Makaleler

Uzaktan Eğitim

Yazar: Ahmet Polatlı

Başka çalışmalara katkı sağlaması amacıyla uzaktan eğitimin, sosyolojik perspektiflerle ve kavramlarla ele alınarak bir tartışması yapılacaktır. Uzaktan eğitim, teknolojiye dayalı bir model olduğundan incelenmesi gereken iki temel konsept eğitim ve teknolojidir. Bu çerçevede yeni problemler ortaya çıkmaktadır. Uygulamaya paralel olarak bunların da değerlendirilmesi ve analizin eleştirel olması gerekmektedir.

Aşağıdaki ikinci kısımda, çalışmada kullanılan varsayımlar ortaya konularak sosyolojik perspektif tartışılmaktadır. Üçüncü kısımda, bu konulardaki analizler daha da geliştirilerek birer problem olarak ele alınmaktadır. Dördüncü kısımda ise uzaktan eğitimin sosyal yapıyı belirlemesi incelenmektedir. Tüm bu analizler ışığında varılabilecek sonuç, gelişen teknolojiye dayalı olarak uzaktan eğitimin sosyal realiteyi giderek artan bir hızla değiştirmesidir. Böylece sosyal yapıdaki dengeler bozulmakta ve sosyal problemler ortaya çıkmaktadır. Ancak uzaktan eğitimdeki gelişmeler, problemlerin çözümünü de beraberinde getirecektir. Uzaktan eğitimin söz konusu olduğu alanlarda yapılacak sosyolojik araştırmalar, sosyal dengelerin tekrar kurulması için ışık tutacaktır.

II. 

Bu çalışmada bazı kabuller esas alınmıştır. Analizimizde uzaktan eğitim, açıklayıcı değişken (bağımsız değişken) olarak ele alınarak, eğitime ve dolayısıyla da sosyal yapıya etkileri, şüpheci ve negativistik bir düşünce üslubuyla değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ilk kabulümüz, teknoloji ile uzaktan eğitim arasında doğrudan bir ilişkinin kurulmasıdır. Sürekli gelişmekte olan uzaktan eğitim teknolojileri nedeniyle, sosyal realite de giderek artan bir hızda değişmektedir. Bu sebeple sosyolojik bir analizin, uzaktan eğitimin mevcut teknolojik çerçevesiyle sınırlı tutulması doğru olmayacaktır. Teknoloji geliştikçe, uzaktan eğitim kavramının sosyolojik anlamı da değişecektir.

Bir diğer kabulümüz ise, uzaktan eğitimin teknoloji vasıtasıyla farklı mekanlarda gerçekleştirilen bir eğitim olmasıdır. Ayrıca, mekan itibariyle uzaklık durumunun ortadan kalmasıyla değişen sosyal yapıda, aynı teknolojik araçlar kullanılarak bilginin yayılması da kontrol altına alınmaktadır. Teknoloji, genel olarak bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmasına rağmen, aynı oranda bilginin kontrolünü da sağlamaktadır.

Son olarak fert ve toplum arasındaki etkileşimin vurgulandığı bir perspektif esas alınacaktır. Uzaktan eğitim analiz edilirken fert ve toplum açısından ayrı değerlendirmeler yapılmalıdır. Uzaktan eğitimin bu faktörden nasıl etkilendiği, hangi sebepler nedeniyle ve ne yönde değiştiği sorgulanmalıdır. İşte, bu sorulara cevap aramak bir perspektif oluşturmaktır. Sosyolojide herhangi bir sosyal olguyu incelemek üzere iki ana grup perspektif bulunmaktadır. Bunlar makro-yapısalcı ve mikro-yorumcu perspektiflerdir. Diğer perspektifler bu iki ana gruptan birine dahil edilebilir. Makro perspektif sosyal fenomeni, sosyal yapı açısından ele almakta ve değişkenlerin sebeplerinin sosyal sistemin yapısında yatmakta olduğunu vurgulamaktadır. Mikro perspektif ise daha ziyade sosyal psikolojik açıklamaları vurgulamaktadır. Her ikisinin de bağımlı değişkeni aynıdır (Goldenberg, s.6-15). Uzaktan eğitim her iki perspektife göre ayrı ayrı incelenmelidir. Sosyolojik bir analiz için, sosyolojinin ne olduğunu ve bu yazıda kullanılacak perspektifini, bir kaç cümleyle netleştirmek gerekmektedir.

Sosyoloji, kısaca insanın sosyal davranışlarının incelenmesidir. Temel düşüncesi, fertler arasındaki etkileşim neticesinde davranışların şekillendiğidir. Başka bir deyişle, bir şahsın düşündüğü ve yaptığı, üyesi bulunduğu gruplar tarafından etkilenmektedir. Söz konusu etkileşimde zaman ve mekan sınırları aşılabilir. Yani hem zaman itibariyle farklı çağlardaki, hem de mekan itibariyle farklı bölgelerdeki insanlar teknoloji ve eğitim sistemleri aracılığıyla sosyal ilişki içine girerek birbirlerinden etkilenmekte, bir yerde görülen bir unsur başka zaman ve yerlere yayılmaktadır. Mesela yayım araçları vasıtasıyla kültürün uzak bölgelere veya yeni nesillere aktarılması teknolojiye, kısıtlı bir zümrenin eğitimi yerine eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ise, sisteme birer örnektirler. Aralarında doğrudan hiçbir sosyal etkileşim veya ilişki olmayan, hatta birbirlerinden haberleri dahi olmayan farklı zaman veya mekan boyutlarındaki gruplarda bile benzer sosyal olgulara rastlanmaktadır. Sahip olunan sosyal değerleri yeni nesillere aktarma olgusu da bunlardan biridir. Değişik zaman ve mekanlardaki toplumlar, ihtiyaçlarını organize eden, düzen sağlamak için kurallar işleten, benzer yollar bulmuşlardır. Ölçeği ve özellikleri değişebilmekle beraber, toplumları meydana getiren eğitim, din, aile gibi temel kurumlar her zaman ve her yerde görülmektedir. Tarihi gözlemler bizi insanlar arasındaki etkileşimlerin bu tür ortak sonuçları olduğu bulgusuna götürmektedir. Kısaca, etkileşim sonucunda mobiliteyle toplumun hareketliliği, sosyalleşmeyle de devamlılığı sağlanmaktadır.
Bu perspektif doğrultusunda sosyolojik araştırmalar, fertlerin üyesi bulundukları aileden millete kadar tüm alanları kapsayan çeşitli sosyal gruplar tarafından nasıl şekillendirildikleri, öte yandan grupların fertler tarafından nasıl yaratıldığı ve sürdürüldüğü gibi konuları açıklamaya yöneliktir. Acaba süreç nasıl işlemekte ve bir faktör olarak uzaktan eğitim bu süreci nasıl etkilemektedir?

Bu sorunun en belirgin cevabı sosyal mobilitedir. Eğitim teknolojileri vasıtasıyla sürekli gelişen fert, zaman ve mekan sınırlarını aşarak, sosyal ilişkiler ağı içindeki herhangi bir guruba kolaylıkla girip çıkabilmekte veya yeni gruplar oluşturabilmektedir. Böylece sosyal hareketlilik son derece hızlı bir şekilde artmaktadır. Buna bağlı olarak da sosyal realite hızlı bir değişim içindedir. Bu genel olguya hizmet eden iki araç eğitim ve teknolojidir. İnsan ve toplum arasındaki etkileşim, eğitimi kurumlaştırmış, teknolojiyi ise sürekli geliştirerek kullanmıştır. Gelişen teknolojinin eğitimde kullanılması bilgiye dayalı yeni toplum yapısında en önemli faktör olmaktadır. Bu durum, sosyalleşmeyi yoğunlaştırarak sosyal mobiliteyi hızlandırmaktadır. Kısaca, uzaktan eğitimin alanı, sosyalleşmenin söz konusu olduğu en küçüğünden en büyüğüne kadar tüm sosyal birimleri kapsamaktadır.

III. 

Yukarıdaki açıklamaların ışığında fert, toplum ve teknoloji arasındaki etkileşimin vurgulandığı bir perspektifle uzaktan eğitim ile ilgili bazı konular değerlendirilmelidir. Bu konular kısaca, bir sosyal analiz birimi olarak grup, eğitimin bir fonksiyonu olarak toplumun kontrolü, ve her ikisini de belirleyen önemli bir faktör olarak teknoloji şeklinde sınıflandırılabilir.

Analizimizde ele alacağımız ilk konu, uzaktan eğitimin katılımcılarının bir grup oluşturmalarıdır. Belli bir amaç için fertler bir araya gelmektedirler. Fiili veya sanal olarak bir arada bulunma, sosyolojik anlamıyla bir gruptan söz edebilmek için yeterlidir. Ancak, ne tür bir gruptan ve grup etkisinden söz edildiğinin tartışılması gereklidir. Uzaktan eğitim, yüz yüze olmayan bir eğitim tarzıdır. Gurubun tüm üyeleri fiili olarak aynı mekanı paylaşmamaktadırlar. Öğrenciler ve eğitmen aynı mekanda bulunmamaktadırlar. Eğitime katılanlar sanal bir grup oluşturmaktadırlar. Böylece sosyal psikolojide incelene gelen yüz yüze ilişkilerin neden olduğu gruptan oldukça farklı bir yapılanma söz konusu olmaktadır. Doğrudan iletişim sağlanamamaktadır. İletişim teknik bir araç vasıtasıyla kurulmakta ve böylece birçok unsur, teknolojinin kısıtlılığına paralel olarak grup üyeleri arasında ya hiç üretilememekte ya da aktarılamamaktadır. Grup içindeki davranışlar sınırlanmaktadır. Mesela ses tonundaki basit bir vurgu veya hareketli bir anlatım, konuya atfedilen önemi rahatlıkla ifade edebilecek iken, bazı teknolojilerin kullanımı bunları engelleyebilmektedir. Bu nedenle aynı mekanda bulunan bir eğitim ortamında görülen grup etkileri bu modelde görülemeyecektir. Oysa, sosyal psikolojide pek çok klasik araştırma, birlikte hareketin münferit harekete göre daha yüksek oranda başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Grup halindeki faaliyetlerde, üyeler sadece aynı mekanda bulunmakla birbirlerini gurubun veya bireyin amacı doğrultusunda teşvik etmektedirler (Stang, 1981, s. 302-306). Başka insanların da aynı mekanda bulunması, bireyin tek başınayken göstereceği performansını artırmaktadır.

İkinci olarak değerlendirmesini yapmak istediğimiz konu, eğitim fonksiyonlarından biri olan kontrolün klasik eğitim metotlarına göre henüz formel olarak sağlanamamış olmasıdır. Grup üyelerinin mekan bakımından bir arada bulunmamaları kitlenin kontrolünü da güçleştirmektedir. Bundan dolayı farklı düşünce ve davranış tarzları gelişebilecektir. Mesela formel bir kıyafet birliği sağlanamayacaktır. Öte yandan, fertlerin tutumlarına göre bir tasnif yaparak bilgi aktarımı tercihlerinde bulunmak da zorlaşmaktadır. Bu anlamda bir düşünce sistemi empozesi ortadan kalkmaktadır. Bu durumun tersini de düşünmek mümkündür. Mesela uzaktan eğitim metodu kullanılarak Avrupa'daki Türk nüfusunun milli eğitimi sağlanabilir. Yerel eğitim sistemleri baypas yapılarak, vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu ve eğitim sistemimizin de vermekle yükümlü olduğu kültürel değerler aktarılabilir. Uzaktan eğitim sistemleriyle mekan farkının kalkması ferde büyük ölçüde istediği kültürel değerleri tercih etme imkanı verebilecektir. Bu durum demokrasinin yaygınlaşmasını sağlayan önemli bir faktördür. Kısaca sosyalleşmenin daha geniş bir kültürel tabana dayalı olarak sağlanması mümkündür.

Üçüncü bir konu olarak değerlendirilmesi gereken husus, uzaktan eğitimin teknolojiye dayalı olmasıdır. Teknolojideki değişmeler uzaktan eğitim faktörünün sosyal yapı üzerindeki etkisini doğrudan belirlemektedir. Teknoloji faktörüne dayanan çağımızdaki hızlı değişme, sosyal kurumları etkilemekte ve birçok fonksiyonlarını yeniden düzenlemektedir. Mesela bilgi ağlarının giderek yaygınlaşması bir yandan eğitim götürülen kitleyi büyütmekte, diğer yandan bilgiyi çeşitlendirmektedir. Başka bir deyişle hem kitle hem de bilgi artmaktadır. Bilgi ve insan arasındaki karşılıklı etkileşim döngüsü teknolojik gelişmeyi hızlandırmakta, eğitim olgusuna yeni boyutlar katmaktadır. Bu nedenle günümüzde sosyal realite içindeki eğitim sisteminin açıklamaları çeşitlenmektedir.

IV. 

Yukarıdaki sosyolojiyle ilgili açıklamalarda, sosyal faktörlerin zaman ve mekan boyutları itibariyle yayılmasından söz edilmişti. Sosyal realite, ötelerden taşınan bu unsurların birikimiyle, başka bir deyişle bir araya gelerek anlamlı bir bütün oluşturmalarıyla teşekkül etmektedir. Uzaktan eğitim teknolojileri sayesinde sosyal realite giderek artan bir hızda değişmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu hız, pek çok sosyal problemlere de neden olmaktadır. Yeni sınıflar ortaya çıkmakta, şehirleşme, sanayileşme gibi konularda yapısal denge sağlanamadan yeni problemlerle karşılaşılmaktadır.
Uzaktan eğitim olgusunun sosyal realiteyi ne şekilde değiştirdiği Gouldner tarafından net bir şekilde ortaya konmaktadır. Gouldner, uzaktaki insana yazılı formda bilgi aktarmanın sağladığı büyük değişmelere işaret etmektedir. Sosyal realite içinde yeni bir sınıfı ortaya çıkaran, eğitimdeki yapısal değişmelerdir. Sosyal realitenin değişmesini sağlayan, mekandan ve herhangi bir kayıttan bağımsız olma durumu, genel olarak iletişim devrimiyle, özel olarak da yazım teknolojisindeki gelişmelerle sağlanmıştır (Gouldner, 1979, s.3). "Yazılı malzemenin yayılmasıyla birlikte, entelektüeller için var olan sosyal realite tanımları uzaktaki insanlardan, coğrafya, kültürel ve tarihi bakımdan uzak gruplardan, hatta ölmüş olanlardan, ve bundan dolayı da üretildikleri yerel çevrelerin özelliklerinden uzak olarak, sağlandı"(Gouldner, 1979, s.4). Böylece sosyal realite mevcut yapının bazı tasallutlarından uzak kalarak gelişebilmektedir. Gouldner, uzaklık faktörünü sosyal yapıdaki değişimin temellerinden biri olarak görmektedir. Günümüzde bu anlamdaki bir uzaklığın olumlu etkisi çok daha fazla artmıştır. Artık isteyen istediği tür bilgiye derhal ulaşabilmekte veya bilgi herhangi bir yere derhal gönderilebilmektedir. Bilgiye ulaşmadaki zaman ve mekan türünden engeller teknoloji sayesinde giderek ortadan kalkmaktadır. Öte yandan uzaktan eğitim, pek çok faktörün olumsuz etkilerinden de uzak kalmayı sağlamaktadır. Zaman kaybı, tutum ve davranışlar üzerindeki olumsuz kontrol, masraf gibi eğitimi engelleyen faktörler giderek azalmaktadır. Sosyal realiteyi meydana getiren unsurları sadece bilgi düzeyinde düşünürsek, bağımsız değişken olarak bilginin hızla üretimi ve yayılması, bağımlı değişken olan sosyal yapıyı da aynı şekilde etkilemektedir sonucuna varabiliriz.

Bu noktada "ne tür bir bilgi yayılmaktadır'" sorusu önem kazanmaktadır. Çünkü sosyal yapı iletilen kültüre göre değişmektedir. Bilgi kaynaklarını ve dağıtım kanallarını ellerinde tutanlar adeta tek başlarına bunu belirlemektedirler. Aşağıdaki açıklama sistemlerinde öne sürülen bir problem daha da belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilgi kaynaklarının doğrultusunda yapılandırılmış bir eğitim sistemi mevcut yapının devamını veya gelişmesini sağlamaktadır. Böylece şikayet edilen unsurlar varlıklarını sürdürebilmekte veya yeni problemler ortaya çıkmaktadır. Ancak insan unsuru daima problemlerle mücadelede etkin bir faktör olarak varlığını sürdürmektedir ve çözüm yolları üretmektedir.

Genel anlamıyla eğitim fonksiyonu, sosyal orijinlerden bağımsız bir şekilde yetenekleri ortaya çıkararak sosyal mobiliteyi sağlamakta ve mesleki seçimlerdeki muhtemel engelleri önlemektedir. Bireyin bizzat kendisi sahip olduğu özellikleri itibariyle bir kaynak, eğitim yoluyla gerçekleştirilmek istenen amaç ise bir hedef olarak kabul edildiğinde aralarındaki ilişki eğitim olgusunu ortaya koymaktadır. Bu ilişki üç farklı açıklama sistemi kullanılarak incelenmektedir. Bunlar, determinist, açıklayıcı (demystifying) ve gönüllü (voluntarist) izahlardır (Pateman, 1993, s.189-90). Uzaktan eğitim bir kurum olarak kabul edildiği takdirde bu açıklama sistemleri açısından bir değerlendirme yapılabilir.

Determinist açıklamadaki ilk yaklaşım fertlerin biyolojik özellikleri itibariyle akılca birbirlerinden farklı olduklarını ve bu nedenle hedeflerin farklılaştığını iddia etmektedir. Böylece eğitim sistemi bireysel niteliklere göre düzenlenmelidir (Pateman, s.188). Uzaktan eğitim, teknoloji yoğun bir sistem içerdiğinden bireyin farklı niteliklerine en uygun eğitim araçları ve tarzı kolaylıkla seçilebilecektir. Yetenekler daha rahat gruplandırılabilecek ve en uygun tarzlarda bilgi aktarımı sağlanabilecektir. İkinci yaklaşımdaki determinant ise biyolojiden ziyade toplumun bizzat kendisidir. Hedefler bireyin geldiği sosyal sınıf veya statü itibariyle belirlenmektedir. Başarı veya başarısızlık, fert tarafından taşınan özelliklere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Gurubun kendisi eğitim kurumlarından daha güçlü olmaktadır. Sosyal determinasyonlar, kitap, cihaz gibi eğitim araç ve gereçleri veya birtakım sosyal şartlar olabilir. Bu durumda başarı mevcut şartlara bağlıdır. Uzaktan eğitim, gelişkin bir araç olarak sosyal şartların veya daha genel bir ifadeyle toplumun olumsuz belirleyiciliğini kırabilir.

Açıklayıcı yaklaşımda okulların tarafsız yerler olmadığı, buralardaki faaliyetlerin sosyal determinantların etkisinde kaldıkları vurgulanmaktadır (Pateman, 1993, s.189). Gurubun tüm vasıfları kurumlara sinmiştir. Buralardan alınan eğitim sonucu elde edilen mesleklerde bu vasıflar gözlenebilmektedir. Eğitim kurumları toplumun özellikleri üzerindeki sır perdesini kaldırmakta, bütün anlamları deşifre ederek bireye açıklamakta, onu yeni niteliklerle donatmaktadır. Bu anlamda eğitimin sonucuna ulaşmış olan birey, ait olduğu gurubun sınıf, cinsiyet ve diğer farklılıklarına göre şekillendirilmiş ve çeşitlendirilmiş olmaktadır. Uzaktan eğitimi bu anlamda düşündüğümüzde, sosyal determinantları giderebildiği ölçüde verimli olabileceğini söyleyebiliriz.
Gönüllü açıklama sistemiyle ele alınan eğitim olgusu diğer iki açıklamadan oldukça farklıdır. Onlar, eğitim kurumlarının tek yönlü bir eylemle pasif olan ferdi yoğurduğunu vurgularken, bu açıklama sistemi, ferdin kendi geleceğini yine kendisinin aktif olarak tercih ettiğini izah etmektedir (Pateman, 1993, s.190). Bireylerin içinden çıktıkları ve nitelikleri üzerinde etkin olan bir sosyal kesim vardır, ancak meslek seçimi hakkında kendi algılamaları daha etkili olmaktadır. Fert, eğitim kurumlarında kendisine sunulmuş olan değerler dizisini kabul veya reddedebilir. Bu seçimi sosyal orijinine göre yapmaktadır. Uzaktan eğitim ferdin bu seçim alternatifini artırmaktadır. Kendi değerleri de dahil olmak üzere birbirinde farklı birçok değerler sistemini alternatif olarak sunabilmektedir. Hangisinin seçileceği kişisel tercihine bağlı olacaktır. Orijinler artık fazla önemli değildir. Öte yandan fert kendi orijinine uygun tercihte bulunduğunda da bunu kolaylıkla gerçekleştirebilecektir.  

V.

Uzaktan eğitim, sosyal realiteyi önemli ölçüde etkileyebilecek bir faktör olarak gözükmektedir. Sürekli değişmekte olan sosyal realiteye paralel olarak ihtiyaç duyulan yeni bir eğitim modelidir. Sosyal yapı, teknolojik değişmelerle birlikte, hızlı bir değişim içindedir. Bu yapının sağlanması ve sürdürülmesi, başka bir deyişle mevcut kültürün tüm sosyal tabakalara ve yeni nesillere aktarılması, kendine has eğitim tekniklerini de zorunlu kılmaktadır. Böylece yeni ihtiyaçlara uygun olan eğitim teknolojileri üretilmektedir. Uzaktan eğitim teknolojisi, sosyal realitenin tam bir yansıması olarak ele alınmalıdır. 

Kaynakça

Stang D. J. (1981). Introduction to Social Psychology, U S A: Cole Publ. Comp.

Goldenberg, S. (1987). Thinking Sociologically, USA: Wadsworth Inc.

Gouldner, A. W. (1979). The Future of Intellectuals and the Rise of the New Class. New York: Continuum.

Pateman, T. (1993). "Education and Social Theory" The Blackwell Dictionary of Twentieth-Century Social Thought, W. Outwhite ve T. Bottomore (Ed.), Great Britain: Blackwell. s.188-190.

Anahtar Sözcükler: Sosyal realite, sosyal yapı, sosyalleşme, sosyal mobilite.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın