Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Yeni Lisan Hareketi Nedir?

Yeni Lisan hareketi olarak bilinen hareket, Hakan Sazyek’in tanımı ile ilk avangart hareket, en dar bakışla dilin sadeleşmesini amaçlayan ama daha derine inildikçe de gençlere milliyetçiliği aşılamayı amaçlar. Ayrıca edebiyatımızda, dil dünyamızda bir ilk olma özelliğine de sahiptir. Her ne olursa olsun, dilin sadeleşmesi açısında yapılan önemli bir atılımdır ve etkisi cumhuriyet dönemine kadar sürmüştür. Biz bu yazımızda “Yeni Lisan” hareketinin ne olduğunu, bu harekete karşı gelenleri ve karşı gelme nedenlerini, bu hareketi destekleyenleri ama en evvelinde neden bir dil hareketine ihtiyacımız olduğunu anlatmaya çalışacağız.

Yeni Bir Lisana Neden İhtiyaç Duyuldu?

Edebiyat dili, bu dil hareketine kadar Arapça ve Farsça hatta Servet-i Fünun edebiyatı zamanlarında Fransızca etkisinde idi.  Aslında, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında Türkçe yoğun bir Arapça ve Farsça etkisindeyken Osmanlı’nın duraklama ve gerileme devrinde Fransızca etkisinde kaldı, bu da yetmezmiş gibi 20.yy’dan sonra Türkçe, İngilizce istilasına maruz kaldı. Cumhuriyet rejimi, Osmanlı ve Selçuklu yönetimlerinin aksine milli bir unsur olarak kabul etti dili ve Türkçenin korunmasına çaba gösterdi. Bu çabaların bir kısmı, yine devlet eliyle kurulan TDK tarafından bir süre devam ettirildi. Osmanlı zamanında ise böyle bir kurum yoktu, aydınların kişisel çabaları söz konusu idi. Bu çabalardan birisi de Yeni Lisan hareketidir ve dilimizin sadeleşmesinin, gereksiz yabancı unsurlardan arınmasının ilk ama en önemli adımıdır.

Yeni Lisan hareketine başlatan, bu hareketi destekleyen, bu harekete katılan gençlere göre, ve elbette bize göre de, Türkçe; Arapça ve Farsça etkisinde raydan çıkmak üzereydi. Milliyetçilik akımın da etkisi ile bu gençler, milli bir edebiyat için dilin de milli olması gerektiğini düşünüyorlardı. Kullanmak zorunda kaldıkları lisanın “yapma bir dil” oldukları konusunda fikir birliğine varmışlardı. Kendileri ile aynı dönemde başka bir edebiyat hareketi olan Servet-i Fünuncuları ve Fecr-i Aticileri dillerinin ağır oluşlarından, Türkçeye sürekli Fransızcadan kelime almalarından dolayı fazlaca hırpalamışlardır. Onlar, edebiyatı sadece aydınların anlayabileceği bir şey olarak görmek yerine edebiyatı halkın da anlayabileceği bir lisanla yazma taraftarıydılar. Bu yönleriyle Tanzimat döneminin birinci dönem aydınlarına benzeler. Farklı oldukları nokta, söylediklerini yapmalarıdır. Tanzimat dönemi aydını, istisnaları dışında düşüncede kalan bir harekettir. Milli Edebiyat ise değildir. ( Elbette bu durumun farklı nedenleri var ama şimdiki konumuz bu değil.)

Yeni Lisan Hareketi Ne Zaman ve Nerede Ortaya Çıktı?

Yeni Lisan hareketi, Genç Kalemler dergisinde 11 Nisan 1911’de başlayan bir dil ve edebiyat hareketidir. Bu hareketin öncüleri şu üç isimdir: Ömer Seyfettin (1884-1920), Ali Canip (1884-1967) ve Ziya Gökalp (1876-1924) 

Aslen Ali Canip Yöntem, Genç Kalemler dergisinin adını da bulan kişidir; Milli Edebiyat adını da. Kendisi, yöneticiliğini yaptığı “Hüsün ve Şirin” adlı dergide – ki bu dergi daha sonra Genç Kalemler dergisine dönüşecektir –  dilin sadeleşmesi üzerine yazılar yazmıştı. Ama Yeni Lisan hareketi oluşumunda rol alan olaylardan birisi Ömer Seyfettin’in Ali Canip’e yazdığı 28 Ocak 1911 tarihli mektuptur. Bu mektupta Osmanlı edebiyatı sert bir şekilde eleştirilir. Açık açık Ömer Seyfettin, Osmanlı edebiyatından “tiksindiğini” dile getirir. Ömer Seyfettin, bir askerdir ve subayken yazmıştır bu mektubu dostu Ali Canip Yöntem’e.

Yeni Lisan makalesi, Ömer Seyfettin tarafından Genç Kalemler dergisinde yazılır. Daha sonra Genç Kalemler’in 27 sayısında da Yeni Lisan makalesi ya da yazı dizisi devam eder. 

Genç Kalemler dergisi “ Dilde ve edebiyatta milli benliğe dönüş” ruhunu benimsemiş birisi asker üç aydın tarafından kurulmuştur ve iki kolda incelenir: 

- Birisi 1905 edebiyat hareketi olarak nitelenen ve yine Selanik’te çıkan “Çocuk Bahçesi” adlı dergidir. Bu dergi önceleri bir çocuk ya da okul dergisiyken daha sonra Mehmet Emin Yurdakul’un tesiri ile Türkçe şiirin üretim kaynağı, membası olarak edebiyat dünyamızda yer bulmuştur.

- İkincisi ise şuan işlediğimiz Yeni Lisan hareketidir.

Bu bakımdan Genç Kalemler dergisinin Milliyetçi akımın bir yayın organı haline gelmesi oldukça normaldir. Yeni Lisan da bu ruh ile beslenmiştir.

Pekala, 27 sayı boyunca önceleri “makale” türünde 27.sayıda da “polemik” haline gelen Yeni Lisan anlayışı neye karşı çıkıyor?

Yeni Lisan Hareketinin İçeriği, Karşı Çıktığı Şeyler ve İlkeleri Nelerdir?

Yeni Lisan hareketi ile Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati hareketlerinin aynı dönemlerde olduğunu bilmemizde fayda var çünkü ancak böyle Yeni Lisan’ın güttüğü davanın önemini anlayabiliriz. Bu bakımdan önce “Servet-i Fünun Dönemi Nedir?” aldı makalemize göz gezdirmenizi tavsiye ediyoruz. Bakamayanlar için küçük bir hatırlatma yapalım: Servet-i Fünun döneminde Türkçe Fransızcanın sadece söz varlığını almadı, tehlikeli bir biçimde söz dizimini de aldı. Üstelik Servet-i Fünun aydınlarınca – istisnaları hariç -  bu gerekli idi. Dil, o kadar ağırlaşmıştı ki şuan bile sadeleştirme yapmadan bir Türkolog dahi zor anlıyor eserleri. Üstelik “sanat sanat içindir” anlayışı da edebiyatın belini iyice bükmüştü. İşte Yeni Lisan bunlara karşı bir dava güttü ve bu davalarının ilkeleri de şunlardı:

  1. Artık Arapça ve Farsça dil bilgisi kurallarına uyulmamalı. ( Tamlama yaparken izafet i’si kullanmamak, elif-i maksure kullanmamak gibi. Örneğin Osmanlılarda “sevgilinin saçı” denmez “zülf-i yar” deniliyordu. Yeni Lisan hareketi Türkçe tamlama yapmayı tercih etti. )

  2. Arapça ve Farsça gramer kurallarına göre yapılan ve artık dilimize yerleşen kalıplar kullanılmaya devam edilebilir. ( Selamünnaleyküm, Aleykümselam gibi)

  3. Arapça kelimeler, asıllarına göre değerlendirilmemeli. Türkçedeki, halktaki kullanışlarına göre değerlendirilmeli. Örneğin evlat, velet kelimesinin çoğuludur ve Arapçada çocuklar anlamındadır. Arapça gramer bilgisine göre tek çocuk velet/ veled, birden fazla çocuk evlat/ evlad ama biz evlat kelimesini bir çocuk için kullanıyoruz. Eğer Türkçe evlat kelimesini tekil kabul etmişse bunu biz de böyle kabul etmeliyiz diyor Yeni Lisan hareketi.

  4. Arapça ve Farsça sözcükler illa ki kendi imlalarına göre yazılmamalı, Türkçe okunuşlarına göre yazılması gerekir. Örneğin elif-i maksureli söyleyiş olanlar okunduğu gibi yazılmalı; “İsa” normalde “Isî” şeklinde yazılır, her aydın uygulamasa dahi genel kullanım bu yönde idi. Yazıda “اسي” şeklindeydi daha sonra okunduğu gibi yazma geleneği ile yani Yeni Lisan hareketi ile “اسة” / “يسا” yaygınlık kazandı.

  5. Bütün Arapça ve Farsça kelimeler atılmak zorunda değil. Artık terim olan Arapça kullanımlar devam edebilir. Örneğin bizim geometri terimi olarak kullandığımız dörtgen Osmanlı Türkçesinde murabba şeklinde idi ya da yüzey yerine satıh, boyut yerine bu’ud kullanılıyordu. Bu konu daha iyi anlayabilmek için Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat yazdığı “Geometri” adlı kitaba göz gezdirebilirsiniz.

  6. Diğer Türk lehçelerinden kelime alınmamalı

  7. Konuşmada esas olan İstanbul ağzı olmalı.

Yeni Lisan Hareketi Dışında Başka Bir Dil Hareketi Var Mıydı?

Bu dönemde, Yeni Lisan dışında, Tasfiyeciler de vardı. Bu grup daha çok Cumhuriyet dönemi ilk yıllarında aktif oldular. Onlara göre de dildeki tüm yabancı unsurlar atılmalı yerlerine yeni Türkçe kelimeler türetilmeli idi.

Yeni Lisan Hareketine Karşı Çıkanlar..

Bu harekete karşı çıkanlar daha çok Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati yanlıları idi. Bu sanatçılar şunlardır:

  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Mehmet Rauf

  • Hüseyin Cahit Yalçın

  • Halit Ziya Uşaklıgil

  • Cenap Şahabettin

  • Süleyman Nazif

  • Köprülüzade Mehmet Fuat ( Mehmet Fuat Köprülü)

Bu aydınlara göre Yeni Lisan’ın ortaya koyduğu dil ancak ilim dilidir. Edebiyat dili olamaz. Edebiyatın uluslararası bir alan olduğunu bu yüzden de edebiyatın milli bir dille idare edilemeyeceğini savunurlar. Bu görüşü savunanlar ayrıca Yeni Lisan hareketini “Irkçı bir hareket” olduğu konusunda anlaşırlar. Genç Kalemler dergisi sanatçıları da boş durmuyorlar, aslında biraz da “tribüne oynayarak” kendi dergilerinde iki sütuna bir kendi eserlerini bir de Servet-i Fünun eserlerini koyarak halka karşılaştırma imkanı sağlıyorlardı. Genç Kalemler aydınları bu savaştan elbette zaferle çıkacaktı ama çekişme bir yılı aşkın bir zaman sürdü.

1 yılın sonunda Fecr-i Ati’den Hamdullah Suphi, Yeni Lisan anlayışını kabul ettiğini bildirdi. Aynı zamanlarda Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mehmet Fuat Köprülü ve Refik Halit Karay da Yeni Lisan akımını kabul etti. Bu harekete şiddetle karşı çıkan Süleyman Nazif, Cenap Şehabettin ve Ali Kemal bu muhalefetlerini sonuna kadar devam ettirdiler.

İlgili Makaleler