Makaleler

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Nedir? (Tarihi, Hizmetleri)

Yazar: Uğur Eskier

SGK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK’nın birleştirildiği bir kamu kurumudur. Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemini sağlayan ve düzenleyen kuruluştur.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Nedir? (Tarihi, Hizmetleri)

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), eski adıyla SSK, Türk vatandaşlarının yaralandığı sosyal güvenlik sistemlerinin uygulandığı kamu kurumudur. Sosyal sigortacılık ilkelerine dayalı, kolay erişilebilir ve malî açıdan sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemini yürütmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’deki sosyal güvenlik politikalarını geliştiren ve uygulayan SGK, gerçek ve tüzel kişilere hizmet verir. Kişilerin sosyal güvenlik konusundaki hak ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesini kolaylaştırarak gerekli bilgilendirmeleri yapar. Sosyal güvenlik konularında uluslararası kuruluşlarla da işbirliği yapan SGK, vatandaşların sosyal güvenlik hakları konusunda kamu kurumları ile koordinasyonu ve işbirliğini sağlamakla da yükümlüdür. SGK, 16 Mayıs 2006 tarihinde kabul edilen 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu çerçevesinde kurulan bir kamu kurumudur. Eski sosyal güvenlik kurumları olan Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığı kurumları birleştirilerek “SGK” adı altında yeniden yapılandırılmıştır. Yaklaşık 150 yıllık bir süreçte gelişen bir sosyal güvenlik sistemiyle doğmuştur. Makalemizde bu süreçle ilgili ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.


Tarihçe

SGK, insanların sosyal güvenlik ihtiyaçlarından doğan ve yıllar süren bir sürecin sonucudur. İnsanların meslekî, fizyolojik ve sosyo-ekonomik risklerinin ortadan kaldırılması, azaltılması veya sonuçlarının onarılması ihtiyacından ortaya çıkan sosyal güvenlik, bütün bireylerin bugünlerinin ve yarınlarının güvence altına alınmasını amaçlamıştır.

Günümüzdeki sosyal güvenlik sistemi ilk olarak 19. yüzyılın sonlarında Almanya’da gerçekleşti. Alman devlet adamı Bismarck, finansmanı işçi ve işveren primleri yanında devlet katkılarıyla sağlanan bir sosyal sigorta sistemi oluşturmuştur. İngiltere’de ise, 1942 yılında sosyal güvenliğin finansmanının vergi gelirleriyle sağlanmasını öngören “Beveridge Raporu”, sosyal güvenlik anlayışına yeni bir boyut kazandırmıştır. “Sosyal güvenlik” kavramı ilk olarak 1935 tarihinde yayınlanan Amerikan Sosyal Güvenlik Kanunu’nda yer aldı. Bu kavram, daha sonra 1941 tarihli Atlantik Paktı Sözleşmesi’nde, 1944 tarihli Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Philedelphia Konferansı’nda da kullanıldı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de sosyal güvenlik, temel haklardan biri olarak yer aldı.

Türk tarihinde sosyal güvenlik uygulamaları Orta Asya, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanıyor. Orta Asya’da eski Türklerde aile içi yardımlaşmalar, yardım için kurulan vakıflar, “sosyal yardım” olarak tanımlanıyor. Anadolu Selçuklu döneminde de, sosyal yardım amaçlı vakıflar kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nde ise sosyal güvenlik anlamında ilk örgütlenme; 13. yüzyılda, önce Ahilik (esnaf, zanaatkâr, çiftçiler v.b.), sonra Gedik (hak ve imtiyaz) ve Lonca (usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek) teşkilatları adı altında ortaya çıkmıştır. Bu teşkilatlar 18. yüzyıla kadar etkin olmuştur. 18. yüzyılda Osmanlı’da sosyal güvenlik, kurumsallık kazanmış ve ilk kez sosyal yardım amaçlı vergi toplanmıştır. 19. yüzyılda sosyal yardım amaçlı Darülaceze (düşkünler yurdu), Darüşşafaka (yoksul, öksüz ve yetimler için okul) gibi kurumlar kurulmuştur. Osmanlıda tekaüt (emekli) ve teavün (yardımlaşma) sandıkları ile Tanzimat sonrasında işçilerle ilgili sınırlı kapsamlı toplumsal politika düzenlemelerinin yer aldığı 1865 tarihli “Dilaver Paşa Nizamnamesi”, sosyal güvenlik alanında oluşturulan önemli düzenlemelerden biridir. 1866 tarihinde “Askeri Tekaüt Sandığı” ve 1881 tarihinde “Sivil Memurlar Emekli Sandığı” kurulmuştur. 1876 tarihli olan ve 1908 yılında tekrar düzenlenen “Kanun-i Esasi”de temel hak ve hürriyetler düzenlenmiş; ancak ekonomik ve sosyal haklara değinilmemiştir.

1921 yılında 151 sayılı “Ereğli Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” ile Amele Birliği kurulmuştur. Amele Birliği, Türkiye’nin kanun ile kurulan ve üyeliği zorunlu olan ilk sosyal güvenlik kuruluşudur. 1921 tarihli Anayasa olan “Teşkilatı Esasiye Kanunu” ise, dönemin ekonomik, sosyal ve siyasi durumu sebebiyle hak ve özgürlüklere yer verememiştir. 1924 Anayasası’nda ise, temel hak ve hürriyetlerden bahsedilmiş; ekonomik ve sosyal hak ve özgürlükler ile siyasi hak ve özgürlüklerden bahsedilmemiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında çok sayıda emeklilik ve yardımlaşma sandıklarının kuruluşunu öngören kanunlar çıkarıldı. Bu alanda çıkarılan yasalar ve oluşturulan sandıklar şunlardır; 1926 tarihli “İmalatı Harbiye Teavün ve Sigorta Sandığı”, 1934 tarihli “Devlet Demir Yolları ve Limanlar İdaresinin Memur ve Müstahdemleri Tekaüt Sandığı”, 1935 tarihli “Telgraf ve Telefon İdaresi Biriktirme ve Yardım Sandığı”, 1935 tarihli “PTT Telgraf ve Telefon İdaresi Biriktirme ve Yardım Sandığı”, 1937 tarihli “Deniz Yolları ve Akay İşletmeleriyle Fabrika ve Havuzlar İdareleri Memur ve Müstahdemleri Tekaüt Sandığı”, 1937 tarihli “Ziraat Bankası Memurları Tekaüt Sandığı”, 1938 tarihli “Emlak ve Eytam Bankası Memurları Tekaüt Sandığı”, “Merkez Bankası Memurları Tekaüt Sandığı”, “Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü Memur ve Müstahdemleri Tekaüt Sandığı”.

SGK’nın tarihi sürecini ise şöyle sıralayabiliriz;

  • 1936 tarihinde yürürlüğe giren 3008 sayılı “İş Kanunu”, Türkiye’de ilk kez sosyal sigortaların kuruluşu ve sosyal sigortalara ilişkin temel ilkeler içeren kanundur. Ancak kanundaki sistem, İkinci Dünya Savaşı sebebiyle 1945 yılına kadar kurulamamıştır.
  • 27 Haziran 1945 tarihli ve 4772 sayılı “İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu”, sosyal sigorta kolları ile ilgili ilk kanundur. Bu kanunla birlikte “İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortası” uygulanması başlamıştır.
  • 16 Temmuz 1945 tarihinde 4792 sayılı “İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu” çıkarılmış, kanun 1 Ocak 1946 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunla birlikte “İşçi Sigortaları Kurumu” kurularak, 1945 yılına kadar kurulan çok sayıdaki sandık birleştirilmiştir.
  • 1945 yılında 4772 sayılı “İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu” çıkarılmıştır.
  • 1950 yılında 5417 sayılı “İhtiyarlık Sigortası Kanunu”; 1951 yılında 5502 sayılı “Hastalık ve Analık Sigortası Kanunu”; 1957 yılında ise 6900 sayılı “Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortası Kanunu” çıkarılmıştır.
  • 8 Haziran 1949 tarihinde kabul edilen 5434 sayılı “Emekli Sandığı Kanunu”, 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu kanun ile 11 farklı emeklilik sandığı kaldırıldı. Böylece, işverenlerden ve çalışanlardan prim alınması ilkesine dayalı, modern anlamda bir sosyal güvenlik yapısı oluşturuldu. Kanun kapsamında “Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü” de kuruldu.
  • “Sosyal güvenlik” ilk kez 1961 Anayasası ile çalışma hayatı ve sosyal politikalara ilişkin anayasal terminolojiye girmiştir.
  • 1961 Anayasası’ndaki sosyal güvenlikle ilgili 48. maddesi, 1982 Anayasası’nda “sosyal güvenlik” başlıklı 60. maddede düzenlenmiştir. 1982 Anayasası’ndaki ilgili maddede, “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” ifadesi ile devlete önemli bir sorumluluk verilmiştir.
  • 1963-1967 yıllarını kapsayan kalkınma planında, ilk kez sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesi fikrine yer verilmiş ve devletin sosyal politikası olarak kamuoyuna açıklanmıştır.
  • 17 Temmuz 1964 tarihli 506 sayılı “Sosyal Sigortalar Kanunu”, işçi statüsünde çalışanlara ilişkin sigorta kollarına ait çeşitli kanunlara dağılmış bütün düzenlemeleri ve sosyal güvenlikle ilgili özel hükümleri birleştirmiştir.
  • 1 Mart 1965 tarihinde “Sosyal Sigortalar Kanunu” yürürlüğe girdi. Bu kanunla, “İşçi Sigortaları Kurumu”, “Sosyal Sigortalar Kurumu” adını aldı. Ayrıca, işçi statüsünde çalışanlara sosyal güvenlik alanında yeni haklar getirildi.
  • 2 Eylül 1971 tarihinde 1479 sayılı kanun ile “Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur)” kuruldu.
  • 1 Ekim 1972 tarihinde 1479 sayılı kanunun sigortalılıkla ilgili hükümleri uygulamaya konuldu.
  • 10 Eylül 1977 tarihinde 2108 sayılı “Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası”yla köy ve mahalle muhtarlarının Bağ-Kur kapsamında zorunlu sigortalı olmaları sağlandı.
  • 4 Mayıs 1979 tarihli ve 2229 sayılı kanunla herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayan Türk vatandaşlarıyla ev kadınlarına Bağ-Kur kapsamında isteğe bağlı sigortalı olma hakkı verildi. Bu sigortalıların da zorunlu sigortalılarla aynı hak ve mükellefiyetlere tabi olması öngörüldü.
  • 1983 yılında 2925 sayılı “Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu” ve 2926 sayılı “Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu” kabul edilerek, tarım kesiminde çalışanların sosyal güvenlikleri sağlandı.
  • 1 Ocak 1986 tarihinden itibaren Bağ-Kur’a tabi sigortalılara, sağlık sigortası yardımları verilmeye başlandı.
  • 20 Mayıs 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı kanunla, Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur tek çatı altında toplanarak “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı” kuruldu. Bu kanunla sigorta hak ve yükümlülükleri eşitlendi, tek bir emeklilik ve sağlık sigortası sistemi kuruldu.
  • 31 Mayıs 2006 tarihinde 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” kabul edildi. Bu kanunun 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörüldü; ancak Anayasa Mahkemesi 5510 sayılı kanununun bazı maddelerini iptal etti. Gerekli düzenlemeler için kanunun yürürlülük tarihi önce 01 Temmuz 2007 tarihine, sonra 1 Ocak 2008 tarihine ertelendi. 5510 sayılı kanun, 1 Ekim 2008 tarihinde tüm hükümleri ile yürürlüğe girebildi. Bu kanun ile sosyal sigortalar alanında standart sağlandı.


SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’na Ne Oldu?

İşçi, işveren ve memurlarla ilgili üç farklı sosyal güvenlik kurumu faaliyet gösteriyordu. İşçilerin sosyal güvencesini Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), işverenlerin veya kendi namına iş yapanların sosyal güvencesini Bağ-Kur, memurların sosyal güvencesini de Emekli Sandığı sağlıyordu. Bu üç farklı sosyal güvenlik kurumu, 16 Mayıs 2006 tarihinde kabul edilen, 20 Mayıs 2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu” ile birlikte “Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)” adı altında tek çatı altında toplandı.

1 Ağustos 2008 tarihinde de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” yürürlüğe girdi. Bu kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde “hizmet akdiyle çalışan kişiler” yani SSK’ya tabi kişiler; (b) bendinde “kendi nam ve hesabına çalışan kişiler” yani Bağ-Kur’a tabi kişiler; (c) bendinde de “kamu idarelerinde çalışan kişiler” yani Emekli Sandığı’na tabi kişiler hükme bağlandı. Daha anlaşılır bir ifadeyle; 5510 sayılı kanun “4-a” kapsamında SSK’ya tabi kişiler, “4-b” kapsamında Bağ-Kur’a tabi kişiler, “4-c” kapsamında da Emekli Sandığı’na tabi kişilerle ilgili hükümler yer alıyor. Bu üç farklı kuruma tabi çalışan ve işverenler artık “SGK” kanunu çerçevesinde değerlendiriliyor.

SGK adı altında toplanan kurumlarla ilgili biraz daha detay verelim: Türkiye’de sosyal güvenlik hizmeti alan vatandaşlarla ilgili çok karmaşık bir yapı vardı. Sigortalıların sosyal güvenlik hakları 5 farklı kanun ile düzenleniyordu. Hizmet akdiyle çalışanlar 506 sayılı, kendi nam ve hesabına çalışanlar 1479 sayılı, devlet memuru olarak çalışanlar 5434 sayılı, tarımda hizmet akdiyle çalışanlar 2925 sayılı, tarımda kendi nam ve hesabına çalışanlar 2926 sayılı kanunlara tabiydi. 506 sayılı kanunun geçici 20. maddesindeki sandıklara tabi olanlar da kendi vakıf senetlerine göre sosyal güvenliklerini sağlıyordu. Bu sosyal güvenlik sistemi, çalışanlar arasında norm ve standart birliğini bozuyordu. Bu sebeple bu kanunlardaki ilgili maddeler 5502 sayılı kanunda; kurumlar da “SGK” adı altında birleştirildi.

SGK’nın Amaç ve Görevleri

Sosyal güvenlik, insan hakkı ve devlet görevidir. Bu bağlamda SGK, geliri veya kazancı kesintiye uğramış kişilerin, kimsenin yardımına muhtaç kalmadan geçinme ve ihtiyaçlarını karşılama amacı güden bir sistemin çatı kuruluşudur. Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemi, sosyal devletin gereği oluşturulmuştur. Bu kapsamda, 5502 sayılı “Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu” ve 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” ile sosyal güvenlik sistemi standart hale getirilmiş, eşit ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmuştur.

Bu reform kapsamında SGK’nın misyonu; vatandaşlara doğumundan ölümüne kadar, ölümünden sonra da hak sahiplerine sağlık, sigorta ve sosyal yardım alanlarında hizmet vermektir. SGK, vizyonunu ise şöyle açıklıyor; “Vatandaş odaklı hizmet anlayışı içinde etkin, süratli ve kaliteli sosyal güvenlik hizmeti sunan, toplumun güvenine sahip ve aktüeryal dengelerini sağlamış, saygın bir kurum olmak.”

SGK’nın görevleri 5502 sayılı kanunun 3. maddesinde şöyle açıklanmıştır;

  • Ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak.
  • Hizmet sunduğu gerçek ve tüzel kişileri hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirmek, haklarının kullanılmasını ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesini kolaylaştırmak.
  • Sosyal güvenliğe ilişkin konularda; uluslararası gelişmeleri izlemek, Avrupa Birliği ve Uluslararası kuruluşlar ile işbirliği yapmak, yabancı ülkelerle yapılacak sosyal güvenlik sözleşmelerine ilişkin gerekli çalışmaları yürütmek, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmaları uygulamak.
  • Sosyal güvenlik alanında, kamu idareleri arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamak.


SGK’nın Hizmetleri

Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemi; iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarını kapsayan kısa vadeli sigorta kolları ile malullük, ölüm ve yaşlılık sigorta kollarını kapsayan uzun vadeli sigorta kollarından oluşmaktadır.

Kısa vadeli sigorta kolları sigortalılarda ve hak sahiplerine şu hizmetler verilmektedir;

  • Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi
  • Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması
  • İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması
  • Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi
  • Hastalık ve analık sigortasından sigortalıya hastalık veya analık hallerine bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş göremezlik ödeneği
  • Analık sigortası kapsamında emzirme ödeneği
  • Cenaze ödeneği
  • Askerlik ve doğum borçlanması hakları

Uzun vadeli sigorta kolları kapsamında ise şu hizmetler verilmektedir;

  • Malullük sigortası kapsamında malullük aylığı
  • Yaşlılık sigortası kapsamında yaşlılık aylığı ve toptan ödeme
  • Ölüm sigortası kapsamında ölüm aylığı, ölüm toptan ödemesi
  • Aylık almakta olan kız çocuklarına evlenme ödeneği
  • Cenaze ödeneği

Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında ise şu hizmetler verilmektedir;

  • Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere finansmanı sağlanan tıbbî ürün ve hizmetlerinin verilmesi
  • Genel sağlık sigortalıları ile hak sahiplerinin hastalıklardan korunması amacıyla ilgili kamu idareleriyle kişisel koruyucu sağlık hizmetleri politikalarının tespitine ve etkin bir şekilde uygulanmasına katkı sağlanması
  • Genel sağlık sigortalıları ile hak sahiplerini ve işverenleri genel sağlık sigortası mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda her türlü iletişim araçları ile bilgilendirilmesi

Daha Önceki Başkan ve Genel Müdürler

SGK kurulmadan önce diğer sosyal güvenlik kurumlarında çok sayıda genel müdür ve başkan görev yaptı. Buna göre, SSK’da 1941-2006 yılları arasında 41 genel müdür ve başkan, Emekli Sandığı’nda 1952-2017 yılları arasında 16 genel müdür; Bağ-Kur’da 1977-2006 yılları arasında 16 genel müdür görev yaptı.

2006 yılında kurulan SGK’da günümüze kadar görev yapan başkanlar ise şunlardır; Tuncay Teksöz (03.05.2006-01.09.2006), Birol Aydemir (05.10.2006-08.10.2007 V. / 09.10.2007-06.01.2008), Tahsin Güney (07.03.2008-15.05.2008 V.), Emin Zararsız (21.07.2009-08.08.2011), Fatih Acar (16.05.2008-16.07.2009 V. / 2011-24.02.2013), Yadigar Gökalp İlhan (2013-16.10.2015), Cevdet Ceylan (19.10.2015-18.12.2015 V.), Dr. Mehmet Selim Bağlı (18.12.2015 - ...).


SGK Hakkında Kısa Bilgiler

  • Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), “sosyal güvenlik” kavramını şöyle özetliyor; “Toplumun kendi üyelerine bir takım kamusal tedbirlerle, hastalık, hamilelik, iş kazası, işsizlik, yaşlılık ve ölümden kaynaklanan tamamen veya esaslı bir şekilde kazanç kaybının neden olacağı ekonomik ve sosyal zorluklara karşı sağladığı koruma, tıbbi bakım tedariki ve çocuklu ailelerin desteklenmesidir.”
  • SGK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir kurumdur.
  • 2006 yılındaki reformla SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın tek çatı altında birleştirilmesi, dünya sosyal güvenlik tarihinin “en önemli ve en büyük sağlık reformu” olarak gösteriliyor.
  • CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; 18 Aralık 1991-16 Haziran 1992 yılları arasında Bağ-Kur’da, 13 Mayıs 1992-20 Eylül 1996 / 21 Temmuz 1997-11 Ocak 1999 yılları arasında da SSK’da genel müdürlük yapmıştır.
  • 2016 yılı itibariyle Türkiye genelinde 1 milyon 749 bin 240 işyeri bulunuyor. Bu işyerlerinde çalışan toplam kayıtlı sigortalı sayısı 13 milyon 775 bin 188’dir.
  • SGK bütçesi, 2015 yılında 11,4 milyar lira, 2016 yılında da 20,1 milyar lira açık verdi.
  • Devlet, sosyal güvenlik kurumlarına 2004-2016 yılları arasında yaklaşık 70 milyar lira sigorta prim teşviki aktardı.
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iletişim hattı Alo 170’e gelen yaklaşık 40 milyon şikâyetten yüzde 70’ini SGK ile ilgili konular oluşturuyor.
  • SGK’nın 2017 bütçesi yaklaşık 264 milyar liradır.
  • Türkiye genelinde SGK bünyesinde 28 bin personel görev yapıyor.

Kaynaklar

www.sgk.gov.tr

Yorumunuzu Paylaşın