Makaleler

İntihal Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

İntihal, alıntı bir sözcük olmakla birlikte TDK tarafından uygun görülen Türkçe karşılığı aşırmadır. Bizce, aşırmaktan ziyade bu durum fikir hırsızlığı..

İntihal Nedir?

İntihal, kendinize ait olmayan bir fikri kendi fikriniz gibi göstermek yani bir başkasının fikrini çalmak demektir. Fikir hırsızlığı tabirinin yanı sıra bu durum bir düşünce gaspıdır; emek hırsızlığıdır.. 

İntihal düşünce gaspıdır..

İntihal, bilimsel çalışmalarda, edebiyatta, sanatta, zanaatta; kısaca insanın olduğu her yerde karşımıza çıkabilir. Düşünmenin “bedava” olduğunu sanan bir zihniyet ürünüdür.. Dolayısıyla intihal konusu, doğrudan etik yani ahlak kavramı ile ilgilidir. Son zamanlarda, Türkiye’de yayılan intihal vakaları, Türkiye’nin intihali engelleyen yasalarının yetersiz olması bilimsel etiğe ciddi zarar vermekte ve elbette bu işten de en çok bilim etkilenmektedir.

İntihal vakalarının son zamanlarda artmasının nedenleri arasında internetin yaygınlaşması, özellikle sosyal meydanın çok sık kullanılması sayılabilir. Lakin, intihal; yazı bulunduğundan bu yana vardı. Bu bakımdan da intihalin bir tarihi var. Üstelik bu tarih hem doğu için hem de batı için var.

Biz, bu konuyu işlerken, Batı ülkeleri ve Doğu ülkelerinde intihalin tarihini, intihal için alınan tedbirleri inceleyip daha sonra ülkemizde intihalin durumunu tartışıp intihale teknolojinin katkılarını konuşacağız. Bu konuları konuşurken Doğu için intihal kavramı açık kaynak sayılan İslam Ansiklopedisinden; Batı için intihal konusunu da Walter Ong’un Yazılı ve Sözlü Kitabından; Abba, Oxford, Harvard Üniversitelerindeki etik derslerinden notlarla açıklamaya çalışacağız..

Doğu’da intihal denilince ne anlaşılırdı?

Doğu dünyasının, Batı dünyasına göre daha önce edebiyat ve sanat ile uğraştığını söylemek sanıyoruz ki artık malumu olan ilan etmek olacak. Ama bu durumu hatırlayarak intihali değerlendirmemiz lazım.. Çünkü intihal için edebiyatın, sanatın ve bilimin olması lazım. Bunlar, özellikle söz ve şiir; yani edebiyat, Arap dünyasında Cahiliye Devrinden bu yana vardı. Araplar, savaşları da barışları da sözle, şiirle yaparlardı; en azından eski dönemlerde..

İntihal sözü tam anlamıyla “Başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme veya başkalarının konularını benimseyip değişik bir biçimde anlatma, intihal.” ( TDK, Güncel Türkçe Sözlük, “aşırma” sözü ) şeklinde tanımlanmıştır. Aslen intihal sözü de dava anlamına gelen nihle/ nuhle sözcüğünden gelmektedir. Arapçadır. Arap edebiyatında intihal sözü yerine hırsız anlamına gelen sirkat sözünden türeme “serika” sözü de kullanılır ve bu sözcüğün de anlamı “çalınmış söz ya da şiir” demektir. Görüldüğü gibi, Arap edebiyat eleştirmenleri, alimleri bu duruma direk hırsızlık demişlerdir.

İntihal kelimesinin uzun bir zaman “alıntı” anlamıyla düşünülmesinin nedeni, kimi müelliflerin intihal eylemi yerine “ahz” yani alıntı kelimesini kullanmaları ve ahz - alıntı yaptıklarını ileri sürmesidir Doğu dünyasında.

Çalınmış söz ya da şiir meselesi Arap tenkitçileri çok defa meşgul etti. Münekkitler, yani eleştirmenler intihali tespitin yanı sıra intihal ile alıntıyı ya da esinlenmeyi de ayırmak zorunda kaldılar. Bu konu hakkında farklı görüşler öne sürüldü, EBU AMR B ALA gibi çok değerli münekkitler ve MÜTENEBBİ gibi mükemmele yakın eserler kaleme alındı.

Sanılmasın ki intihal, sadece bu dönemin sorunu. Bir Emevi şairi, kendi dönemi için şu sözler sarf etmiştir: “ Biz şairler, kuyumculardan daha hırsızız” ( İslam Ansiklopedisi, İntihal maddesi. Ana Kaynak MERZÜBANİ, s.225 ). Tabii bu sözden devrinde kuyumcuların da hırsız olduğu çıkarılsa da bu başka bir yazının konusu olacak..

Eserlerdeki her benzerlik intihal değildir. Bu bakımdan şu zarif söz söylenmiştir EBU AMR B. ALA tarafından “Şiir, üzerine sayısız ayak izleri bulunan geniş bir kumsaldır.” (İslam Ansiklopedisinden alıntıdır. Asıl kaynak yine Ebu Amr B. Ala’nın yazdığı MÜTENEBBİ). Benzerlik ile alıntının da Arap tenkitçileri arasında ayrımı vardı. Eğer bir şair kendi çağında kendisiyle denk bir şair ile benzer sözler yazmışsa buna TEVARUH, eğer bir şair, kendisinden daha önceki çağda yaşayan bir şairin sözlerine benzer sözler söylemişse buna da SERİKA denirdi. Kimi eleştirmen, tevaruh sınırlarını genişletip farklı seviyedeki şairlerin benzerliklerini de tevaruh saymıştır. Bunun yanında sadece söz benzerlikleri değildir konu. Pek çok eleştirmen sadece sözdeki benzerliği değil; anlamdaki benzerliği de incelemiştir.

Bu dönemlerde de intihali suç saymayan tenkitçiler vardı. Lakin, konu bilim değil; edebiyat olduğunda intihalin bulunması, hatta intihal sayılan ögeler bile karmakarışıktır. Bu bakımdan pek çok Arap tenkitçi dünyada söylenmeyen söz, yazılmayan şiir olmadığını yeryüzünden söylenmemiş hiçbir söz ve fikrin olmadığını dile getirip intihali bir daha düşünmemizi sağlamışlardır. Edebiyat için konuşursak, bu tenkitçilere göre asıl önemli olan söz değil; onu işlemektir. Hatta bu yüzünden intihal, bir nevi söz sanatı olarak görülüp iktibas sanatının bir kolu gibi görülmüştür. Bu görüş, edebiyat için, şiir için söz konusu olabilir. Ölüm konusunu işleyen milyonlarca şiir, roman, öykü olabilir ama sadece bir tanesi sizin için iyidir; o iyilik de konusu değil; konuyu işleyiş biçimi yani üslubudur.

Doğu dünyasında intihal konusunu işleyen eserler yazılmaya Abbasiler döneminde başlandı. Üstelik Abbasi döneminin başından bu yana serika ve intihal üzerine eserler görülmektedir. Tabii burada nazire olayı da önemlidir. Aslen Emeviler döneminden beri intihal de nazire de vardır. Nazire, bir şairin; beğendiği bir şairin şiirini aynı ölçülerle yeniden yazması, taklit etmesi demektir. Nazire yazılan şair, iyi şair demektir. En çok nazire yazılan şair, en çok taklit edilmek şair, en çok öykünülen şair demekti. Ama birçok nazirenin intihal olduğu görülmektedir ve Emeviler döneminden bu yana da bu konu tartışılmıştır.

Türk edebiyatının eski Türk edebiyatında dönemindeki intihaller

Sünbülzade Vehbi’nin dizeleri intihal hakkında şu cezanın vacip görüldüğünü dile getirir:

Sirkat-i şiir edene kat-i zeban lazım

Böyledir şer-i belagat fetava-yı Sühan

Sirkat-i şiir, intihal yerine kullanılan bir terimdir; şiirin hırsızı anlamına gelir. Bunu yapan şaire de “düzd-i Sühan” yani söz hırsızı denir. Bu anlamlarla, Sünbülzade Vehbi, şunu demek ister: Söz fetvalarına ve belagatin kurallarına göre, şiir hırsızlığı edenin dili kesilmeli !

İntihal, eski kitaplarda “şair geçinenlerin tutulduğu bir hastalık” olarak da geçer (İslam Ansiklopedisi, intihal maddesi s.350). Üstelik intihal tespiti ya da intihalin çeşitlerine göre terimler dahi geliştirilmiş.

Türk edebiyatının Osmanlı edebiyatı dönemindeki intihaller, Arap ve Fars edebiyatındaki Türkçeye uyarlamak gibi beynelmilel bir şekilde görülüyordu genelde. Bu uyarlamada redifler aynı olabiliyor, mefhumlar aynı olabiliyor ve hatta manası bile aynı olabiliyordu. Büyük şairler, adı şiir meclislerinde anılan şairler bu intihalleri yaptıkları zaman ona “iktibas” diyebiliyorlardı.

İntihal, yazılı dilde kontrol edilebilen bir durumdu. Bu bakımdan halk edebiyatında intihalin izini sürmek bir hayli zor…

Batı’da intihal ne demekti?

İntihal, yazı ile başlamıştır. Yazının, düşünceleri aktaran bir mekan olduğu anlaşılmış ve düşünce ancak yazı ile saklanmış ve kalıcı hale getirilmiştir. Doğu ülkelerinde de Batı ülkelerinde de düşünce ve edebiyat ile para kazanılmaya başlandığından bu yana hırsızlıklar yani intihaller de görülmeye başlanmıştır. Bilginin, yazının, para ettiği Avrupa’da, düşünce bir mal gibi görülüp düşünce hırsızlığı da basbayağı gasp ya da hırsızlık olarak değerlendirmiş. Sonuçta, düşünmek ve yazmak bir meslek haline geldiğinde, durum iş ahlakına kadar uzanmış.

Matbaa, Batı dünyasına geldi geleli insanlar düşüncelerini daha kolay yaymaya başladı. Yavaş yavaş aristokrat kesimin çökmesi, eğitimin yaygınlaşması, bilim ve sanatın kilise yönetiminden alınıp önce devlete ardından da üniversitelere ve sanat akademilerin verilmesi ile fikir, para eder bir hal aldı.. Avrupa, Rönesans ve Reform öncesi soyada ve kas gücüne bağlı iken, Reform ve Rönesans sonrası akla ve halka yaslanır hale geldi. Eskiden saraya ya da kiliseye çalışan veya sadece aristokrasi adın sanat ve bilim yapanlar; şimdi düşüncelerini daha büyük kitlelere tanıtır hale geldiler. Bu durum, yani fikirlerin yayılması durumu, fikirleri aşırma fikrini de ortaya çıkardı. Aynısı Doğu’da olmadı mı? Elbette oldu. Doğu dünyasında şairler ve ilim adamları saray koruması altındayken, sarayların yıkılıp Cumhuriyetlerin peyda olması ile bu durum değişti. Sanatçılar ve alimler Osmanlı’da Enderun içinde yetişirken bir anda köyden de aydınlarımız çıkmaya başladı. Bu durum, fikirlerin yaygınlaşmasını sağladığı gibi, gereksiz fikirlerin ya da fikir hırsızlığının da ortaya çıkmasını sağladı. Bugüne kadar bu durumun hukuki anlamda bir yaptırımı olmadı. Yani bir hapse atılma gibi. Ama akademi camiasından dışlanma ya da disiplin cezaları gereği görevden uzaklaşma ve hatta unvanın alınmasına kadar gitmiştir birçok vaka.

Yalnız şu dönemde Batı dünyasında, intihal eskisi kadar ağır suçlara maruz bırakılmıyor. Daha sonra intihale tanık olup olunmadığı ile ilgili sorular ile mesele üstten sorgulanıyor. İntihal, fark edilmediği taktirde sorgulanmıyor.. Bu durum elbette teknoloji sayesinde çözüm bulabilir..

Teknolojinin intihal vakaları için olumlu ve olumsuz etkileri..

Teknoloji, intihal vakalarını arttırdı. Özellikle Twitter aleminde, bir fikri, hiçbir yaptırım olmadan kopyalayıp, kendi fikriniz gibi gösterebilirsiniz. Twitter şöyle bir incelendiğinde, aynı fikrin defaatle aynı sözlerle “twit” atıldığını göreceksiniz. Aynı durum Facebook ve hatta Instagram için dahi geçerli. Çünkü intihal dediğiniz durum, illa ki bir yazıyı kopyalamak değil. Bir resim, fotoğraf ya da video da çalınabilir ya da kopyalanabilir.

Bu durumun yanı sıra, artık makalelerin, tezlerin, bilimsel ve sanatsal çalışmaların insanların kolaylıkla ulaşabileceği internete koymak, internetin tarihleri saliyesine kadar kaydetme özelliği, intihallerin izini sürmeyi kolaylaştırmaktadır. Hatta yazılar, tüm internet tabanı taratılarak kontrol edilebilir. Bunun için özgünlük programları bulunmakta. Ama elbette kişinin tezini ya da çalışmasını internete koyması gerekir ki veri tabanında örtüşme sağlansın..

İntihal vakaların çözümler…

İntihal vakaları, tüm dünyada hırsızlık ile eş tutulmalı. Fikirlerin soyut olması onun çalınmayacağı anlamına gelmez çünkü fikirler, kağıtlara yazılarak zaten somut hale gelir. Bu bakımdan, klasik cezalar, ahlak kurallarına uymadığı için onun akademiden ya da sanat camiasından dışlanması bir çözüm değildir. Bu işlerin mahkemesi olmalı, insanlar haklarını aramalı. Bir etik kurulu oluşturmalı ve kesinlikle iltimas sağlanmamalı..

Kaynaklar

İslam Ansikopedisi, İntihal Maddesi, İsmail Durmuş
Nazan ÖZENÇ UÇAK ve Hatice Gülşen BİRİNCİ, Bilimsel Etik ve İntihal; Scientific ethics and plagiarism, Türk Kütüphaneciliği 22, 2 (2008), 187 – 204
Nazan ÖZENÇ UÇAK, Bilimsel İletişim ve İntihal
Şevkiye KAZAN, Divan Şiirinde Önemli Bir Leitmotif : Sühan Redifli Şiirler : http://jas.cankaya.edu.tr/gecmisYayinlar/yayinlar/04dec/sk.pdf
Berna ARDA, Bilim Üretiminde Dürüstlüğün Anlamı ve “İntihal” Üzerinee, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık - 2009

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın