Makaleler

Gebelikte Uygulanan Tarama ve Testler Nelerdir (2.Bölüm)?

Yazar: Çisem Soylu
Gebelikte Uygulanan Tarama ve Testler Nelerdir (2.Bölüm)?

Gebelikte uygulanan tarama ve testler ile ilgili başlangıcı daha önce yapmıştık. Bu yazıda sağlık ocağı ya da aile sağlığı merkezinde gebelik boyunca yapılan izlemlere, kan grubu ve antikor tayini, hemogram, torch taraması ve hepatit taraması hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Şimdi gebelik süresi boyunca uygulanan tarama ve testlerin devamını inceleyeceğiz ancak şu önemli konuyu hatırlatmakta yarar var. Bu yazıda anlatacağımız ve detaylarını paylaşacağımız taramalar ve testler tüm gebelerde standart olarak yapılan tarama ve testler değildir. Bazıları gebelik süreci boyunca her gebede uygulanırken bazıları gebenin durumuna, geçmişine, gebeliğin risk oranına ve gebelik sürecinde yaşadığı rahatsızlıklar ve belirtilerine göre uygulanır. Dolayısıyla okuyacağınız ve hakkında bilgi sahibi olacağınız tarama ve testler doktorunuz tarafından talep edilmediğinde tedirgin olmanıza gerek yoktur. Anlatılan hastalıklara ilişkin belirtiler hissettiğinizde mutlaka doktorunuzun fikrini almalı, gerekirse testler ve taramalar hakkında aklınıza takılanları kendisine yöneltmeli ve önerileri doğrultusunda testleri uygulamalısınız.

Sifiliz ( Frengi )

Sifiliz üretimi mümkün olmayan insana özgü bir bakteridir. Halk arasında frengi olarak bilinir. Sifiliz yani frengi istatistiklerine bakıldığında her yüz bin kişide ortalama 2.5 kişide görüldüğü söylenmektedir. Sifilize sebep olan treponema pallidum isimli bakterinin Kristof Kolomb’un 1943 yılında Amerika’yı keşfettikten sonra tayfalar tarafından Avrupa’ya getirildiği söylenmektedir. Bu bakteri aynı zamanda benek hastalığı, ekvator frengisi ve frambezi hastalıklarına da yol açmaktadır. Gebe olan kadınlarda primer ( başlangıç ) ve sekonder ( ikincil ) frenginin tedavi edilmemesi durumunda fetüsün bu hastalıktan etkilenme olasılığı %100’dür. Gebeliğin 16. haftasında müdahale edildiği takdirde fetal hastalık önlenebilir. Bu sebeple gebeliğin başlangıcında tarama yapmak doğru olabilir. Treponema pallidum gebeliğin her döneminde plasentaya geçebilen bir bakteri türüdür ancak fetal immunokompetans 18. haftaya kadar fetüsü enfeksiyondan korur.

Tam idrar taraması:

Gebelik başlangıcında yapılan kapsamlı bir idrar tetkiki böbrek fonksiyonlarının sağlıklı çalışıp çalışmadığı konusunda dolaylı yoldan bir gösterge olabileceği gibi İYE ( aşikâr idrar yolu enfeksiyonu ) olup olmadığı konusunda da bilgi verir. İlk aylarda yaşanan idrar yolu enfeksiyonu gebeliğe bağlı olan bulantı ve kusmayı arttırabilir. Bununla birlikte idrar yaparken yanma ve kasık ağrılarına sebep olabilir. Son aylarda yaşanan gizli ya da açık idrar yolu enfeksiyonu erken doğum ağrılarına sebep olabilir.

İdrar kültürü:

ÜSİ (Üriner sistem enfeksiyonu) gebelik döneminde sıklıkla görülebilen bakteriyel enfeksiyonlardan biridir. İdrar yolu enfeksiyonu olarak bilinir. En sık görülen belirtileri çok sık idrara çıkma ya da idrara çıkma isteği, karnın alt tarafında oluşan rahatsızlık hissi, şişkinlik ve idrarda bulanağır bir koku olmasıdır. Ayrıca pelvik bölgede ağrılar da görülür. Ayrıca idrara çıktıktan sonra devam eden idrara çıkma isteği de belirtiler arasındadır. Gebelik döneminde ve dışında idrar yolu enfeksiyonlarının tanısındaki en belirgin yol idrar kültürüdür.

Diyabet taraması:

Diyabet taramasında açlık ve tokluk kan şekeri değerlerine bakılır. Açlık kan şekeri yemek yedikten 12 saat sonra kan glikozuna bakılarak yapılan bir ölçümdür. Bu ölçüm için gebe genellikle akşam yemeğinden sonra herhangi bir şey yemez ve içmez. Sonrasında sabah saatlerinde kan alınarak sonuca bakılır. Sonuç mutlaka 110 mg’ın altında olmalıdır. Sonuç 110 mg. Üzerinde olduğunda hiperglisemi olarak adlandırılır.

GDM ( Gestasyonel Diabetes Mellitus ) yani gestasyonel diyabet gebelik döneminde başlayan veya ilk defa gebelikte tanımlanan değişken şiddette karbonhidrat intoleransı olarak adlandırılır. İlk kez gebelik döneminde tespit edildiği için gebelik diyabeti olarak da adlandırılır. Gebelik diyabeti olan kadınların gebelikten sonraki yaşamlarında glikoz intoleransı riskinde de artış olduğu gözlemlenmiştir. Bu risk ortalama olarak gebelikten sonraki beş yıl içerisinde belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. GDM taramasında 50 gr. glikoz tarama testinin gebeliğin 24 ile 28. haftası arasında yapılması önerilmektedir. Bu teste gebe kadına 50 mg. glikoz içirilir. Bir saat sonra kandaki glikoz seviyesi kontrol edilir. Eğer glikoz seviyesi 140 mg/dl nin altında ise bu anne adayında gebelik şekeri olmadığı anlamına gelir. Ancak glikoz seviyesi 140 mg/dl nin üzerinde ise 3 saatlik 100 mg. glikoz testinin tekrar yapılması gerekir. 3 saat sürecek olan bu yüklemenin ardından anne adayında gebelik şekeri olup olmadığı tespit edilir. Yükleme testi esnasında anne adayının fazla fiziksel aktivite yapmaması ve farklı bir şey yememesi oldukça önemlidir. Bu kurallara dikkat edilmezse şeker yükleme testi doğru sonuç vermeyebilir.

Gebelik şekeri olan anne adayında şeker seviyesi ne kadar dengede tutulursa diyabet sebebiyle oluşacak riskler o kadar önlenmiş olur. Annede gebelik şekeri olması ve kontrol altına alınmaması durumunda bebekte akciğerlerin fazla gelişmemesinden kaynaklı solunum sıkıntıları yaşanabilir. Bebeğin olması gerekenden daha ufak ya da iri olması, ileri aşamada kalp rahatsızlıklarının oluşması, böbrek hastalıkları, kulak anomalileri, beyin ve santral sinir sistemi ve sindirim sisteminde olan anomaliler, doğumdan sonra bebekte oluşabilecek hipoglisemi yani kan şekerinin düşmesi, hipokalsemi, polisitemi, hiperbiluribinemi yani sarılık görülmesi oluşabilecek riskler arasındadır.

İkili tarama testi ( Double test ) :

Bu testin temel amacı gebeliğin Down sendromu açısından risk oranını belirlemektir. Üçlü teste göre daha yeni bir tarama testidir ve gebeliğin daha erken dönemlerinde yapılabilme avantajına sahiptir ve daha güvenilirdir.

İkili tarama testinde bakılan dört ana parametre bulunur:

  • Metarnal yaş 
  • Serbest Beta HCG 
  • PAPP-A ( Plasma protein )
  • NT ( Fetal ense kalınlığı ) 

Bu dört değişken değer ikili tarama testinin uygulandığı gebelikteki bebeğin down sendromlu olma risk oranını gösterir. Tarama testi sonucunda ortaya çıkan risk oranı 1/300’den fazla ise amniyosentez ya da kordon villus biyopsisi ( CVS ) önerilir. Kordon villus biyopsisi; özel bir iğne eşliğinde plasentanın içine girilerek plasentadan bir doku parçası alınmasıyla yapılır. Amniyosentez; anne karnına girilen bir iğne yardımıyla amniyon sıvısından örnek alınması yoluyla yapılır.

Down sendromunda anne kanındaki serbest Beta HCG değeri normalin iki katıdır, PAPP-A ( plasma protein ) oranı ise normalin %40 ‘ı kadardır.

İkili tarama testinde risk oranının yüksek çıkması bebeğin Down sendromlu olacağının garantisini vermez. Bu teste ortaya çıkan sonuç rakamlardan, yani olasılıklardan ibarettir. Yapılacak en doğru şey doktorun yönlendirmelerini dinlemek ve buna göre karar vermektir.

Üçlü tarama testi ( Triple test ) :

Bu tarama testi gebeliğin 16-18. haftaları arasında yapılan bir testtir. Bu testte üç ayrı hormonun ölçümü yapılır. AFP ( alfa fetoprotein ) , HCG (human chorionic gonadotropin ) ve uE3 (konjuge olmayan estriol ) seviyelerine bakılır. Bu hormon ölçümlerinin sonuçları anne adayının kilosu, yaşı, sigara kullanma durumu gibi değişkenler ile birlikte değerlendirilir. Yapılan değerlendirme sonucunda bebeğin Trisomi 21 ( Down sendromu ), Trisomi 18 ( Edwards sendromu ) ve NTD ( Nöral tüp defekti ) hastalıklarına sahip olma riski belirlenir. Üçlü tarama testi sonucunda hazırlanan raporda bu üç hastalığın risk oranları ayrı ayrı belirtilir.  

Üçlü tarama testinin geliştirilmesinde gebelik haftası net olarak bilinen çok sayıda gebeden alınan kan örneklerinde bu üç hormonun seviyeleri ölçülmüş ve bu ölçüm sonuçlarına bağlı olarak alt ve üst değerler belirlenmiştir.

Dörtlü tarama testi (Quadruple test ) :

Dörtlü tarama testi sonuçları da tıpkı üçlü tarama testi gibi Trisomi 21 ( Down sendromu ), Trisomi 18 ve NTD ( Nöral tüp defekti ) hastalıklarına sahip olma riskini gösterir. Bu testte AFP ( alfa fetoprotein ) , HCG (human chorionic gonadotropin ) ve uE3 (konjuge olmayan estriol ) seviyelerinin beraberinde İnhibin-A düzeyine de bakılır. Üçlü tarama testine göre başarı oranı daha yüksek olan bir testtir. Dörtlü tarama testinde bebekteki Down sendromu riskini tespit etme oranı yaklaşık % 80’dir.

Yorumunuzu Paylaşın