Makaleler

Osmancık Romanının Özeti ve Tahlili

Yazar: Ali Külek
Osmancık Romanının Özeti ve Tahlili

Bu yazımızda Türk edebiyatında kalıcı bir yeri ve ünü olan Tarık Buğra’nın Osmancık romanının özetini ve tahlilini yapacağız. Romanın yazarı Tarık Buğra ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler için “Tarık Buğra’nın Edebi Kişiliği” başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz.

Osmancık Romanının Konusu

Osmancık romanı dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl kurulduğunu, hangi şuur ve irade ile kurulduğunu anlatır.

Osmancık Romanının Özeti

Roman, Osman Gazi’nin Bursa’ya gömülmek istemesi ve Bursa’nın fethinin müjdesi ile başlar. Devamında geçmişe dönülerek asıl olay okuyucu ile buluşur.

Deli dolu, kavgadan çekinmeyen, gururlu ve öfkesini kontrol edemeyen bir kişiliğe sahip olan Osmancık, gururu ve kendi için yaşar. Güçlü, kuvvetli olmasına rağmen bunları kendi için kullanır. Eğlence meclislerinde vakit geçirir. Ertuğrul Gazi oğluna ne kadar öğüt verse, ne kadar doğru yola sokmaya çalışsa da işe yaramaz. En sonunda pes eden Ertuğrul Gazi, Osmancık’ı kendi haline bırakır ve diğer oğlu Gündüz Beğ ile ilgilenir. Osmancık bu duruma hiç gücenmez. Hatta üstünden bir yük kalkmışçasına rahatlar.

Bir gece Sivrikaya’da gökyüzünü seyrettiği vakit Şeyh Ede Balı ile karşılaşır. O gece Şeyh Ede Balı ile aralarında geçen konuşma Osmancık’ın düşünce dünyası alt üst olur. Öfkesini kontrol edemez ve Şeyh Ede Balı’ya saygısızlık eder. Osmancık’ın bu yanlış hareketi babası Ertuğrul Beğ’in kulağına gider. Ertuğrul Beğ, oğlunu Şeyh Ede Balı’ya saygılı olması için uyarır. Şeyh Ede Balı’dan özür dilemek için Ede Balı’nın tekkesine gider. Tekkede kaldığı gün Malhun Hatun’u görüp aşık lan Osmancık, kızın kim olduğunu öğrenmek için önüne gelen ilk kişiye sorar. Aşık olduğu Malhun Hatun, Şeyh Ede Balı’nın kızıdır. Osmancık vakit kaybetmeden Şeyh Ede Balı’dan kızını usulünce istetir. Ancak Şey Ede Balı, henüz hazır değiller diyerek kızını vermez. Osmancık’ı bir düşünce alır. Osmancık değişmeye ve arayış içine girer.

Osmancık, Mihail Kosses adında Hıristiyan bir arkadaş edinir. Birilerinin saldırıya uğradığını gören Osmancık hiç düşünmeden kavganın ortasına dalar ve saldırıya uğrayanları kurtarır. Kurtardığı kişiler Mihail Kosses ve Kalanoz’dur. Bu yardım bir ömür sürecek bir dostluğunda başlangıcı olur. Mihail, Osmancık’a gönülden bağlanır.

Osmancık, Şeyh Ede Balı’nın tekkesinde kaldığı bir gece bir rüya görür. Rüyasında Şeyh Ede Balı’nın göğsünden çıkan bir ayın kendi göğsüne girdiğini ve bir çınar ağacına dönüşüp tüm dünyaya dallanıp budaklandığını görür. Rüyasını ve anlamını Dursun Fakı’ya anlatır. Dursun Fakı Osmancık’ın düşüncesini onaylar. Osmancık eski Osmancık değildir. Artık aklını, gücünü, kılıcını kendisi için değil soyu, beyliği için kullanacaktır. Şeyh Ede Balı, Osmancık’taki değişimi görür ve Malhun Hatun ile evlenmelerine rıza gösterir.

Osmancık, Ertuğrul Gazi yerine bey seçilir. Kardeşleri bu seçime karşı çıkmaz. Ertuğrul Gazi yerine bey olmak isteyen asıl kişi Osmancık’ın amcası Dündar Beğ’dir. Bey olan Osmancık artık Osman Beğ’dir. Orta Asya’dan göç edenler ile iyice sıkışan beyliğe Domaniç ve Söğüt yetmez. Gaza zamanıdır. Osman Beğ ilk iş olarak çevredeki diğer Türk boylarını bir araya getirir ve fetihlere başlar. Kaleler zapt edilir. Çevre tekfurları yenilgiye uğratılır. Toprakların genişlemesi ile refah ve bolluk ortamı oluşur. Osman Beğ’in sancağı altında yaşayan herkes halinden memnundur. Malhun Hatun Orhan’ı doğurur. Osman Beğ, beyliğini ispat eder ve herkesin güvenini kazanır. Ancak Dündar Beğ hala memnun değildir. Osman Beğ amcasını uygun bir dil ile nazikçe uyarır. Bu uyarılara kulak asmayan Dündar Beğ, bir savaş sırasında askerleri geri çekilme emri verince Osman Beğ, amcasını bir ok ile öldürür.

Osmancık’ın ikinci oğlu Alaeddin doğar ve Hıristiyan Mihail Müslüman olarak Abdullah adını alır. Yıllar boyunca fetihler devam eder. Yarhisar, Aydos, Bilecik ve İznik kaleleri ele geçirilir. Orhan Beğ, Yarhisar tekfurunun kızı ile evlenir. Kızın Holofira olan adı Nilüfer olarak değişir. Osman Beğ, gösterdiği başarılar sebebi ile Selçuklu Sultanının emir verir. Artık Osman Bey’e han unvanı verilir. Cuma hutbeleri Osman Beğ adına okunmaya başlar.

Yıllar geçtikçe Osman Beğ yaşlanır. Şeyh Ede Balı’dan sonra diğer baba dostları fani dünyadan teker teker ayrılırlar. Gittikçe yalnızlaşan Osman Beğ’in vasiyeti Bursa’ya gömülmektir ve Osman Beğ ölmeden önce Bursa’nın fethedildiği müjdesi ulaşır. Osman Beğ huzurlu bir şekilde gözlerini kapatır ve dostlarının yanına yola çıkar.

Osmancık Romanının Kahramanları

Osmancık romanı kişi kadrosu bakımından oldukça geniştir. Bu başlık altında roman içerisinde önemli bulduğumuz karakterleri anlatacağız. Aşağıda yazdıklarımız dışında romanda Ertuğrul Gazi, Gündüz Beğ, Savcı, Sungur, Akça Koca, Derviş Uruz, Ak Temur, Gazi Rahman vd. kişiler vardır.

Osman Beğ (Osmancık): Osmanlı Devleti’nin kurucusu. Romanda deli dolu, bileğine güvenen serkeş bir delikanlıdan bir devlet kuran bilge, adil, zeki bir bey’e dönüşür.

Şeyh Ede Balı: Dönemin önde gelen din alimlerindendir. Bölgenin ahi yöneticisidir. Osman Beğ’deki ışığı gören ilk kişidir.

Malhun Hatun: Şey Ede Balı’nın kızı, Osman Beğ’in hanımıdır. Osman Beğ’in değişimini tamamlamasında büyük rol oynar.

Dündar Beğ: Ertuğrul Gazi’nin kardeşi, Osman Beğ’in amcasıdır. Beylikte hakkı olduğunu düşünür. Osman Beğ’in aldığı bütün kararlara muhalefet olur. Osman Beğ’in işlerine hep karşı çıkar. Savaş sırasında Osman Beğ tarafından ok ile öldürülür.

Orhan Beğ: Osman Beğ’in ilk oğludur.

Dursun Fakı: Şeyh Ede Balı’nın tekkesinde yaşayan bir derviştir. Osman Beğ’e yardım etmek için uğraşır.

Mihail Kosses: Bölgenin zenginlerinden birinin oğludur. Osman Beğ’e can borcu vardır. Bu borç zamanla kendini dostluğa bırakır. Mihail, İslamiyet’i seçerek Abdullah adını alır.

Zoe: Mihail’in kız kardeşidir. Kalanoz ile nişanlı olsa da Osman Beğ’e aşıktır.

Al Zahid: Eskişehir beyidir. Malhun Hatun’a talip olur ancak kızı alamayınca işi hileye düzenbazlığa vurur.

Kalanoz: Karaca Hisar Tekfurunun oğludur. Mihail Kosses’in kız kardeşi Zoe ile evlenir. Osman Beğ’i öldürmek için Al Zahid ile iş birliği yapar.

Osmancık Adlı Romanda Mekan

Roman, Kayı boyunun yerleştiği Söğüt ve Domaniç’te geçer. İç mekan anlatımında en önem verilen yer Şey Ede Balı’nın tekkesidir. Beyliğin büyümesi ile beyliğin merkezi ve mekanlar değişiklik gösterir. Romana yön veren yerlerden biride Osman Beğ ve Şeyh Ede Balı’nın ilk konuştuğu yer olan Sivrikaya’dır.

Osmancık Adlı Romanda Zaman

Roman Osman Bey’in hayatını konu aldığı için Osman Bey’in çocukluğundan ölümüne kadar geçen süreyi kapsar. Romanın Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yılları anlattığını söyleyebiliriz. Osman Bey’in hayatı hakkında kesin bilgiler olmadığı için tam bir dönem söyleyemiyoruz.

Osmancık Adlı Romanın Tahlili

Osmanlı dönemini anlatan romanda halk arasında bilinen birçok tarihi olay Tarık Buğra’nın kendi anlatımı ile yeniden şekillenir. Örnek verecek olursak Osmancık’ın rüyasının anlatımı halk arasında bilinen hikayeden farklılıklar gösterir. Aynı dönemi anlatan “Devlet Ana” romanında da Kemal Tahir aynı hikayeyi farklı şekilde kaleme alır.

Tarık Buğra, Osmancık romanında oldukça sade ve yalın bir dil kullanır. Romandaki sadelik romanın akıcılığına katkı sağlar. Yöresel ağız özelliklerini romanda kullanmayı tercih eden yazar, anlattığı dönemi okuyucunun algılamasında ve olayların içinde kaybolmasında yardımcı olur.

İlahi bakış açısı ile yazılan romanda kişilerin iç dünyası sık sık okuyucuya anlatılır. (Bir iç benlik çatışmasını anlatan Osmancık romanında ilahi bakış açısı taktiği kullanılmasının doğru bir karar olduğunu düşünüyorum)

Osmancık romanında bir iç benlik çatışması mevcuttur. Romanda Osmancık’ın hoyrat, dediğim dedik bir delikanlıdan; bilge, adil ve büyük bir devletin temellerini atacak kişiye dönüşmesi okuyucuya anlatılır. Romanda görebileceğiniz tek benlik çatışması Osman Beğ’in değildir. Arka planda kalsa da, Mihail Kosses’in kendi iç benliğindeki çatışma da önemlidir. Kendi toplumu ile Osmancık’ın toplumu arasında uçuruma benzeyen farklar, Mihail Kosses’i İslamiyet’e yakınlaştırır. Osman ile birlikte Mihail’de bir değişim yaşar. Roman başlarında Hıristiyan olan Mihail Kosses, romanın sonlarına doğru hiç kimsenin bir müdahalesi ve talebi bulunmaksızın Müslümanlığı seçer ve Abdullah olur.

Kaynaklar

Osmancık, Tarık Buğra, Ötüken Neşriyat,İstanbul, 2007

İlgili Makaleler

Yorumlar
özlem ilhan 2018-03-22 16:25:36

o kadar güzel bir kitaptır ki okuya okuya uykum geldi

Yorumunuzu Paylaşın