Makaleler

Falih Rıfkı Atay Hayatı ve Edebi Kişiliği

Yazar: Diba Bahadıroğlu
Falih Rıfkı Atay Hayatı ve Edebi Kişiliği

Falih Rıfkı Atay, 1894 yılında Osmanlı devleti vatandaşı olarak doğmuş 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak doğduğu kent olan İstanbul’da vefat etmiştir. Gazeteci, yazar ve milletvekilidir.

Milli edebiyat döneminin etkin isimlerindendir ama en çok Mustafa Kemal Atatürk’e olan yakınlığı ve onun hakkında yazdıkları doğru bilgiler ile tanınır. Bu bakımdan Falih Rıfkı Atay’ın önce hayatına daha sonra edebî hayatına göz atacağız.

Falih Rıfkı Atay’ın Hayatı

Ailesi Sakarya’da gelen Falih Rıfkı Atay’ın babası Hoca Hilmi Efendi annesi Huriye Cemil Hanımdır. Ortaokul yılları Mekteb-i Tahsil Mektebi’nde liseyi ise Mercan İdadisi’nde okudu. Tüm eğitim hayatı İstanbul’da geçti . Edebi zevki Mercan İdadisi’nde edebiyat öğretmeni Celal Sahir Bey idi ayrıca Orhon Seyfi Orhon ile aynı okulu paylaşarak oluştu. 1908 yılında şimdiki İstanbul Üniversitesindeki  edebiyat fakültesine girdi.  O zamanlar II.Meşrutiyet ilan edilmişti.

1912’de edebiyat fakültesinden mezun olmadan önce 1911 yılında Servet-i Fünun dergisinde genç yazarlar köşesinde yazıları yayımlandı. 1991 yılında Tecelli ve 1912 yılında Kadın adlı dergilerde şiirleri yayımlandı. Bu şiirler birçok edebiyat eleştirmenine göre Ahmet Haşim ve Cenap Şahabettin’in şiir tarzını andırıyordu.

1913 onun  için önemli bir yıldır çünkü hem siyasi düşünceleri hem de gazetecilik anlayışı gelişmeye başladı. Sadaret ve Dahiliye Bakanlığı kalemlerinden birinde işe bu yıllarda giren Falih Rıfkı Atay  Talat Paşa ile birlikte resmi görevlere katılmaya başladı. Bu resmi  görevlerden birisi Bükreş idi. Bükreş’e gittiği zaman Tanin gazetesinde söyleşiler göndermeye başladı. Gazeteciliğe böyle adım attı, ayrıca Bükreş’te Türkçülük akımına kapılarak Türkçülük ile ilgili yazılar yazmaya başladı.

I. Dünya savaşı yıllarında asker olmuştur. Subay olarak Suriye cephesine gitmiş ve orada da Cemal Paşa ile tanışmış onunla birlikte çalışmıştır. “Zeytindağı” adlı eserinde oradaki cephenin durumunu en iyi şekilde anlatır. Ayrıca Suriye ve Filistin cephelerinde yaşadıklarını “Ateş ve Güneş” adlı eserinde toplamıştır 1918 yılında. 

“Ateş ve Güneş” adlı eserini çıkardığı yıllarda Ali Naci Karacan, Necmettin Sadık Sadak ve Kazım Şinasi Dersan ile birlikte Akşam gazetesini kurdu. I. Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin yenik çıkması ile Milli Mücadele dönemi yaşanmıştı ve Akşam gazetesinde Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılar yazmaya başladı.  Milli Mücadeleye can-ı gönülden destek veren Falih Rıfkı Atay, o zamanlar Milli Mücadele’yi destekleyenlerin yargılandığı Damat Ferit Paşa tarafından kurulan mahkemede yargılandı, üstelik istenilen ceza idamdı ama beraat etti. 10 Eylül 1922 tarihinde Anadolu’ya inerek Kurtuluş Savaşı’nı direk gözlemleme şansı buldu.

“Tanin” ve “Hakimiyet-i Milliye” adlı gazetelerde Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılar yazmaya devam etti. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra savaşın yıkıntılarını gözlemlemek üzere Tetkik-i Mezalim Heyeti’ne katıldı. Bu heyette Yakup Kadri Karaosmanoğlu,  Halide Edip Adıvar da vardı. Bu heyet, Yunanlılar İzmir’den denize atıldıktan sonra Batı Anadolu’ya giderek burada zarar tespiti yaptılar. Hatta Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “Yaban” adlı eserinde bu geziden ilham almıştır. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi açılınca milletvekili olarak meclise girdi ve 27 yıl boyunca milletvekilliği görevini sürdü. Bu süre zarfında Bolu ve Ankara’dan milletvekili oldu.

Gazeteciliği hiçbir zaman bırakmadı, milletvekilliği yaparken dahi “Hakimiyet-i Milliye”, “Ulus” ve “ Milliyet” gazetelerinde baş yazarlık görevinde bulundu. Yazılarında Atatürk devrimlerini ama özellike harf devrimini sıkça savundu. 1937 yılında II. Dünya Savaşına  karşı diğer devletlere askeri gücü ispat ve tatbikat amaçları ile yapılan Trakya Manevralarına katıldı. Ayrıca aynı yıllarda hem “Ulus” gazetesinin baş yazarı hem de Ankara şehir planları jürisindeydi. Falih Rıfkı Atay 1937 döneminde İmar Komisyonunda başkanlık görevinde bulunmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk ile İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasından sonra tanıştı ve onun dostluğuna nail oldu. Daha sonra Atatürk hakkında ”Atatürk’ün Bana Anlattıkları “(1955), “Çankaya “1961) ve “Atatürk Ne İdi?” adlı kitapları yayımladı. Bu kitaplar halen Atatürk hakkında bilinen en doğru bilgilere ulaşabildiğimiz eserlerdendir.  Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün hayatına hem bir edebiyatçı gözünden bakmış hem de bir dost gözünden bakmıştır.

1950 yılında DP yani Demokrat Parti kurulunca 1952 yılında “Dünya” gazetesini kurdu. Hayatından belki de ilk kez muhalif konumunda yazılar vermeye başladı.  Yeni iktidarın Atatürk’ün devrimlerini tam olarak savunmadığından şikayetçidir ve bu bakımdan kendi gazetesinde de Atatürk devrimlerini hatırlatarak bu devrimleri savunur. 20 Mart 1970 tarihinde ölünceye dek kendi gazetesinin başyazarıdır ve Atatürk devrimlerinin savunucusu olmuştur. Mezarı Zincirlikuyu mezarlığındadır.

Hayatı Boyunca Yaptığı İşler

Falih Rıfkı Atay’ı anlamak için onun hayatında yaptığı işleri iyice bilmek gerekir çünkü edebiyatımızda daha çok kurgu şeklindeki romanları ile değil anı türündeki eserleri ile yer etmiştir:

  • 4. Ordu Komutanı Emir Subaylığı, 
  • Bahriye Nezareti Hususi Kalem Müdür Yardımcılığı, 
  • Hakimiyet-i Milliye, Milliyet, Ulus, Aksam Gazeteleri Başyazarlıkları – yazarlık , 
  • TBMM II., III. ve IV. Dönem Bolu, V.VI., VII. ve VIII. Dönem Ankara Milletvekilliği 
  • II. ve III. Dönem Divan-ı Riyaset Katipliği, 
  • Divan-ı Riyaset İdare Memurluğu
  • IV. Dönem Uluslararası Parlamentolar Birliği Türk Grubu Üyeliği 
  • İmar Komisyonluğu Başkanlığı
  • Trakya Manevraları’ndaki görevleri

24 Temmuz “ Basın Bayramı” fikri ona aittir. Falih Rıfkı Atay, Türk basınındaki sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her 24 Temmuz’da “Basın Bayramı” fikrini ortaya atmıştır.

Falih Rıfkı Atay’ın Edebiyatımızdaki Yeri

Falih Rıfkı Atay, Milli Mücadele dönemi yazarlarından kabul edilir. Cumhuriyet döneminde de önemli bir edebiyatçımızdır. Asker, yazar, gazeteci ve aynı zamanda milletvekilidir. Türkçülük akımını desteklediği bilinmektedir.

Anı, gezi yazısı, fıkra, monografi türünde eserler vermiş ayrıca birçok tarih incelemesi de yapmıştır. Eserleri bir edebiyatçıdan çok tarihe tanıklık eden türden yazılardır. Bu bakımdan ele aldığı başlıca konular : Batılılaşma, Atatürk ve Atatürk devrimleri, Kurtuluş Savaşı yılları, Cumhuriyet, devrimlerdir.

Atatürk’ü yakından tanıdığı için “Babamız Atatürk” , “Atatürk Ne İdi?” (1968), “Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri “(1955),”Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin “(1955)  adlı kitapları yazmış, ayrıca meşhur Çankaya sofralarını anlattığı “Çankaya”(1961) adlı eserini meydana getirmiştir. Eserleri bu bakımdan tarihe tanıklık eder niteliktedir. Yalnız edebi değerleri düşük eserler değildir bunlar.

Gezi yazısı ve anı türündeki yazılarını topladığı eserleri,  Cumhuriyet dönemi için bu iki türün en düzgün örnekleridir. Ayrıca Cumhuriyet döneminin en etkili gazetecilerindendir.

Falih Rıfkı Atay, dil kullanımı olarak oldukça sade bir anlatıma sahiptir. Türkçesi duru ve açıktır. Dönem aydınları gibi Türkçeye yabancı unsurlar karıştırmayı sevmez. Süssüz ve sanatsız bir anlatımı ile her kitleye hitap eden eserler yazmıştır.  Belki bu duru anlatımı onun gazeteci olmasından kaynaklanmaktadır. 

“Zeytindağı” adlı eser 100 temel kitap listesinde uzun süre kalmıştır. Orada anlatılan özellikle Adana, Hatay yöresi, Cemal Paşa ve I. Dünya Savaşının çirkin yüzü, ihanet tarihimizi anlamamız açısından gayet önemlidir. Ayrıca bu eser, Falih Rıfkı Atay’ın dünya görüşünü anlamamız açısından yol göstericidir. Eser, hala ortaokul seviyesinde tavsiye edilen kitaplar arasındadır.

Eserleri

Anı

  • Ateş ve Güneş (Suriye ve Filistin savaş anılan, 1918),

  • Zeytindağı (1932),

  • Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri (1955),

  • Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin (1955),

  • Çankaya (1961),

  • Batış Yılları (1963),

  • Kurtuluş (1966))

  • Atatürk Ne İdi? (1968)

  • Bayrak (1970)

Gezi

  • Faşist Roma, Kemalist Tiran,

  • Kaybolmuş Makedonya (1930),

  • Deniz Aşırı (1931),

  • Yeni Rusya (1931),

  • Moskova-Roma (1932),

  • Bizim Akdeniz (1934),

  • Taymis Kıyıları (1934),

  • Tuna Kıyıları (1938),

  • Hind (1944),

  • Yolcu Defteri , (1946),

  • Gezerek Gördüklerim (1970)

Fıkra

  • Eski Saat (1933),

  • Niçin Kurtulmamak (1953),

  • Çile (1955),

  • İnanç (1965),

  • Pazar Konuşmaları (1966)

İnceleme

  • Başveren İnkılapçı (Ali Suavi Üzerine, 1954),

  • Atatürkçülük Nedir (1966),

  • Londra Konferansı Mektupları (1933),

  • Türk Kanadı (1941),

  • Kanat Vuruşu (1945)

  • Monografi

  • Babamız Atatürk (çocuklar için, 1955)

Kaynaklar

Tüzer, İbrahim, Türk Dili ve Edebiyatı / Yeni Edebiyat, Akçağ Yay., Ankara, 2015
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi

İlgili Makaleler

Yorumlar
Sevgi Lalegüi 2018-12-23 08:16:37

Okumayı çok seven ve tarihi şahsiyetlere önem veren bır kişi olarak bu vatanı bize emanet edenleri tam anlamıyla tanımamanın üzüntüsünü yaşayan ve bunu geç de olsa telafi etmek isteyen bir yaşlı.

Yorumunuzu Paylaşın