Makaleler

Sinan Çetin ve Yönetmenliğini Yaptığı Filmler

Yazar: Emel Gülcan
Sinan Çetin ve Yönetmenliğini Yaptığı Filmler

Sinan Çetin, 1953 yılında Van’da doğdu. Gümrük muhafaza memuru Mehdi Bey ve Şevket Hanım’ın sekiz çocuğundan biriydi. Babasının işi gereği ailesi Ankara'ya taşınınca eğitimine burada başladı. Samanpazarı’ndaki Sakalar İlkokulu’nun ardından Gazi Lisesi’ni bitiren Çetin, önce bir süre Hacettepe Üniversitesi'nde eczacılık, ardından sanat tarihi okudu.

İlk eşi Hale Sözmenden Rüzgar isminde bir oğlu olan Çetin, filmlerinde sinematograf olarak çalışan Rebekka Haas ile 1990’da evlendi. Çiftin Rafael Cemo, Orfeo ve Tess Sahara isimlerinde üç çocuğu var.

Üniversite yıllarında resim, grafik ve fotoğrafla ilgilenen Çetin, siyasi gurupların ve yayınevlerinin amblemlerini çizdiği, broşürlerini hazırladığı Genç Fotografik’i (GFG) kurdu. Burası o dönemde yayıncıların ve entelektüellerin uğrak yeriydi.

1976’da Çağdaş Sahne’de programlar düzenlerken fotoğrafla ilgilenenlerle temasa geçti ve Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği’ni kurdu. Film gösterimi ve söyleşi gibi etkinliklerin yeni adresi bu kez burasıydı. Öyle ki Aziz Nesin, Çetin Altan, Uğur Mumcu gibi isimler burada gençlerle buluşuyordu.

İlk Yönetmenlik Denemeleri

Çetin gençlik yıllarından itibaren sinemaya ilgi duyuyordu. Para biriktirip 8 mm’lik bir Canon alınca bu ilgisini profesyonelliğe dönüştürme imkânı buldu. Önce 11 dakikalık kısa filmi Baskın’ı çekti. Bu filmde evi basılan bir grup devrimciyi anlatıyordu.

1975’te Zeki Ökten’in çektiği Hanzo filminde asistanlık yapan Çetin, artık sektöre adımını atmıştı. Genç yönetmen 1977’de başrolünde Ahmet Mekin'in oynadığı Halının Türküsü isimli filmini yönetti. Bu film 65 dakikaydı, fakat Moskova Film Festivali’ne katılabilmesi için 34 dakikaya indirildi. Bugün tek kopyasının Moskova’da olduğu sanılan film, aynı festivalde Çetin’e en başarılı genç yönetmen ödülünü kazandırdı.

Bir Günün Hikâyesi

bir günün hikayesi

Görsel: TSA

(Y: Sinan Çetin S: Mehmet Günsur, Sinan Çetin O: Fikret Hakan, Nur Sürer, Nizamettin Ariç, Şerif Sezer)

1980’de yönetmen, ilk uzun metrajlı filmi Bir Günün Hikâyesi’nde kamera arkasındaydı. Antalya Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülüne layık görülen film, madende çalışan Mustafa’nın ağabeyi ölünce yengesiyle evlenmek zorunda kalmasını anlatıyordu.

Bir Günün Hikâyesi, işçilerin yürüdüğü sahnelerden ötürü Sansür Kurulu’nun azizliğine uğradı. Bazı sahneleri kesildi ve ancak iki yıl sonra gösterilebildi. Yıllar sonra Çetin bir söyleşisinde bu yüzden bu filmden nefret ettiğini anlatacaktı.

Çiçek Abbas

(Y: Sinan Çetin, S: Yavuz Turgul O: İlyas Salman, Şener Şen, Pembe Mutlu, Ayşen Gruda)

Çetin’in filmografisinde en çok öne çıkan Çiçek Abbas, aynı kadına âşık olan minibüs şoförü, düzenbaz Şakir ile saf ve iyi niyetli muavini Abbas arasındaki çekişmeyi anlatıyordu. Yavuz Turgul’un senaryosunu yazdığı filmde Abbas, sevdiği kadınla evlenebilmek için hurda bir minibüsü onarıp Şakir’e rakip oluyordu. Ama Şakir’in hileleri çiftin önünde büyük bir engeldi.

1980 yılında çekilen film o dönemde gazetelerde çıkan bir minibüs şoförünün sevdiği kızı kaçırması haberinden ilham almıştı. İlk taslağı hayli dramatik şekilde Abbas’ın donarak ölmesiyle sonlanan bu filmde kamera arkasındakiler, iyi kalpli Abbas’a daha iyi bir sonu layık görerek seyircilerin içini ferahlattı.

Çirkinler de Sever

(Y/S: Sinan Çetin O: Müjde Ar, İlyas Salman, Tunga Uyar)

Anadolu’da bir köyde yaşayan fakir ve saf delikanlı Mazlum’un hikâyesine odaklanan Çirkinler de Sever, film içinde film konseptindeydi. Mazlum’un hayatı, köylerine gelen film yıldızına âşık olunca tamamen değişiyordu. Müjde Ar’ın peşinden İstanbul’a giden Mazlum, hayalini büyükşehirde de kovalamayı sürdürecekti.

Çetin bir röportajında filmin esas adının Odama Düşen Yıldız olduğunu ve filmin adının yapımcılar yüzünden değiştiğini anlatacaktı.

14 Numara

(Y: Sinan Çetin S: Sinan Çetin, Ömer Uğur O: Hakan Balamir, Serpil Çakmaklı, Keriman Ulusoy)

Çetin 1985 yılında kamerasını bu kez bir geneleve çevirmişti. Üstelik o zamanki yönetmenlerin aksine genelev basit bir fon değildi. Ünlü yönetmen doğrudan, gerçekçi ve sert üslubuyla o dünyayı anlatıyordu.

İrfan Çetin’in Genelevde Yas kitabından uyarlanan filmde, Yaprak isimli seks işçisinin genelevden kurtulmaya çalışması anlatılıyordu. Belgesele yakın görüntüleriyle dikkat çeken film, yönetmene Altın Portakal’da en iyi yönetmen ödülünü kazandırdı.

Prenses

(Y/S: Sinan Çetin O: Serpil Çakmaklı, Tunç Okan, Mahmut Hekimoğlu)

12 Eylül filmleri arasında bahsedilen 1986 yapımı Prenses’te Çetin, Türkiye’nin çalkantılı yıllarına odaklanıyordu. Film, devrimci bir grubun militanlarından Tarık ile fotoğrafçı Selim ve ikisi arasında kalan Nevres’in askeri darbe öncesi hayatlarını konu ediniyordu.

Solu lanetlediği için sert eleştirilerin hedefi olan ünlü yönetmen, ilerleyen yıllarda bu filmde yanlış anlaşıldığını, aslında amacının hayatı kutsamak olduğunu anlatacak, bir düşünceye hayatını feda edecek kadar inanmanın insanın başına gelebilecek en tehlikeli şey olduğunu belirtecekti.

Berlin in Berlin

(Y: Sinan Çetin S: Sinan Çetin, Ümit Ünal, O: Hülya Avşar, Cem Özer, Armin Block, Aliye Rona)

Üç kuşaktır Almanya'da ailesiyle yaşayan ve Berlin'de bir inşaatta çalışan Mehmet’in hayatı bir anda altüst olur. Alman mühendis Thomas karısı Dilber’e ilgi duyuyordur. Bir gün Thomas, Dilber ve Mehmet’in kavgalarını ayırmaya çalışırken Mehmet kazaya kurban gider. Olayın ardından Thomas Mehmet’in ailesine özür dilemeye gidince devreye töreler girecektir. Törelere göre katil de olsa özür dileyip eve sığınan birine zarar verilemez.

Turgut Özakman’ın yıllar önce kendisine anlattığı bir Dadaş töresinden yola çıkan Çetin, bu filmle 1993 yılına adeta damga vurmuştu. Vizyona girdiği dönemde Hülya Avşar’ın mastürbasyon sahnesiyle büyük sansasyon yaratan film, senaryosunun çalındığı gerekçesiyle Gökhan Akçura’nın açtığı davayla da öne çıkmıştı.

Bay E

(Y/S: Sinan Çetin O: Mehmet Ali Erbil, Natalie Heroux, Meltem Cumbul)

Medya çalışanı İsmet ve karısı Leyla bir yolculuk sırasında birbirlerine dürüst olmaya söz vererek ilişkilerini masaya yatırırlar. Leyla kocasının kendisini aldattığını öğrenince ortadan kaybolur. Eşinin peşine düşen İsmet ise kendini bir anda tuhaf bir maceranın içinde bulur.

Çetin’in “En sevdiğim filmim” dediği Bay E, yönetmenin kendi deyimiyle Anadolu’da kaybolan bir aydını anlatıyordu. Yönetmen filmini şöyle özetliyordu: “Kendini Türk halkına adamış bir aydın, Türk halkı tarafından hiç hoş görülmediğini ve kendisinin de onları pek sevmediğini anladığı bir macera yaşar.”

Propaganda

(Y: Sinan Çetin S: Sinan Çetin, Gülin Tokat O: Kemal Sunal, Metin Akpınar, Meltem Cumbul)

Çetin’in gümrük muhafaza memuru babasının başına gelenlerden ilham aldığı film, 1948 yılında yaşanan gerçek bir olaya dayanıyordu. Bir tel örgüyle çekilen sınır yüzünden hayatları allak bullak olan köy halkının trajikomik hikâyesi, 1999’da ünlü yönetmenin vizöründen beyazperdedeydi.

Gümrük memuru Mehdi ve çocukluk arkadaşı Rahim’in ailelerinin hayatı sınır telleri ile parçalanınca Mehdi'nin oğlu Adem ile Rahim'in kızı Filiz arasındaki tutkulu aşk da bu durumdan nasibini alacaktı.

Komser Şekspir

(Y: Sinan Çetin S: Mesut Ceylan O: Kadir İnanır, Müjde Ar, Gazanfer Özcan, Pelin Batu)

Çetin 2001’de bu kez kamerasını bir karakola çevirdi. Kanser hastası kızının tiyatro tutkusunu gerçekleştirmek için gözaltındakilere Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’i oynatan komiser rolünde Kadir İnanır öne çıkarken filmin oyuncu kadrosu da göz dolduruyordu.

Karakolun bahçesine Vatansever Şekspir anıtını diken komiser bununla da yetinmeyecek, kraliçe rolündeki mafya babası silahlı saldırıya uğrayıp vurulunca kızı için kraliçe rolünü bile oynayacaktı.

Romantik

(Y: Sinan Çetin S: Galip Tekin, Sinan Çetin, Gülin Tokat O: Okan Bayülgen, Teoman, Toprak Sergen, Yasemin Kozanoğlu)

Yıllar önce başlayan ve bazı aksaklıklar yüzünden 2007’de tamamlanarak izleyiciyle buluşan Romantik, aynı kızı seven iki yakın arkadaşın, Ömer ve Gökhan’ın hikâyesiydi. İki arkadaşın arası aşk yüzünden trajik biçimde açılırken, Çetin bu filmde seyirciyi şaşırtıp kötü adamın peşinden sürüklüyordu.

Yönetmen Romantik’te yıllar içinde oyuncuların tipi bile değiştiği için özellikle devamlılık konusunda hayli eleştirildiyse de, yine de inandığımız şeyleri yeniden sorgulamaya davet ediyordu.

Kağıt

(Y/S: Sinan Çetin O: Öner Erkan, Ayşen Gruda, Zeynep Beşerler)

Çetin’in 2011’de izleyiciyle buluşan filmi, genç ve idealist bir yönetmenin film çekme sürecini anlatıyordu. Genç yönetmen adayı Emrah ideallerini kovalayıp işçi sorunlarını anlatan bir film çekmek için uğraşırken, karşısında Sansür Kurulu Başkanı Müzeyyen Hanım’ı bulacaktı. İnandıklarından vazgeçmeyen Emrah her defasında sansürle uğraşırken, film1 Mayıs 1977 öncesi bir adamın bürokrasi ile mücadelesine odaklanıyordu.

Eleştirmenlerce politik bir kara film olarak yorumlanan Kağıt’ta Çetin, Nâzım Hikmet, Uğur Mumcu, Said-i Nursî, Hrant Dink, Martin Luther King gibi isimlere de bir çeşiti saygı duruşunda bulunuyordu.

Çanakkale Çocukları

(Y/S: Sinan Çetin O: Haluk Bilginer, Rebekka Haas, Wilma Elles, Oktay Kaynarca)

2012’de gösterime giren Çanakkale Çocukları, 1. Dünya Savaşı’nda İttihat Terakki’nin önde gelenlerinden Kasım Bey ve yabancı eşi Kathrine’in iki oğlunun öyküsüydü. İki farklı cephede savaşan iki askerin ve annelerinin mücadelesi ölüm kalım savaşına dönüşürken, film gişede beklenen ilgiyi görmedi. Çanakkale’de çekilmediği ve yönetmen kadroda kendi ailesini oynattığı için eleştirmenler tarafından adeta evinin arka bahçesinde film çekmekle suçlanan Çetin, sosyal medyada da topa tutulmuştu.

Reklam Filmlerinden Plato Film Okulu’na

Sinema kariyeri boyunca pek çok film yöneten Çetin aynı zamanda Taylan Biraderler, Gülse Birsel, Tolga Çevik gibi isimlere destek verdi. Okul, Pardon, Avrupa Yakası, Komedi Dükkânı gibi sinema ve TV’de öne çıkan eserlerde yapımcılık yaptı.

Kendisi de 1999 - 2003 döneminde kayıp kişilerin arandığı Film Gibi adında bir TV programı yapan Çetin çeşitli üniversitelerde verdiği derslerin yanı sıra, Plato Film isimli şirketi kurdu ve yeni sinemacılar yetiştirmek için Plato Film Okulu'nu açtı.

Cihangir tutkusuyla ve semtteki evleriyle tanınan Çetin, 20 yıl boyunca Garanti Bankası, Ülker, Akbank, Renault, Arçelik, Turkcell, Digiturk gibi markalara binden fazla reklam filmi çekti. Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde sanat danışmanı olarak görev yaptı. Liberal duruşuyla öne çıkan yönetmen, yakın dostu Atilla Yayla'nın da desteğiyle Ayn Rand ve Karl Popper gibi filozofların eserlerini yayımladığı bir yayınevi sahibidir. İktidara yakın siyasi duruşundan ötürü eleştirilen Çetin, son zamanlarda yaptığı “Türkiye’nin adı Osmanlı olarak devam etmeli” gibi çıkışlarıyla da gündemde olmayı sürdürmektedir.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın