Makaleler

Ego Nedir?

Yazar: Hakan Kutluay

Ego, id ve süperego ile ayrılmaz olan, insan zihnine ait katmanlardan biridir. Bu katmanlar birbiriyle bağlantılı olmalarına rağmen farklı görevleri üstlenirler. Psikoloji tarihinde bir çok psikolog ve psikiyatristin de araştırma alanı olan bu katmanlar, günümüzde hâlâ güncel araştırma konuları içinde yer alır.

Ego, insanın dış dünyaya dair kuralları büyüdükçe kavrarken geliştirdiği, bu dünyayla uyum içinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevler bütünüdür. Kişinin iç dünyasında süregelen haz arayışı ve dış dünyada hakim olan gerçekler arasında dengeyi kuran bir araçtır. 

Egonun sahip olduğu yetiler;

  • Dürtülerin farkına varılıp, algılanmasına yardımcı olmak. Örneğin açlık, cinsellik...
  • Dış dünyaya ait koşulların algılanması. İhtiyaçların nereden nasıl temin edilebileceğini öğrenmek gibi...
  • Dürtülerin koşullara uyacak seviyeye getirilmesi. İhtiyaç duyulan şeyi çalmak yerine para verip satın almak gibi...
  • Uygun ve uyumcul davranışın eyleme geçirilmesi.

Diğer zihin katmanlarından olan id, tüm ilkel isteklerimizin, dürtülerimizin, hazlarımızın ait olduğu katmandır. Tüm insanlarda ortak olarak bulunan açlık, susuzluk, cinsellik, şiddet, sevgi, sevilme gibi dürtüler bu katmana aittir. İd insan kişiliğinin şımarık çocuğudur. Çoğu zaman en olmadık zamanlarda en olmadık şeyleri ister ve sabırsızca bir an önce gerçekleşmesini ister. İsteğinin ertelenmesine ise öfkeyle tepki verir. Acı veren her şeyden uzaklaşıp hazzın olduğu anları arzular. Ego ise, id’in bu olmadık istekleri karşısında düzenlemeyi yapan mekanizmadır. İd’in talep ettiğini gerçeklik ilkesi ile değerlendirir sonuca göre eyleme geçilmesini sağlar. Eğer ki sonuç olumsuzsa sabrederek, daha doğru bir seçimin gerçekleşmesine yardımcı olur. 

Süperego ise toplumsal değer yargılarını, kişinin ulaşmak istediği İdeal Ben’i temsil eder. Süperego dış dünyayı gözlemleyerek kendi normlarına göre belli anayasalar oluşturur.  Kişiliğin vicdanlı ahlaklı yönünü temsil eder. 

Bu üç katman arasındaki işleyişi şöyle bir örnekle anlatmak mümkündür; işle ilgili önemli bir yemeğe davet edildiniz. Yemek yenecek yere gittiğinizde henüz herkesin gelmediğini farkettiniz. Kimse yemek yemeye başlamamış ama siz çok açsınız. Bu durumda id’in vereceği talimat “Beni doyur.” olur. İd’in ilkel istediğine karşı süperego, “Herkes gelmeden önce yemeğe başlamak çok kabaca bir harekettir. Bunu yaparsan dışlanır ve küçük düşersin.” der.  Böyle bir durumda ego devreye girerek bu ikisinin arasındaki dengeyi kurmaya çalışır ve şöyle bir müdahelede bulunur; “Yemeye başlarsan bu çok kaba bir hareket olacak ama aç kalırsan da sinirlerin gerilecek. Bu yüzden çaktırmadan mutfaktan atıştıracak bir şey rica edip ye, sonra yemek masasına geri gel.”

İnsan hayatını kolaylıkla yönlendirebilecek bu katmanlar arasında sağlıklı bir ilişkinin olmasına dikkat etmek gerekir. Güçlü bir egonun, her zor şarta dayanıklı olduğu, stresle, yenilgiyle yılmadığı, dengeyi istikrarla sağladığı unutulmamalıdır. Sağlıklı bir ego için ise, kıyaslamalardan, kıskançlıktan uzak durmak ve negatif olaylardan etkilenmemeye yoğunlaşmak yeterlidir.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın