Makaleler

Şapkalı Mantarlar

Yazar: Hakan Kutluay
Şapkalı Mantarlar

Çok hücreli ve tek hücreli olabilen ökaryotik canlıları kapsayan canlılar aleminin tümüne “mantar” adı verilir. Mantarların kav mantarı, pas mantarı, küf mantarı, mildiyö mantarı, maya mantarı, puf mantarı, rastık mantarı ve şapkalı mantar gibi çok sayıda çeşidi bulunmaktadır. 

Şapkalı mantarlar; humuslu topraklarda, nemli tarla ve çayırlarda görülen mantar türüdür. Genellikle ilkbahar ve sonbahar mevsiminde görülürler. Organik madde bakımından zengin olan bu mantar çeşidi nemli ve loş ışıklı ortamlarda yetişir. Şapkalı mantarları toprağa bağlayan, kök görevi yapan hiflerin uzantısıdır. Şapkalı mantarlarda gerçek kök bulunmaz. Köksüz sapları ve şemsiye veya huniye benzer tepe kısımları vardır. Şapkanın altında lameller, lameller arasında spor keseleri bulunur. Bu bölümler üremelerini sağlayan özel yapılardır. Bu yapılar başta rüzgar olmak üzere çeşitli etkenler ile çevreye dağılarak başka yerlerde de şapkalı mantarların yetişmesini sağlar. Çürükçül olarak beslenir ve sporlar ile çoğalırlar. Şapkalı mantarların gelişmelerinin önemli bir bölümü toprağın altında gerçekleştiğinden büyümeleri uzun süre fark edilmez, birden bire toprağın üzerinde biterler. 

Şapkalı mantarların ilk olarak bundan 4 milyar 570 milyon yıl önce, Proterozoik Devir’de ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Bu mantar türünün kullanımı ise Paleolitik Devir’e (yontma taş devri) uzanıyor. Yapılan araştırmalar, şapkalı mantarın kötü niyetle de kullanıldığını ortaya koymuştur. Tarihi belgelerde II. Claudius ve Papa VII. Clement’in düşmanları tarafından zehirli bir mantar türü olan Amanita ile zehirlendiği bilgisi bulunmaktadır. 

Şapkalı Mantarlar Hakkında Kısa Bilgi

Genellikle nemli ortamlarda birden büyüme gösteren şapkalı mantarlar, yağmurlu günlerinden ardından ormanlık alanlarda sıklıkla görülebilir. İlk zamanlar adeta bir mercimek büyüklüğünde olan bu mantar türünün çapları 10 santime kadar çıkabilmektedir. Ormanlık alanlarda çürümüş canlı ve bitlikler ile yağmur suları sayesinde beslenerek büyüyen mantarların gelişmesi 5 günü bulur. Gelişmeleri için nem, sıcaklık, 4 ila 7 arası ph değeri, oksijen ve az miktarda ışığa ihtiyaç duyarlar. Mantarlar, ılıman iklimlerde elbiselerin, kameraların, teleskopların, mikroskopların ve diğer optik malzemelerin küflenerek zarar görmesine neden olurlar.

Şapkalı Mantarların Canlılık Özellikleri

Eşeyli ve eşeysiz üremeyle çoğalan mantarlar her iki şekilde de “humenium” adı verilen yapılardan meydana gelen sporlar oluştururlar. Eşeyli üreme iki haploid hücrenin birleşmesiyle olur. Toprağa dökülen sporlar rüzgar veya böcekler vasıtasıyla çevreye dağılarak yıllarca yaşayabilir. Nemli ortamlarda (yağmur sonrası dönemlerde) topraktaki sporlar çimlenir ve mantarlar meydana gelir. Tek hücreli mantarlar tomurcuklanarak çoğalabiliyorken, suda yaşayanlar mantarlarda eşeysiz üreme genellikle hareket organeli (yani flagellum) bulunan zoosporlar ile olur. Mantarların yaşam döngülerinde somantik safha ve üreme safhası olmak üzere iki önemli safha bulunmaktadır. Somantik safha, mantarların beslenme ve besinsel aktivitelerini yerine getirdiği safha iken, sporların üretimi ve somantik yapılan diğer üreme yapılarında kullandığı safha ise üreme safhasıdır. Mantarlarda plasmodium ya da pseudoplasmodium denilen çok nukleuslu yapı, bir hücreden ibaret yapı ve hifsi yapı olmak üzere 3 farklı somatik yapı görülebilir. Renksiz, ince ve uzun iplikler olan hipler yan yana gelerek miselyum denilen dokuyu oluşturur. Miselyumlar ise tallus adı verilen yapıyı oluşturur.  

Mantarların “holomorf” diye adlandırılan yaşam döngüsü eşeyli ve eşeysiz üremeyi kapsamaktadır. Her iki üreme şekli de spor oluşumuyla sonuçlanır. Eşeysiz üreme sporları ile ilgili üreme yapılarının gözlendiği evre "anamorf" (imperfect) evresi olarak bilinir. Eşeyli üreme yapılarının gözlendiği evre ise "telemorf" (perfect) evredir. 

Şapkalı Mantarlar Zehirli midir?

Şapkalı mantarların bir kısmı yenilebiliyorken bir kısmı ise zehirlidir. Zehirli ve zehirsiz mantarlar genellikle yan yana büyürler ve görüntüleri birbirine çok benzer. Bu nedenle hangisinin zehirli hangisinin ise zehirsiz olduğunu ayırt etmek zor olabilir. Zehirli ve zehirsiz mantarları bu konuda uzman biri kolaylıkla ayırt edebilir. 

Bu mantar türünün zehirleri çok güçlü olduğundan ölüme sebebiyet verebilir. Tatlarına bakarak şapkalı mantarların zehirli ya da zehirsiz olduğunu anlamak zordur. Bu nedenle yemek olarak kültür mantarları tercih edilmelidir. Laboratuvar ortamında yetiştirilen kültür mantarları, nemli ve karanlık ortamlarda, gübre ve saman karışımında kolayca yetiştirilmektedir. 

Mantarlarla ilgili olarak halk arasında yanlış bazı bilgiler dolaşmaktadır. Bu bilgiler de zehirlenme vakalarının artmasına sebep olabilmektedir. Zehirli bir mantarı salyangozların yemediği, ağaçlarda yetişen mantarların zehirsiz olduğu, kurutulmuş mantarın zehirsiz olduğu, yoğurdun mantar zehirlenmesini önlediği veya iç kısmı koparılınca mavileşen mantarın zehirsiz olduğu bilgileri kesinlikle doğru değildir.  

Şapkalı Mantarlar Fotosentez Yapar Mı?

Klorofil taşıyan canlıların güneş enerjisini kullanarak organik bileşikleri üretmesi olayına fotosentez denir. Fotosentez yapan canlılar bitkilerdir. Mantarlar ise klorofil taşımadıkları için fotosentez yapamazlar. 

Mantarların bir kısmı oksijenli solunum yaparken, bir kısmı ise oksijensiz sonum yaparlar. Oksijenli solunum yapan mantarlar bu işlem ile besin moleküllerinin oksijenlerini açığa çıkarırlar. 

Şapkalı mantarlar, önceki yıllarda diğer mantar türleri gibi, hem hareketsiz olmaları hem de bitkilerinkine benzeyen hücre duvarlarının bulunması sebebiyle uzunca bir süre bitki olarak kabul edilmiş. Fakat mantarların klorofil içeren kloroplastları yoktur, dolayısıyla da fotosentez yapamazlar. Besinlerini kendileri üretemediklerinden hazır olarak alırlar. Bu nedenle de mantarlar farklı bir canlı sınıfı olarak incelenirler. 

Mantarların Doğa ve İnsanlar Açısından Önemi

Doğada her canlının ayrı bir görev ve sorumluluğu vardır. Mantarların en önemli görevi ise, yeryüzündeki madde dönüşümünde yer almalarıdır. Mantarlar, ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağa karışmasında rol alırlar. Bitkilerin sonbaharda dökülen yaprakları, mantarlar aracılığıyla çürütülür ve humuslu organik maddelere dönüştürülür. Bu işlem sırasında oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılırlar. Ormanlarda karbondioksit salınımı gerçekleştirirler ve toprağın yapısını bitkilerin büyüyüp gelişmesi için uygun hale getirirler. Mantarlar mikoriza diye adlandırılan ortaklıklar oluştururlar ve bu yapı ile bitkilerin köklerine tutunarak bitki köklerinden karbonhidrat alırlar. Bu işlem sırasında mantarlar hifleri aracılığıyla topraktan su ve suda çözünen tuzları emer. Mantarların bazı eklembacaklı türlerinde mycangium isminde yapılar bulunur. Bu yapılar selüloz sindirimine katkıda bulunur. Algler ile birleşerek ekosistem için çok önemli olan likenleri oluştururlar. Ayrıca tarım zararlıları ve hastalıklarıyla biyolojik mücadele amacıyla bazı mantar türlerinden faydalanılmaktadır. 

Mantarlar ayrıca, ilaç sanayi, gıda ve fermantasyon endüstrisi, peynir-alkol-ekmek yapımı ve çeşitli ürünlerin elde edilmesinde kullanılmaktadır. Bilindiği üzere, ekmek yapımı sırasında hamura maya katılır. Bu maya kimyasal tepkimeler ile karbondioksit gazının ortaya çıkmasını sağlayarak hamuru kabartır. Salgıladıkları enzimlerle bazı maya mantarları glikozu parçalayarak alkole dönüştürür. Şarap ve bira gibi alkollü içecekler ise şekerin fermantasyonu sonucu oluşmaktadır. 

Eski çağlardan bu yana tüketilen şapkalı mantarın besin değeri oldukça yüksektir. İçerdiği vitamin, mineral ve protein değeri mantarı insanoğlu için önemli bir besin yapmaktadır. Mantar ayrıca kalsiyum, bakır, demir, potasyum ve fosfor açısından zengindir. 

Mantarlar ilaç sanayisi açısından da oldukça önemlidir. Vitaminlerin büyük bölümü, çeşitli antibiyotikler ve steroit hormonlar mantarlardan elde edilen ilaçlardır. 

Mantarlar son yılarda kanser tedavisinde de kullanılmaktadır. Penicillium chrysogenum mantarının ürettiği penisilin antibiyotiği günümüzde bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın