Makaleler

Ateizm Nedir? (Ateizm'in Tarihi ve Çeşitleri)

Yazar: Emel Gülcan
Ateizm Nedir? (Ateizm'in Tarihi ve Çeşitleri)

2016’da National Geographics’in yayımladığı çalışmaya göre, dünyada tanrı inancı giderek zayıflıyor, ateist ve agnostiklerin sayısı ise artıyor. İngiliz Dailymail gazetesinin haberine göre ise dünyadaki ateist sayısı 1.5 milyar civarında. Bu haliyle ateistler, Hıristiyanlıktan sonra en büyük topluluk kabul ediliyor. En çok ateistin yaşadığı ülke yüzde 49 ile Çin. Onu Japonya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Avustralya ve İzlanda takip ediyor. KONDA’nın 2015 yılı araştırmasına göre Türkiye’de ateistlerin nüfusa oranı yüzde 2.9. Hatta bu oran yıllara göre yükseliyor. Peki, ateizm nedir, neyi savunur?

Ateizm Nedir?

Ateizm tanrı fikrine, tanrılara, dinlere, ruhsal varlıklara ve metafizik inançlara inanmayı reddeden bir düşünce akımıdır. Bu akım mutlak bir tanrıya inanan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi dinlerin yanı sıra tüm dinleri, örneğin Afrika dinlerini, Hinduizm, Şamanizm veya Budizmi de reddeder. Çünkü ateistler, ilahi bir gücün evreni yoktan var ettiği ve tüm yaratıkların üzerinde mutlak denetimi olduğu fikrini kabul etmezler. Onlara göre dinlerin varlığı, tanımı gibi dinle ilgili meseleler de ateizmin tartışma konusu değildir. Zira din ile ilgili her şey onlar için metafizik demektir. Ateistler yaygın şekilde tanrı tanımaz veya tanrıyı inkâr eden kişi olarak adlandırılmayı kabul etmezler. Çünkü onlar için tanrı yoktur ve olmayan bir tanrının inkâr edilmesi yanlış bir ifadedir.

Ateizm, tanrı inancını ve tanrı düşüncesine dayanan teist görüşü kabul etmemektir. Ama tanrının var olmadığına inanmak değildir. Bunun yerine tanrının var olduğuna inanmamak şeklinde özetlenebilir. Buradaki ayrım ateizm bir inanç olmadığı için önemlidir. Ayrıca ateizm, tanrının var olmadığını kanıtlama yükümlülüğünde de değildir. Çünkü zaten ateistlere göre tanrı kavramları, dinlere, toplumlara hatta kişilere göre çok değişkendir.

Ateizm kelimesi Eski Yunancadaki tanrı anlamına gelen theos kelimesinden türemiştir. “A” olumsuzluk ön eki ile atheos kelimesine dönüşmüştür. Kavram tanrının var olmadığını anlatır. Bu açıdan Türkçedeki ateizm kelimesi tanrısız veya tanrısı olmayan şeklinde ifade edildiğinde, kelimenin orijinal anlamını vermez.

Ateist sözcüğü özellikle 16. yüzyıldan itibaren daha çok hakaret, küfür gibi kullanılmış, bugünkü anlamına yavaş yavaş kavuşmuştur. Önce 18. yüzyılda Avrupa’da semavi dinlere inanmamayı, 20. asırda ise tanrıya inanmamayı ifade etmiştir.

Neden Ateist Olunur?

Elbette ateist olmak için pek çok sebep bulunabilir. Ateistler genellikle tanrı ve dinler konusuna meraklı, bu konuları araştırıp bir süzgeçten geçiren materyalist kişilerin ateist olduklarını savunurlar. Peki, onlara göre tanrı kavramıyla hiç karşılaşmayanlar ateist kabul edilir mi? Ateistler bu soruya teorik açıdan ikircikli yaklaşırlar. Çünkü sorunun yanıtı ateizmin tanımına göre evet olsa bile bazı ateistlere göre ateizm bir reddetme barındırmalıdır.

Ateistler Tanrı Fikrine Nasıl Karşı Çıkar?

Tanrının varlığını kanıtlamak için teistler tarafından ortaya atılan iddialardan birincisi ilk neden fikridir. Buna göre tanrı ilk neden olduğu için tanrıdır ve tanrının ilk nedeni düşünülemez. Oysa ateizm ilk neden düşüncesinin tanrıya uygulanmamasına karşı çıkar. Yine tanrının varlığını kanıtlamak için ortaya konulan evrenin kendi içinde düzenli ve uyumlu olduğu fikrini de ateistler reddederler.

Tanrının yokluğunda ahlak veya adalet olmayacağı fikri de ateistlere göre yanlıştır. Hatta bu düşünce tanrının varlığına kanıt olmaktan çok uzaktır. Yine sonsuzluk fikrini de ateistler sorunlu bulurlar. Çünkü onlara göre insanın sonsuzluk düşüncesini kavrayamaması ile sonsuzluğu kavrayabilen bir varlık arasında nedensel bir ilişki yoktur ve bu düşünce tanrının varlığını kanıtlamaz.

Ateizmin Tarihçesi

Felsefi açıdan bakıldığında ateizm materyalizmin ortaya çıkışına dek uzanır. Örneğin Antik Çağ'da Yunan maddeciliğinin önde gelen isimleri Anaksimandros, Anaksogoras, Demokritos ve Epikuros ateizmin en eski temsilcilerinden kabul edilir. Çünkü bu filozoflar evreni mistik kavramlar olmadan, maddeci yöntemlerle açıklamayı denemişlerdir.

Ortaçağ’a gelindiğinde dönemin din ve kilise egemen bakış açısıyla ivme kaybeden Ateizm, Rönesans, Reform ve Fransız Devrimi gibi Avrupa tarihine damgasını vuran gelişmelerden sonra yeniden dirilmiş, bu dönemde Hıristiyanlık sorgulanmaya başlanmıştır.

Özellikle 18. asırda Aydınlanma Çağı’nda ateizm atağa kalkarken bunda Baron d'Holbach ve Denis Diderot gibi düşünürlerin rolü büyüktür. Alman kökenli Fransız filozof Baron d'Holbach tanrıyı, ruhlar ve doğuştan gelen fikirleri reddetmiştir. Dinlerin akla aykırı olduğunu ve siyasi baskılara zemin hazırladığını savunmuştur. Diderot ise önce deizmden şüpheciliğe, ardından Hıristiyanlığı zengin kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü için ateizme yönelmiştir.

Ateizm 19-20. Yüzyılda, tanrısal olguları reddeden Ludwig Feuerbach, Arthur Schopenhauer, Karl Marks ve Friedrich Engels gibi diyalektik maddeci filozoflar ile en parlak dönemine erişmiştir. Engels ve Marks sayesinde politik alanda kendine yer bulan ateizm, 1966’da Time dergisinin “Tanrı Öldü mü?” sorusu ile popüler kültürde tartışılmıştır. Hatta o dönemde dünyanın neredeyse yarısının “dinsiz” bir yönetim altında bulunduğu ortaya konmuştur.

Ateizmin Çeşitleri

Ateizm kendi içinde negatif ateizm ve pozitif ateizm olmak üzere ikiye ayrılır. Bu sınıflandırmada George H. Smith, Anthony Flew ve Michael Martin gibi isimlerin katkısı önemlidir. İki sınıflandırma da aralarındaki nüanslara rağmen, sebebi ne olursa olsun tanrıya olan inançsızlık ortaktır.

Negatif ateizm diğer adıyla zayıf ateizm, tanrının varlığının prensipte ihtimal dahilinde olduğunu kabul edebilir ama tanrının varlığına dair hiçbir gerekçe bulunmadığı için tanrıyı reddeder. Negatif ateizm herhangi bir iddia barındırmaz, sadece reddeder. Negatif ateistler varlığı kanıtlanmadıkça tanrı kavramını kabul etmezler.

Pozitif ateizm, diğer adıyla güçlü ateizm ise tanrının varlığını çeşitli sebeplerle ihtimal dahilinde görmez. Onlar için tanrı kavramı çelişkiler taşıyor olabilir, saçma olabilir. Pozitif ateistler tanrı kavramını hem reddederler hem de tanrının olmadığını iddia ederler. Onlar için tanrının var olması ihtimal dahilinde değildir.

Bu ayrımın dışında ateizm için pratik ve teorik ateizm ayrımında da bahsedilebilir. Pratik ateistler daha çok tanrı fikrini reddetmekten ziyade tanrı düşüncesine karşı ilgisizdirler. Onlara göre tanrı önemsiz ve gereksizdir. Teorik ateizm ise konu hakkında kendine felsefi dayanaklar bulur ve teizmin karşısına net olarak ontolojik, epistemolojik, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve mantıksal tezler koyabilir. Teorik ateizmin epistemolojik ve ontolojik tezlerine göre insanlar tanrının varlığını bilemezler. Bu açıdan bu tezler agnostisizme yaklaşır. Metafiziksel ateizm, fizik ötesi varlıkları tümden reddederken mantıksal tezler sunan ateistler tanrıya atfedilen mükemmellik, adillik, her şeye kadir olma, her şeyi bilme gibi özellikler açısından da teizme karşı çıkarlar.  

Yine mantıksal akıl yürütmelerle Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya çalışanlara karşı ateistlerin argümanı şudur: “Düşünüyorum o halde varım” diyen ve tanrıyı düşünüyorsak demek ki tanrı da vardır fikrini savunan Descartes’a karşı ateistler pek çok kurgusal kahramanı örnek gösterirler. Çünkü onlar için bu akıl yürütme yöntemine göre örneğin kanatlı at pegasus veya Noel Baba da aklımızda canlandırılabildiği için var olmalıdır.

İyi ve kötüyü ayırt edebilmek için Tanrı inancının gerekli olduğu iddiası ise ateistler tarafında şöyle savuşturulur: Toplumda ahlaki prensiplerin ille de din kökenli olması fikri bir önyargıdır. Oysa doğru ve yanlışı ayırt ederken dinsel fikirlerden başka paradigmalarla beslenen tüm ahlak felsefeleri ateisttir. Yani çağdaş ve bilimsel ahlak ilkeleri elbette ateistlerce savunulabilir.

Bunların dışında tanrıyı reddedenlerin sunduğu sosyolojik, psikolojik ve ekonomik tezler de mevcuttur. Örneğin Ludwig Feuerbach ve Sigmund Freud gibi isimler tanrının insanlar tarafından duygusal ve düşünsel ihtiyaçlardan ötürü yaratıldığını iddia ederler. Bu isimlerden esinlenen Karl Marks ve Friedrich Engels, konuyu politik alana taşıyarak tanrının egemen sınıfların halkı ezmek için kullandığı bir araca dönüştüğünü belirtmişlerdir. Mikhail Bakunin ise tanrı kavramının insanlardaki adalet isteğini yok ettiğini savunmuştur.

Ateizmin Deizm, Teizm, Panteizm, Panenteizm ve Agnostisizm İle İlişkisi Nasıldır?

Ateizm yaratıcı ve müdahaleci bir tanrıyı kabul eden teizmin elbette k karşısındadır. Yaradan ama müdahale etmeyen bir tanrıyı savunan deizm ile de ortaklaşamaz. Çünkü deistler dinleri ilahi değil insan yapısı kabul etseler de, bir tanrı fikrine inanırlar. Dinlerdeki kişi tanrı fikrinden uzaklaşan ve tanrıyı evrenin tümü olarak göre panteizm ile tanrının evren ve ötesi olduğunu hatta var olan her şeyde olduğunu kabul eden panenteizm de ateizm fikrinden uzaktır. Tanrıyı ve dinleri irdeleyen bu kavramlar arasında ateizme en çok yaklaşan fikir agnostisizm kabul edilir. Yine de agnostikler tanrının varlığına ve yokluğuna dair kesin iddialarda bulunmadıkları için ateizmden ayrılırlar. Sadece iki kavramın alt türleri benzeşir; tanrıya inanmamayı seçen ateist agnostikler ile negatif ateistler tanrıyla ilgili bakış açılarında birbirlerine yaklaşırlar. 

İlgili Makaleler

Yorumlar
kevser kevser 2023-03-25 16:13:42

yorumdaki arkadaşlar. allahın varlığına ve dinine inanmanız diğer dinleri aşağılamanız anlamına gelmiyor adam olun saygılı yorumlar yapın

FERHAT 2022-09-26 15:59:26

Çok merak ediyorum acaba kaçınız allah'n varlığı ile alakalı veyahut dinin varlığı hakkında kayda değer ve bilimsel bir araştırma yaptı! herşeyin kendiliğinden var olduğu safsatasına inanmak kadar daha korkak ve kendi varlığını ucuza atfetmek kadar bir düşünce ve söylemi ancak kendi aklını hiçte farkında olmadan İlah edinen kişiler kabul eder...

Serhat sincar 2021-01-08 01:29:01

Zamanın aldanışına mekanın esip geçmesinden münezzeh olan Allah'ın adıyla;

Yıl 2020-2021

Dünyada 1.5milyon ateist 2.8milyon hiristiyan 2.5milyonda müslüman var

Dünyadaki gerçek ateist 50 bini geçmez peki neden ? Çünkü

1)Türkiye ;Türkiye'de ateist olmak bir farkındalık bir sıradışlılık dedeme ateist nedir diye bir soru sordum bilemedi cunku dedem interneti pek kullanmiyor kullansa inanın o da ateist olurdu sıradışı olmak icin
Zamanin insanlari dikkat cekmek icin her seyi yapar ben ne insanlar gordum dikkat cekmek icin yapmadıkları davranisı olmayan insan ben imam hatip mezunuyum bizim okulda ateist vardi 1 tane gelen gecen onu musluman yapmaya calısıyor suc bizde ateistliği biz siradisi yaptik halbuki oda bir dusunce .

Simdi çin japonya guney kore ve diger ulkeler
Bu ulkelerdeki insanlar da oyle dusunerek kendilerini ateist yapmadilar ozellikle bu zamanin nesli irklarini takip ettiler ayni diger dinlerde oldugu gibi dogarsin baban annen neyse sende o sun ama diger dinlerde sana sacma gelecek bir sey buldugun da arastirirsin ve mantikli olani secersin ama o ateist babanin cocugu olacak yeni nesil dogdugunda hicbir baski altinda kalmadan yasarsa eger onun kendi hayatinda kendine soracagi soru olmaz ve boylece dogru bilgi her zaman ebeveyinlein ki olur onun icin dunya nufusunda ateistler kendilerine bir pay yapmislar

Gercek ateislere saygiliyim ama belirttigim ateisler gercekten dunyaya siradisi gozukmek icin gelmidiklerini bir bakis acilarinin olmasi ve bu bakis acisinin da ayrintilarini bilmeleri gerekirki savunabileler

Âleykûm sêlâm

Ercan Açıkbaş 2020-01-11 10:02:45

“Tüm dünyada araba yayaya yol verirken, neden Türkiye’de yayanın arabaya yol vermesi bir kurala dönüşmüş” diyen sosyolog arkadaş!
Sebebi Uydurulmuş din’dir.
Uydurulmuş din güce tapar adını Allah koyar. Araba güçlü, insan güçsüzdür. Arabanın cüssesi büyük, insanınki küçüktür. Araba pahalı, insan ucuzdur.

eren çetin 2019-11-22 22:04:53

İlk olarak din ve tanrı konusundaki görüşlerinize katılıyorum.Fakat insanın yaratılış sorusuna verilecek bir cevap olsaydı bizim bunu tartışmamıza gerek bile kalmazdı. Bizim tanrı dediğimiz şeyin ilk başta kendimize peşinen ve hükümsüz kabul ettirilen toplum dayatması olduğunu düşünüyorum. Öyleki bugün bir dine inanan kardeşimize tanrının var olmadığını söylersek aklına direk şu cümle gelir "nasıl ya?!?" sonra sorgulamaya başlar "ama olmalı" diye sonra tekrar ve tekrar aynı olaylar çerçevesinde düşünür. Burda önemli olan kişinin aklına düşünmekten ziyade itiraz gelir bu bir örnektir
ikinci olarak bir insan sorgulamayı kendine söylenen şeyin yanlış olduğunu defalarce kez söylemekle yapmış olmaz. Bu sadece onun gerçekten iyi ve kötüyü ayırmaya başladıktan sonraki toplumun baskısı ve onun öyle olduğunu düşünme cehaletidir. Bir insan gerçekten düşünmek için kendi içinde tarafsız kalmalı o an hayatındaki tecrübelere dayanarak karar vermeli insanların onu yönlendirmesi düşünmesini epey bi etkiler. Bütün bunların yanında gerçekten sadece tecrübelere dayalı olarak bi karar vermemiz gerekecek olursak tanrıya dair herhangi bi yaşanmışlığımız olmadığını düşünüyorum :)
karar sizin tabi olağanüstülüklerle üretilmiş bir tanrının yine olağandışı bir şekilde yarattığı insan çok da garibinize gitmez herhalde ne de olsa bir son olmalı demi ;) yine dediğim gibi bir sonun olması mantıklı ama olmaması çok daha akla yatar sonsuzluk yaratılıştaki esrarı aralarken bir sonun olması bunu kısıtlar.

bilal köksal 2018-01-22 01:07:40

Sayın Zafer Kale ,dinler konsundaki görüşlerinize katılıyorum( dinlerin toplumsal bir gerçeklik olduğunu unutmadan ).Tanrı konusundaki görüşleriniz ise bilimsel dayanaktan yoksun ve bilmediğinizi kabul etmek yerine kestirmeden bir tanrı icat edip işi ona bağlamak çaresizliğini taşıyor. Ayrıca , " çok karmaşık insan nasıl yaratıldı " şeklindeki sorunuz da ön kabule dayalı ,insanın yaratıldığını nerden çıkardınız ? Zaten siz peşinen yaratılmayı kabul ederseniz illaki bir yaratıcı da bulunması lazım.Bilimsellik odur ki ; bilmediğinizi kabul edip hurafelere,metafizik yaklaşımlara saplanıp kalmayacaksınız.İnsanlar psikolojik olarak rahatlasınlar diye bilim dışı çözümler üretemeyiz.Gene bilimsel anlamda tanrı kavramı en fazla bir hipotezden öte gitmez ancak mevcut dinlerin tanrısı gibi bir tanrı olma ihtimali katrilyonda 1 bile değildir.Hem insan aklına hem de yaratıcı kavramına hakarettir.

zafer kale 2018-01-02 20:53:05

Ben de tanrı ve din kavramlarının farklı olduğunu düşünenlerdenim. Bana göre dinleri tanrı göndermemiş insanlar icat etmiştir. Toplumlara hakim olabilmek için tanrının gücünü arkalarına alarak dini kullanmışlardır. Bir an için tanrının olmadığını farz edelim. Peki çok karmaşık bir yapıya sahip olan insan nasıl yaratıldı? Bunu açıklayabilecek bir babayiğit var mı? Bütün mesele burada. Şimdiye kadar bunu açıklayabilecek biri çıktı mı?

Yorumunuzu Paylaşın