Makaleler

Apartıman Çocukları Romanının Özeti ve Tahlili

Yazar: Ali Külek
Apartıman Çocukları Romanının Özeti ve Tahlili

Apartıman çocukları birçok edebiyat türünde eser veren, eserlerinin birçoğu beyaz perdeye uyarlanan ve Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Rıfat Ilgaz’ın romanıdır. Rıfat Ilgaz, kaleme aldığı eserlerinde toplumsal sorunları mizah havası içinde ele alır. Bu durum yazarın romanlarını güleç bir yüz ile okurken içten içe gerçeklerin yüzümüze vurulmasını sağlar. Apartıman Çocukları, Hababam Sınıfı, Halime Kaptan, Karartma Geceleri gibi eserlerin yazarı olan Rıfat Ilgaz hakkındaki bilgilere Rıfat Ilgaz’ın Hayatı ve Eserleri başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Bu yazımızda Rıfat Ilgaz’ın Apartıman Çocukları romanının özetini ve tahlilini yapacağız.

Apartıman Çocukları Romanının Konusu

Apartıman Çocukları romanı Müslüman geçinen, para düşkünü Hacı Suduri Efendi’nin apartmanında ucuza oturan kiracılarını dairelerinden çıkartmak için yaptıklarını konu alır. Sırf apartman sakinlerini rahatsız edip kaçırsın diye Almanya’dan yüksek meblağlar ödeyerek cins bir köpek getirir.

Apartıman Çocukları Romanının Özeti

Apartıman çocukları romanı, memur olan Seyfi Saymaner’in gecekondusunun yıkılması üzerine kiralık ev bulmak için sabah vakti koşuşturması ile başlar. Nereye başvursa kapılar yüzüne kapanır. Ya kira ücreti Seyfi Saymaner’in bütçesini aşar ya da yedi nüfuslu bir aileye kimse ev vermek istemez. Çaresizce etrafta dolanmaktan yorulan Seyfi Saymaner bir kahveye girip oturur. Kahveciye derdini anlattıktan sonra başka masada oturan bir kişi lafa karışarak hangi partiden olduğunu sorar. Seyfi Saymaner memur olduğunu söyleyerek partiler ile işi olmadığını söylese de Kahveci onu kendi partilerine geçmesi durumunda ev bulacağını söyler. Parti sorumlusu Ali Karaman ile görüştürdükten sonra ev sahibi Hacı Suduri Efendi’nin yanına giderler. Hacı Suduri Efendi’ye dört çocuğu olduğu halde iki çocuğu olduğunu söyleyerek evi kiralarlar. Ali Karaman ve Seyfi Saymaner’in planına göre çocukların hepsi aynı anda dışarı çıkmayacak ve apartmandaki herkes Seyfi Saymaner’in bir kız bir oğlan iki çocuğu olduğunu düşünecektir. Bu plan eve yerleşmeleri için işe yarasa da fazla uzun sürmez ve Hacı Suduri Efendi’ye yakalanırlar. Ancak eve yerleşip kontrat yaptıkları için Hacı Suduri Efendi’nin elinden bir şey gelmez. Seyfi Saymaner’in yalanının ortaya çıktığı sırada karısının doğum sancıları başlar. Böylece Saymaner ailesinin yedinci üyesi aileye katılır. Namus Apartmanı sakinlerinin hepsinin bu dönemde çocukları olur.

Çocuk sahibi olan Namus Apartmanı sakinlerinden biri de uzun yol kaptanı olan Kaya Kaptan ve ailesidir. Kaya Kaptan mesleği gereği evinde vakit geçiremez. Eşi öğretmelik yaptığı için oğlu Tayfur’a annesi bakar. Kaya Kaptan’ın babası öğretmen emeklisi, alkolik Hüsamettin Okutman’dır. Roman boyunca karısından sakladığı rakıları içebilmek için mücadele verir.

Hacı Suduri Efendi, apartmanda çok ucuza kaldığını düşündüğü kiracılarını çıkartmak ister. Bunun için Almanya’dan özel olarak bir köpek getirtir. Kont adındaki bu köpeğin görevi apartman sakinlerine saldırmak, gürültü yapmak apartmandakilere rahatsız etmektir. Bu görevinin karşılığı olarak her gün 40 köfte Kont’un önüne sunulur. Hacı Suduri Efendi, yüksek meblağlar harcayarak getirdiği bu köpeğe gözü gibi bakar. Namus Apartmanı kapıcısı Durmuş Efendi’nin öncelikli görevlerinde apartmandan sakinlerinden önce Kont ile ilgilenmek gelir. Kont’un yemeğinden, gezdirilmesinden ve kulübesinin temizliğinden Durmuş Efendi sorumludur. Kont’u parkta gezdirmeye çıkardığı bir gün Namus Apartmanının çocukları Kont’u taşlamaya başlarlar. Çetin ve Arif getirdikleri pastırmaları Kont’a yedirerek kendilerine alıştırmaya çalışır. Böyle böyle Kont bütün Namus Apartmanı çocuklarına alışır.

Hemşehrileri tarafından köpek çobanı diye alay edilmesini hazmedemeyen Durmuş Efendi, memleketten gelecek olan eşine oğlunu getirmesini söyler. Oğlu İsmail Kont ile uğraşırken kendisi asıl işi olan kapıcılık işine geri dönmeyi planlar. Ancak köyden gelen İsmail cılız bir çocuktur. Gücü Kont’a yetecek gibi değildir. Durmuş Efendi İsmail’in zayıflığından karısı Züriye’yi sorumlu tutar ve Züriye’ye çıkışır. Züriye, kocasının söylediklerini hazmedemez. Kont’a yedirilen köftelerden ayırarak oğlunu beslemeye başlar. Zeki kadındır Züriye. Kısa zamanda İstanbul’a alışır. Apartman sakinlerinin işlerini yaparak birikim yapar.

Naci adındaki mahalle serserisi Namus Apartmanında yaşayan Jülide Hanım tarafından Kont’u öldürmek için tutulur. Naci, belediye’nin sokak hayvanları için sokaklara attığı zehirli köftelerden toplayarak Kont’u zehirleme planı yapar. Ancak Kont’u takip eden iki kişi daha vardır. Naci, bu iki kişi ile tanışır ve Kont’u çalmak istediklerini öğrenir. Kont’u zehirlemekten vazgeçen Naci bu iki adamla yeni bir plan yapar. Bu iki adam Kont’u kaçırıp tiyatro’da rol vermeyi düşünürler. Naci’nin hinliğe çalışan kafası sayesinde bu iş sandıklarından daha kolay olur. Naci, Kont’u gezdirmeye yeni yeni alışan İsmail ile arkadaşlık kurarak onu Harbiye Tiyatrosuna götürür. Dağların Kızı adlı oyunda Kont’un yanı sıra İsmail ve Naci’de rol alır. Başrol Gülsarı rolünü ise Namus Apartmanı sakinlerinden Suzan oynar. Sahnelenen Tiyatro çok tutulur. Herkes Gülsarı ve Kont’u konuşur hale gelir. Ancak Hacı Suduri Efendi’nin köpeğinin sahneye çıktığından haberi olmaz. Oyunun sahnelendiği bir gün tüm Namus Apartmanı sakinleri oyunu izlemeye gider. Kont sahneye çıktığı zaman Namus Apartmanı sakinlerinin tanıdık kokularını alır ve asıl görevini hatırlar. Seyircilerin arasına dalan Kont, Namus Apartmanı sakinlerine saldırır. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Harbiye Tiyatrosunda yaşanan olay unutulur ve oyun sahnelenmeye devam eder. Dağların kızı Gülsarı rolündeki Suzan, Gülsarı’nın oğlu Danyal rolündeki İsmail, Kont ve Naci’nin ünü Namus Apartmanı sakinlerini de etkisi altına alır. Herkes Suzan, İsmail, Kont ve Naci’ye başka göz ile bakmaya başlar.

Namus Apartmanında bir kutlama vardır. Apartman sakinlerinden Jülide Hanım’ın kızı Dilber’in doğum günüdür o gün. Tüm Namus Apartmanı ve Apartman sakinleri dışında Jülide Hanım’ın kurucusu olduğu derneklerin üyeleri de kutlamaya davet edilir. Bu kutlamanın onur konukları Dağların Kızı oyununun yıldızları Suzan, İsmail ve Kont’tur. Yıldızlar hem öyle istendiği için hem de değiştirmeye üşendikleri için sahne kıyafetleri ile kutlamaya katılır. Davetlilerin hepsi geldikten sonra eğlence başlar. Gecenin ortalarına doğru hesapta olmayan biri gelir. Köpeği Kont ile ilgili her şeyi öğrenen Hacı Suduri Efendi hesap sormak için öfkeli bir şekilde doğum günü kutlamasını basar. Hacı Suduri’nin sesini ilk İsmail duyar. Hacı Suduri Efendi’den sakladıkları her şeyin ortaya çıkacağı korkusu ile kapıyı kapatmaya çalışsa da Hacı Suduri Efendi daha önce davranır ve İsmail’i kolundan yakalar. İsmail’in başının dertte olduğunu gören Kont, Hacı Suduri Efendi’nin üstüne atlayarak Hacı Suduri’yi yere yıkar. Hacı Suduri’nin yardımına koşan Naci, Kont’u kovalar. Ancak çok geç kalır. Kont, asıl sahibi Hacı Suduri Efendi’nin ölümüne sebep olur.

Apartıman Çocukları Romanının Kahramanları

Apartıman Çocukları romanı kişi kadrosu bakımından oldukça geniş bir kadroya sahiptir. Apartmanda yaşayanların yanı sıra dışarıdan olaya dahil olanlar kadronun daha da genişlemesini sağlar.Bu başlık altında romanda sıkça adı geçen ve önemli bulduğumuz kahramanları anlatacağız.

Hacı Suduri Efendi: Sözde Müslüman, para düşkünü, cimri biridir. Namus, Şeref ve Vicdan apartmanlarının sahibidir. Roman boyunca Namus Apartmanında yaşayanları evlerinden çıkartmak için elinden geleni yapar. Almanya’dan getirttiği köpeği apartman sakinlerini kaçırabilmek için kullanır. Hiç çocuğu olmadığı için Kont’u çocuğu gibi sever. Ancak köpeğin bakımını başkalarına bıraktığı için çok sevdiği köpeği onun ölümüne sebep olur.

Kont: Hacı Suduri Efendi’nin, apartman sakinlerini kaçırması için yüksek meblağlar harcayarak Almanya’dan getirttiği köpeği. Hacı Suduri Efendi’nin yokluğunda bir tiyatro oyuncusuna dönüşen Kont, sahibinden çok apartmandakileri sever hale gelir.

Durmuş Efendi: Namus Apartmanının kapıcısı. Kapıcılıktan çok Kont’un bakıcılığını yapar. Hemşehrileri tarafından köpek çobanı diye anılmayı hazmedemez ve Kont’un bakımını için köyden oğlunu getirtir.

Züriye: Durmuş Efendi’nin karısı. Durmuş Efendi, Züriye’yi kapıcılık işinde kendisine yardım etmesi için köyden getirtir. Durmuş Efendi’den daha uyanık ve kurnaz olan Züriye, kısa zamanda şehre uyum sağlar. Kont’un yiyeceği köftelerden ayırarak oğlu İsmail’i besler.

İsmail: Durmuş Efendi ve Züriye’nin tek çocukları. Köyden geldiğinde zayıf, çelimsiz bir çocuk olan İsmail, Kont’un sorumluluğunu alması için köyden getirilir. Ancak zayıf ve çelimsiz bir çocuk olduğu için Kont’a gücü yetmez. Annesi Züriye sayesinde kilo alıp toparlanarak Kont’u kontrol edecek hale gelir. Naci sayesinde Kont ile birlikte sahneye çıkma şansı yakalar. Danyal rolünü aldıktan sonra İsmail’i dışlayan çocuklar ona hayranlık beslemeye başlar.

Hüsamettin Okutman: Emekli öğretmen olan Hüsamettin Bey, apartman sakinlerinden Kaya Kaptanın babasıdır. Ana olaya pek bir müdahalesi olmaz. İflah olmaz bir alkoliktir. Eşi Sakine Hanım’dan gizli gizli eve rakı sokmaya çalışır. Bu mücadelesi romana komik bir hava katar.

Suzan: Eşi tiyatrocu olan hafif meşrep bir kadındır. Hacı Suduri Efendi’yi parmağında oynatır. Evinde kumar oynatarak kendisine ek gelir sağlar. Gül, Güler ve Gülümser adında üç kızı olan Suzan, Dağların Kızı oyununda Gülsarı başrolünü alınca tiyatroculuğa geri döner. Naci’nin başlattığı Kont numarasına yardım eder.

Jülide Hanım: Namus Apartmanı sakinlerinden Doktor Memduh’un eşi. Yarı ev hanımı, yarı iş kadını olduğunu düşünür. Balık Kadınlar Kulübü’nün, Kadın Yazarlar Sendikası’nın kurucusu, Düşkün Kadınları Kalkındırma başkanı ve bunun gibi bir takım dernek ve kulüplerde sorumlu biri.

Naci: Mahallenin serserisi. Ne kadar pis iş varsa parası verildikten sonra hiç düşünmeden yapar. Önce Jülide Hanım tarafından Kont’u zehirlemek için tutulsa da başkaları ile plan yaparak Kont’un tiyatroda rol almasını sağlar.

Tayfur: Kaya Kaptan’ın tek çocuğu. Uyanık, zeki bir çocuk. Dedesi Hüsamettin Bey’i içki sırrını babaannesine söylemekle tehdit eder ve Hüsamettin Bey’den rüşvet alır.

Seyfi Saymaner: Özel Saymanlık Memuru. Dört çocuk ve hamile karısı ile Namus Apartmanına yerleşir. Memur maaşı ile kıt kanaat geçinir. Rıfat Ilgaz, Apartıman Çocukları romanında Seyfi Saymaner üzerinden geçim sıkıntısı, memurların durumu, dönemin gecekondu yıkımları gibi konulara ustaca değinir.

Apartıman Çocukları Romanında Mekan

Apartıman Çocukları romanında tüm olaylar İstanbul’da geçer. Roman içinde 3 apartmandan bahsedilir Şeref, Namus ve Vicdan Apartmanı. Bu apartmanların planları aynı olduğu için bina sahibi Suduri Efendi daire kiralayacağı zaman farklı apartmandan daire gösterip diğer apartmanın dairesini kiralamakta sakınca görmez. Roman kahramanlarının yaşadığı apartman Namus Apartmanıdır. İç mekanlarda bu apartmanda yaşayanların daireleridir. Olayların çoğunluğunun gerçekleştiği Namus Apartmanı dışında insanların erzak ihtiyaçlarını giderdiği ve adına Doğruluk Pazarı denilen yerin adı romanda sıkça geçer. Bir diğer iç mekan ise Harbiye Tiyatrosu’dur. Romandaki dış mekan unsurları apartman bahçesi ve çocukların oynayıp Kont’un gezindiği parktır.

Apartıman Çocukları Romanında Zaman

1950’li yılların anlatıldığı Apartıman Çocukları romanı zaman akışını hep ileriye dönük olarak devam ettirir.

Apartıman Çocukları Romanının Tahlili

Apartman Çocukları romanı Rıfat Ilgaz’ın diğer eserleri gibi toplumsal sorunları mizah yolu ile eleştirir. Romanda geçim sıkıntısı, aç gözlü kişilerin davranışları, gecekondu meselesi, dönemin tüccarlarının zam gelecek düşüncesi ile mallarını stoklaması, dönemin hükümetince yazarlara ve kitaplara getirilen yasaklar gibi konular bu romanda yer alan belli başlı konular. Rıfat Ilgaz, romanında bazı konuların üstünde uzun uzadıya dururken, bazı konulara sadece bir kere değinerek geçip gider.

Yazarın toplumcu anlayışı, romanın anlatım dilinin sade olmasını sağlar. Toplum için yazan Rıfat Ilgaz, toplumun en alt kesiminin bile anlayabileceği bir dil kullanmayı tercih eder. Eserlerinde Mizahı bir silah gibi kullanır. Eleştireceği bir konuyu alaya alan bir dille okuyucuya sunar. Eseri okuyan okuyucu hem güler hem de hayatın gerçeklerinin yüzüne vurulduğunu içten içe hisseder.

Roman adının Apartıman Çocukları olarak seçilmesi bir yazım yanlışı değil, yazarın kendi tercihidir. Rıfat Ilgaz’ın ölümünden sonraki basımlarda da yazarın tercihine saygı duyularak müdahale edilmez.

Hacı Suduri Efendi’nin apartmanlara verdiği Şeref, Vicdan ve Namus isimleri simgesel isimlerdir. Hacı bu şeref, vicdan ve namus konularına ne kadar önem verdiğini söylese de roman sonunda bu duygulardan hiçbirine sahip olmadığını anlarız. Aziz Nesin’in soy isim kanunu üzerine alınan soy isimleri için söyle der:

“1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘Eli açık’, dünyanın en korkakları ‘Yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘Çalışkan’ gibi soyadları aldılar. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘Nesin’ soyadını aldım. Herkes ‘Nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

Bu düşünce ile bahsettiği kişiler Rıfat Ilgaz’ın Apartıman Çocukları romanındaki Hacı Suduri Efendi gibi kişilerdir.

Kaynaklar

Apartıman Çocukları, Rıfat Ilgaz, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 6. Basım

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın