Makaleler

Namık Kemal’in Edebi Kişiliği

Yazar: Diba Bahadıroğlu
Namık Kemal’in Edebi Kişiliği

Namık Kemal’in edebi kişiliğinden önce biraz onun hayatından bahsetmekte yarar var; nitekim bir sanatçıyı sanatçı yapan ancak ve ancak yaşadıkları ve bunları yazıya aktarmasıdır. Bahsedeceğimiz hayat ise doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar tadında bir hayat:

Namık Kemal Kimdir?

Şair, yazar, gazeteci ama bence en önemlisi bir fikir adamıdır Namık Kemal. Tekirdağlıdır ve 1840 yılında dünyaya gelmiş, 1888 yılında hayatının belki de en verimli döneminde hayata gözlerini yummuştur. Bir Osmanlı şairi olan Namık Kemal’in babası, Müneccimbaşı Mustafa Beydir. Kendisi, dedesi Abdüllatif Paşa’nın yanında kalmıştır.

Dedesiyle birlikte Anadolu ve Rumeli’de ayrıca Sofya’da büyüdü. Sürekli özel dersler içinde bilgi hazinesini arttırdı. 1857 yılında İstanbul’a döndüğünde gerçekten donanımlı bir genç adamdı ve öğrendiği dillerin etkisiyle Tercüme Odası’na girdi.

1863 onun dönüm noktası oldu çünkü Şinasi ile tanışarak Tasvir-i Efkâr’da yazmaya başladı.

1865 yılında Şinasi’nin Paris’e kaçmasının ardından gazete yazılarını sürdürdü ve Yeni Osmanlılar’a katıldı.

Onun kasideler yazdığı Mustafa Fazıl Paşa’nın uyarısıyla Paris’e kaçtı çünkü siyasal yazıları hakkında onun aleyhine buyruk çıkarılmış ve İstanbul’dan uzaklaştırmak amacıyla Erzurum Vali Yardımcılığı görevine atanmıştı. Bu kaçış 1867 yılında gerçekleşti ve 1868 yılında Londra’da Ziya Paşa ile karşılaştı. O ve Ziya Paşa birlikte Hürriyet adlı gazeteyi çıkarmaya başladılar. Yalnız ait olduğu mensupta yani Yeni Osmanlılar’da anlaşmazlıklar çıkınca o da gazeteden ayrıldı ve Zaptiye Nazırı Hüsnü Paşa’nın çağırısıyla 1870 yılında İstanbul’a döndü.

Ebüzziya Tevfik ile birlikte 1872 yılında İbret gazetesini çıkardı ama yazdığı Garaz Marazdır yazısından dolayı hem gazete kapatıldı hem de Namık Kemal, Gelibolu Mutasarrıflığına atandı. Bu görevi de kısa sürdü ve yeniden İstanbul’a döndüğünde İbret gazetesini yeniden açarak yazmaya başladı.

1873 yılında Vatan yahut Silistre oyunu oynandı. Piyesin oynandığı gecede, piyes sonrası çıkan olaylar sonucunda İbret gazetesi geçici bir süre kapatılırken Namık Kemal, Magosa’ya sürgüne gönderildi. Magosa’ya sürülürken yalnız değildi, Vatan yahut Silistre oyunu İbret gazetesinde tefrika edildiği için Namık Kemal yanında Ebüzziya Tevfik ve Ahmet Mithat da sürgün yedi.

V. Murat 1876 yılında tahta çıktığında af çıkardı ve 3 yıllık Magosa sürgünü Namık Kemal ve arkadaşları için son buldu. Ardından sanki talihi açılmış gibi Şura-yı Devlet üyeliğine getirildi ve Kanun-i Esasi ‘nin ( İlk anayasamız ) hazırlanmasına yardım etti. Kanun-i Esasi II. Abdülhamit onayında geçtikten sonra Namık Kemal “düzen bozucu hareketleri” dolayısıyla 1877’de bu sefer Midilli’ye sürüldü. Maalesef bir daha İstanbul’a dönemedi.

1879 Midilli, 1884 Rodos, 1887 Sakız mutasarrıflığına atandı. Sakız adasındayken hayata  gözlerini yumdu.  Mirası üzerine mezarı Gelibolu’da Bolayır’a aktarıldı ki takvimler 1889 yılını gösteriyordu. Kabri hala oradadır.

Namık Kemal’in Edebi Kişiliği

Atilla Özkırımlı Namık Kemal için şu cümleleri sarf eder : “ Tanzimat döneminin en önemli düşün ve sanat adamlarında sayılan Namık Kemal, önceleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni gibi şairlerinde etkisiyle divan geleneğini sürdüren şiirler yazdı. Şinasi ile tanıştıktan, Avrupa’ya gittikten sonra ise Batı etkisindeki yeni edebiyatın gelişmesi, yayılması için uğraştı.”

Namık Kemal, düzyazılarında, makalelerinde halkın anlayacağı sade dilden bahsediyordu ama onda da Tanzimat sanatçılarının dilemması vardı çünkü o, şiirlerinde sanatlı bir söyleyiş kullandı, sadece oyunlarında sade bir dil örneği verdi.

Eserlerinin ön sözlerine kendi düşüncelerini, fikirlerini sığdırdı. Bu bakımdan hem eserin kendisi hem de ön sözü edebiyat ve dil tarihçileri için ayrı bir öneme sahip oldu.

Namık Kemal’in edebî hayatını madde madde toplarsak:

  • Tanzimat Edebiyatı’nın en coşkulu şairidir.
  • Vatan şairi olarak anılır.
  • Hürriyet kavramını ilk kez edebiyata taşıyan kişidir.
  • Şinasi ile tanışana kadar aruz vezni ve Divan Edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır.  Gazel, kaside, murabba gibi nazım şekillerini muhayyel sevgiliden kurtararak gerçek konuları işlemiştir. Örneğin Hürriyet Kasidesi’nde,  bir devlet büyüğü yerine hürriyet duygusu kasidenin konusu olmuştur. Ayrıca vatan, adalet, hak, hukuk gibi konuları da eski nazım biçimlerini ve aruz veznini kullanarak işlemiştir.
  • Tiyatrolarında bazı oyunlarında türküler de yerleştirmiş ve bu türkülerde elbette ki hece ölçüsü kullanmıştır.
  • Şinasi ile tanışınca şiirleri Batı tarzına kaymış ve Divan şiiri çizgisinden fazlasıyla uzaklaşmıştır.
  • Namık Kemal’in şiirlerini 3 farklı dönemde inceleyebiliriz :
  1. İlk Dönem Şiirleri: Biçim ve öz bakımından eski şiirin etkisinin olduğu dönemdir.
  2. Daha Sonraki Dönem Şiirleri: Biçim bakımından eski öz yani konu bakımından yenidir.
  3. Son Dönem Şiirleri: Biçim bakımından da öz bakımından da tamamen yenidir.
  • Celal Mukaddimesi’nde Divan şiirini çok sert bir biçimde eleştirmiş, mazmunları gulyabanilere benzetecek kadar da ileri gitmiştir.
  • Düz yazılarında sanatlı bir söyleyişe sahip olan Namık Kemal, kişiliği gereği olsa Romantizm akımının etkisindedir.
  • Şiirlerini düşüncelerini yaymak, tiyatroyu halkı eğitmek amacıyla  kullanmış yani “Sanat toplum içindir” anlayışını benimsemiştir. Bu bakımından da şiirlerinde sosyal konular hakimdir.
  • Ona göre “Tiyatro bir eğlencedir ama eğlencelerin en faydalısıdır.”
  • Tiyatro yapıtlarına günlük hayattan ve tarihi gerçeklerden faydalanmış, onları konu almış ve amacına uygun olarak sade bir dil kullanmış oyunlarında.
  • Romanları teknik açıdan kusurludur ama bu kusurlar ilk roman denemeleri olarak addedilebilir.
  • Türk Edebiyatı’ndaki yerini belirleyen şiirleri değil, düzyazıları, tiyatroları, makaleleri, eleştirileri ve biyografileri olmuştur.
  • “Vatan yahut Silistre” adlı oyun sahnelendikten sonra Magosa Adası’na sürgüne gönderilmiştir.
  • Tarih türündeki yapıtları ve hicivleriyle de ünlüdür.
  • Encümen-i Şuara’da yazın hayatının ilk dönemlerinde yer almış daha sonra burada durmamıştır. Zaten şiir anlayışı da değişmiştir.
  • Osmanlıcılık, İttihad-ı İslam ideolojilerini benimsemiştir.
  • Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazat-ı Şamildir” adlı eserinde Türkçe hakkında fikirlerini ortaya koymuştur. Dil bilimciler için önemli bir kaynaktır.
  • “İslamiyet ilerlemeye engeldir” sözü üzerine Renan Müdafaanamesi adlı eserini kaleme almıştır.
  • Dört cilt olan ve Türk tarihi hakkında önemli bilgilere yer verdiği mektupları vardır.

Namık Kemal, kendi döneminde söylediklerini çok fazla uygulamasa da hem cesareti hem de kalemi ile gelecek nesillere örnek olmuş çok değerli bir fikir adamıdır.

Şiirleri ilk olarak 1941 yılında Sadettin Nüzhet Ergun tarafından yayımlanmıştır.

ESERLERİ

Roman

  • İntibah (1876, yeni harflerle 1944)
  • Cezmi (1880, yeni harflerle 1963)

Tarihi Kitaplar

  • Devr-i İstila (1871)
  • Barika-i Zafer (1872)
  • Evrak-ı Perişan (1872, yeni harflerle 1973)
  • Kanije (1874)
  • Silistre Muhasarası (1874, yeni harflerle 1946)
  • Osmanlı Tarihi (1889, ölümünden sonra, yeni harflerle 3 cilt, 1971-1974)
  • Büyük İslam Tarihi, (1975, ölümünden sonra)

Oyun

  • Vatan Yahut Silistre (1873, yeni harflerle 1940)
  • Zavallı Çocuk (1873, yeni harflerle 1940)
  • Akif Bey (1874, yeni harflerle 1958)
  • Celaleddin Harzemşah (1885, yeni harflerle 1977)
  • Kara Bela (1908)

Eleştiri

  • Tahrib-i Harâbât (1885) – Ziya Paşa ile girdiği polemiğin ürünüdür -
  • Takip (1885)
  • Renan Müdafaanamesi (1908, yeni harflerle 1962)
  • İrfan Paşa’ya Mektup (1887)
  • Mukaddeme-i Celal (1888)

Şiirleri

  • Hürriyet Kasidesi
  • Vatan Şarkısı
  • Vatan Mersiyesi
  • Vaveyla ( Çığlık ) …

Bu yazı hazırlanırken, Atilla Özkırımlı Türk Edebiyatı Ansiklopedisi ( c.3 s.888-889) ve Türk Dili ve Edebiyatı / Akçağ Yayınları kaynaklarından yararlanılmıştır.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın