Makaleler

İstibdat Dönemi ve Gelişmeleri

Yazar: Diba Bahadıroğlu

İstibdat: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm

Tanımından da anlaşılacağı gibi özgürlüklerin sınırlandığı bir dönem anlamına gelir. Monarşik bir yönetimde istibdat dönemi aslen daimidir ama Osmanlı devletinde istibdat dönemi meşrutiyetin ilanından sonra meydana gelmiştir. Yani Osmanlı bir monarşi sisteminden meşrutiyet sistemine geçmiş ama daha sonra bu meşrutiyet yönetimi kesintiye uğramıştır; işte bu kesinti dönemi istibdat aşamasıdır.

Giriş

Edebiyatımızda Tanzimat dönemi 1860 ile 1895 yılları arasındadır. Kendi arasında I. Dönem ve II. Dönem olarak ikiye ayrılır.  İstibdat dönemi ise 1878 ile 1908 yılları arasındadır. Tam olarak 30 yıl sürmüştür ve Tanzimat döneminin ikiye ayrılmasına neden olmuştur. Sadece sosyal ya da siyasal alanda değil edebî alanda da etkisi olmuştur İstibdat döneminin.

Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 yılında ilan edildi. Tarihte demokratikleşmenin ilk somut adımı olarak kabul edilir Osmanlı için. Sultan Abdülmecid tahtta iken Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunmuştur.

Tanzimat Fermanının ilan edilmesi ile Meşrutiyet ayrıdır. “Türkiye’de parlamentoya dayalı bir devlet ve hükümet şeklinin kurulması fikri,  ne  Tanzimat’tan önceki ne de Tanzimat’tan sonraki devlet başkanlarından bulunmadığı gibi, devlet adamlarında da yoktur. Bu fikir, ancak 1865’den yani batılı kültürle temasa geçmiş yeni bir aydın nesil yetiştikten sonra ortaya atılabilmiştir.” ( Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860 – 1923 , İnkılap Kitabevi). Bahsedilen bu gençlik sadece siyasal açıdan değil edebî açıdan da önemlidir çünkü bu isimler arasında Tanzimat edebiyatının ilk döneminin kurucular olan Namık Kemal, Ziya Paşa gibi isimler vardı. Bu gençler, hükümeti Batı’nın gelişmesinden Osmanlı Devleti’nin nasibini almaması bakımından eleştiriyordu. Batı’nın gelişmelerini hızlı ve etkili bir şekilde Osmanlı Devleti’nin kurumlarına endeks etmek gerektiğini savunmuşlardır. 1865 yılının haziran ayında Namık Kemal’in başını çektiği Yeni Osmanlılar adındaki gizli bir siyasal cemiyet Osmanlı Devleti’ne arık Meşrutiyet  yönetim biçiminin gelmesi için çabalamıştır. Gerçekten de o dönemde bir acziyet söz konusu idi.  Hükümet sadece padişaha karşı sorumlu bulunuyordu, padişah ile anlaşmazlığa düşülmediği sürece hükümetin neler yaptığını sadece büyük yabancı  devlet karışıyordu. Bu durum Yeni Osmanlıların zoruna gidiyordu, halkın karışmadığı bir yönetime yabancı unsurların karışması pek de küçük bir durum değildi. Yeni Osmanlılar, bu durumu engellemek istiyorlar ve bunu engellemek için de hükümeti kontrol edecek bir yasama organı istediler.  Bu kanunî organın olması gerektiğine inanan bu aydınlar 1876 yılında Meşrutiyeti ilan edene kadar durmadılar.

1866 yılında Yeni Osmanlı cemiyetinin koruyuculuk görevini üstlenen Mustafa Fazıl Paşa, aydınların meşrutiyet istemini Abdülaziz’e bir mektupla iletti.  Fakat Abdülaziz yine de meşrutiyeti yönetimi kabul etmedi. Bunun üzerine bu aydın tabaka bir plan yaptı. Buna göre bu gençleri destekleyen Midhat ve Süleyman Paşa’nın yardımı ile Abzülaziz tahttan indirildi, yerine veliaht Mehmet Murat tahta geçirildi. Meşrutiyet ilan edildi. Ancak bu zafer sadece üç ay sürdü.  Daha sonra tahta geçen II. Abdülhamid aydınların tüm bu çabasını hiçe saydı. Sadrazamın ve  meclisin işine karışmasından pek hoşlanmayan II.Abdülhamid, Osmanlı – Rus Savaşını bahane ederek seçilmiş vekillerin olduğu mebus meclisini süresiz tatil etti. Üstelik bu rejimi getirmek için sayısız cefaya katlanan aydınları ( Ziya Paşa gibi Namık Kemal gibi ) İstanbul dışına sürerek susturdu. Onlara yardım eden Midhat Paşa ve Ali Suavi Paşa ise II.Abdülhamit tarafından pasif hale getirildi.  Bu durum tam 30 yıl sürdü. 1878 yılından 1908 yılına kadar baskı dönemi başlamış oldu. I.Meşrutiyet dönemi bu şekilde sona ermiş oldu ve II.Meşrutiyet dönemi gelene kadar aydınlar ve basın üzerinde büyük bir baskı dönemi oluştu.

İstibdat Dönemi Neden 30 Yıl Sürdü?

Tanzimat döneminin ilk ve ateşli aydın kitlesi üzerinden II. Abdülhamit gibi bir felaket geçti. Aydınlar işlerini kaybedip sürüldüler. Onları destekleyen siyasi otorite de tamamen pasif hale getirildi. Durum böyle olunca  II. Abdülhamit’e karşı çıkacak bir aydın nesil ortadan kaldırılmış oldu.  Yalnız bu neslin tohumları çoktan toprağa düşmüştü. Birinci nesil tamamen ortadan kalkınca ikinci bir nesil yetişene kadar bu devir devam etti. İkinci nesil arasında Ahmed Rıza, Mizancı Mehmet Murad, Abdullah Cevdet,  Samipaşazade Sezai, Ali Kemal , İbrahim Temo, İshak Sükuti, Tunalı Hilmi isimleri vardı. Bu nesil 1889 yılında Yeni Osmanlıların Fransızca adı olan Jön Türkler adını alarak İttihat ve Terakki Cemiyetini kurdular. Bu cemiyetin  istediği 1878 yılında sona erdirilen meşrutiyet yönetimini geri getirmekti.  Elbette ki bu dönemde insanlar yurtiçinde barınamadılar, çalışmalar yurtdışına taşındı. Paris , Cenevre ,Kahire gibi kültür merkezlerinde cemiyetlerinin şubelerini açtılar. Fikirlerini yaymak için bu şehirlerde şubeler açtılar. Bu gazetelerin en tanınmışları şunlardır : Meşveret, Şüra-yı Ümmet, İçtihad, Osmanlı , Türk. 

II. Meşrutiyet Yeniden Nasıl İlan Edildi?

Jön Türkler, yurt dışında şube açmakla yetinmediler. Fikirlerini sadece yurtdışında yaymak yetmezdi. Yani  Jön Türkler, memleketleri için  yapmak istediklerini sadece yurt dışında yapmak istemediler. Bu bakımdan Osmanlı’nın sözünün daha az çektiği Balkan şehirlerine gitmeye karar verdiler. Selanik şubesi en önemli şube idi.

Selanik’te 1906 yılında Bursalı Tahir, Mehmed Tahir, Midhat Şükrü gibi isimler Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Daha sora “Hürriyet  Kahramanları” adı ile anılacak olan Enver Paşa ve Niyazi Beyler de hürriyet için çalışmaya başladılar.  Selanik’te bu cemiyete subaylar da katılmaya başladı. Bu bakımdan da olay, askeri bir gücü de arkasında katarak daha da büyüdü. O kadar ki “Hürriyet Taburları” adında bir askeri birlik dahi kuruldu.

Ülkede var olan basın sansürü de halk arasında homurtulara neden olmaya başlamıştı. Rumeli’de başlayan halk ayaklanmasına II.Abdülhamid’in askeri gücü yetmedi. Selanik ve Manastır’a yayılan hürriyet dalgası II.Abdülhamid’i ciddi bir baskı altına aldı.

Balkanların büyük şehirlerinde hürriyet ilan edilince II. Abdülhamid, bu durumu kabul etmek zorunda kaldı.  Padişah, 30 yıl süren meclis  tatilini bitirdi. İlk Türk anayasası 30 yıl sonra yeniden yürürlüğe girdi. Mebus seçimleri hızla yapıldı ve meclis yeniden açıldı. 23 Temmuz 1908 yılında resmen II. Meşrutiyet dönemi başladı. 17  Aralık 1908 yılında ise Mebuslar ve Ayanlar meclisi de açıldı.

İstibdat Döneminin Sosyal Gelişmeleri Nelerdir?

İstibdat döneminde sosyal alandaki baskılar şunlardır:

  • Güçlü bir basın sansürü uygulanmaya başlandı.  Halihazırdaki gazetelere yazılan yazılar, devlet kontrolünden geçmeye başladı.
  • Cemiyet kurmak, gazete çıkarmak yasaklandı. Bu da özel basının sonunu getirdi. Halk, devletin izin verdiği yazıları okumaya başladı.
  • Yönetime karşı çıkan, özgürlüğü anlatan kitap ve yazılar okumak yasaklandı.

Bunun yanında iyi gelişmeler de yaşandı:

  • İstanbul Darülfünun yani yüksek okul açıldı.
  • İlk kez engelli vatandaşlar için eğitim kurumları kuruldu.
  • Devletteki kalifiye eleman eksiği fark edilip Sanayi-i Nefise,  Hukuk Okulu, Ticaret Okulu, Mühendisler Okulu açıldı.
  • Doğu Anadolu bölgesinde Hamidiye Alaylar adı verilen askeri ve sosyal birlikler kuruldu. Bunların amacı, bu bölgedeki Ermeni ve Kürt çetecilere karşı devlet idaresini sağlamaktı.
  • Abdülaziz tarafından hazırlanmaya başlatılan Mecelle, yani medeni anayasamız, yürürlüğe girdi.
  • 1888 yılında  Ziraat Bankası açıldı. Bu durum, Memleket Sandıkları projesi idi, buna göre banka sadece çiftçilerin üretimini arttırmak ve onlara kredi desteği vermek amacındaydı. Bugün bu kurum, amacını genişleterek hala varlığını korumaktadır.
  • İlk tramvay hattı bu dönemde kuruldu. 3 Eylül 1869′da Konstantin Karopano Efendi’nin kumpanyasınca geliştirilmiştir. Bu ilk tramvaylar atla çekiliyordu.  İlk hat olarak Azapkapı-Galata-Tophane-Beşiktaş hattında çalıştılar.

İstibdat Döneminin Siyasal Gelişmeleri Nelerdir?

Bu dönemde sadece sosyal gelişmeler de yaşanmadı. Yaşanan siyasal gelişmeler şunlardır:

  1. Yıldız Sarayı yapıldı ve devlet idaresi bu saraya taşındı.
  2. Casusluk ya da eski adıyla Hafiyelik Teşkilatı kuruldu. Bu hafiyelik kurumunun amacı II. Abdülhamit’in otoritesini korumaktı. Bu kurum, o zamanlar “Jurnalci” denilen aydın tabakanın devlete karşı olan isyanlarını engellemekle görevli idi ama maalesef birçok masum insanın ölümüne de neden oldular. 
  3. II. Abdülhamit İslamcılık politikasını devlet politikası haline getirdi. Bunun nedeni ise gayrimüslim tabakanın devlete karşı Müslüman tabandan daha fazla ayaklanması idi. Yalnız bu politika İngilizlerin hafiyeliği ile işe yaramaz hale geldi. Doğu Anadolu bölgesindeki Kürt tabakasını ve Arap Yarımdası’nda bulunan Arap kitlesini devlete karşı kışkırtan İngilizler yüzünden halifelik kurumu çürüdü.
  4. Genel Borçlar İdaresi kuruldu. 20 Aralık 1881 yılında Muharrem Kararnamesi’nin imzalanması ise  dış borçların ödenmeye hale gelmesi ile oluşturuldu.  Bu kararname ile alacaklı olan devletlerin, Osmanlı Devleti’ne verilen vergileri toplama yetkisi verildi. Utanç verici olan bu durum ile ilk kez yabancı devletler, Osmanlı Devleti’nin mali işlerine direk müdahale fırsatı yakaladı.
  5. Duyun-u Umumiye, vergilerin çok büyük kısmını karşılıyordu. Doğu Rumeli vergi gelirlerini, tuz / tütün / damga ve hatta alkol vergilerinin yanı sıra balık ve gümrük vergileri de bu işin içindeydi. Bu yüzden de açık ve net olarak söylemek gerekirse Osmanlı Devleti’nin yer üstü ve yer altı kaynakları İngiliz, Fransız ve Alman şirketlerine devredildi. Devletin malî kontrolünün büyük kısmı elden çıkmış oldu.
  6. Askeri alanda yapılan en büyük hata donanmanın Haliç’e çekilmesi idi. Donanma, burada çürümeye terk edildi.
  7. Berlin – Bağdat arasındaki demiryolu yapım işi Alman şirketine verildi.

İstibdat Döneminin Edebî Gelişmeleri Nelerdir?

II. Abdülhamit’in oluşturduğu baskı döneminde edebiyat dünyamız da sarsıntıya uğradı. Türk edebiyatı, İslam medeniyetleri içinde yeni bir edebiyat dönemine girmiş ve 19.yy’ın ikinci yarısına kadar yavaş yavaş işlenen bu edebiyat, Türk edebiyatının önemli bir dönemini meydana getirmiştir. 11.yy’dan 19.yy’a kadar İslam çerçevesinde gelişen bu edebiyat Türk aydınlarının  gözünde pek değerli hale gelmişti. 8 asırlık bu köklü gelenek, Tanzimat döneminde idealist ve aydın gençlerin kesintisiz çabaları ile sadece kırk yıl gibi kısa bir sürede yıkılmıştır.  19.yy sona ererken edebiyatımız artık Batı edebiyatını örnek alan dinamik bir aşamaya gelmiştir. Bunu başaran aydın kitlesi ise Tanzimat döneminin ilk yarısını oluşturan ve aynı zamanda meşrutiyet yönetimi için çalışan Namık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınlardır.

İstibdat dönemine girilmesi ve yukarıda bahsettiğimiz genç, idealist ve aydın kitlesinin sürgünlerle susturulmasının ardından edebiyat dünyası da ciddi bir gerileme dönemine girmiştir. 9 asır sonra ilk kez “Sanat toplum içindir” diyen aydın kitlesi pasifleşerek yeniden “Sanat sanat içindir“ anlayışına girmiştir.

“Sanat toplum içindir” anlayışına göre asırlardır devam eden ağır Osmanlı Türkçesi en azından edebiyatta biraz hafiflemişti. En önemlisi gazetecilik başlayınca gazetedeki Türkçe son  9 yüzyılın en sade dili idi. İstibdat dönemi, basında sansür uygulamasını başlattığı için bu durum da geriledi.

Tiyatro, Tanzimat döneminde halkı eğitmek için bir araçtı. Bu bakımdan tiyatro konuları da toplumu ilgilendiriyordu, tiyatronun dili de aranan sade dildi. Ama işlediği konular hak, hürriyet, eşitlik gibi toplumsal konular olduğu için sansürden nasibini almıştır.

Tanzimat edebiyatının ikinci dönemi ve Servet-i Fünun dönemi baskı dönemine denk gelmiştir. Her iki dönemde de “Sanat sanat içindir “ anlayışı vardır. Her iki dönemde de aydınlar evlerine kapanmışlardır. Özellikle doğaya kaçış fikri benimsenmişti. 

Kısaca, İstibdat Dönemi hem siyasal hem sosyal hem de  edebî açıdan bir baskı dönemidir. Hürriyeti tadan aydınların yeniden hürriyeti getirme çabaları ile bu dönem son bölmüştür.

Kaynaklar

Akyüz, Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860 – 1923 , İnkılap Kitabevi
Tüzer, İbrahim, Türk Dili ve Edebiyatı / Yeni Edebiyat, Akçağ Yay., Ankara, 2015
Moran,Berna, Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış, İletişim Yayınları, 2012

İlgili Makaleler

Yorumlar
İsmail 2022-02-11 09:34:13

Sonra gelenler ne güzel devleti 10 yıl bile idare edemediler..Abdulhamit'in arkasından pişmanlık şiiirleri yazdılar köpek gibide pişman oldular ama iş işten çoktan geçmişti..Koca imparatorluğu savaşa sokup yıktılar mahvettiler...İSTİBDAT dönemi veya KIZIL SULTAN osmanlı düşmanı avrupa ülkelerinin ve onların piyonlarının uydurduğu uyduruk isimlerdir..NOKTA

mehmet elalmış 2018-06-09 10:36:21

Hadi II. Abdulhamid han kötü bir idareci, peki ondan sonra gelen aydın dedikleri kişiler neden kısa bir sürede ülkeyi felakete uğrattı. Bu ülkenin ve toplumun dinamikleriyle oynadılar...

Behruz 2018-05-11 15:31:22

tek kelime ile "saçmalık" istibdat kelime anlamını bile bilmeyen biri anca bu kadar yazar

hanife 2018-03-31 11:49:45

Abdülhamit Hanı felaket olarak nitelendirerek neye-kime hizmet ediyorsunuz?

Ali İşbilen 2017-08-30 05:26:30

Berbat bir anlatımınız var. Konuda yanlış olan birçok bilgiye rastladım. Araştırma yapılmadan kafadan yazılan birçok konu var.

Onur Seyhan 2017-08-21 04:20:20

Güzel ve net bir yazı olmuş teşekkürler..

Yorumunuzu Paylaşın