Makaleler

Folik Asit'in (Folat) Faydaları Nelerdir?

Yazar: Çisem Soylu
Folik Asit'in (Folat) Faydaları Nelerdir?

Folik asit (folat) birçok kadının hamilelik döneminde tanıştığı vitaminlerin başında gelir. Bu döneme kadar herhangi bir tahlilde eksikliğini görmediğimiz sürece adını pek duymadığımız bu vitamin aslında hepimiz için büyük önem taşıyan bir vitamindir. Folik asit B9 vitamini yani M vitamininin kimyasal adıdır. Tüm B grubu vitaminlerinde olduğu gibi B9 vitamini yani folik asit de karbonhidrat ve yağların işlenmesinde ayrıca sinir sistemi sağlığının korunmasında çok önemli bir rol oynar.

Folik asit (folat) suda çözünebilen vitaminler arasında yer alır. Vücudumuz folat hazırlama yeteneğine sahiptir ancak gün içerisinde ihtiyacı olduğu kadarını kullanıp kalanını dışarıya attığı için sürekli bir depolama durumu söz konusu değildir. Bu sebeple gerekli dönemlerde (gebelik, diyet vb.) dışarıdan vitamin takviyesi olarak alınabilmektedir.

Dr. Ben Lynch’in yaptığı araştırmalar sonucu folik asit ve folat arasındaki farkları ortaya koyan bir makalesi mevcuttur. Bu makalede folik asitin tamamen insan üretimi ve sentetik bir ürün olduğundan, kana çabuk çabuk karışmasına rağmen vücut tarafından hiçbir şekilde etkin kullanılamadığından bahsedilmektedir. Bunun aksi olarak folatın doğal yollardan alınan ve vücut tarafından çok etkin bir şekilde kullanılan bir vitamin olduğunu iletir. Özellikle koyu yeşil yapraklı yeşilliklerden bol miktarda folat alınabileceğini ancak herhangi bir sebepten ötürü folatı doğal yollardan alamayan kişilerin yapmaları gereken vitamin takviyesinin metil folat ve folinik asit yönünde olması gerektiğinin altını önemle çizmektedir. Metil folat ve folinik asidin folatın yerini tutabileceğini iletmektedir. Folik asitin vücut tarafından çok çabuk emilip kana karışıyor olmasının vücudun bu vitamini kullanabildiği anlamına gelmediğini söyler. Bunun sebebi olarak da işe yarar hale gelebilmesi için hücre içine girebilmesi gerektiğini hatırlatır ve folik asitin hücre içine giremediği için işlevselliğinin olmadığını söyler. Dr. Ben Lynch’e göre folat içeren besinler tükettiğinizde folat bağlama proteinlerinin bu besinlere bağlanıp bu besinlerdeki folatı kanda taşımaya başlıyor. Daha sonra bir folat reseptörüne bağlanıp bu sayede hücre içine geçebiliyor. Hücre folatı kendi yeteneği ile alıp dilediği şekilde kullanabiliyor. Bununla birlikte dışarıdan folik asit aldığınızda folik asit de yine folatta olduğu gibi folat bağlama proteinlerine bağlanıyor, bu sayede folat reseptörlerine de bağlanıyor ancak sorun burada başlıyor çünkü bağlandığı folat reseptörünü tıkıyor. Bu aşamada sizin doğal yollardan aldığınız folat bu tıkanıklık yüzünden hücreye taşınamıyor.

Her vitamin grubunda olduğu gibi folatı da doğal yollardan almak vücut için en doğru ve sağlıklı olandır ancak doğal yollardan yeterli miktarda vitamin alımı gerçekleştiremiyorsanız doktorunuzun önereceği şekilde dışarıdan alımını gerçekleştirebilirsiniz. Dr. Ben Lynch’in araştırmasından bir bölümü de konu hakkında bilginiz olması amacıyla paylaşmak istedik. İlgili araştırmanın yer aldığı Youtube videosuna yazının kaynaklar bölümünden ulaşabilirsiniz.

Folik Asitin (Folat) Sağlığa Faydaları Nelerdir?

Gebelik döneminde anne ve bebek için faydalıdır: Yazının başında da belirtmiş olduğumuz gibi folik asit birçok kadının gebelik ya da gebelik planlanan dönemde tanıştığı bir vitamindir. Bazı doktorlar gebelikten 1 yıl önce folik asit kullanımına başlamayı önerir. Bazılarına göre ise gebeliğin ilk 3 ayında günde 400 mg olacak şekilde folik asit alımı yeterlidir. Gebelik döneminde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineral ihtiyaçları normal dönemlere göre oldukça değişken ve daha fazladır. Bu vitamin ve minerallerin miktarları zamanla büyüyen bebeğin ve annenin ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterebilir. Folik asit bebeğin anne karnındaki yolculuğunda gelişimi için oldukça önemli bir vitamindir. Kemik iliğinin görevini eksiksiz yerine getirmesi, protein sentezi ve hücre çoğalmasını desteklemek gibi önemli görevleri bulunur. Folik asitin DNA ve RNA üretiminde oldukça kritik bir rolü vardır. Yapılan birçok araştırmada gebelik döneminde yeterli folik asit alındığı takdirde bebekte sinir sistemi hastalıklarının görülme olasılığının büyük ölçüde azaldığı söylenmektedir. Nöral tüp defekti olarak adlandırılan merkezi sinir sistemi hastalıkları farklı derece ve ölçülerde görülebilmektedir. Örnek vermek gerekirse bu nöral tüp defekti sorunlarının en basiti olarak adlandırılan Spinabifida da omurgada ufak miktarda açıklık oluşur. Spinabifida’nın tam tersi olarak bu hastalığın en ileri formlarından olan Anensefali de ise bebeğin kafa tasının ve beyninin bir kısmının ya da tamamının oluşmadığı görünmektedir. Ayrıca anensefali hastalığına sahip bebeklerin gözleri tıpkı kurbağaların gözleri gibi dışarı çıkık durumdadır. Bu sebeple bu hastalık halk arasında kurbağa çocuk hastalığı olarak bilinir.

Felç olma riskini azaltır: Homosistein kanda bulunan aminoasitlerden biridir ve protein yapma özelliğine sahiptir. Homosistein oranının yüksek olması çeşitli kalp hastalıklarına, beyin ve sinir sistemi hastalıklarına yol açar. Folik asit kandaki homosistein seviyesinin düşürülmesine yardımcı olduğu için felç olma riskini azaltır.

Kalp sağlığının korunmasına yardımcı olur: Homosistein oranının artması kan damarlarında hasara ve kan pıhtılaşmalarının artmasına sebep olur. Bu durum kalp sağlığı için oldukça zararlıdır. Yeterli folik asit ( folat ) alımında homosistein seviyesi düşeceği için bu sorunlar da ortadan kalkmış olacaktır.

Şeker hastalığına iyi gelir: Trigliseridler kanda bulunan yağ türlerinden biridir. Hayvansal ve bitkisel yağların ana bileşenidir. Yapılan araştırmalara göre Kanda bulunan trigliserid yükseldiğinde tip 2 diyabetin oluşmasıyla ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Yeterli folik asit alımı trigliseridlerin dağılımına yardımcı olduğu için bu riski düşürmektedir.

Alzheimer ve demans ( bunama ) riskini düşürür: Son yıllarda yapılan birçok araştırmada folik asit eksikliğinin kandaki Homosistein seviyesinin artmasına sebep olduğu tespit edilmiştir. Homosistein yüksekliğinin zararlarından biri de sinir hücrelerinde yarattığı tahribattır. Bu tahribat kişilerde Alzheimer ve demansa yol açmaktadır. Bu sebeple yeterli folik asit alımıyla kandaki Homosistein seviyesi kontrol altına alınabilir ve Alzheimer ve demans riski düşürülebilir.

Kolesterolü düşürür: Düzenli folik asit alımı kandaki kötü kolesterolün ( LDL ) düşürülmesine yardımcı olur. Bununla birlikte normal kolesterol seviyesini yükseltir. Kötü kolesterolün yüksekliği de yine kandaki Homosistein seviyesi ile alakalıdır. Folik asit kandaki Homosistein seviyesini düşürdüğü için kolesterolü de önemli ölçüde etkiler.

DNA’yı korur, kanser türleriyle mücadele eder: Yapılan birçok araştırmada kandaki folik asit seviyesinin yeterli olmadığında beyin kanseri, yemek borusu kanseri ve serviks kanseri riskinin arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca folik asit DNA ve RNA sentezinde önemli rol oynadığı için sağlıklı hücrelerin bölünmesi ve çoğalmasında büyük bir görev üstlenir.

Kırmızı kan hücresi üretimini destekler: Kırmızı kan hücrelerinin eksikliği zamanla anemiye yol açabilir. Yeterli miktarda folik asit alımı kırmızı kan hücrelerinin üretimini destekler ve anemi riskini azaltır. Kırmızı kan hücrelerinin normal aralığı kadın ve erkeklerde şu şekildedir.

  • Kadınlarda: Mikrolitrede 4.2 ile 5.4 milyon arasında kırmızı kan hücresi (cells/mcL)
  • Erkeklerde: Mikrolitrede 4.7 ile 6.1 milyon arasında kırmızı kan hücresi (cells/mcL)

Doğurganlığı arttırır: Folik asit gebelik dönemindeki kadınlar için önerildiği gibi erkeklerin doğurganlığının arttırılması için de önerilmektedir. Yapılan araştırmalarda yeterli folik asit alımında erkeklerdeki doğurganlığın % 20 – 30 oranından arttığı gözlemlenmiştir.

Depresyonla mücadelede önemli rol oynar: Yapılan birçok araştırmada depresyon döneminde olan hastaların folik asit eksikliği gözlemlenmiştir. Bununla birlikte bu hastalarda yapılan tedavilerde folik asit kullanımında daha hızlı iyileşme gözlemlenmiştir. Bunun yine kandaki Homosistein miktarı ile bağlantısı vardır. Homosistein seviyesi yükseldiğinde sinir sisteminde tahribatlar meydana getirmektedir. Folik asit kandaki Homosistein seviyesini düşürdüğü için depresyonla mücadelede önemli rol oynar.

Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur: Folik asit eksikliği vücuttaki savaşçı hücrelerin ( beyaz kan hücrelerinin ) sayısını azalmasına ve bununla birlikte enfeksiyonlarla mücadele etme yeteneklerinin düşmesine sebep olur. Yeterli folik asit alımı beyaz kan hücrelerinin artmasına ve daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur.

Saç sağlığı için oldukça faydalıdır: Yeterli miktarda folik asit alımı saçların daha hızlı ve sağlıklı uzamasına yardımcı olur. Ayrıca folik asit eksikliğinde saçlarda beyazlama da görülmektedir.

Akne ve sivilce problemleriyle mücadele eder: Folik asit vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olduğu için eksikliğinde bu görevini yerine getiremediği için sivilce ve akne problemlerine yol açabilir. Dolayısıyla yeterli folik asit alımında toksinlerin atılma süreci de düzene gireceğinden bundan kaynaklanan sivilce ve akne sorunları da ortadan kalkacaktır.

Folat Hangi Besinlerde Bulunur?

  • Koyu yeşil yapraklı sebzeler
  • Baklagiller
  • Kuru otlar ( kekik, fesleğen vb. )
  • Avokado, mango, kivi, papaya, nar, muz, portakal
  • Fındık, ay çekirdeği, yer fıstığı, ceviz
  • Patlıcan, mısır, brüksel lahanası, kereviz, lahana, soya fasülyesi, bamya, bal kabağı
  • Ciğer
  • Buğday ekmeği
  • Tahin

Kaynaklar

Dr. Ben Lynch'in folik asit ve folat üzerine sunumu: https://www.youtube.com/watch?v=oZzR1NMg0hM

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın