Makaleler

Aryanizm ve Fikirleri Nedir? (Nasıl Ortaya Çıktı?)

Yazar: Uğur Eskier

Aryanizm, “Tek Tanrı” inancı çerçevesinde Hıristiyanlıktan doğan teolojik bir akımdır. Hz. İsa ile ilgili fikirleri sebebiyle “sapkın” olarak görülmüştür.

Aryanizm ve Fikirleri Nedir? (Nasıl Ortaya Çıktı?)

Aryanizm, Hz. İsa ile ilgili farklı yorumları sebebiyle Hıristiyanlıktan ayrılan bir fikir akımıdır. İsa’nın “Tanrı ile bir” olduğu inancını reddetmişlerdir. Ancak, diğer yaratıklardan farklı, “kutsal bir ilah” olduğunu savunurlar. 4. yüzyılda İskenderiye’de yaşayan ve “İznik Konsülü” tarafından aforoz edilen rahip Arius’un fikirlerinden ortaya çıkmıştır. Adını da Arius’tan alan teolojik doktrinlerdir. Aryanizm’in en tartışmalı doktrinleri, Hıristiyanlıktaki baba-oğul ilişkisini reddetmeleri ve İsa'nın tanrısallığını inkâr etmeleridir. Öğretileri, Hıristiyanların ve Müslümanların Hz. İsa ile ilgili farklı düşünce ve inanışlarına zıt anlamlar içeriyor. Hıristiyanlıktan doğan farklı inanç akımları ile benzerlik taşısa da, İsa’nın kimliği ve doğası söz konusu olduğunda fikren Aryanizm’den ayrılıyorlar. Günümüzde bazı farklı inanç sistemleri Aryanizm’le benzer görülse de, fiili olarak bu fikirler aktif değil. Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmadığını, diğer insanlar gibi etten ve kemikten yaratıldığını ileri sürdüğü için “sapkın” bir Hıristiyan mezhebi olarak değerlendiriliyor.


Tanım

Aryanizm, diğer adıyla Ariusçuluk, İskenderiye’de 4. yüzyılda ortaya çıkan ve Hıristiyanlığı temel alan kuramsal doktrinlerdir. Arius’un geliştirdiği bir akımdır. Öğretileri, “Tek Tanrı” anlayışından doğmuştur. Hıristiyanlıktaki “baba-oğul” ilişkisi ile ilgili öne sürdükleri öğretileri, en çok tartışılan konuların başında gelir. Bu iddiaları, Hıristiyanlarca “Hz. İsa’nın tanrısallığının inkârı” olarak değerlendirilir. Ortodokslara göre Hz. İsa, Tanrı’nın yani “Tanrı Baba”nın oğludur veya “Tanrı Baba” gibi gerçek bir tanrıdır. Aryanizm’e göre, Hz. İsa için, “ikinci derecede bağımlı bir tanrılık” söz konusudur; başlangıcı olmayan, sonsuz ve her şeye kudreti olan “gerçek bir tanrı” değildir. Hz. İsa, yaratılan bir kul ve Tanrı’nın kelamıdır. Aryanizm’in bu ve benzeri öğretileri, Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarındaki bazı metinlerde dayanak noktaları bulabiliyordu. Arius, 3. yüzyılda yaşayan Origenes’in, “oğlun, babanın buyruğu altında olduğu” şeklindeki bazı görüşlerini geliştirdi ve kapsamlı bir kuramlar zinciri olarak Aryanizm ortaya çıktı.

Nasıl Ortaya Çıktı?

Aryanizm’in fikir babası Arius, 280-336 yılları arasında Libya’da yaşayan bir rahipti. O dönemde “kilisenin babası” olarak görülen Antakya Piskoposu Lucian’ın öğrencisiydi. Hıristiyanlığın bir bataklıkta olduğunu ve kilisenin hakiki Hıristiyanlıktan ayrıldığını ileri sürüyordu. 3. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmaya başlayan Aryanizm’in temeli, 312 yılında Arius tarafından atılmaya başlandı. Arius, bu yıllarda İskenderiye'nin Baucalis semtindeki bir kilisede rahipti. Fikirlerini 318 yılında açıklamaya başladı. Fikirleri geniş kesimler tarafından ilgi gördü ve taraftar bulmaya başladı. Mısır Kilisesi (Asyut), Arius’un fikirlerini benimsedi. Konstantinopolis (İstanbul), İskenderiye, Filistin ve Makedonya’da bazı kiliseler, Aryanizm mezhebini kabul etti. Fikirleri, İskenderiye kilisesinde büyük tartışmaya yol açtı. İskenderiye Piskoposu tarafından düzenlenen toplantılarda Arius’un fikirleri uzun uzun tartışıldı; Arius geri adım atmadı. Ardından, İskenderiye Patriği Aleksander tarafından aforoz edilerek, görevden alındı, kiliseden kovuldu. Bunun üzerine öldürülmekten korkan Arius, Mısır'ı terk ederek, Filistin’e gitti. Bu bölgede fikirlerini destekleyen din adamlarının desteği ile verdiği vaazlarda çok sayıda yandaş topladı. Kapı kapı dolaşarak fikirlerini anlattı. Bu dönemde “Thalia” (Şölen) adlı eserini kaleme aldı. Ortadoğu ve Küçük Asya’da birçok bölgeyi gezerek kendisine destek aradı. Bu dönemde piskoposlar Nicomedialı (İznik) Eusebius ile Kayserili Eusebius’un desteğini kazandı. Bu piskoposlar, doğudaki birçok piskoposun Arisçuluğu kabul etmesini sağladı.

Airus’un fikirlerinin ve bağlantılı olarak tartışmaların yayılması üzerine dönemin imparatoru 1. Konstantin, tartışmaya el koydu. Uzlaştırma girişimleri sonuçsuz kaldı. Ardından, Konstantin tarafından İznik'te 318 piskoposun katılımıyla Arius'a karşı toplantı düzenlendi. Toplantıda, Mayıs 325 tarihinde uluslararası İznik Konsülü toplanması kararı alındı. İznik Konsülü’nün asıl amacı; Aryanizm mezhebini sindirmekti. İnanç esasları da bu amaca yönelik hazırlandı. 325 yılındaki İznik Konsülü’ne 2 binin üzerinde piskopos katıldı. Bunlardan sadece 318'i, Arisu’un fikirlerine karşı birleşti. Konstantin’in emriyle 700’den fazla din adamı toplantıdan çıkarıldı. Geri kalan üyelerden 318’i, Katolik inancını tanımlayan bir metin yayınlandı. “Nikya Akidesi” adı verilen metinde, “Tanrı'nın tek oğlu olan İsa'nın tüm çağlardan önce Baba'dan doğduğu, Tanrı'nın Tanrısı, nurun nuru, gerçek Tanrı'nın gerçek Tanrısı olduğu, doğduğu; ama yaratılmadığı, her şeyin onun tarafından yapıldığı" açıklandı. Üyeler, bu metni imzalamak zorunda bırakıldı. Böylece, Aryanizm aforoz edilmiş oldu. İznik Konsülü’nde Pavlusçular (üçlemeye inananlar) galip geldi; Arisçular (üçlemeye inanmayanlar) kaydetti. Konsül, Arius’un İllirya’ya sürgün edilmesine karar verdi. Böylece Aryanizm mezhebinin tasfiye süreci de başladı.

Bu arada, Arius’a destek veren birkaç piskopos da İznik Konsülü’nde mahkûm edildi. Bu piskoposlar arasına yer alan Nikomedialı Eusebius, birkaç ay sonra sürgün edildi; ancak 328 yılında piskoposluk görevine çağrıldı. Nikomedeialı Eusebius, İznik Konsülü’nün bildirisini açıkça reddetmeden, onu içerikten yoksun bırakacak öğretisel formüller hazırladı. Öncelikle imparatorun bu öğretileri piskoposlara imzalatmasını sağlamak istiyordu. Ardından, İznik Konsülü’nde tartışmaya katılanların bu öğretileri reddederek sanık ve isyancı durumuna düşmelerini amaçlıyordu. Böylece teolojik tartışmalar siyasal bir nitelik kazandı. Ariusçuluk sorunu siyasal ve dinsel bir niteliğe büründü. Konstantin’in imparatorluk yaptığı 337-361 yılları arasında Ariusçular Ortodokslardan baskı ve işkence gördü. Önemli piskoposları sürgün edildi. İhtilaflara son vermek isteyen Doğu Roma İmparatoru Konstantin, 336 yılında rahip Arius’u saraya davet ederek işkence ettirmiş ve zehirleterek öldürtmüştür.

Arisçular, tartışmaların gölgesinde 360’lı yıllara doğru bölündü. Bazıları İsa’nın, Tanrı ile hiçbir ortak yanı bulunmadığını savunurken, bazıları da İsa’nın Tanrı’ya benzediğini ileri sürüyordu. İmparator Constantius'un 361 yılında ölümünün ardından 365 yılına kadar Ariusçular, kısa süren imparatorluklarda propagandalarını kolaylıkla sürdürdü. Theodosius'un tahta çıktığı 379 yılına kadar tartışmalar devam etti. 380’li yıllarda Kapadokyalı rahiplerin düzenlediği etkinliklerle toplanan Konstantinopolis Konsülü, İznik Konsülü’nün metni doğrultusunda tartışmayı ve kavgayı resmen sona erdirdi. Ariusçuluk birkaç yıl daha gizlice devam etti. Son girişimleri de Aziz Ambrosius tarafından etkisiz hale getirildi. Ariusçuluk, daha sonraki yıllarda İtalya, Galya ve Afrika başta olmak üzere birçok ülkede yayılma eğilimi gösterse de, taraftarları sürgün edildi, işkence gördü ve katledildi. 8. yüzyılda tamamen ortadan kalktı. Günümüzdeki bazı teolojik akımlar, Aryanizm’e benzer fikirler ortaya koymaktadır.


(İznik Konsülü'ndeki "Aryanizm" tartışmasını tasvir eden bir resim.)

Hıristiyanların Aryanizm’e Bakışı

Hıristiyanlığın ilk yıllarında başlayan ve uzun yıllar süren en önemli tartışma, “Hz. İsa’nın tanrı mı yoksa peygamber mi” olduğu sorusudur. Mesih (Hz. İsa), gerçekten Tanrı’nın bedene bürünmüş hali midir, yoksa Tanrı’nın yarattığı insanlardan seçilmiş bir peygamber midir? Arius’a göre, Hz. İsa, ilk yaratılışın tacı ve şaheseridir; tanrısal özellikleri olan ancak kendisi tanrısal olmayan “yaratılmış bir varlıktır”.

Hıristiyanlara göre, Aryanizm öğretileri, bazı ayetlerin yanlış yorumlanmasından ortaya çıkmıştır. Yuhanna’daki “İsa’nın yorgun olduğu” (4:6) ve Matta’daki “İsa’nın geri döneceği tarihi bilmediği” (24:36) ifadelerinin bulunduğu ayetler yanlış yorumlanmıştır. “Tanrı’nın yorgun olması ve herhangi bir şey bilememesi” ifadelerinden “İsa’nın yaratılmış bir varlık olduğu” sonucunu çıkarmanın hata olduğunu belirten Hıristiyanlar, Ariyanlar ve Aryanistlere cevaben şu yorumlarla cevap vermiştir; “İsa Tanrı’ydı; aynı zamanda insandı. Vücut bulana dek insan olmadı. İnsan olmanın sınırlamaları, tanrısal doğası veya sonsuzluğunu etkilemez.”

Aryanizm’in eleştiri aldığı diğer bir konu ise, “ilk doğan” ayetleri ile ilgili. Ariyanlar, bu ayetleri, “İsa’nın yaratılışın ilk etkinliği olarak doğduğu ya da yaratıldığı” şeklinde yorumluyor. Hıristiyanlar ise, İsa’nın, “kendi kendine, sonsuz olarak var olduğunu bildirdiği” tezini savunuyor. Ayrıca, Yuhanna’da “İsa’nın başlangıçta Tanrı’yla birlikte olduğu” yönündeki ayetlerden yola çıkarak, “İsa bu anlamda Tanrı’nın ilk doğanıdır” yorumunu yapıyorlar.

İlk kilisenin çeşitli konseylerindeki tartışmalar yaklaşık 100 yıl sürdü. Tartışmaların sonunda Hıristiyan kilisesi, Aryanizm’i reddederek, “sahte bir doktrin” olarak ilan etti. O yıllardan bu yana Aryanizm, Hıristiyan inancının geçerli bir doktrini olarak kabul edilmedi. Aryanizm, ilerleyen yüzyıllarda çeşitli fikir akımları ve öğretilerle varlığını sürdürdü. Günümüzde de Yehova Şahitleri ve Mormonlar, İsa’nın doğası hakkında Aryanizm’e benzer doktrinleri savunuyor. Hıristiyanlar, farklı görüşler ortaya koyanlara karşı, “Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in tanrılığına yapılan tüm saldırıları reddetmeliyiz.” açıklamasını yapıyor.

Aryanizm’le İlgili Kısa Bilgiler

  • Aryanizm gibi Hıristiyanlığın bütün ana akım dalları veya mezhepleri, heterodoks ve sapkın olarak görülüyor.
  • Aryanizm, 3. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmaya başlamış, 4. yüzyılın hemen hemen tamamında Hıristiyan dünyasında çok ciddi tartışmalar yaşanmasına yol açmıştır. Aynı zamanda, Hıristiyanlık tarihinin en ağır bunalımlarından biridir.
  • Arisçular, “Üçleme” karşıtı (antitriniteryen veya antiteslis) Hıristiyanların öncülerindendir.
  • Rahip Arius işkence ile öldürüldükten sonra fikirleri; İtalya’ya (Ostogot ve Lombardlar), Fransa’ya (Galya), Almanya’ya (Gotlar), İspanya’ya (Vizigotlar), Kuzey Afrika’ya (Vandalar), Ortadoğu’ya (Nesturîler), İrlanda’ya, Balkanlara (Bogomil ve Pavlikiyanlar) ve Habeşistan’a kadar ulaştı.
  • Aryanizm’in ulaştığı bölgelerde “Üçleme” inancını reddeden Arisçular, topraklarından sürüldü, aforoz edildi, diri diri yakıldı ve akıl almaz işkenceler gördü. Sadece Sirenayka’da (Libya) 500 bin Ariusçu katledildi.
  • Aryanizm tartışmaları, kilise üyelerinden halka, papazlardan rahiplere, piskoposlardan imparatorlara, hatta Roma emperyal ailesinin üyelerine kadar uzanmıştır.
  • Bazı kaynaklarda, Aryanizm’in kurucusunun, Arius’un talebesi olduğu Antakya Piskoposu Lucian olduğu ileri sürülüyor.
  • Aryanizm’in kurulduğu 312 yılından sonra, 1. Konstantin’in “Milan Fermanı” ile 313 yılında Hıristiyanlığı resmen tanıması “ilginç bir kesişme” olarak değerlendiriliyor.
  • İmparator Konstantin, Aryanizm’in yayılmasını önlemek için öğretilerinin yazıldığı bütün metinleri, kâğıtları ve yazıları yakma emri verdi. Ayrıca, evlerinde bu Arisçulukla ilgili yazı bulunduranlara ölüm cezası verilmesini emretti.
  • Günümüzde Yehova Şahitleri, “Modern Aryan” veya “Yarı Aryan” olarak anılır.
  • İznik Konsülü’nde galip gelen Pavlusçular, teslis inancını dünyaya yayarak 325'ten günümüze kadar Hıristiyanlığı şekillendirmişlerdir.
  • Miladi 615 yılında müşriklerden kaçarak Habeşistan’a hicret eden Müslümanları kabul eden Kral Necaşi, Arius mezhebindendi.
  • Osmanlı döneminde Balkanlar’da Aryanizm’e mensup birçok Pomak, İslamiyet’i seçti.

Yorumunuzu Paylaşın