Makaleler

Yusuf Atılgan ve Anayurt Oteli Romanının Özeti

Yazar: Ali Külek

Türk edebiyatında kalıcı bir yer edinen Yusuf Atılgan'ı ve toplumda hiçbir zaman yer edinemeyen Zebercet'i anlatan Anayurt Oteli'ni anlatmaya çalıştık

Yusuf Atılgan ve Anayurt Oteli Romanının Özeti

Türk edebiyatına verdiği eserler ile adını kalıcı bir şekilde yazan Yusuf Atılgan ve yazarın üç romanından biri olan Anayurt Oteli romanı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Yusuf Atılgan’ın yazdığı Anayurt Oteli romanının yanı sıra Aylak Adam ve Canistan romanları çok uzun romanlar değildir. Öyle ki Anayurt Oteli romanı 100 küsur sayfalık bir romandır. Ancak okuması kısa sürebilecek bu romanlardan Anayurt Oteli romanının üzerine yapılan araştırmalar bile bir oda dolusudur. (Yusuf Atılgan’ın romanlarının hiçbiri 200 sayfayı geçmez) Anayurt Oteli, Ömer Kavur tarafından kendi adı ile beyaz perdeye uyarlanır. Yusuf Atılgan’ın romanlarında yalnızlık ana temayı oluşturmaktadır. Yusuf Atılgan eserlerinde bireyin topluma yabancılaşmasını ve bunun bir sonucu olan yalnızlaşmayı anlatır. Yazımızda öncelikle usta yazar Yusuf Atılgan hakkında bilgi verdikten sonra Zebercet adındaki şizoit bir karakteri anlatan Anayurt Oteli romanının özetini yapacağız.

Yusuf Atılgan Kimdir?

Tam adı Yusuf Ziya Atılgan olan yazar, 1921 senesinde Manisa’da doğar. Yunanistan göçmeni olan bir ailenin çocuğu olan Yusuf Atılgan, ilkokulu yaşadığı köyde, ortaokulu ise Manisa’da okur. Lise öğrenimi Balıkesir’de tamamlayan Yusuf Atılgan, ailesinin doktor olması için ısrar etmesine rağmen İstanbul Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görmeye başlar. Yusuf Atılgan’ın üniversite okuduğu yıllarda İstanbul Üniversitesi dönemin en iyilerini bünyesinde bulundurmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip Adıvar, Reşit Rahmeti Arat ve Yusuf Atılgan’ın tez hocası Ali Nihat Tarlan İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde ders vermektedir. Yusuf Atılgan, üniversite tahsilinin 2. yılında maddi sıkıntılardan dolayı askeriyeye başvurur ve geri kalan öğrencilik hayatında askeri üniforma ile derslere giren Yusuf Atılgan, “Tokatlı Kani: Sanat, Şahsiyet, Psikoloji” konulu bitirme tezini Ali Nihat Tarlan yönetiminde bitirir ve İstanbul Üniversitesi’nden mezun olur. Mezun olduktan sonra Akşehir’de bulunan Maltepe Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak öğretmenlik mesleğine başlangıç yapar. Bir yıllık öğretmenlik hayatından sonra üniversite yıllarında Türkiye Komünist Partisi’ne dahil olarak faaliyetlere katıldığı iddiası ile sıkıyönetim mahkemesince tutuklanır. Mahkemede suçlu bulunan Yusuf Atılgan, mahkumiyetinin 6 ayını despot yönetimin işkence ve sorgu mekanı olarak nam salan Sansaryan Han’da; 4 ayını da Tophane Cezaevi’nde yatar. 10 aylık mahkumiyetin ardından 26 Ocak 1946 tarihinde özgür kalan Yusuf Atılgan, öğretmenlik mesleğinden men edilir. Çok sevdiği öğretmenlik mesleği elinden alınınca aynı yıl içerisinde Manisa’ya dönerek çiftçilik yapmaya başlayan Yusuf Atılgan, annesinin isteği üzerine Sabahat Hanım ile evlenir. Ancak bu evlilik uzun sürmez ve kısa bir süre sonra boşanırlar. 1955 senesinde Tercüman Gazetesi’nin düzenlediği hikaye yarışmasına kardeşi Turgut’un ısrarı üzerine iki hikayesi ile katılan Yusuf Atılgan, Nevzat Çorum imzası ile gönderdiği “Evdeki” adlı öyküsü birinci, Turgut Atılgan imzası ile gönderdiği “Kümesin Ötesinde” adlı öyküsü ise yedinci seçilir. Ancak Yusuf Atılgan’a yarışmadan kazandığı ödüller verilmez. Takvimler 1958 yılını gösterdiğinde usta bir yazar olduğunu kanıtlayacağı Aylak Adam romanını yazar. Aylak Adam romanı Orhan Kemal, Behçet Necatigil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Sabahattin Eyüpoğlu, Azra Erhat, gibi usta kalemlerin jüriliğini yaptığı Yunus Nadi Roman Ödülü yarışmasından ikinci olur. Birinci olan roman Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” adlı romandır. İkincilik kazanan Aylak Adam romanı yarışmadan bir yıl sonra kitap olarak basılır. Aylak Adam romanı Yusuf Atılgan’ın edebiyat camiasında duyulmasını sağlar. Aylak Adam’ın getirdiği ün bir yana dursun. Aynı zamanda Yusuf Atılgan’a hayatının aşkını da getirecektir. Aylak Adam romanının piyasaya çıkmasından sonra romandaki B. karakterini kendine çok benzeten Serpil Gence adındaki bir bayan, Yusuf Atılgan ile mektuplaşmaya başlar. 14 yıl sürecek bu mektup arkadaşlığı 14 yılın sonunda 1976 yılında hayat arkadaşlığına dönüşecektir. 3 yıl sonrada Mehmet adında bir oğulları olur. Yusuf Atılgan, evlenmeden önce 3 yıllık bir ayrılık süreci geçirir. Bu süreçte Aylak Adam romanındaki gibi yalnızlaşmayı anlatan Anayurt Oteli romanını kaleme alır. Anayurt Oteli, 1973 senesinde basılır.

1976 senesine gelindiğinde Yusuf Atılgan İstanbul’a döner. İstanbul’da çevirmenlik, danışmanlık ve yazarlık yapar. 1989 senesinde hastalanan Yusuf Atılgan, aynı sene içinde Moda’daki evinde kalp krizi geçirerek vefat eder. Öldüğünde 68 yaşında olan Yusuf Atılgan’ın önce “İşkence” adını verdiği “Canistan” adını taşıyan romanı yarım kalır. Bu yarım roman 2000 senesinde basılır.

Anayurt Oteli Romanının Konusu

Zebercet adındaki asosyal bir otel sorumlusunun bir kadının otele gelmesi ile olumlu yönde düzelme göstermesini ve kadının bir daha gelmeyeceğini anlaması ile eskisinden de kötü hale dönüşmesini anlatır. Zebercet bu psikolojik bunalımda önce katil olur. Daha sonra da kendisini öldürür.

Anayurt Oteli Romanının Teması

Anayurt Oteli romanı bireyin topluma yabancılaşmasını anlattığı için ağırlıklı olarak yalnızlık teması altında kaleme alınmıştır. Yusuf Atılgan bu romanda hayatın anlamsızlığı, iletişimsizliği ve yaşanan olayların bir anlam ifade etmeyebileceğini anlatır.

Anayurt Oteli Romanının Özeti

Asosyal olan Zebercet, Anayurt Oteli’nin sorumlusudur. Rutin bir yaşam biçimi olan Zebercet’in hayatı Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının otelde bir gece kalması ile değişir. Zebercet kadından çok etkilenir. Ertesi sabah Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın tekrar geleceğini söyleyerek otelden çıkış yapar. Kadının kaldığı odayı kontrol için giden Zebercet kadının havlusunu unuttuğunu fark eder. Kadın odayı nasıl bıraktıysa Zebercet’te o şekilde bırakır. O günden sonra o odayı kimseye vermez. Zebercet’in rutin hayatında bir değişikliktir Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadına hissettikleri. Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın çıkış yaptıktan sonra bir adam gelir. Otele giriş yapmak ister. Kayıt defterinin üzerine bıraktığı nüfus cüzdanında Mahmut Görgün yazmaktadır. Adam kayıt sırasında subay emeklisi olduğunu söyler. Emekli subay olduğunu söyleyen adam her sabah Zebercet’in yanına inerek Zebercet ile konuşmaya çalışır. Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın hakkında sorular sorar ve salondaki koltuğa geçerek bütün gün gazetelere bakar.

Zebercet cinsel yönü ağır basan bir karakterdir. Canı her istediğinde otelin ortalıkçısı olan Zeynep’in odasına giderek Zeynep ile birlikte olur. Bu birlikteliğin ilk seferinde Zebercet Zeynep’i yatakta yer açması için uyandırdığında “Geldin mi dayı” demesi Zeynep’in akrabası tarafından cinsel istismara uğradığını göstermektedir.

Zebercet, otelin gelirinden kendine küçük küçük para ayırmaktadır. Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının geri dönmesini beklerken sosyalleşmeye başlayan Zebercet, bıyıklarını keser. Kendine yeni kıyafetler alır. Sigara içmeye başlar. Ancak bu olumlu gelişmeler Zebercet’in Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının geleceği umudunu kaybetmesi ile eskisinden de kötü bir hal alır.

Otelde giriş yapan ve dişçi olduğunu söyleyen adam ve işini gece vakti kaldıkları odanın kapı deliğinden seyreden Zebercet’in gördükleri ve duydukları fantezi dünyasına etki edecektir.

Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadından iyice umudunu kesen Zebercet, kadının kaldığı odaya taşınarak orada kalmaya başlar. Kadının unuttuğu havlu, kaldığı gece çay içtiği bardak, koridorun duvarındaki yarı çıplak kadın resmi Zebercet’in cinsel ihtiyaçlarını giderdiği objelerdir. Bu objeler ile kendini tatmin yoluna giden Zebercet, kadının unuttuğu havluyu yatağa serer ve havlunun üzerinde sürtünerek kendini tatmin eder. Otele gelen müşterileri geri çevirmeye başlan Zebercet, otelin kapısına “KAPALI” yazar. Otel’in kayıt defterine de uydurma isimler yazarak kendi birikiminden otelin kasasına para aktarır. Gün geçtikçe isim uydurmakta zorlanan Zebercet, otele kendi isminde kimsenin gelmediğini düşünerek kendi adında hayali birini de kayıt defterine geçirir. Sonraki günler ise geçen senenin kayıt defterindeki isimleri, bu yılki deftere yeniden geçirir. Otelde sıkıldığı bir gün dışarıya çıkar. İçkili bir aşevinde yemek yer. Aşevinde yemek yiyen bir adamı takip ederek horoz dövüştürülen bir kahvehaneye gelir. Horoz dövüşünü seyrederken Ekrem adında bir genç ile tanışır. Genç çocuktan etkilenen Zebercet, Ekrem’e karşı eşcinsel hayaller kurar. Ekrem’i otele götürmek istese de daha sonra vazgeçer. Akşam eve döndüğünde koridorda asılı olan resimdeki çıplak kadın ile ilgili bir hayal kurar. Sonra ortalıkçı kadının odasına giderek kadın ile uyanıkken sevişmek ister. Dişçi ve eşi gibi karşılıklı bir cinssel ilişki ister. Ortalıkçı kadını uyandırır. Soyar. Kadın ile sevişmeye çalışırken kadını boğarak öldürür. O sırada otelin kedisi ayağına sürtünür. Kediyi okşadıktan sonra odadan çıkar ve kadının ölüsünü öylece bırakır. Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının odasına giderek havluyu yatağa serer ve havlusunun üstüne boşalır. Havluyu astıktan sonra kedinin sesini duyar. Kedi ortalıkçı kadının odasının kapısını tırmalamaktadır. Kediyi yanına çağırsa da kedi Zebercet’e gelmez. Odanın kapısını açtıktan sonra kedi içeriye dalar. Kediyi yakalamak isteyen Zebercet, Odadaki bakır sürahi ile kediyi odanın içinde kovalar. Odada köşeye sıkışan kedi, Zebercet’e saldırdıktan sonra odadan kaçar. Bir süre sonra girişe inen Zebercet kedinin sofada olduğunu görür. Mutfaktaki en küçük tavayı arkasına saklayarak kediyi çağırır. Az önce olanları unutan kedi Zebercet’e yaklaşır. Zebercet, kediyi biraz sevdikten sonra kedinin bakmadığı bir anda kedinin kafasını tava ile ezer ve kediyi pencereden kimsenin olmadığı sokağa atar. Ertesi sabah iki kişi gelir ve Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın unuttuğu havluyu ister. Zebercet havluyu görmediğini söylese de adamlar ısrar eder. Zebercet havluda sperm lekeleri olduğu için yalan söyler. Adamları Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının odası yerine Emekli subay olduğunu söyleyen adamın odasına götürür. Emekli subay olduğunu söyleyen adam da havlusunu unutmuştur. Ne tesadüftür ki Emekli subay olduğunu söyleyen adamın havlusu, Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının havlusunun tıpatıp aynısıdır. Havluyu alan adamlar Zebercet ile uğraştıktan sonra otelden çıkarlar. Adamlardan Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının çoktan şehri terk ettiğini öğrenir. Adamlardan sonra dişçi ve karısı tekrar gelir ve bir gece kalır. Onların arkasından bir polis otele gelerek Emekli subay olduğunu söyleyen adamı tarif ederek görüp görmediğini sorar. Zebercet kayıt defterinden adamın adının Mahmut Görgün olduğunu söylese de polisten ismin sahte olduğunu öğrenir. Emekli subay olduğunu söyleyen adam kendi kızını öldüren bir katildir.

Zebercet, Ortalıkçı kadını öldürdükten sonra hala özgür oluşunu saçma bulur. O sıralarda karısını öldüren bir adamın mahkemesine gider. Katili kendi ile bir tutar. İkisi de kendilerine çok yakın olan bir kadını öldürmüştür. Zebercet mahkemedeki adamın yerine kendini koyarak hayal kurar. Birini öldürdüğü halde hala özgür olmak Zebercet’e ağır gelmeye başlar. Bu ağırlıktan kurtulmak için intihar etme kararı alır ve kendini otelin odasında asarak intihar eder.

Anayurt Oteli Romanının Kahramanları

Zebercet: Romanın başkahramanı. Ne orta ne kısa boylu olan kahverengi saçlı zayıfça bir adam. Ailesinin tek çocuğudur. Kendini kasabadaki halktan soyutlamış ve zamanının çoğunu çalıştığı Anayurt Oteli’nde geçiren biri. Oteldeki işi ona babasından kalmıştır. Zebercet, otelden bile belirli günlerde dışarı çıkar. Askerlik dışında kasabayı hiç terk etmemiştir. Askerde çelimsiz ve zayıf bir genç olduğu için komutanı onu korumaya çalışır. Karşı cins ile ilk deneyimini de askerken bir genel evde yaşar. Zebercet cinsel bozuklukları olan biridir.

Gecikmeli Ankara treni ile gelen kadın: 26 yaşlarında kara gözlü, kara saçlı iri göğüslü, esmer bir kadın. Gecikmeli Ankara treniyle gelir ve otelde bir gece kaldıktan sonra havlusunu unutarak otelden ayrılır. Zebercet kadının kaldığı odayı cinsel bir mabet olarak kullanır.

Ortalıkçı Kadın: Kumral saçlı, mavi gözlü Zeynep adında bir kadın. 10 yıldır otelin temizlik işleri ile ilgilenir. Annesi, babasını kaybedince dayısı ile yaşamaya başlar. 17 yaşında evlendirilir. Düğün gecesinin ertesi günü bakire olmadığı için geri bırakılır. Daha sonra dul bir adam ile evlendirilir. Bu sefer çok fazla uyuduğu için geri bırakılır. Dayısı otele çalışması için getirir. Tüm maaşını dayısı alır. Zebercet’in odasının yanındaki odada kalır. Zebercet geceleri yanına giderek kadınla birlikte olur. Bu birliktelik sırasında kadın sürekli uyur. Zebercet tarafından cinsel ihtiyaçlarını gidermek için cinsel bir objeymiş gibi kullanılır.

Emekli subay olduğunu söyleyen adam: Orta boylu, tıknaz, kır saçlı bir adam. Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadından hemen sonra otele giriş yapan bu adam her gün Zebercet ile konuşmaya çalışsa da asosyal olan Zebercet bu durumdan hiç memnun değildir. Daha sonra adamın kendi kızını öldüren bir katil olduğu ortaya çıkar.

Ekrem: Zebercet’in horoz dövüşü seyrederken tanıştığı genç. Birlikte sinemaya giderler ve birlikte vakit geçirirler. Zebercet, Ekrem ile eşcinsel hayaller kurar. Ancak bu hayalini de diğerleri gibi gerçekleştiremez.

Anayurt Oteli Romanında Mekan

Anayurt Oteli romanında dış mekan olarak anlatılan kasaba ya da kent, geniş sokaklı bir yerdir. Sokaklarının geniş olması Kurtuluş Savaşı sırasında kaçan Yunanlıların kasabayı ateşe vermesidir. İç mekan olarak ağırlıklı olarak Anayurt Oteli ve Otel’in odaları anlatılır. Romana adını veren Anayurt Oteli, Rum halkın çoğunlukta yaşadığı yerde olduğu için yangından kurtulan bir konaktır. Keçecizade Malik tarafından yapılan konak daha sonra otele çevrilmiştir.

Anayurt Oteli Romanında Zaman

Romanda anlatılan olaylar sıralı bir şekilde ilerler. Bölüm başları gün adları ile sıralandığı için günlerin akışını veya zaman atlayışlarını takip etmek mümkündür. Romanda zaman akışının bozulduğu geçmişe dönüşlerde mevcuttur

Olayların anlatıldığı tarihler tam olarak verilmiyor. Roman ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde roman içine saklanmış şifreler ile romanın 1963 yılını anlattığı anlaşılabilmektedir.

Kaynaklar

ATILGAN, Yusuf, Anayurt Oteli, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2015, 31. Baskı

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın