Makaleler

Oğuz Atay ve Edebi Kişiliği

Yazar: Diba Bahadıroğlu

1934 İnebolu doğumlu roman ve öykü yazarımızdır. Babası Cemil Atay, iki dönem Sinop bir dönem Kastamonu’dan seçilerek Cumhuriyet Halk Partisinde milletvekilliği görevinde bulunmuştur. Cemil bey, toplam altı dönem milletvekilliği görevinde bulunmuştur. Yazarın annesi de ilköğretim okulunda öğretmenlik yapan Muazzez Hanım’dır.

Oğuz Atay, okul öncesi dönemini memleketi Kastamonu yani İnebolu’da geçirmiştir. Babasının milletvekili seçilmesi ile ailesiyle birlikte Ankara’ya taşındı. Eğitim hayatı da Ankara’da başladı. Ankara Maarif Kolejini 1952 yılında 18 yaşında bitirdi. Ardından İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliğini kazandı ve bu okulu da 1957 yılında bitirdi.  Askerliğini yaptıktan sonra Teknik Okul’da Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’nde görev aldı. Meydan – Larousse’un hazırlanmasında görev aldı.

Tutunamayanlar adlı romanının 1970 TRT Sanat Ödülleri yarışmasında başarı ödülü kazanmasıyla dikkati çeken Oğuz Atay, sonradan dergilerde öyküler yayımlamaya başladı. Öykü ve romanlarında kent karmaşasını, bu karmaşa içindeki aydının dramı, modern edebiyat tekniklerinden ve değişik anlatım biçimlerinden yararlanarak alaycı bir anlatımın ağır bastığı ayrıntılara inen bir tutumla yansıtmaya çalıştığı görülmektedir.

Tutunamayanlar romanın kahramanı kendi gibi mühendis olan Selim’dir. Oğuz Atay, Selim’e günlük tutturur. Bir de romanda Selim kadar yer kaplayan Oldric vardır.

Roman, Modernist akım çerçevesinde yazılmıştır. Bilinç akışı yöntemi kullanılmış ve iç monolog tekniği kullanılmıştır. Türkiye’de modern tekniklerle yazılmış ilk roman olma özelliğini göstermektedir. Eserin kurgusu da modern tekniklerle yapılmıştır ki bu da Türk aydını ve yazarların o güne kadar Türkiye’de (roman alanında) görmedikleri bir durumdur. Bu bakımdan Oğuz Atay pek anlaşılmamıştır. Ödüllü bir sanatçı olsa da popüler değildir. Hoş, popüler olmak istediğini pek sanmıyoruz ama en azından okuyucu tarafından değerinin bilinmesini istediğini bazı söylemlerinden anlıyoruz.

Tutunamayanlar romanını dili kimilerine göre özensiz kimlerine göre savruktur ama bu iki yorum da modern akımı bilmeyenler tarafından yapılmıştır ve pek dikkate almamak gerekir. Modern akım zaten bilinç akışı yöntemini kullanır. Bilinç akışı yöntemi, kişinin beyninin bir şey ile ilgilenirken aynı anda başka şeyler de düşündüğünü bildirerek, yazarın bu durumu eserine yansıtma çabasıdır. Yani aynı anda birkaç düşünceyi ve onun ardından gelecek onlarca andan bahsediyoruz. Bu halde cümlelerin savruk olmaması doğal karşılanmalı. Ayrıca iç monolog yöntemi de çok kullanılmaktadır. İç monolog, kişinin kendi kendi ile konuşmasıdır. Modern yazarlar ise bu teknikle yazarlar. Yani modern romanlarda bir kahraman tüm roman boyunca “kendi kendine” konuşabilir. E böyle bir konumda da kişi belagat yeteneğini kullanmaz; kimse kendi kendisi ile yaptığı konuşmalarında topluluk önünde yapacağı konuşmalar gibi hazırlanmaz. Zaten modern edebiyatta iç monolog yöntemi ile yazılmış romanlarda hitabî dil kullanılırsa sahte olur.

Edebi Kişilik

Hem öykü hem de roman alanında modern edebiyat çizgisinde ilerleyen bir yazardır. Eğer Batı ile bir kıyasa sokulursa Modernist edebiyat ilkelerinin kurucusu olan Virginia Woolf ile eşleştirebilir.

Annesinin öğretmen olması sebebiyle midir bilinmez ufak yaşlarda okumaya ve yazmaya ilgisi olan birisidir Oğuz Atay. Babasının ise işini en şerefli şekilde yapan birisi olduğu edebiyat çevrelerince bilinmektedir.

Oğuz Atay, Ankara’da okurken tiyatroya ilgi duymuş ve okul tiyatrosunda görev yapmıştır. Belki bu yüzdendir ki roman ve öykülerinde tiyatral bir anlatım oluşturmuştur.

Küçük yaşlardan beri içine kapanık bir çocuk olduğunu annesinden öğreniyoruz. Bu içe kapanıklılığı onun ileriki döneminde benimseyeceği modern edebiyat ile de örtüşmektedir.

Yazarın babası ile arasının bozuk olduğunu ve ona ancak cenazesinde veda ettiğini Günlük adlı günlük türündeki eserinden öğreniyoruz. Günlük adlı kitabı, orijinal el yazmalarından müteşekkil olduğu için yazarın hayatı hakkında birçok şeyi ilk elden elde etmekteyiz ki bu da günlüğü değerli kılmaktadır. Okurlarına ufak isyanı da olan Oğuz Atay, bu konuda da haklıdır çünkü biz okurlar onun değerini çok geç anladık. Yazarımızın günlüğü bir edebiyat laboratuarı olma açısından da önemlidir çünkü Tutunamayanlar romanından sonra yazdığı ikinci romanı Tehlikeli Oyunlar’ın nasıl oluştuğunu anlatmaktadır. Oğuz Atay gibi modern akımın öncüsü olan bir yazarın, bir romanı hangi hislerle ve nasıl yazdığı o dönemde oldukça merak konusu olmuştur ki günümüzde de Günlük adlı eseri satış listelerinde üst sıradadır.

Oğuz Atay, 13 Aralık 1977 yılında 43 yaşındayken beyninde tümör olması nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Çok genç yaşta kaybettiğimiz yazarımız, Türk edebiyatına büyük katkısı olacak olan “ Türkiye’nin Ruhu” adlı eserini yazamamıştır. Mezarlığı Edirnekapı’dadır ama memleketi Kastamonu, her yıl Oğuz Atay edebiyat ödülleri vermektedir.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın