Makaleler

Seci Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Bugün örneğine pek rastlayamadığımız seci, eski edebiyatta sıkça tercih edilen güzel sanatlardandı. Aslen Arap edebiyatında kullanılan seci ilginç bir şekilde  1950’li yıllarda bir dönem Türk radyo oyunlarında da kullanılmıştır. Terim olarak iç uyak anlamına gelen seci, Arap edebiyatından Osmanlı edebiyatına geçerken bazı değişimlere uğramıştır. Bugün işleyeceğimiz konu Türk edebiyatında seci konusu olacaktır.

Seci’nin Tanımı ve Tarihten Bugüne Seci

Sözlükte seci, “dişi bir devenin uzun ve aralıksız inlemesi, kumru ve güvercin gibi kuşların aynı tınıda ötmesi” gibi anlamlara gelirken terim anlamı olarak “genelde nesirde olmak üzere metindeki ifade parçalarının son veya sondan bir önceki hecelerindeki ses tekrarları”  şeklinde tanımlanır. Düzyazıdaki ya da eski adıyla nesirdeki seci, şiirdeki uyak anlamına gelir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi seci, Arap edebiyatından Türk edebiyatına geçmiştir. Seci sanatı Cahiliye döneminden bu yana kullanılmıştır. Arap edebiyatında güzel söz söyleme sanatları içinde değerlendirilir ve İslamiyet’in kabul edilmesi de secinin kullanım alanlarını daraltmamıştır. Seci, Cahiliye ve erken İslam döneminde nutuk, hitabet, güzel söz söyleme, hikmetli sözler, dokunaklı sözler gibi durum ve alanlarda sıkça kullanılmıştır. Uyağın akılda kalmasının da verdiği bir rahatlıkla akılda kalınması istenen her söz için seci kullanılmıştır.

Türk Edebiyatında Seci

Seci için “nesir içi uyak” tanımını yapan araştırmacılar da vardır “iç uyak” diyen araştırmacılar da. Her  iki tanım da yanlış bir kullanım yok, her iki terim de seci için kullanılabilir ama unutmamak gerekir ki seci hem şiirde hem düz yazıda olan iç uyaktır. Yaygın olarak süslü nesirde kullanıldığı için ilk terimi hak etmiştir.

Türk edebiyatında seci sınıflandırması iki şekilde olmaktadır. Birisi klasik seci sınıflandırması diğeri ise Recaizade Mahmut Ekrem sınıflandırmasıdır. 

Klasik anlayışta  ses benzerliklerinin azlığına ya da çokluğuna göre seci üç  kısımda incelenir:

  1. Mutarraf Seci: Yalnızca sözcük sonlarındaki seslerin aynı olması

  2. Mütevazı Seci: Sözcük parçalarının vezinlerinin aynı olması ( Türkçede kelime türetme vezin ile olmaz; ek ile olur ama Arapçada sözcük türetme ek ile olur. Bu bakımdan klasik seci anlayışındaki bu madde sanıyoruz ki  Türkçe kelimelerde aranmamalı.)

  3. Murassa veya Müvazi Seci: Arap imlasında revi harfleri bulunur. Eğer bu kelime sonundaki bu revi harfler ve kelimelerin harf sayıları eşit ya da uyumlu ise buna murassa ya da müvazi seci denir.

Yalnız Türkçeye daha uygun bir tasvir Recaizade Mahmut Ekrem’den gelmiştir, bu tasnifte seci yerlerini önemsemiştir; Recaizade Mahmut Ekrem  seciyi iki ana başlık altında inceler:

  1. Mutlak Seci:  Cümle ve sözcük parçalarının arasında olan ve başka bir sözcükle birbirine bağlanmayan secidir. 

  2. Mukayyed ya da Rabtî Seci:  İlk seci ile aynı olan yanı rabti secinin de cümle ve sözcük parçalarının arasında aranması ama  farklı olarak  rabti secide a bir sözcükle bağlanır.

İslam Ansiklopedisi’nde “Seci” maddesinde bu iki seci türüne verilen iki örnek de şudur :

Mutlak Seci : “Sevk-i rüzgâr eczâ-yı vücudunu târumâr ettiğinden.” Burada seci sanatının olduğu örnekler “rüzgar” ve “tarumar” sözcükleridir. Bu iki sözcük arasındaki seci sanatının mutlak seci kategorisine girme nedeni ise rüzgar sözcüğünün “tarumar ettiğinden” söz gurubundaki “etmek” fiiline  bağlanmamasıdır;  eğer etmek sözcüğüne bağlansa idi bu rabti seci ( “rabt” sözcüğü Araça bağlamak anlamındadır zaten” bölüme dahil olurdu.

Belagat kitaplarında secinin tasri, muvazane, mümasele gibi birçok alt türünden söz edilir ama bu bilgiler bu aşamada bu yazıda verilmeyecektir. 

Uyak Her Zaman Ezberin En Kolay Yoludur

İster şiir olsun ister nesir olsun o metinde uyak varsa, metin hafızada daha kolay yer bulur. Bu bakımdan atasözlerinde, öz deyişlerde, mensur yazılarda ve dilekçelerde seci örneklerine rastlarız. Türk edebiyatında inşa  ve resmi yazışmalara giren secileri, bazen de konuşma dilinde de görürüz.

Türk Edebiyatında Seci İlk Kez Ne Zaman Görüldü?

 Türk edebiyatında ilk seci örneği aynı zamanda da hitabet sanatının ilk örneği olan Orhon Yazıtlarında görülür. Anlatımı güçlendirmek amacıyla yapılan bu seciler, eski Anadolu Türkçesi dönemi metinlerinden olan Dede Korkut Hikayelerinde de görülür. Bunlar Türkçe örneklerdir; Arapça olarak kaleme alınmış hutbelerde de seci görülmektedir.

20.yy’da Radyo Oyunlarında Seciye Rastlanır

1950’lilerde yaygınlık kazanan radyo oyunlarında secinin kullanılması dikkat çekicidir. İstanbul Radyosu’nda 1960 ile 1964 yılları arasında yayın yapan Fazıl Tülbentçi “Kahramanlar Geçiyor” oyununda  seci sanatından faydalanmıştır. 1956 yılında “Radyoda Ahlaki ve Dini Konuşmalar” adlı radyo konuşmasını yapan Kemal Edip Kürkçüoğlu da ahenkli ve secili konuşmalarıyla bu güne kadar gelmiştir.

Seciler, halk edebiyatında da kullanılmıştır. Şuan kullanılan birçok atasözü ve deyimde de secilere rastlanmaktadır: “Sel gider izi kalır.” ,” Abdal tekkede hacı Mekke’de” gibi…

Edebiyatın dinle ilgisini düşünecek olursak secinin de dini metinlerde neden var olduğunu anlayabiliriz. Özellikle “Duaname” metinlerinin giriş kısmındaki mensur eserlerde secili metinlere sıkça rastlanır. Bu durum, hem sanatçının  yeteneğini göstermesi hem de metinin akılda kalmasını sağlaması açısından önemlidir.

Dunameler, daha çok tarikatlarda görülür. Anadolu’da bu güne kadar gelmiş iki büyük tarikatın yani Mevlevilik ile Bektaşilik’in elimizdeki duanemelerinde gerek Arapça gerek Farsça gerek de Türkçe seci örneklerine bol bol rastlanır.

Seci hem sözlü hem yazılı edebiyatta kullanılır. Durumu biraz toparlarsak sözlü edebiyat  dini metinlerde, deyimlerde kullanılan seci muhtemelen sözün akılda kalmasına bir araçtı. Aynı seci yazılı edebiyatta da kullanıldı ama burada amaç sanatçının sanat yeteneklerini göstermesi idi. Dolayısıyla seci,  yazılı edebiyatta daha düzenli ve itinalı bir şekilde yapılırdı.

Yazılı edebiyatta seci, mensur divanların başındaki dîbâcelerde  fazlaca kullanılmıştır. Taşlıcalı Yahya, Fuzuli gibi ünlü şairlerin divanların başlarında yazdıkları dîbâceler uzun ve secili mensur eserlerdir. 

Tamamen Secili Yazılan Metinleri De Unutmamak Gerekir

Seci, genelde devlet işlerinde kullanılsa da sadece seciden oluşan mensur metinler de bulunmaktadır. Bu nesir, süslü nesir sınıfına giren dili ağır metinlerdir.  Bahsedilen eserlerden en önemlisi Sinan Paşa’nın “Tazarrurname” adlı eseridir. Bu eser tamamen seci ile yazılmış süslü nesir örneklerinden en belirgin olanıdır.  Seci sanatının hemen hemen tüm türlerine de rastlanır. Okunması zor olsa da secili metin örneği olarak en belirgin örneklerdendir.

Resmi ya da özel mektuplarda kullanılan seci, zaman içinde kullanım alanlarına göre çeşitlenmiştir.  Dolayısıyla bu  metinleri toplayan münşeat adı verilen eserlerde de zengin bir seci  kullanımı bulunmaktadır.

Tanzimat döneminden itibaren secili yazışmalara son verilmesi için bir çaba göze çarpar. Buna göre dilde sadeleşme çabası sadece halka arz edilen yazılarda  değil halkın arz ettiği yazılarda da başlamıştır. Bu akıma paşalar da katılmıştır.  Fuad Paşa, Reşit Paşa, Ali Paşa gibi isimler Bab-ı Ali yani devlet dairesinde secili konuşma geleneğini aşmaya çabalamışlardır.  Bu çaba aydınlar tarafından da desteklenmiş Şinasi, Namık Kemal gibi Tanzimat aydınları secili yazıları eleştiren yazılar  kaleme almaya başlamışlardır. Yalnız bunlar  sadece bir  gayret olarak kalmış tam olarak istenilen sonuca ulaşılamamıştır.

Devlet kapısında  secili dilekçelerin kalkması  harf ve dil devrimi sayesinde gerçekleşmiştir. Osmanlı zamanındaki devlet kültürü ile ilişki tamamen kesildiği için secili dilekçe ya da mektuplar da ortadan kalkmıştır.

Not : Seci bir sanattır ama aydın kesimin sanatıdır. Osmanlı döneminde belirgin bir aydın ve halk tabakası varken cumhuriyet döneminde bu yıkılmak istemiştir. Cumhuriyet bir devrimdir ve devrimler, devirdikleri kültürü tarih yaparlar. Bu bakımdan da süslü nesir örnekleri, secili dilekçeler de ortadan kalkmıştır. Cumhuriyet’in bir halk hareketi olduğunu da düşünürsek halk ile devletin arasına  bu kadar çok şey girmesi doğru olmamıştır. 

Kaynaklar

İslam Ansiklopedisi, Türk Edebiyatında Seci maddesi, Mustafa Uzun, İstanbul, 2009, c.36, s. 275 – 276, TDV
İslam Ansiklopedisi, “Seci” maddesi, İsmail Durmuş , İstanbul, 2009, c.36, s. 274 – 275, TDV
Bayram, Yavuz, Eski Türk Edebiyatına Giriş; Eski Türk Edebiyatında Anlam Figürleri ve Edebi Sanatlar, Akçağ, 6.baskı

Yorumunuzu Paylaşın