybedilen toprakların kurtarılması halkın ümidini artırmış ve ordunun morali düzelmiştir.

Barış antlaşması, 1700 yılında İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi’ni ele geçiren ve Karadeniz’e çıkmak için fırsat kollayan Rusya’nın bu kazanımlarına son vermiş ve Rusya’nın önemli hedeflerinden vazgeçmesine yol açmıştır. Rusya, Azak Kalesi’ni kaybetmekle birlikte Karadeniz’e ulaşma imkanını ve Don Nehri üzerindeki ticari avantajlarını kaybetmiştir. Rus tüccarların Karadeniz üzerinden boğazlar yoluyla Akdeniz’e açılması hayali de suya düşmüştür.

Prut Antlaşması, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın da öncüsü niteliğindedir. Prut Antlaşması'nı Osmanlı’nın mutlak galibiyeti; Küçük Kaynarca Antlaşması’nı da Rusların mutlak galibiyeti dikte ettirmiştir. Prut Savaşı ile İstanbul Anlaşması’yla Ruslara bırakılan yerler geri alınmıştır. Böylece Rusya’nın sıcak denizlere inme politikası bir süreliğine ertelenmiş, Azak Kalesi’nin geri alınmasıyla Karadeniz yeniden Osmanlı gölü haline gelmiştir. Üstelik bu antlaşmayla Osmanlı, Karlofça Antlaşması ile yitirdiği yerleri geri alabilmek için umutlanmıştır.

Baltacı Mehmet Paşa Neden Barış Antlaşması İmzaladı?

Rusya’nın Osmanlı kuşatması altında barış yapmaktan başka çaresi yoktu. Peki, bu durumda Baltacı Mehmet Paşa neden barış antlaşmasını kabul etti. Bu konu hakkında çok sayıda iddia ortaya atılmıştır. “Baltacı-Katerina ilişkisi” gibi dedikodular da halen konuşulmaktadır.

Prut Savaşı sırasında Rus elçi, Osmanlı karargâhına hediye olarak mücevherat getirmiştir. Bazı kaynaklar, bu mücevheratı “rüşvet” olarak değerlendirirken, diğer bazıları da bu mücevheratın çok cüzi bir miktar olduğunu ve rüşvet olarak görülemeyeceğini belirtiyor.

Rus askerler arasında alelacele toplanan mücevheratın rüşvet olarak gösterilmesinin Baltacı Mehmet Paşa’ya yönelik bir iftira olduğu belirtilirken, Baltacı, rüşvet aldığı iddialarına kurban gitmemek için gönderilen bu hediyeleri herkesin içinde kabul etmiştir. Alınan hediyeleri de ülkesine döndüğünde hazineye beyan etmiştir. Baltacı’nın rüşvet aldığı iddiasını İsveçliler ortaya atmıştır. Rusya’dan zarar gören İsveç, Baltacı’nın barış antlaşmasını kabul etmesine karşı çıkmıştır. Daha sonra Baltacı’nın rüşvet aldığı suçlamasını yaymışlardır.

Baltacı’nın Prut Antlaşması’nı kabul etmesinin asıl sebebi, Osmanlı ordusuna ve özellikle de Yeniçerilere güvenememesidir. Antlaşmayı kabul etmeden bir gün önce Yeniçerilerin isteksizliğine ve kolayca püskürtülebildiklerine tanıklık eden Baltacı, umutsuzluk içindeki kuvvetlerin büyük bir yenilgi alacağından endişe etmiştir. Kahya Osman Ağa da, bu avantajlı durumu değerlendirmek gerektiğini belirterek, Baltacı’nın düşüncelerini etkilemiştir.

Bunun yanında Baltacı, Yeniçerilere güvenemezken, ağlanacak durumundaki Rus ordusundan haberdar olamamıştır. Din ve dil farklılığı sebebiyle Ruslar arasında casusluk faaliyetleri yapılamamıştır. Bazı tarihçiler, Baltacı, Rus ordusunun bitkin, aç ve susuz halini bilseydi Prut Antlaşması koşullarının çok daha farklı olacağını kaydetmiştir.

Prus Antlaşması’nın ardından büyük bir fırsatın kaçırıldığı tezi yayılmaya başlamıştır. Baltacı, Rus Çarı’nı esir alma fırsatının kaçırıldığı; Rus ordusunun teçhizat ve erzaklarla serbest bırakıldığı; İsveç Kralı Şarl’ın rızasının alınmadığı gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır. (Muhtemelen) Vâlide Sultan’ın şefaatiyle idamdan kurtulan Sadrazam Baltacı, azledilmiş ve -büyük ihtimalle- rüşvet iddiaları sebebiyle malları müsadere edilmiştir.

Prut Antlaşması’nda asıl sorumlu, Baltacı’nın kâhyası Osman Ağa, Mektupçu Ömer Efendi ve Rus ordusundaki top sayısını az gösterme gibi ihaneti sabit olan Çavuşlar Kâtibi Abdülbâki’dir. Osman Kahyâ’nın 21-22 Temmuz gecesi bazı kimselerle beraber Rus ordugâhına gittiği; sabaha karşı 6 araba dolusu para ve mücevherat ile döndüğü; devlet topraklarına saldırmış düşmanla bazı karanlık ilişkiler kurduğu gibi olaylar yerli ve yabancı kaynaklarda yer almıştır. Bu üç isim, 25 Aralık 1711 tarihinde idam edilmiştir.

Özetle; Baltacı Ruslardan rüşvet almamıştır. Getirilen hediyeler rüşvet değil, fidyedir. O dönemde mağlup devletin galip devlete bu tür hediyeler vermesi bir adettir. Bu fidyeye Baltacı el sürmemiştir. Baltacı, fakir bir halde, azledilme ve sürgün üzüntüsünden 1712 yılında vefat etmiştir.

Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina Hakkındaki Dedikodular


Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa

Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa ile Rus Çarı Deli Petro’nun o dönemdeki metresi Katerina arasında 1711 yılında yaşandığı iddia edilen ilişki ile ilgili iddialar ve tartışmalar günümüzde de hala devam etmektedir. Bu dedikodular üzerine kitaplar yazılmıştır. Tarihçileri ikiye bölen dedikodulara göre; Prut Savaşı sırasında Osmanlı güçleri tarafından kuşatılan Rus ordusu, Baltacı ile Katerina’nın buluşması sonrası serbest kalmıştır.

Yine iddialara göre, 1711 yılında Prut Savaşı’nda yenilgiyi kabul eden Rus Çarı I. Petro, Katerina’ya bir mektup yazdı ve durumun ümitsizliğinden bahsetti. Katerina da, Baltacı ile barış antlaşması için görüştü ve ona mücevherler sundu. İddialar arasında, Katerina’nın, Osmanlı’yı barış anlaşmasına ikna edebilmek için Baltacı Mehmet Paşa’ya rüşvet olarak mücevherler ve kadınlar gönderdiği gibi bilgiler de yer alıyor. Hatta barış müzakerelerinde Katerina’nın da yer aldığı iddia ediliyor. Hatta daha da ileri giden bazı iddialar, “Baltacı ile Katerina’nın birlikte olduğu” şeklindedir. Osmanlı’nın çembere aldıkları Rus güçlerini bu görüşmenin ardından serbest bıraktığı ileri sürülmüştür.

Baltacı Mehmed Paşa, Rus kuşatmasını kaldırdığı için hem ülke içinde hem de müttefik ülkeler tarafından eleştirilmiştir. Dönemin hükümdarı III. Ahmed Han, Baltacı’yı kuşatmadan kısa süre sonra Midilli’ye sürgüne göndermiştir.

Türk tarihçiler, Baltacı ile Katerina arasındaki buluşma iddialarını farklı değerlendiriyor. Ünlü tarihçi Prof Dr. İlber Ortaylı, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile görüşmeye gelen heyette Çariçe Katerina’nın da olduğunu ve bazı hediyeler getirdiğini belirterek, Baltacı’nın rüşvet aldığına dair bir delil olmadığını belirtiyor. Ortaylı, Deli Petro’nun Osmanlı kuşatmasından kurtulduktan sonra bir emirname çıkartarak, Katerina’dan “kurtarıcı” olarak söz ettiğini ve onunla evlendiğini hatırlatıyor.

Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu da, Katerina’nın hediye gönderdiğini; ancak Baltacı’nın yanına gitmediğini ifade ediyor. Baltacı ile Katerina’nın birlikte oldukları iddialarının asılsız olduğunu kaydeden Afyoncu, bu iddiaların 19. yüzyıldan sonra uydurulmuş olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Afyoncu, Türk, Rum ve Avusturya kaynaklarında Baltacı ile Katerina’nın birlikte olduklarına dair herhangi bir kayıt olmadığını; Katerina’nın, Baltacı’nın çadırına geldiği gibi bir hikaye olmadığını söylüyor. Bu iddiaların çok sonraları edebiyatçılar tarafından uydurulduğunu belirten ünlü tarihçi, yıllar sonra yazılan romanlarda Katerina’nın üzerindeki elbiseye kadar bilinmesi zor birçok detay verildiğine dikkat çekiyor.

Tarihçi Murat Bardakçı ise, Osmanlı’nın Prut kuşatması sırasında Katerina’nın bütün generaller, askerler, kontlar ve çöpçüler de dahil olmak üzere herkesten kıymetli maden ve mücevher topladığını; 7 araba dolusu kıymetli eşya ve mücevheri Prut’taki Osmanlı karargâhına rüşvet olarak gönderdiğini belirtiyor. Bardakçı, Baltacı Mehmet Paşa’nın “rüşvetten” sonra bir barış anlaşması imzaladığını ifade ediyor.

Diğer bazı kaynaklarda da, Baltacı ile Katerina hakkındaki iddiaların şehir efsanesi olduğu yönündedir. Buna göre, Katerina savaş bölgesi gelmiş ve birisinin çadırına girmiştir; ancak bu çadır Çar Deli Petro’nun çadırıdır. Katerina, Rus karargâhından çıkmıştır ve Baltacı veya hiçbir Osmanlı askeri ile görüşmemiştir.

Prut Savaşı sırasında hem Osmanlılar hem de Ruslar birçok ruzname tutmuştur. Sefere iki taraftan katılanların da birçok anı ve raporu bulunmaktadır. Bu ruzname, anı ve raporlarda ima yoluyla dahi böyle bir ilişkinden bahsedilmemektedir. Hatta Prut Savaşı sonrası Baltacı hakkında çeşitli iftiralar atan İsveç Kralı Demirbaş Şarl ve Kırım Hanı Devlet Giray bile Baltacı-Katerina ilişkisine dair iddialarda bulunmamıştır. Tüm bunlarla birlikte Prut Seferi’nde Osmanlı kuvvetlerini komuta eden Baltacı Mehmet Paşa, iddialara konu olan tarihte 82 yaşındadır!


Prut Antlaşması sırasında Deli Petro'nun metresi olan Katerina, antlaşmadan sonra Petro ile evlendi ve "Çariçe" oldu.

Prut Antlaşması Hakkında Anekdotlar

  • Prut Antlaşması da dahil olmak üzere 18. yüzyıl, Osmanlı-Rus ilişkileri, hep mücadele ile geçmiştir.
  • 18. yüzyılda iki devlet arasında toplam dört büyük savaş yapılmıştır.
  • Osmanlı, bu yüzyılda siyasi, askeri ve ekonomik açıdan birçok başarısızlık yaşamıştır. Rusya ise, dünya siyasetine yön veren bir devlet haline gelmiştir.
  • Baltacı, Prut Seferi’nden dönünce 20 Kasım 1711 tarihinde azledildi. Aralık 1711 tarihinde de Midilli’ye; ardından Temmuz 1712 tarihinde Limni Adası’na sürgün edildi.
  • Baltacı, Limni Adası’na sürgün edildiği ay vefat etti.
  • İstanbul Ortaköy Camii, Baltacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
  • Rus ordusu, Prut Savaşı’nda açlıktan ağaç kabuklarını soyup yemek zorunda kalmıştır. Prut Antlaşması’nın imzalanmasında iki saat sonra Rus ordusuna ihtiyaçları olan her şey verilmiştir.
  • Prut Antlaşması 21 Temmuz’da imzalandı; 22 Temmuz’da Rus Çarı tarafından onaylandı; 23 Temmuz’da teati edildi. Aynı gün öğleden sonra Rus ordusu, top ve tüfekleri ile birlikte mızıka ve davul çalarak zafer edası ile serbest bırakıldı.
  • Rus Çarı Deli Petro, Osmanlı’dan kurtulduktan sonra Moskova’ya dönmüş ve Şubat 1712 tarihine Prut Antlaşması’nda emeği olan metresi Katerina ile evlenmiştir.
  • 1724 yılında taç giyen Katerina, Petro'nun bir yıl sonra varis bırakmadan ölmesi üzerine "Çariçe" ilan edilmiştir.
  • Büyük Petro'dan 11 çocuk dünyaya getiren Çariçe I. Katerina, 17 Mayıs 1727 tarihinde tüberkülozdan Petersburg'da ölmüştür.

Kaynaklar

1. https://islamansiklopedisi.org.tr/prut-antlasmasi
2. http://www.serenti.org/prut-savasi/
3. https://www.britannica.com/topic/Russo-Turkish-wars
4. https://tr.euronews.com/2019/07/12/baltaci-katerina-bulusmas-yasandmi-katerina-sarayi-muduru-prut-savasi-donemini-anlatiyor
5. Rusya Ahidname Defterine Göre XVIII. Yüzyılda Osmanlı-Rus Ticari İlişkilerinin Seyri, 2016, Serhat KUZUCU, Yrd. Doç. Dr., Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. - http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/2089/21601.pdf

Yorumunuzu Paylaşın