Makaleler

Edebiyat Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Edebiyat, uydurma bir sözcük üstelik, sadece 200 küsürlük bir geçmişi var.

Edebiyat Nedir?

Edebiyat, uydurma bir sözcük üstelik, sadece 200 küsürlük bir geçmişi var. Sadece Tanzimat döneminden beri kullanılan edebiyat, nasıl pek çok anlama gelmiş onu göreceğiz..

Edebiyatın Kelime Anlamı Nedir?

Edebiyatın etimolojisini yapmak isterdik ama edebiyatın etimolojisi yok.. Yani, edeb - i – y- at diye bir ayrım söz konusu değil çünkü edebiyat sözcüğü Tanzimat döneminde uydurulmuş bir sözcük.. Tanzimat öncesindeki dönemde “edebiyat” yerine “edeb” ya da “şiir” sözcüğü kullanılırdı. Hatta edebiyat yapana "edib", yapanlara “üdeba” denirdi; şairler şuarası da vardı çünkü Osmanlı edebiyatı zaten çok büyük çoğunlukla şiirlerden meydana geliyordu. Tanzimat döneminde roman, gazete, şiir gibi türler de hayatımıza girince, edebiyat artık sadece şiir olmaktan çıktı. Orhan Okay’a göre edebiyat sözcüğü, Tanzimat döneminde Litterature sözcüğünden ilhamla yapılmış bir uydurma. O dönemde zaten Avrupa’da alınan yen kavramlar için pek çok “at” ekli sözcük hayatımıza girmişti : Lisaniyat, ruhiyat gibi..

Kaya Bilgegil’e göre edebiyat sözcüğü türetildiği dönemde Fransızcadaki manalarına paralel olarak genişlemeye başladı. Yani artık bir kavram haline gelmişti. Üstelik edebiyat denilince akla sadece şiir gelmiyordu. Roman, hikaye, makale de geliyordu.

Türkçede bugün hem literatür hem de edebiyat kavramı vardır. TDK, edebiyat kavramının şu şekilde tanımlamıştır : “isim Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazın (II), gökçe yazın” . Aynı başlığın altında literatür kavramı ile aynı anlama geldiğini söylediği ikinci bir anlamı da vermiştir: “Bir bilim kolunun türlü konuları üzerine yazılmış yazı ve eserlerin hepsi, literatür”. Edebiyat ise İngilizcede “literatüre” olarak çevrilir ( Bkz : Oxford Sözlüğü). Bizdeki edebiyat kavramı, ilk haliyle tercüme edilen literatür ile aynı şey değildir. Edebiyat bir sanat olarak görülürken literatür bir alan hakkında yazılan her şey olarak bilinir. Oysa, Batı, yazılan her şeye literatür demektedir. Yani, Tanzimat döneminde yeni bir kavram çıkmış; aslında Batı’dan doğmuş ama daha sonra özgünleşmiştir. Öyle ki daha sonra tercüme edilen sözcük, Batı dillerinden yeniden alınmak zorunda kalınmıştır..

Literatür, tüm yazılı kaynaklardan eder ama zaten bu kavram Türk edebiyatının tüm edebiyat varlığını kapsamamaktadır. Türk edebiyatında sözlü edebiyat alanı da vardır. Bazı araştırmacılar buna şifahî edebiyat da derler hatta. Bu bakımdan literatür ayrı bir kavram, edebiyat ayrı bir kavramdır..

Edebiyat Bir Sanat Dalı mıdır?

Edebiyat, Batı dünyasında Alman filozof Hegel ile bir sanat dalı sayıldı. Hatta, en önemli sanat dalı sayıldı. Batı dünyasında “Sanat nedir” sorusu soruldukça, sanatın sınırları ve sanatın amaçları da sorgulanmış ve edebiyatında da sanata aynı sorulara yanıt aradığı fark edilmiştir. Bir heykeltraş, ne kadar heykelinin beğenilmesini isterse bir yazar ya da şair de eserinin o kadar beğenilmesini arzu eder. Her ikisinin de derdi beğenilmek ve anlaşılmaktadır. Bu durumda, ikisini birbirinden ayırmanın da bir mantığı yoktur.. Hegel, güzel sanatları bir sistem içinde değerlendirirken edebiyatı da güzel sanatlar çerçevesinde değerlendirmiştir ve edebiyatın “tamamen zihni bir” sanat olduğuna vurgu yapmıştır. Yani bir ressam resim yapmak için malzeme arar, bir heykeltraşın heykeli meydana getirmesi için sadece düşünmesi yetmez ama bir edebiyat ürünü malzemeye ya da mekana ihtiyaç duymaz. Bir şair, şiirini yazacak bir yer bulamazsa şiiri söyler ama yine de edebiyat sanatını icra eder mesela.. Çünkü edebiyatın en önemli malzemesi sözdür.. Dildir..

Günlük dil ve edebiyat dilinin farkı..

Dil denilince her zaman aynı kavram gelmemeli akla. Dil, en genel anlamıyla günlük iletişimde, aynı dili konuştuğumuz varlığa derdimizi anlatmaktır.. Önemli olan dilin ne olduğu değil; onu nasıl kullandığımız ile alakalıdır. Günlük dil, yalın, anlaşılır ve en önemlisi işlevseldir. Edebiyat dili genel dilden farklı olarak mecazlarla, alt anlamlarla ve hatta başka anlamlara devişirir. Sembolik anlamlara gebedir ve bağlamdan günlük dilde kazanmayan anlamlar kazanabilir. Buna dil sapması diyen pek çok araştırmacı vardır.

Edebiyat hangi kitleye hitap eder?

Edebiyat, malzemesi söz olduğu için her kitleye hitap edebilir. Yazar, kendi kapasitesine göre herkese ya da belirli bir kitleye ulaşabilir. Bu bakımdan en çok tartışılan sanat dalıdır; diktatör rejimlerinde en çok yasaklanan ya da her zaman araç olarak kullanılan bir alandır. Üstelik edebiyat, her zaman doğrudan doğruya okuyucuya, muhataba  ulaşan tek sanat dalıdır. Farklı yorumlar ortaya çıksa da aslında bu yorumlar tek bir yorumdan türer. Konu her zaman anlaşılır; verilmek istenen mesaj ya da anlatılmak istenen dertler de okuyucuya az ya da tam olarak ulaşır. Resim için bunu söyleyemeyiz; ressam her zaman derdini herkese tam olarak anlatamaz..

Edebiyatın Türleri Nelerdir?

Edebiyat, nazım ve nesir olarak iki türdedir. Şimdi nazım ve nesir sözcükleri yerine şiir ve düzyazı ifadeleri kullanılmaktadır. Temelde iki şekilde incelediğimiz edebiyatın, bugün, pek çok çeşidi vardır ama dünya genelinde, ilk edebî türün nazım olduğu kabul edilmiştir. İlk edebî ürünler destanlar olarak sayılmaktadır. Destanlar ise ya nazım ya da nazım – nesir karışık ürünlerdir ve pek çok araştırmacı da destanların nazım grubuna girdiğini kabul etmiştir. Türk edebiyatı ve dünya edebiyatında ilk nesirlere baktığımızda, nazıma yaklaşmak amaçlı uyaklar olduğu da göze çarpar. İlk sözlü ürünlerin de şiir ya da ilahi olduğu düşünülünce, edebiyatın ilk türünün nazım olması çok da mantıksız bir yaklaşım olarak görünmüyor.

Edebiyat, nazım ve nesir temelinde pek çok alana yayılmıştır. Bu alanların hatta alt türlerin nedeni ise teknik – konu – içerik farklarıdır. Şiirde mesela, lirik, didaktik, epik gibi türler konu bakımdan ayrılmıştır. Eski edebiyat dediğimiz Divan edebiyatı da şekle yani tekniğe göre ayrılmıştır. Bunun konu bakımından ayrılan ve şekil bakımından sıralanan nazımları da vardır. Zaten bu yüzden divan edebiyatında “nazım türleri” ve “nazım şekilleri” diye iki ana başlık vardır.

Edebiyat Kaça Ayrılır?

Edebiyat, başlı başına bir sanat olarak değerlendirilir ve üçe ayrılır:

  1. Nazım
  2. Göstermeye Bağlı Edebi Tür
  3. Anlatmaya Bağlı Edebi Tür

Göstermeye bağlı olan tür, tiyatrodur. Anlatmaya bağlı olan tür ise, bir kurgusu olan, içinde olay, kişi, yer, zaman ögelerini barındıran edebiyat ürünleridir. Roman, hikaye, kısa öykü vb bu alana girer.

Edebiyatın estetik ve toplumsal kaygısı var mıdır?

Bu konu yıllardır ve hala da “Sanat sanat için mi yoksa sanat toplum için mi” diye tartışılmış ve tartışılmaktadır. Bu, iki zıt noktadır. Sanat, sanat içinse sadece o zaman edebiyatçının eserinde çağındaki hiçbir sorundan bahsetmiyor olması gerekiyor. Eğer sanat, sanat için değil toplum için olsaydı sadece, sanatçının bir tez belirleyip o tezde roman ya da şiir yazması gerekirdi. Edebiyat dünyasında böyle eserler yok değildir ama bu eserler zamansız olamamış, kendi zamanlarında tenkitlerle yok olmuş gitmişlerdir. O zaman bu durumda salt sanat ya da toplum amacından bahsetmek oldukça zorlama bir tez olacaktır.

Edebiyat, güzel sanatların bir kolu kabul ediliyorsa, edebî metnin öyle ya da böyle bir sanat değeri taşıması gerekir. Yazar, elbette yaşadığı çağın sorumluluğunu bilecek ve çağındaki sorunları dile getirecektir. Bunu ister bir aşk romanında ara konu halinde sunar; ister toplumsal konulu bir roman yazar ve ara konu olarak aşkı belirler. Sadece toplumsal bir sorunu anlatmak için akademik yayınlar, gazeteler, köşe yazıları zaten var.

Edebiyat camiasında “tezli roman” gibi bir tabir vardır. Son zamanlarda pek sık kullanılan bir tabirle tanıtılmayan eserler için “konusuz” ya da “tezsiz” roman mı diyelim sorusu ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz, her roman bir dert anlatmak üzere kurulur, bir konu üzerine inşa edilir. Bu bakımdan “tezli roman” anlayışı, antisi düşünüldüğünde doğru bir adlandırma değildir.

Kaynaklar

Şerif AKTAŞ, EDEBÎ METİN VE ÖZELLİKLERİ, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009, Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı, 187 , Literary Text And Its Characteristics.
İslam Ansiklopedisi, Edebiyat maddesi, M. Orhan Okay ,yıl: 1994, cilt: 10, sayfa: 395-397

Yorumunuzu Paylaşın