Makaleler

Sinekli Bakkal Romanının Özeti ve Tahlili

Yazar: Ali Külek

Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal (The Clown and his Daughter) adlı romanını inceledik.

Sinekli Bakkal Romanının Özeti ve Tahlili

Sinekli Bakkal romanı, yazıldığı dönem göz önüne alındığında örneklerine sıkça rastlanan Doğu-Batı çatışmasını merkeze alan bir roman niteliğindedir. Sıkça işlenen bu konuyu ele alan Sinekli Bakkal romanı, aynı konuyu işleyen diğer romanlardan ayrı tutulması gerekir. Sinekli Bakkal romanı Türk edebiyatında ve dünya edebiyatında adını duyuran Halide Edip Adıvar’ın yazdığı önemli eserlerden biridir. Eserlerinin yanı sıra iyi bir konuşmacı olan Halide Edip Adıvar, yurtdışında da birçok konuşma gerçekleştirir. Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye gibi başarılı eserleri yazan Halide Edip Adıvar hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilmek için “Halide Edip Adıvar'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri” başlıklı yazımıza bakabilirsiniz. Bu yazımızda Halide Edip Adıvar’ın yazdığı Sinekli Bakkal romanının özetini verdikten sonra romanın tahlilini yapacağız.

Sinekli Bakkal Romanı Hakkında

Halide Edip Adıvar, bu romanını ilk olarak Soytarı ve Kızı (The Clown and his Daughter) adı ile İngilizce olarak yayımlar. 1935 yılında yayımlanan roman bir yıl sonra Türkçeye çevrilerek tefrika halinde yayımlanır. Romanın Türkçesi, ilk yazıldığı dilden birebir bir çeviri değil, Türk toplumuna uyarlanarak yeniden yazılmış halidir. Sinekli Bakkal romanı CHP Roman Yarışması’nda birincilik kazanır. Romanın filmi ve televizyon dizisi de yapılır.

Sinekli Bakkal Romanının Konusu

Sinekli Bakkal romanı yobaz bir anne ve soytarı bir babadan dünyaya gelen Rabia adındaki güzel sesi ile meşhur olacak bir kızın Doğu ve Batı kültürlerinin arasında ideal Türk kadınının nasıl olması gerektiğini konu alır. Din eğitimini küçük yaşta dedesinden alan Rabia, güzel sesi ile daha yüksek zümrelerin arasına katılır ve batı medeniyeti ile ilk etkileşimini burada yaşar. Roman bir karakterin hayat hikayesini anlatmak yerine karakterler üzerinden anlatmak istediği konuyu aktarır.

Sinekli Bakkal Romanının Teması

Sinekli Bakkal romanında tema Doğu-Batı çatışmasıdır. Evlilik, sınıf farklılıkları gibi temalara değinilse de romanda asıl işlenen tema Doğu kültüründen uzaklaşmadan Batı kültürünün faydalı olan özelliklerini alabilmektir. Sinekli Bakkal romanının başkahramanı Rabia da bunu en mükemmel şekilde başararak Doğu ve Batının mükemmel bir sentezini kendisinde toplamıştır.

Sinekli Bakkal Romanının Özeti

Olayların başladığı Sinekli Bakkal Sokağı, mahallenin merkezi bir konumundadır. Mahalle imamı Hacı İlhami’nin Emine adında bir kızı vardır. Emine ve mahallenin sakinlerinden olan Kız Tevfik, çocukluklarından bu yana birbirlerini sevmektedir. Emine’nin evlenme yaşı geldiğinde Tevfik ile evlenmek için kaçar ve diğer mahallenin imamına nikahlarını kıydırırlar. Emine babası tarafından koyu bir dinci olarak yetiştirilir. Bu yüzden ortaoyunu, zennelik, karagöz oynatmak gibi eğlence işleri ile uğraşan, şen şakrak ve her şeyi alaya alabilecek bir kişiliğe sahip Tevfik’e, evlenmek için bu işleri bırakmasını şart koşar. Tevfik mesleğini bırakıp ailesinden miras kalan bakkalı işleterek geçimini sağlayacağına söz verir. Evini terk eden Emine’yi babası mahallelinin içinde evlatlıktan reddeder. Tevfik, söz verdiği gibi bakkallık yapmaya başlasa da kısa sürede bu işten sıkılır ve bakkalı ihmal etmeye başlar. Tevfik’in ihmalkarlığında bakkaldaki ürünler bayatlar, bakkalın içi temizlenmediği için pis bir yer haline gelir. Gün geçtikçe Tevfik’in müşterileri dükkana uğramaz olur. Müşterilerin azaldığını anlayan Emine, bakkala el koyar ve işleri kendi kontrolüne alır. Kocası Tevfik, bakkalın çırağı durumuna düşer. Emine’nin idare ettiği bakkal yeniden düzene girer ve müşterileri tekrar artar. Emine, bakkalı idare ederken artık Tevfik’in işgüzarlıklarına dayanamaz ve Tevfik’i kovar. Evden kovulan Tevfik, sarhoş bir şekilde mahalleye rahatsızlık vermeye başlar. Mahalleli ve Emine’nin şikayeti üzerine Tevfik tutuklanır ve Gelibolu’ya sürgün edilir. Emine, hamiledir. Tevfik’ten ayrılır ancak karnında Tevfik’in çocuğunu taşımaktadır. Bir kız çocuğu olur. Kızın adını Rabia koyar. Tevfik’ten ayrıldığı içinde Babası İmam İlhami ile arası düzelir ve baba evine döner. Babası ve Emine, büyümekte olan Rabia’nın güzel bir sesi olduğunu fark eder. Bunun üzerine İmam İlhami, Rabia’yı hafız olarak yetiştirmeye başlar. Rabia’nın güzel sesi İstanbul’da çok çabuk duyulur. Birçok Kur’an dinletisine Rabia davet edilir. Birçok insan onu dinlemek için camilere ve mukavele yerlerine doluşur. Rabia’nın ünü, Zaptiye Nazırı Selim Paşa’nın eşi Sabiha Hanım tarafından duyulur. Rabia’yı dinlemek isteyen Sabiha Hanım, Rabia’yı Kur’an okuması için konağına davet eder.

Selim Paşa ve Sabiha Hanım, Rabia’nın sesine hayran kalır. Sabiha Hanım, Rabia’nın tüm eğitimini konakta almasını teklif eder. Dedesi İmam İlhami, teklifi hemen kabul eder. Rabia gündüzleri Selim Paşa’nın konağında Vehbi Dede’den musiki ve Peregrini’den Batı müzikleri ile ilgili ders alır. Akşamları ise Selim Paşa’nın adamlarının gözetiminde evine gönderilir. Rabia, ders sonrası evine döndüğü bir gün Babası Tevfik’in evinin ışıklarının açık olduğunu fark eder. Bundan olaydan sonra dedesi ve annesinin yerine babasının yanında kalmaya başlar. Bu durum çok geçmeden fark edilir. Rabia doğruca konağa gider. Selim Paşa, Rabia’nın kalacağı yeri ve yaşayacağı kişiyi seçme hakkının olduğunu söylemesi üzerine Rabia, gerici kafaya sahip dedesi ve annesi yerine eğlenceli biri olan babasını seçer. Dedesi Rabia’dan vazgeçmez. Çünkü Rabia’nın mukavele ve sohbetlerinden gelen bütün kazancı İmam İlhami almaktadır. Kız Tevfik, Rabia’nın tüm kazandığı parayı İmam İlhami’ye vermeyi teklif eder. İmam İlhami, işine gelen bu teklife hemen rıza gösterir. Ancak Rabia’nın annesi Emine, Rabia’dan nefret eder. Arkasından sürekli beddua eder. Aradan aylar geçtikten sonra mahalle kadınları Tevfik’e Emine’nin durumunun kötü olduğunu iletir. Anne ve kızı barıştırmak gerektiğini söylerler. Duruma üzülen Tevfik, Rabia’yı annesine gönderir. İsteksiz bir şekilde annesinin evine giden Rabia, annesi tarafından hiç hoş karşılanmaz. Nefreti geçmeyen Emine, Rabia’yı evden kovar. Bu ayrılıktan sonra Emine ve Rabia bir daha hiç görüşmeyecektir.

Rabia, babası Tevfik ile birlikte bakkalı çekip çevirmeye başlar. Rabia’nın bakkalda durduğu bir gün Bilal adında biri gelir. Rabia ile tanışmaya çalışsa da Rabia onu tersler. Bilal, Selim Paşa’nın bahçıvanının yeğenidir. Manastır’dan (Makedonya) yeni dönen Bilal ile Rabia’nın araları zamanla düzelir. Birbirleri ile yakınlaşsalar da Bilal’in mevki hırsı Rabia’nın ondan soğumasına sebep olur. Rabia, Bilal’den uzaklaşır. Rabia’yı kıskandırmak isteyen Bilal, Selim Paşa’nın kızı Mihri ile yakınlaşmak ister. Bilal’in bu amacı başarılı olmaz. Rabia Kur’an sohbetlerine gitmediği için İmam’ın para kaynağı tükenir. Rabia’nın annesi Emine yoksul bir şekilde ölür.

Kız Tevfik, bakkal dışında mahalle kahvehanesinde Karagöz oynatır. Ancak başka işlere de bulaşır. Selim Paşa’nın oğlu Hilmi, Jön Türklerin bir üyesidir. Müslümanların girmediği Fransız Postanesinden gelen gizli evrakları kadın kılığına giren Kız Tevfik gizlice Hilmi’ye ulaştırır. Sultan II. Abdülhamit, Selim Paşa’ya oğlu Hilmi ve etrafındakileri araştırması için emir verir. Hilmi’nin Beyrut’a gittiği bir gün Selim Paşa peşine adam takar. Ancak Hilmi’nin hiçbir olaya karışmadığı bilgisini alır. Kız Tevfik’in kadın kılığında postaneye gittiği bir gün postane çıkışında gözaltına alınır. Zindana atılan Kız Tevfik, Göz Patlatan Muzaffer tarafından işkence görür. Gördüğü işkenceye rağmen Hilmi’nin adını söylemez. Kız Tevfik’i Şam’a süren Selim Paşa, oğlu Hilmi’yi de Şam’a tayin eder.

Babası sürgün edilen Rabia, yalnız kalır. Yalnız kalan Rabia’ya en çok yardımı babasının arkadaşı, Cüce Rakım’dan görür. Rabia, babasını sürgüne yollayan Selim Paşa’nın konağına bir daha hiç gitmez. Ancak konakta çalışan arkadaşı Kanarya Hanım’ı da çok özler. Evlenip konaktan ayrıldığı haberini alır. Ramazan ayında Kur’an sohbetlerine devam eden Rabia, büyük bir yalıdaki mevlide çağırılır. Yalıdan içeri giren Rabia yüzlerce kadından oluşan kalabalığı görünce bir an şaşırır. Yine de güzel sesi ile okuduğu Kur’an, herkesi kendine hayran bırakmaya yeter. Mevlit kalabalığında arkadaşı Kanarya Hanım’ı gören Rabia çok sevinir. İki eski dost hasret giderirler.

Bu arada Rabia’nın hocalarından Peregrini annesinin vefatı üzerine ülkesine dönmek zorunda kalır. İstanbul’a döndükten sonra Vehbi Dede’ye Rabia’ya aşık olduğunu itiraf eder. Rabia’nın olgun karakteri ve güzelliği Peregrini’yi çok etkilemiştir. Rabia’ya olan sevgisi Müslümanlığa da ilgisini arttırır. Rabia da Peregrini’ye karşı bir şeyler hissetmektedir. Vehbi Dede’nin aracılığı ile konuşup anlaşırlar. Peregrini, İslamiyet’i kabul ederek Osman adını alır ve Rabia ile evlenir. Osman ve Rabia’nın mutluluğu çok uzun sürmez. Kültürel farklılıkları aralarında huzursuzluğa sebep olmaktadır. Ancak bu durum onların birbirlerine olan sevgileri ile atlatılır. Osman ve Rabia, ölen İmam İlham dedesinin evine taşınır. Rabia tehlikeli bir hamilelik geçirir. Osman, Rabia’yı kaybetmemek için çocuğu aldırmak istese de Rabia, doğum yapmak ister. Riskli bir doğumdan sonra erkek çocukları olur. Doğumdan sağ salim kurtulan Rabia’nın ünü İstanbul’da gün geçtikçe artmaktadır.

Bu arada Padişah’ın gözüne girmek için hiçbir şeyden çekinmeyen Selim Paşa, oğlu Hilmi’yi Şam’a gönderdikten sonra pişmanlık duymaya başlar. Kendi içindeki iç hesaplaşması sonucu görevinden istifa eder.

1908 yılında Meşrutiyet’in ilanı ile ülkedeki her şey değişir. Padişah taraftarı olan herkes yeni düzende kendilerine bir mevki kapmak için çabalamaya başlar. II. Abdülhamit döneminde sürgün edilen herkes geri döner. Dönenler arasında Kız Tevfik’te vardır. Vapurdan indiği anda omuzlara alınan Kız Tevfik neye uğradığını şaşırır. Tüm mahalle Tevfik’i karşılamaya geliştir. Vatan haini olarak sürülenler şimdi bir kahraman olarak karşılanmaktadır. Tevfik’i omuzlarına alan kişiler Tevfik’e işkence eden kişilerdir. Kız Tevfik, dede olduğu haberini damadı Osman ve Vehbi Dede’den alır.

Sinekli Bakkal Romanının Kahramanları

Rabia: Emine ve Tevfik’in Kızı. İnatçı ve yardımsever bir karaktere sahiptir. Dedesinin güzel sesini fark etmesi sonucu hafız olarak yetiştirilir. Küçük yaştan itibaren sesinin güzelliği tüm İstanbul’da duyulur. Dini eğitimini dedesinden almasına rağmen koyu bir dindar değildir. Rabia, Doğu ve Batı kültürlerini kendi içinde harmanlayabilen ideal Türk kadınını temsil eder.

Kız Tevfik: Rabia’nın babası. Ortaoyunu, Karagöz gibi seyirlik oyunlarda ustalaşmış biridir. Vurdumduymaz, eğlence düşkünü, paraya önem vermeyen ama arkadaşlarını ve yakınlarını da canından çok seven bir karakterdir. Romanda yanlış batılılaşmanın örneğini temsil eder.

Emine: Rabia’nın annesidir. Babası gibi koyu dinci ve parayı seven biridir. Ev işlerinde oldukça hamarattır. Mahalle çocukları ile hiç oynamayan ve hiç gülmeyen biridir. 17 yaşına geldiğinde Tevfik ile kaçar. Yönetmeyi sevdiği için Tevfik ile anlaşamaz. Kafasındaki ideal insan modeli babasıdır. Kindar yapısı onu gün geçtikçe ölüme yaklaştırır.

İmam İlhami: Mahallenin imamıdır. Cimri ve çıkarcı biridir. Para için her şeyi yapabilir. Yobaz bir karakteri vardır. Yeniliği, eğlenceyi sevmez ve sevenleri cehennemlik sayar. Hitabet yeteneği güçlüdür. Vaazlarında cehennemi kullanarak müminleri korkutmaya çalışır.

Selim Paşa: Zaptiye Nazırı’dır. Padişah’ın gözüne girmek için her şeyi yapar. Kendi gibi güçlü, kuvvetli bir erkek evlat istediği için karısını aldatır. Ancak bu ilişkisinden bir kızı olur.

Sabiha Hanım: Selim Paşa’nın karısı. Yönetmeyi seven, her şeyden haberi olmasını isteyen birisidir. Kocasının onu aldattığını bilmesine rağmen buna göz yumar. Kocasının başka birinden olan kızını kabul eder. Hayır sahibi ve merhametli biri olmasının yanı sıra eğlenceye de düşkün bir kadındır.

Peregrini (Osman): Yetenekli bir müzik hocası. Dünyada birçok şeyi tattıktan sonra 24 yaşlarında papaz olmaya karar verir. Ancak buradan sıkılınca İstanbul’a gelir. İnsanların inanışlarına saygılıdır. Heyecanlı ve atik bir kişiliğe sahiptir. Sohbet etmeyi çok sever. Müslüman olduktan sonra yeni hayatına alışmakta zorluk çekse de insanların yardımları ile atlatır.

Vehbi Dede: Rabia’nın alaturka hocasıdır. Yumuşak huylu, sevilen sayılan biri. Romanda birçok kez çözüm olarak ortaya çıkıyor.

Hilmi: Selim Paşa’nın oğlu. Jön Türkçüdür. Giyimine özen gösterir. Diğer gençlerden ayrılan bir duruşa sahiptir. Annesini çok sever. Romanda devrimci, aydın kitleyi temsil eder.

Sinekli Bakkal Romanında Mekan

Sinekli Bakkal romanı, anlattığı dönemin mekan koşullarını gerçekçi bir anlatım ile ortaya koyması bakımından önemlidir. Romanda mekan olarak II. Abdülhamit dönemi İstanbul’u anlatılır. Romandaki en önemli yer ise romana adını veren Sinekli Bakkal Sokağı’dır.

Sinekli Bakkal Romanında Zaman

Roman II. Abdülhamit dönemini anlatmaktadır. Emine ve Tevfik’in evlendiği dönemden 1908 Meşrutiyetin ilanına kadar olan uzunca bir zamanı anlatır.

Sinekli Bakkal Romanının Tahlili

İlk olarak İngilizce yazılan Sinekli Bakkal romanının geniş kahraman kadrosu II. Abdülhamit dönemi İstanbul’unun hemen hemen bütün kitlelerini anlatabilmeyi başarır. Romanda bütün bu kahraman kadrosunun hayatları Rabia karakterinin etrafında anlatılsa da aslında Rabia da romanın merkezinde değildir. Romanın merkezinde Doğu ve Batı çatışması vardır. Sinekli Bakkal romanı bir kahraman veya olay romanı olmaktan çok bir tema romanıdır. Altyapısal mesajları romanda çok iyi verilmiş ve kurgusundaki olaylar mantıklı bir şekilde anlatılmıştır. Romandaki hiçbir olay ve kişi boşuna değildir.

Dönemin durumunu anlatmak konusunda da başarılı olan Sinekli Bakkal romanı, insanların “Padişahım Çok Yaşa’dan, Yaşasın Devrim” moduna ne kadar çabuk geçebileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

Rabia üzerinden gösterilen geleneklerine bağlı kalarak nasıl modernleşilmesi gerektiği mesajı ile Rabia üzerinden örnek bir tip oluşturulur. Halide Edip, bu karakteri üzerinden aslında toplumu yönlendirmeye çalışmış ve yol göstericilik yapmıştır.

Kaynaklar

ADIVAR, Halide Edip, Sinekli Bakkal, Can Yayınları, İstanbul, 2010, 7. Basım

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın