Makaleler

İcra Takibinde Şikayet

Yazar: Alperen Zeyli

Bu yazımızda icra takibi sırasında hatalı icra takip işlemlerine karşı gidilecek olan şikayet yolundan bahsedeceğiz.

İcra Takibinde Şikayet

İcra takibinde bir tarafta alacaklı bir tarafta borçlu vardır. Taraflar için aranan bazı özellikler vardır. Öncelikle taraf ehliyetine sahip olunması gerekir. Taraf ehliyeti, hak ehliyetinin icra hukukundaki karşılığıdır. Yani tam ve sağ doğmuş, hala hayatta olan kişilerin taraf ehliyetleri vardır. Taraf ehliyeti yoksa yani ölü bir kişi adına borçluya karşı takip başlatılamaz. Başlatılırsa şikayet yoluyla takibin iptali sağlanır.

Takip ehliyeti de aranır. Takip ehliyeti, fiil ehliyetinin icra hukukundaki karşılığıdır. Kişi ergin olduğunda, kısıtlı olmadığında, ayırt etme gücüne sahip olduğunda takip ehliyetine de sahip olmuş olur. Yani 12 yaşındaki bir çocuk icra takip talebinde bulunamaz. Onun yerine velisi veya vasisi bu talepte bulunabilir. Çünkü taraf ehliyeti vardır ama takip ehliyeti yoktur.

Tarafın aynı zamanda işlem takip ehliyetine de sahip olması gerekir. Bir kişinin bir para alacağı için taraf ehliyeti ve takip ehliyeti bulunabilir ama bu kişi iflas etmiş ise işlem takip ehliyeti yoktur. Bu icra takip işlemini onun yerine iflas idaresi gerçekleştirir.

Başkaca olarak geçerli vekalet durumunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Avukat vasıtasıyla takip işlemi yapılıyorsa veya borçlu taraf avukat vasıtasıyla işlem yapılmasını istiyorsa, avukatın geçerli bir vekaletinin olması gerekir. Avukatın geçerli bir vekaleti yoksa takibi başlatamaz, itirazda bulunamaz, şikayette bulunamaz, haciz talep edemez. Fakat avukatın vekaleti olmamasına rağmen gecikmesinde zarar bulunan hallerde dava açılabilmesinden yola çıkılarak bu durumun kıyasen icra takibine uygulanması söz konusu olmayacaktır. Çünkü bu durumun olması için kanunla düzenlenmiş olması gerekir ve böyle bir düzenleme İcra İflas Kanunu’nda yoktur. Fakat geçerli vekaleti olmayan avukatın zarar olması halinde dava açılabilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Yukarıda bahsettiğimiz bu durumlar çok önemlidir. Çünkü bu durumların eksikliği halinde şikayet yoluna başvurulması gerekir. Bu durumlar itirazı konusunu oluşturmazlar. İtirazın konusu borçla ve imza ile ilgilidir.

Bir takipte birden fazla kişi bir tarafta olabilir. Alacaklı veya borçlu tarafında birden fazla kişi olabilir. Davalarda nasıl ihtiyari ve mecburi dava arkadaşlığı olabilirse takip hukukunda da ihtiyari ve mecburi takip arkadaşlığı söz konusudur. Karşı tarafta birden fazla kişi gösterilmesi zorunluysa onlar arasında mecburi takip arkadaşlığı vardır. Örnek olarak, borçlu öldüyse ve tereke takip ediliyorsa mirasçıların hepsinin gösterilmesi zorunludur, aralarında mecburi takip arkadaşlığı vardır. Fakat tereke değil de mirasçılar takip ediliyorsa, mirasçılardan istenilenler takip edilebilir ve bu takip edilenler arasında ihtiyari takip arkadaşlığı vardır. Başka bir durum olarak kişi öldükten sonra terekeye dahil malı başka bir kişide bulunuyorsa ve henüz paylaşma yapılmamışsa bu malı mirasçılar birlikte isteyeceklerdir. Bu durumlar haricinde, kira alacağından dolayı takipte evde üç kişi oturuyorsa üçüne birden takip yapılması gerekecektir. Kiracılar arasında mecburi takip arkadaşlığı söz konusu olacaktır. Aralarında mecburi takip arkadaşlığı olanlar takip sırasında birlikte gösterilmek zorundadır. Bu durumda alacaklı bir kişi bile eksik gösterirse, hukuka aykırılık söz konusu olur. Bu duruma karşı gidilecek olan yol, şikayet yoludur. Bu yönden icra takibi sırasında kimin taraf olarak gösterileceğine dikkat edilmesi gerekir. Normal koşullarda taraf olarak borçlu icra takibinde yanlış gösterilmişse bunun ayrıca düzeltilmesi gerekir ama Yargıtay’ın aksi görüşüne göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 124 bu durum için uygulanabilir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 124- Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.

Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.

Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.

Bu şekilde bir maddi hata söz konusu olduğunda icra dairesine maddi hatanın düzeltimi talebinde bulunulur ve icra dairesi reddedecek olursa icra mahkemesine şikayet yolu ile başvurulur ve bu şekilde mahkeme bunu düzeltecektir.

Şikayet

Şikayetin konusu icra takip işlemleridir. İcra işlemleri İcra İflas Kanunu’na uygun olarak yapılmak zorundadır. Örneğin icra müdürü, icra işlemlerini İcra İflas Kanunu’na uygun olarak yapmazsa şikayet yoluna başvurulur. Örnek olarak haczedilemez mallardan birisi seccadedir. Kanun haczedilemeyeceğinden bahsetmiştir ama icra memuru kanuna rağmen haczederse o taktirde şikayet yoluna başvurulacaktır. Başka bir örnek olarak ölü kişinin taraf ehliyeti olmadığı için onun adına bir takip başlatılması mümkün değildir. Eğer başlatılmaya çalışılırsa icra dairesinin buna izin vermemesi gerekir, ancak her şeye rağmen takip başlatılırsa icra mahkemesinde şikayet yoluna gidilir. Hacizli mal satılırken en yüksek peyi ileri süren kişiye satılmaması, ödeme emri gönderilmeden hacze gidilmesi vs. bu gibi durumlarda icra dairesi kanuna aykırı davranmış olur ve şikayet yoluna başvurulur. İcra ve iflas organlarının kanuna aykırı hareketleri için icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurulur.

Şikayetin icra mahkemesi dışında incelendiği özel durumlar da söz konusudur.

  • İhtiyati tedbir kararı alındıktan sonra bu kararın uygulanmasındaki şikayetler için ihtiyati tedbir kararı veren genel mahkemeye başvurulur. İhtiyati tedbir kararını genel mahkeme verir, icra dairesi uygular.
  • İflasın ertelenmesi durumunda kayyım atanır. Kayyımın yapmış olduğu işlemlere karşı şikayet yoluna gidilmek isteniyorsa, kayyımı atayan, erteleme kararı veren ticaret mahkemesine başvurulması gerekir.
  • Ortaklığın giderilmesi ve resmi tasfiye işlemi sulh hukuk mahkemesinde yapılır. Sulh hukuk mahkemesinde yapılan iki şey vardır. Biri mirasın resmi tasfiyesi, diğeri ortaklığın giderilmesi davasıdır. Ortaklığın giderilmesin icra müdürü tasfiye için atanır ve bu tasfiye sürecinde kanuna aykırı işlemler yaparsa, onunla ilgili şikayetler sulh hukuk mahkemesine yapılır.
  • Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte şikayet yoluyla karar verecek olan mahkeme ticaret mahkemesidir. Yani şikayet icra dairesine yapılacak ama kararı ticaret mahkemesi verecektir.

Belirtilen durumlar dışında şikayet için karar verecek olan merci icra mahkemesidir. Bu icra mahkemesi yetki açısından işlemi yapan icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesidir. Örnek olarak, bir kişiye Adana’da icra takibi başlatıldıktan sonra Konya’da evi olduğu ve içinde değerli eşyaları olduğu öğrenilince Adana'daki icra memuru Konya’ya gitmez, Konya'daki icra dairesine istinabe eder. evin içindeki haciz işlemini Konya'daki icra dairesi gerçekleştirir. Bu haciz işlemi sırasında icra memuru kanuna aykırı bir işlemde bulunursa şikayet edilecek yer Konya'daki icra mahkemesi olacaktır. Çünkü işlemi yapan yer Konya'daki icra dairesidir. Ancak belirtmek gerekir ki, istinabe durumunda nokta haczi denilen bir husus söz konusu olabilir. Yani Adana'daki icra dairesi, Konya'daki icra dairesine söz konusu borçlunun Konya'daki evinde bulunan spesifik bir eşyayı haczetmesi gerektiğini bildirebilir. Bu duruma nokta haczi denir. Nokta haczi söz konusu olduğunda, borçlu, haczedilemez mal iddiasında ise bu durumda şikayetini Adana'daki icra mahkemesine yapması gerekir. Çünkü Adana'daki icra dairesi nokta haczi yaptığı için Konya'daki icra dairesine haciz konusunda seçenek bırakmamıştır. Bir nevi işlemi Adana'daki icra dairesi yapmış gibi düşünülebilir, irade ondadır.

Şikayet yoluna icra organlarının icra işlemlerine karşı gidilir. Mesela alacaklının takip talebine karşı şikayet yoluna başvurulmaz. Kabul edilen işlemde hata varsa ‘icra dairesi niye kabul etti?’ sorusuna istinaden şikayet yoluna başvurulur. Bunun dışında alacaklının hatasından dolayı şikayet yoluna gidilemez.

İcra organlarının yaptığı işlemlere karşı şikayet yoluna gidilir. İcra organları sadece icra dairesinden ibaret değildir.

  • İcra dairesi
  • İflas idaresi
  • İflas bürosu
  • Birinci alacaklılar toplantısı
  • İkinci alacaklılar toplantısı
  • Konkordato komiseri

Bütün bunların yaptığı işlemlere karşı şikayet yoluna başvurulabilir.

Şikayetin Sebepleri

Şikayetin toplamda beş tane sebebi vardır.

İcra İflas Kanunu madde 16- Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı haller istisna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemler hakkında kanuna muhtelif olmasından veya hadiseye uygun olmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet edilebilir.

Şikayet bu işlemlerin öğrenildiği tarihten 7 gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet edilebilir.

Öncelikle şikayetle ilgili sebepler vardır ve bu sebeplerden biri icra dairesi kanuna aykırı işlem yaptıysa bu bir şikayet sebebidir.

Madde kanunun mahkemeye bıraktığı konular istisna olmak üzere şeklinde belirtmiş ve onların bir kenarı bırakmak gerekir. Örnek olarak, itirazın iptali davası, menfi tespit, davası istihkak davası gibi bu davalar mahkemenin göreceği şeylerdir. Bunların bir kenara bırakılıp diğer konuların incelenmesi gerekir. Örnek olarak icra ve iflas dairelerinin vermiş olduğu zararlar ve bunların tazmini konusu. Tazminat için devlete dava açılması gerekir. Yani şikayet yoluyla zararın tazmini istenemez.

1. Kanuna aykırı olması

Ödeme emri göndermeden hacze gidilmesi, haczedilmez malın haczedilmesi gibi durumlar, kanuna aykırı durumlardır. Bu durumlara istinaden şikayet yoluna başvurulabilir.

2. İşlemin hadiseye aykırı olması

Kanuna aykırı olmakla, işlemin hadise aykırı olması farklı anlamlar taşımaktadır. Kanunda açıkça emredilmiş şeylere aykırı davranılması, kanuna aykırılıktır Hadiseyi aykırılıkta İcra Dairesi, takdir hakkını yanlış kullanmaktadır ama kanuna aykırılıkta icra dairesinin, takdir hakkı yoktur. Yani icra dairesinin, takdir hakkı var ama bunu kötüye kullandıysa yanlış kullandıysan olaya uygun kullanmadıysa bu da şikayet edilebilir. Bu duruma verilebilecek en tipik örnek ise 8 çocuklu 2000 lira maaş alan işçi örneğidir. Bir işçinin maaşının en fazla dörtte biri haczedilebilir. Bu durumda 8 çocuğu geçindirmeye çalışan bir işçinin maaşının 500 lirasının haczedilmesi hadiseye aykırılık teşkil edecektir. Burada icra dairesinin, takdir hakkı vardır yani 500 lira yerine 100 lirayı haczedebilirdi.

3. Hakkın yerine getirilmemesi

Takip talebinde bulunulduktan sonra icra müdürü 3 gün içerisinde ödeme emri gönderilecektir. İcra müdürü, ödeme emrini zamanında tebliğ etmiyorsa ya da haciz talep edildikten sonra icra müdürü, süresinde hacze gitmiyorsa şikayet edilecektir. Çünkü burada alacaklının hakkının yerine getirmemesi söz konusudur.

4. Hakkın yerine getirilmesinde sürüncemede bırakılması

İcra müdürü görevini yerine getirmesi gereken sürede yerine getirmiyor ama bu işlemi yapacağını belirtiyorsa işlemi sürüncemede bırakıyordur. Hakkın yerine getirilmemesiyle çok yakın bir kavramdır, arada neredeyse somut bir fark yoktur. Kanuna aykırı harekette ve işlemin hadisi aykırı olmasında şikayet için filin yapıldığı andan itibaren yedi günlük süre vardır. Oysa hakkın yerine getirilmemesi ve sürüncemede kalmasında şikayet için herhangi bir süre yoktur.

5. Kamu düzenine aykırılık

Bu kanunda yazılı bir husus değil, Yargıtay'ın kabul ettiği bir durumdur. Yapılmış olan bir işlem kanuna aykırı değil ama kamu düzenine aykırı olabilir. Uygulamada icra müdürünün yanlış yapmış olduğu işlemler mevcuttur. Kanunda haczedilemez mallar arasında yer almamakla birlikte icra müdürünün haczedemeyeceği mallar da vardır. Örnek olarak borçlunun yanında tuttuğu oksijen tüpünün haczedilmesi, yürüyemeyen birinin tekerlekli sandalyesinin haczedilmesi gibi durumlar kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Bunlar süresiz şikayete tabidir. Burada bahsedilen süresiz şikayetteki süresizden, takibin sona erdiği ana kadarki vakit anlaşılmalıdır. Fakat haczedildiğinde kamu düzenine aykırılık teşkil edecek mal, açık artırmaya çıkarıldıktan sonra satıldıysa yapılabilecek bir şey yoktur.

Şikayetin bir şekli olmalı mıdır?

Şikayeti hem dilekçeyle, hem de sözlü bir şekilde yapılabilir. Eğer şikayet sözlü yapılırsa, tutanağa geçirilir. Şikayetin bazı durumlarda, dilekçede, yapılması şarttır. Bu durum icrada değil ama iflasta söz konusudur. Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte, şikayet dilekçe ile yapılmalıdır. Bunun dışında şikayet sözlü veya dilekçe ile yapılabilir.

Şikayetiyle ilgili tartışmalı konulardan biri ise ‘karşı tarafta biri gösterilecek midir?’ sorunudur. Şikayette bulunacak kişilere ilgili denilir. Bunlar alacaklı, borçlu veya işlemden etkilenen üçüncü kişiler olabilir. Bazen yapılan işlemlerden, üçüncü kişiler etkilenebilir, bu durumu bir örnek üzerinde açıklamak gerekirse, icra müdürü, haciz için gittiği binada yanlış daireye haciz yaparsa burada işlemden üçüncü kişi etkilenmiş olur.

Şikayet bir dava değildir, bunu dava denmemesi gerekir. Şikayet edilen konu icra dairesinin yapmış olduğu icra takip işlemidir. Bu yüzden karşı tarafta icra dairesinin gösterilmesi gerekir ama icra dairesinin tüzel kişiliği yoktur. O takdirde taraf olarak Adalet Bakanlığı’nın gösterilmesi gerekir. Fakat uygulamada, Adalet Bakanlığı da gösterilememektedir. Bunun temel sebebi, yargılama harçları ile alakalıdır. Bu yüzdende alacaklı şikayet ettiğinde borçlu, borçlu şikayet ettiğinde alacaklı karşı taraf olarak gösterilmektedir. Bu durumda tutarsızlık söz konusudur. Çünkü burada icra dairesinin yaptığı bir hata vardır ve karşı taraf olarak gösterilen borçlu veya alacaklının bir alakası yoktur. Yargıtay, yapılan hesap hataları için karşı tarafın gösterilmesinin zorunlu olmadığını belirtmiştir. İsviçre'deki takip hukukuna göre, bu durumda karşı taraf yoktur, şikayet hasımsız olarak yapılır.

Şikayette, icra mahkemesine başvurulduğunda maktu bir karar ve ilam harcı ve yine maktu olan bir başvuru harcı verilmesi gerekir.

İcra mahkemesine şikayet başvurusu yapıldığında, mahkeme yargılamayı dosya üzerinden de yapabilir, duruşmalı da yapabilir. Dosya üzerinden karar verilecekse en geç 10 gün içerisinde karar verilmesi mecburidir. Eğer icra mahkemesi duruşma yapmaya karar verdiyse, duruşma aralarının 30 günden fazla olmaması gerekir.

İcra İflas Kanunu madde 18/3- Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi işin kendine geldiği tarihten itibaren en geç 10 gün içerisinde karar verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk halinde ve 30 günü geçmemek üzere ertelenebilir.

1) Duruşma yapıp yapmamak, dosya üzerinden karar verip vermeme, hakimin takdirinde olan bir husustur. Taraflar duruşmaya gelmeseler bile hakim, yine karar verir.

2) Basit yargılama usulünde görülecek olan ve ivedi olan işlerdendir. Yani ivedi iş olduğu için icra mahkemesi adli tatilde de çalışır. Şikayetle ilgili talepler adli tatilde de yapılabilir.

Şikayet, kendiliğinden icra takibini durdurmaz.

İcra İflas Kanunu madde 22- Şikayet, icra mahkemesince kararı verilmedikçe icrayı durdurmaz.

Yani icra mahkemesince esasa ilişkin kararı verinceye kadar icra durmaz ama icra mahkemesi geçici olarak şikayeti kabul edip durdurma kararı vermesi de mümkündür.

Şikayet üzerine verilebilecek olan kararların 3 türü vardır.

1. İşlemin iptali istendi ise işlemi iptal edebilir. Örnek olarak, haczedilemez mallardan seccade haczedildi ise işlemin iptali istenir ve hakim işlemi iptal eder. İşlemin iptali geçmişe yöneliktir.

2. İşlemin düzeltilmesi. Burada mahkeme işlemi düzeltmez, işlemi iptal eder, icra dairesine yollar ve icra dairesi, ona direnemez. İşlemin düzeltilmesi geleceğe yöneliktir.

3. İşlemin yapılmasını emretme. İcra dairesi bir işlemi yapmaz ise mahkeme yapmasını emreder. İcra dairesinin direnme hakkı yoktur.

Şikayetlerde karar ve ilam harcı ve başvuru harcının alınacağından yukarıda bahsetmemiştik. İşlemin iptali ve işlemin düzeltilmesi amacıyla verilmiş olarak icra mahkemesi kararları üzerine, o işlemler yeniden yapılırken harçtan muaf tutulurlar. Fakat işlemin yapılmasının emredildiği durumlarda bu muafiyetten Harçlar Kanunu’nda bahsedilmemiştir.

Şikayet süresi hak düşürücü niteliktedir. Şikayet incelemesinde, keşif ve tanık vs. gibi unsurlar söz konusu olabilir. Sadece yemini kavramı söz konusu olmayacaktır.

İcra Memurunun Hatalı İşleminden Dönmesi

İcra memuru hatalı bir işlem yaptığını fark ederse ve bu işlemi düzeltmek isterse doktrine göre bu mümkündür. Fakat Yargıtay, bunun aksi görüşündedir. Yargıtay, bu durum için icra memuru düzeltmesin, ilgili kişi kimse şikayet etsin ve bu hatalı işlemi icra mahkemesi düzeltsin şeklinde karar vermiştir. Doktrine göre, kimse şikayet etmediyse ve şikayet süresi de geçmediyse icra memuru yapmış olduğu işlemden dönebilir.

Şikayet Sebepleriyle Bağlılık

Şikayet sebepleriyle bağlılık, şikayet başvurusunda bulunulduğunda ileri sürülen sebepler dışında başka bir inceleme yapılmayacağı anlamına gelir. Yani ilgili kişinin belirttiği konular dışında da haklı şikayeti gerektirecek bir sebep olsa bile bu durum belirtilmemişse mahkeme bunu incelemez. Yargıtay’ın da görüşü bu yöndedir.

Kaynaklar

İcra İflas Kanunu
Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Harçlar Kanunu
Pekcanıtez, Atalay, Sungurtekin Özkan, Özekes; İcra İflas Hukuku. İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2017

Yorumunuzu Paylaşın