Makaleler

Teokrasi Nedir?

Yazar: Hakan Kutluay
Teokrasi Nedir?

Teokrasi; dini referanslar dikkate alınarak yönetilen hükümet sistemidir. Günümüzdeki en önemli teokratik devletler Vatikan, İran ve Suudi Arabistan’dır.

Teokrasi; devlet işlerinden bir tür ruhban sınıfının sorumlu tutulduğu ve devlet işlerinin dini temellere dayandırıldığı yönetim biçimine verilen addır. Din kurallarının geçerli olduğu sistemdir. Kurallar, dini kurallardan etkilenir veya dini kurallar aynen uygulanır. Kuralların dini temelli olması veya dinden meşruiyet alması istenir. Hukuk sistemi dine dayandırılır; hukuki kararların en yüksek mercii bir tür ruhban sınıfıdır. Bazı pratik durumlar, dogmatik olgularla açıklanmaya çalışılır. Birçok teokratik sistemde hükümet liderleri ruhban sınıfının bir üyesidir. Günümüzdeki teokratik devletlere örnek olarak Vatikan ve İran verilebilir.

Etimolojisi

“Teokrasi” kelimesi; Yunanca “tanrı” anlamına gelen “theos (teos)” ve kudret, düzen ve hükümet anlamlarına gelen “kratos” kelimelerinden türetilmiştir. , 17. yüzyıl Yunan sözcüklerinden "theokratia"dan gelmektedir. Bu kelimde, Yunanca “Tanrının Düzeni (Josephus)” anlamındadır. “Theos” kelimesi, ayrıca, Hint Avrupa dillerinde dini bir kavramdır. Hiçbir dilde gerçek anlamında kullanılmasa da “teokrasi” kelimesinin İngilizcede kaydedilen ilk kullanımı 1622 yılında “İlahi Esin Altındaki Papazların Hükümeti” şeklindedir. 1825 yılından beri de din adamlarına ve dine dayalı politik ve sivil gücü temsil eder.

Tanımı

Teokrasi; dini yönetim altında veya dini yönetim iddiası altında çalışan bir hükümet sistemidir. Pratikte “teokrasi” kelimesi, dini otoriteler tarafından işletilen, Tanrı ya da doğaüstü güçler adına sınırsız bir güç isteyen hükümete veya devlet yönetimlerine atıfta bulunur. Birçok ülkede hükümetler, Tanrı'dan esinlenerek veya Tanrı'nın isteklerine itaat ederek yönetim anlayışı sergiler. Aslında bu bir hükümeti, en azından uygulamada kendi başına bir “teokrasi” haline getirmez. Bir hükümet; yasa koyucular ve liderler dini referanslara göre hareket ettiklerinde ve dini inançlara dayandırılan kanunlar hazırlayıp yürürlüğe koyduklarında teokrasidir.

Modern Teokratik Hükümetler

Teokratik hükümetler ve teokrasi benzeri uygulamalar dünyadaki hemen hemen her ülkede görülebiliyor. Çünkü hemen hemen her hükümet, dini referanslara atıf yapmak durumundadır. Günümüz modern dünyasında sadece teokrasi uygulamaları bulunan devletler mevcut. Vatikan, İran ve Suudi Arabistan teokratik devletlere örnek verilebilecek en önemli ülkelerdir.

Vatikan'daki “kutsal görev”, teknik açıdan teokratik bir hükümete işaret eder. Daha doğrusu Vatikan, tam anlamıyla teokratik bir devlettir. Bağımsız bir devlet olan ve yaklaşık bin kişiye ev sahipliği yapan Vatikan, Katolik kilisesi tarafından yönetiliyor; Papa ve piskoposlar tarafından temsil ediliyor. Hükümetteki bütün görevler ve sorumluluklar rahipler tarafından yerine getiriliyor.

İslam dünyasında da özellikle Şeriat kanunları ile yönetilen devletler, teokratik hükümetlere örnek verilebilir. İran İslam Cumhuriyeti, teokratik devletlerden biridir. Hükümetin en güçlü kurumlarından biri, 12 üyeden oluşan Anayasa Koruma Konseyi’dir. Bu konsey, Şii ruhban sınıfından oluşur. Konsey üyelerinin altısını “yüksek lider” atar; geriye kalan altısı da, yargı erki tarafından aday gösterilerek parlamentonun onayına sunulur. Anayasa Koruma Konseyi, herhangi bir yasa tasarısını veto etme yetkisine sahiptir. Diğer önemli bir görevi de, potansiyel başkan adaylarının onaylanmasıdır. Oldukça muhafazakâr olan konsey, reformistlerin ve kadınların yönetimde hâkim olmasına engel olarak görülüyor.

Suudi Arabistan, Şeriat kanunları ile yönetilen bir teokratik monarşidir. Teokratik monarşi; hem teokrasi hem de monarşiyi barındıran bir yönetim biçimidir. Tek kişinin egemenliğinde din kurallarına uygun bir yönetimdir. Selefi kökenli bir akım olan Vehhâbî mezhebinin hâkim olduğu Suudi Arabistan’da yazılı bir anayasa yoktur. Siyasi partiler ve dolayısıyla seçimler yasaktır. El-Saud ailesinin mutlak monarşisi altında yönetilen devlette muhalefet, sadece kraliyet ailesi içindeki hiziplerle sınırlıdır. Hükümet bakanlıkları, kraliyet ailesi içindeki prenslerden oluşur. Kraliyet; yürütme, yasama ve yargı işlevlerini yerine getirir.

Kuzey Kore de, eski lider Kim Jong-il’e atfedilen doğaüstü güçler ve diğer hükümet görevlileri ve ordudan aldığı “kıyaslanabilir” saygı sebebiyle bir teokrasiyi andırır. Yüz binlerce insan, Kim Jong-il'in iradesine ve mirasına; oğlu ve günümüz Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'a bağlılıkla saygı gösteriyor.

Teokrasi ile yönetilen başlıca ülkeleri şöyle sıralayabiliriz; Vatikan, İran, Suudi Arabistan, Endone zya, Afganistan, Pakistan, Moritanya, Yemen, Sudan.

Teokratik Hükümetlerin Özellikleri

  • Teokratik hükümetlerin çok belirgin özellikleri vardır. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz; 
  • Teokratik hükümetler erkekler tarafından yönetilir. 
  • Yasalar ve kurallar, din temellidir veya dini referanslar dikkate alınarak hazırlanır. 
  • Yöneticiler, öncelikle halka değil onların dinine hizmet eder. 
  • Liderler genellikle din adamları veya dini inancın ruhban sınıfıdır. 
  • Liderler ve altındaki seçtiği yöneticiler, çoğu zaman pozisyonlarını ömür boyu korurlar. 
  • Yönetimin devralınması veya devredilmesi miras yoluyla gerçekleşebilir veya yöneticinin kendi isteği ile “seçtiği” birine geçebilir. 
  • Yeni liderler asla seçimle atanmazlar. 
  • Kanunlar ve yasal sistemler dine dayalı, tipik olarak dinsel metinler temelinde oluşturulmuştur. 
  • Nihai güç veya lider, ülkenin veya devletin tanınmış dini önderidir. 
  • Dini kurallar; evlilik, hukuk ve cezalandırma gibi sosyal normları belirler. 
  • Devlet yapısı genellikle diktatörlük ve monarşi yapısıdır. 
  • Halkın yolsuzluk ve rüşvet gibi konularda sorgulama imkânı ya azdır ya da hiç yoktur. 
  • Halkın seçme, propaganda ve muhalefet yapma olanağı ya azdır ya da hiç yoktur. 
  • Dinî özgürlükler yoktur veya sınırlıdır. Devletin resmi dini, dili ve inancına karşı çıkmak çoğu kez ölümle veya büyük cezalarla sonuçlanır. 
  • Teokrasi inancı ve kurallarına karşı çıkmak çoğu kez ölümle veya büyük cezalarla sonuçlanır. 
  • Muhalif insanlar dışlanarak zulüm görebilir, sürgün edilebilir. 

Tarihçesi

Eski çağlardan beri medeniyetler ve siyasi otoriteler dine yakın bir noktada durmuştur. Günümüz de dahil olmak üzere bugüne kadar dinin müdahale etmediği hiçbir toplum görülmemiştir. Din, putperest toplumlarda bile her anlamda önemli bir noktada olmuştur. Bu sebeple “teokrasi” kavramı da Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet için bir rejim meselesi olmuştur

Teokrasinin tarihteki ilk örnekleri Hitit ve Urartularda görülür. Bu uygarlıklara dair tüm belgeler dini kaynaklardır. İlk siyasi birliği oluşturan Hititlerin, teokratik monarşi ile yönetildiği, yani güçlerini Tanrı’dan aldığına inanılan krallar tarafından yönetildikleri bilinmektedir. Diğer teokratik devletler ise İsrail ve Jean Calvin’in katı teokratik kurallarıyla yönetilen Cenevre’dir.

Avrupa Ortaçağı’nın siyasi tarihine bakıldığında genel olarak Vatikan’ın ve bu devletin başkanları olan papaların mutlak bir düzen kurma çabası ve bu çabanın karşısında duranlarla mücadeleleri yer alır. Bu anlamda Hıristiyanlığın öngördüğü ruhbaniyet esasına göre teokrasi de Hıristiyanlığın mutlak özelliklerinden biridir. Ancak Ortaçağ aynı zamanda kilisenin gücüne ve siyasal alandaki etkisine ciddi muhalefet hareketlerinin oluştuğu bir dönemdir. Özellikle burjuva sınıfının başarısı olan 1789 Fransız İhtilalı ile birlikte kilise ikinci plana düşmüş, laik yönetimler kurulmuştur.

İslam dünyasında ise batıdakine benzer teokratik yönetimler kurulmamış, sadece din adamlarının egemen olduğu bir siyasal yapı olmamıştır. Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu kurallar dahilinde düzenlenen bir hukuk devleti anlayışı olmuştur. Yönetim ve din ilişkileri açısından Osmanlı Devleti’nin teokratik olduğu savunulsa da daha mantıklı olan düşünce, yarı dini sistemin egemen olduğudur. Çünkü Osmanlı Devleti’nde ağır olan düşünce Allah inancıdır.

Tarihte, kendini ilah yerine koyan, kendine tabiatüstü yeteneklerin bahşedildiğine inanan siyasal liderlerin de yönetimlerine teokrasi denmiştir. Eski Firavunlar, Japon kralları bunlara örnek olarak verilebilir. Bu liderler sahip olduklarına inandıkları güçler sebebiyle tanrı yerine konduklarını düşünürler ve toplumları da bu çerçevede yönetirler.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın