Makaleler

Resmi, Sözlü, El Yazılı Vasiyetname ve Miras Sözleşmeleri

Yazar: Alperen Zeyli

Bu yazımızda şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetname çeşitleri ve miras sözleşmelerinden bahsedeceğiz.

Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar Medeni Kanun madde 531 ve devamında yer almaktadır. Vasiyet resmi şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.

Resmi Vasiyetnamelerin Düzenlenmesi

Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur noter, sulh hakimi veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Noter bulunmayan yerlerde, mahkeme yazı işleri müdürü bakanlıkça noter ile yetkisi ile yetkilendirilebilir.

Borçlar Kanunu ölünceye kadar bakım sözleşmesi resmi vasiyetname biçiminde yapılır şeklinde bahseder. Yargıtay içtihadı birleştirme kararı ise ölünceye kadar bakım sözleşmesinin içeriğinde taşınmaz mülkiyetinin devri söz konusu ise o takdirde böyle bir sözleşmeyi yapmaya tapu memurları da yetkilidir şeklinde bahseder.

Medeni Kanun’un resmi vasiyetname yapılmasına ilişkin öngördüğü kurallara uygun biçimde vasiyetname yapılırsa o vasiyetname veya miras sözleşmesi geçerli olur. Fakat bazı durumlarda Noter Kanunu Medeni Kanun’un aradığı şartlardan daha fazlasını arayabilmektedir. Örnek olarak noterde resmi vasiyetname yapılırken noter Noterlik Kanunu hükümlerini tam anlamıyla uygulamayıp ama Medeni Kanun hükümleri çerçevesinde resmi vasiyetname yapma hükümlerini uygulamış olursa bu resmi vasiyetname geçerli olur ancak noter Noterlik kanunu hükümlerine uymadığı için disiplin soruşturması geçirip para cezası alabilir.

Tanık Olarak Katılamayacak Olanlar

Fiil ehliyeti bulunmayanlar, ceza mahkemesi karar ile kamu hizmetinden yasaklı olanlar, okuryazar olmayanlar, miras bırakanın eşi, üst soyu ve alt soy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri resmi vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tanık veya memur olarak bulunamazlar. Bu kişiler tanık veya memur olarak katılırlarsa vasiyetname tümden iptal edilir.

Vasiyetnamede Kazandırmada Bulunulamayacak Kişiler

Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan tanıklara ve memura, bunların üst soy ve alt soy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz. Bu kişilere o vasiyetnamede kazandırmada bulunulursa, vasiyetname yine geçerlidir ancak bu kişilere yapılan kazandırmalar geçersizdir.

Vasiyetnamelerde birinci şekil okunarak ve imzalanarak düzenlenen resmi vasiyetnamedir. Bu tarz vasiyetnameleri kanun madde 533 ve 534’te düzenlemiştir. Bu vasiyetnamelerin özelliği içeriğinin tanıklardan gizli olmasıdır. Tanıklar burada o kişinin tasarruf yapmaya ehil olduğuna ve onun son arzularını noterin kaleme aldığı şeklin kendi iradesine uygun olduğunu belirttiğine tanık olurlar.

Türk Medeni Kanunu madde 533- Miras bırakan, arzularını resmi memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için miras bırakana verir.

Vasiyetname miras bırakan tarafından okunup imzalanır.

Memur, vasiyetnameye tarih koyarak imzalar.

Yargıtay kararlarında bu işlemdeki birlik ilkesine (Unitas Actus ilkesi) önem vermektedir. İşlemin başından sonuna kadar işleme katılan memurun aynı olması gerekir.

Bütün imzaların el yazılı imza olması gerekir. Böyle bir durumda miras bırakan da parmak izi veya imza yerine bir alet kullanmak suretiyle imza atamaz. Çünkü Medeni Kanun madde 533 ve 534’e göre düzenlenen vasiyet miras bırakanın okuryazar olmasına işaret eder. Bu şekilde el yazılı imza atamayacak olan kişiler Medeni Kanun madde 535’e göre vasiyet yapabilirler.

Avrupa’da insanlar mektup yazdıklarında tarihin yanına bir de mahal yazarlar. Yazılı vasiyetnamenin de geçerli olabilmesi için mahal de belirtilmesi lazımdır. Kişiler, vasiyetnamelerinde mahal bildirmedikleri zamanda vasiyetnamenin ayakta tutulabilmesi için (Funda Testamenti ilkesi) vasiyet metni içinden onun nerede yazıldığı anlamaya çalışılır. Bu durumu eski Türk Medeni Kanunu aramaktaydı. Resmi vasiyetnamede bu durum sorun değildir. Çünkü resmi vasiyetname noterde yapılır ve noterin de yeri bellidir.

Vasiyetnamede birden fazla sayfa söz konusu ise Yargıtay 1. Hukuk Dairesi son sayfaya atılan imzayı yeterli saymıştır.

Bu koşullar sağlandıktan sonra ikinci aşamaya geçilir. Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra miras bırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve miras bırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar, bunu da tanık şerhi denir. Tanık şerhi bilgisayar yazısı veya daktilo ile yazılmış olabilir ama altının imzalanması zorunludur. Vasiyetnameye tarih konulması, o tarihte miras bırakanın ehliyetinin var olup olmadığı ve birden fazla vasiyetname varsa hangisinin geçerli olduğunun anlaşılması noktalarında önem taşır.

İmza Atamayacak Olanların Vasiyetname Hazırlama Durumu

Kişi okuryazar olsa bile isterse madde 535’e göre vasiyetname hazırlayabilir ama okuryazar olmayanlar, görme engelliler veya imza atmaya muktedir olmayanlar madde 533 ve 534’e göre değil madde 535’e göre vasiyet yapabilirler.

Miras bırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine miras bırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar hem miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarruf yapmaya ehil gördüklerini, hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından miras bırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamesinin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.

  • Memura (noter veya sulh hakimi) tanıklar huzurunda bildirme,
  • Tanıkların miras bırakanı tasarrufa ehil görmeleri,
  • Vasiyetnamenin tanıklar önünde memur tarafından miras bırakana okunması,
  • Miras bırakanın yazılanların kendi arzusuna uygun olduğunu tanıkların huzurunda beyan etmesi,

Bu dört unsurun tanık şerhinde yer almaması halinde o vasiyetname iptal edilebilir.

Doktrinde birde bu kanunda öngörülmüş olan iki vasiyetnameden karma bir vasiyetname de üretilebileceği kabul edilmiştir. Karma vasiyetnamede dikkat edilmesi gereken temel husus ise;

1- Kanunda öngörülen amaca uygun olması

2- Kanunun getirdiği güvenceden daha az güvencesi olmamasıdır.

Burada bahsedilmek istenen kişinin madde 535’e göre vasiyet yapıp ekstradan o vasiyetin altına imza atmasıdır. Karma vasiyetnameden kasıt budur.

Vasiyetname yapıldığı zaman noter bir örneğini ilgilisine verir, bir örneğini dairede saklar ve miras bırakanın kayıtlı olduğu nüfus dairesine bildirir. Bunun sebebi ise kişi öldüğünde o nüfus dairesinin notere haber vermesi gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Sonra noterlik o belgeyi kişinin nüfusa kayıtlı olduğu sulh hukuk hakimliğine gönderir.

Miras bırakan yabancıysa tercüman çağrılır ve son arzuların bildirilmesi sırasında tanıkların da anlayabileceği şekilde eş zamanlı tercümeler yapılması gerekir.

El Yazılı Vasiyetname

El yazılı vasiyetnamenin düzenlendiği yıl, ay ve gün gösterilerek tamamen miras bırakanın el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış olması mecburidir. El yazılı vasiyetname saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir.

El yazılı vasiyetnamelerin faydası pratik ve masrafsız olmalarıdır. Bu vasiyetnameler için tanık olması zorunlu değildir. Tek gereken şey el yazısı ile yazı yazabilme iktidarına sahip olabilmektir. Dolayısıyla ne noter ne de bir başkası içeriğini bilmez ama tehlikeli bir yöntemdir. Vasiyetname bir kişinin eline geçer ve bu vasiyetnameden hoşnut kalmazsa kolay bir şekilde imha edebilir. Bazen de miras bırakan vasiyetnameyi yazar, ölür ama ardından kimse vasiyetnameyi bulamaz veya başka bir tehlike olarak bu vasiyetnamelerin taklit edilebilmesi söz konusu olabilir veya miras bırakanın anlık duyguları etkisiyle aslında hiç istemediği bir şekilde vasiyetname yazması söz konusu olabilir. Bir diğer durum ise vasiyetname noterde düzenlendiğinde, noter hukuk bilgisine sahip olduğu için eksiklikleri giderebilme yetisine sahiptir ancak hukuk bilgisi olmayan bir kişi şekle aykırı vasiyet düzenlemiş olabilir ve vasiyetnamesi geçersiz olur. Bu durumlar söz konusu olabilecek tehlikelerdir.

Kural olarak kağıt ve kalem kullanılır ama farklı bir nesneye yönelmeyi gerektirecek bir durum varsa o da değerlendirilir. Kural olarak yazıda Türkçe karakterler kullanılır ama farklı gerekçeler varsa farklı alfabeler de kullanılabilir. Yargıtay bunları geçerli saymıştır, yeter ki kimliği tespite elverişli olsun.

El yazısı vasiyetname tamamen el yazısı ile yazılmalıdır. Bilgisayar yazısı veya daktilo ile yazılmış el yazılı vasiyetname geçersizdir. Ancak imza ve tarih kısımları yazıldıktan sonra bir kısım yer daktilo veya bilgisayar ile yazılmışsa ve ardından bir daha imza ve tarih atılmışsa sadece o ek olan kısımlar geçersiz sayılmakla yetinilir. Tarih gün/ay/yıl olarak belirtilmelidir. Mutlaka takvim tarihi belirtmeye gerek yoktur, o günün net anlaşılacağı tarih söyleme şekli de kabul görür. Örnek olarak, 2016 yılının kurban bayramının üçüncü günü şeklinde bir belirlemede hangi gün oldu net olarak anlaşılır ve bu tarih geçerli sayılır. Ancak 2016 yılının kurban bayramı şeklinde belirleme yetersiz kalır, hangi gün olduğu kesin belirli değildir.

Sözlü Vasiyetname

 Sözlü vasiyetname esas itibariyle kanun koyucunun arzuladığı bir vasiyet biçimi değildir ama olağanüstü koşullarda başvurulmasına imkan verilen istisnai bir vasiyet türüdür. Bu vasiyet yoluna başvurabilmek için yukarıda bahsettiğimiz iki vasiyet türünden hiçbirini yapamayacak durumda olmak gerekir. Bu bir ön şarttır. Yani bir kişi el yazılı veya resmi vasiyetname yapma imkanına sahipse o taktirde sözlü vasiyetname yoluna gidemez.

Sözlü vasiyetname yapmak ölüme bağlı tasarrufta bulunan kişinin arzularının çarpıtılmasına veya hiç olmamış vakıanın varmış gibi gösterilmesine yol açabileceği için mahzurlu bir yoldur.

Miras bırakanın sözlü vasiyetname yapabilmesi için, yakın ölüm tehlikesi, ulaşım kesintisi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden el yazılı veya resmi vasiyetname yapamıyor olması gerekir. Belirttiğimiz cümlenin lafzından da anlaşılacağı gibi bu durumlar tahdidi (sınırlı) değildir, yeter ki olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olsun. Sadece böyle bir olağanüstü durumun varlığı da yetmez el yazılı veya resmi vasiyetname yapabilme olasılığının da olmaması gerekir.

Sözlü vasiyetname için koşullar oluştuktan sonra miras bırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler. Resmi vasiyetname düzenlenmesinde tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir. Sadece okuryazar olma koşulu hariç tutulmuştur. Tanıklardan ikisi de okuryazar ise birisi kendilerine yapılan beyanı gün/ay/yıl ve yer belirtmek üzere yazıya döker, ardından imzalar ve okuması için diğer tanığa verir, metni okuduktan sonra o da imzalar. Bunlar yapıldıktan sonra sulh veya asliye mahkemesine giderler.

Diğer bir yol ise, tanıklar hiçbir şey yazmazlar, ikisi de mahkemeye başvurur ve olanları anlatırlar, orada tutanağa geçirilir.

Yer olarak belirtilecek konum, miras bırakanın tanıklara hangi yerde son arzularını anlattıysa orasıdır. Yargıtay, tanıklar veya yakın çevresi için hayati bir durum olmadıkça ilk fırsatta mahkemeye gitmeyi şart koşmuştur. Yargıtay burada aralığı çok dar tutmuştur, bir gün beklemeyi vakit geçirmeksizin koşulunun ihlali olarak varsaymıştır. Bunun sebebi ise, tanıkların o arada mirasçılarla irtibata geçip yönlendirmeye veya bazı menfaat teminine yönelik olarak hareket etme durumunun söz konusu olabilmesidir.

Sözlü vasiyetname geçersiz sayılırsa olacak olan şey yasal intikaldir. Yasal intikal, şüpheli bir intikaldense (sözlü vasiyetname) daha elverişlidir. Taraf menfaati veya birilerinin mağdur olmaması açısından tercihe daha şayandır.

Türk Medeni Kanunu madde 540/3- Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hakim yerine geçer.

Sözlü Vasiyetnamelerin Hüküm İfade Edeceği Tarih

Miras bırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer. 

Miras Sözleşmeleri

Miras sözleşmeleri olumlu ve olumsuz miras sözleşmeleri olarak iki türdür. Olumlu miras sözleşmeleri esas itibariyle miras bırakan ile diğer taraf arasında ivazlı veya ivazsız (karşılık veya karşılıksız) olarak bir ölüme bağlı tasarruf yapmaktır ve bu ya bir mirasçı atama ya belirli bir mal bırakma veya bunlara ilaveten vasiyeti yerine getirme görevlisi belirleme gibi hususları içerir. Diğer tür ise olumsuz miras sözleşmesidir ve bu sözleşme mirastan feragat olarak adlandırılır. Bu sözleşme çoğunlukla saklı paylı mirasçılar ile yapılır. Çünkü yasal paylı mirasçıların saklı payı yoksa vasiyetname yapmak suretiyle ona hiçbir şey bırakmayarak mirasın dışında tutulabilir. Dolayısıyla muhatap saklı paylı mirasçıdır.

Vasiyetname yapmak için 15 yaşını doldurmuş olmak ve ayırtım gücüne sahip olmak gerekiyordu ama miras sözleşmesi yapabilmek için tam ehliyetli olmak, ergin olmak ve ayırtım gücüne sahip ve kısıtlı olamamak gerekir. Eğer sözleşmede taraflardan birisi ölüme bağlı tasarruf yapıyorsa tam ehliyet aranır ama karşı taraf ya sadece sağlar arası borç altına giriyor veya hiçbir edim borcu altına girmiyorsa onun için genel ehliyet kuralları uygulanır.

Miras sözleşmeleri resmi şeklin dışında yapılamaz. Vasiyetname tek taraflı hukuksal bir işlem iken miras sözleşmesi iki taraflı bir hukuksal işlemdir. Miras sözleşmesi iki taraflı hukuksal işlem olduğu için kanunda belirtilen haller dışında tek taraflı olarak bundan dönülmesi mümkün değildir. Oysa vasiyetnameden her zaman dönmek mümkündür, hatta resmi vasiyetnameden el yazılı vasiyetnameye dönmek bile mümkündür.

Miras sözleşmelerinin bazen tek taraflı olanlarından bahsedilir. Bunlarda iki taraflı miras sözleşmeleridir, tek taraflıdan kasıt, tek tarafı borç altına sokmasından kaynaklanır. İki tarafı borç altına sokan miras sözleşmeleri ivazlı veya ivazsız olabilir. İvazsız bir miras sözleşmesi yapılmışsa feragat edenin alt soyu feragatten etkilenmez. Onlar yine halefiyet ilkesi gereği miras bırakanın mirasçısı olmaya devam ederler. Buna karşın feragat eden ivaz olarak feragat etmişse onun alt soyu da bu feragatten etkilenir ve onlar da mirastan herhangi bir hak talep edemezler.

Şekil

Kanunun da belirlemesine göre miras sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmiş olmaları gerekir. Resmi vasiyetname için okuryazar olanlar için ayrı olmayanlar için ayrı şekiller vardı, burada da o duruma atıf yapılmıştır.

Miras sözleşmesi düzenlenirken sözleşmenin tarafları, arzularını resmi memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar. Miras bırakan okuryazar olmasa bile miras sözleşmesi yapabilir. Vasiyetname için yapılan düzenleme miras sözleşmesi için de geçerlidir. Ancak tek fark şudur ki, iki taraf olduğu için iradeler resmi memura aynı anda bildirilir, okuryazar olanlar içinse aynı anda imzalanır. Tanık şerhleri o çerçevede olur. Türk Medeni Kanunu madde 533 ve 534’e göre son arzular resmi memura yazılı veya sözlü bildirilirdi. Resmi memur da onu yazar veya yazdırırdı. Sonra okunması için miras bırakana verir. Miras bırakan okuduktan sonra arzularına uygun olduğunu dile getirip imzalar. Sonra tanıklar huzura alınır ve onların huzurunda vasiyetnameyi yapan kişi belgedeki hususların son arzusuna uygun olduğunu dile getiriri ve kabul eder. Tanıklar iki şeye tanıklık eder; birincisi miras bırakanı vasiyet yapmaya ehil gördüklerine, ikincisi yazılanların son arzularına uygun olduğunun tanıklar huzurunda beyan edilmesidir. Miras sözleşmesindeki fark ise iki taraf birden arzularını notere bildirirler, iki taraf birden imza atarlar. Sonra tanıklar huzura alınır ama okuma yazma bilmeyenler için iki taraf son arzularını memura bildirir, memur yazıya döker, memur yüksek sesle tanıklar huzurunda taraflara okur, taraflar altını imzalar ve tanıklar üç hususa tanıklık eder.

1- Tasarruf yapmaya ehil gördüklerine,

2- Son arzuların memur tarafından huzurlarında yüksek sesle okunmasına,

3- Karşı tarafın kendi son arzularına uygun olduğunu bildirmesine,

Eğer sözleşmeyi yapan taraflardan biri ölüme bağlı tasarrufta bulunmuyorsa temsilci katılabilir, ehliyet kuralları genel kurallara tabi olur. Yani tam ehliyetli olunmasına da lüzum yoktur, onun yerine yasal temsilcisi de bulunabilir.

Kaynaklar

Türk Medeni Kanunu
Prof. Dr. Mustafa Dural ve Prof. Dr. Turgut Öz, Türk Özel Hukuku Cilt 4/ Miras Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2017

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın