Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Türk Dilinin Tarihsel Dönemleri

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki hiçbir araştırmacı gönül rahatlığıyla “Bu tasnif uygundur” diyememektir; bu bakımdan anlatacağımız tasvirlerde mükemmellik değildir kriter, en az kusur, en az eksiktir.

Türk dillerinin tasnifi diğer dillere göre daha zordur çünkü:

1.  Sürekli göçebe kültürünü izleyen Türkler, kalıcı eser bıra

kmaya çok geç başlamışlardır. Aslen Türk dilinin daha gerilere götürebileceğini savunan araştırmacılar, Türklerin bıraktıkları eserler olduğunu ve bir yıkımla bunların bize ulaşamadığını da savunmaktadır. Gerçekten de 732 yılında bulunan bengü taşlara baktığımızda Türkçenin gelişmiş bir dil olduğunu görüyoruz çünkü gelişmemiş diller hitabet ya da anı türünde eser bırakamazlar. Oysaki Bilge Kağan anıtı hitabet türünün, Tonyukuk yazıtı ise anı türünün ilk ve başarılı örneklerindendir.2.  Dönemsel sorunlar yani savaşlar bir devletin edebiyatını, dilini ya da sosyal hayatını etkiler. Bahsedilen dönemin oldukça hareketli olduğunu varsayarsak yazılı eserlerin bize ulaşabilmesinin gerçekten de mucizeye yakın bir ihtimal olduğunu görebiliriz.

3.  Dil malzemesi bakımından bize ulaşan kıt – kanaat kaynaklar, tam bir tasvir yapmamamızı engellemektedir.4.  Dil süreçleri, politik ve siyasal meseleler ile doğrudan alakalıdır. Bu bakımdan ele geçebilecek dil malzemeleri sekteye uğramış olabilir…

Tüm bu ayrıntılar göz önüne alındığında dil tasnifinin ne kadar zor olduğu anlaşılabilir; ama tüm bunlara rağmen dil tasnifleri yapılmakta ve birçok dil tasnifinin de gerçeğe yakın olduğu görülmektedir. Biz de size en çok kabul gören ve en önemli Türk dil tasniflerini sunacağız:

Lukas Ligeti’nin Türk Dilinin Tarihsel Dönemi Sınıflandırması

1. Eski Türkçe (6. - 9. yüzyıl arası)

1. a. Göktürkçe

1. b. Uygurca

1. c. Kırgızca

2. Orta Türkçe (10. - 15. yüzyıl arası)

2. a. Mani ve Buda Tercümeleri

2. b. Çağatay yazı dili devri

2. c. Kıpçak ve Oğuz dil yadigârları devri

3. Yeni Türkçe Devri (16. yüzyıldan sonraki devir)

Ahmet Caferoğlu’nun Türk Dilinin Tarihsel Dönemi Sınıflandırması

  1. Altay devri ( Türk – Moğol dil birliği)
  2. En eski Türkçe devri ( Proto – Türk dil birliği )
  3. İlk Türkçe devri
  4. Eski Türkçe devri
  5. Orta Türkçe devri
  6. Yeni Türkçe devri
  7. Modern Türkçe devri

Baskakov’un Türk Dilinin Tarihsel Dönemi Sınıflandırması

  1. Altay devri
  2. Hun devri
  3. Eski Türk devri
  4. Orta Türkçe devri
  5. Yeni Türk devri
  6. En yeni Türk devri

Bu tasnifler en çok konuşulan ve aslında diğerlerinden farklı olan birçok araştırmacıya göre “önemli” görülen tasniflerdir. Tasniflerde dikkat edilirse Türkçenin ezelinden şimdiki zamanına inilmiş. Bu bakımdan sınıflandırmalar geniş çaplıdır.

Biz ise şimdi Türkçenin dönemlerini anlatacağız, bu anlatımımızda dil malzemeleri ve bu malzemenin yetmediği halde başka tarihsel, siyasi ve sosyal durumlar dikkate alınmıştır.

I. ANA ALTAYCA DEVRİ

Türk dilinin en eski dönemi olarak kabul edilir.  Bu dönemde Türk, Moğol, Kore, Tunguz ( bazı araştırmacılar buna Japonya’yı da ekler ) birliği olduğu ve Altayca olarak tek bir dil konuşulduğu görüşü yaygındır. Bu dönem için ortak bir Altayca yanında Türklerin, Moğolların, Korelilerin ve Tunguzların farklı ağız özellikleri gösterdiği düşünülmektedir.

II. İLK TÜRKÇE DEVRİ ( Pre Turkic veya Çuvaş – Türk Dil Birliği )

Tarihsel dönemde Altaycadan ayrışmanın şuan Türkçeden en uzak ve anlaşılmanın en az olduğu dillerden başladığı düşünülür. Bu mantıklı ve ikna edici açıklamaya göre Altaycadan ayrılan ilk diller Korece ve Japoncadır. Bu ayrışmadan sonra Moğol- Türk dil birliği kurulmuştur. Türkçenin Ana Altaycadan ayrılması da bizi ilk Türkçe devrine götürür.  Çuvaş – Türk dil birliği bu devrin diğer adlandırmasıdır çünkü bu devirde henüz Çuvaş Türkçesi Altaycadan ayrılmamıştır. 

Bu dönemin yani Çuvaş – Türk dil birliğinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiği bilinmektedir. Sayın Yetkin’e göre bu devir, milattan önceye kadar uzanır.  Yalnız elimizde kesin olan bir şey varsa o da bu dönemin Ana Altaycadan ayrılan Türkçenin ilk devri olmasıdır.

Bu dönemle ilgili elimizde yeterli bilgi yoktur lakin olan bilgiler ve bunlardan çıkan sonuç şudur :

  • Bu dönemde bugün sadece Hallaççada bulunan söz başı h- sesi mevcuttur. Bu sesin Ana Altaycada *p olduğu kabul edilir. ( Araştırmacılar,  Ana Altayca dönemi ile ilgili tahminleri “*” işareti gösterirler. Bu işaretin olduğu bilgiler, somut bir şekilde kanıtlanmamış ama eldeki verilerden yola çıkılarak ulaşılmış suni bilgilerdir. )
  • İlk Türkçe döneminde kelime başı g- sesi yoktur.
  • Ana Altaycada r/l sesleri korunmuştur. Bu bilgiye dil yadigarlarından ulaşmak mümkündür. ( Macarcadaki Eski Türkçe alıntılar ….). Bu r/l ve z/ş denkliği daha sonra gerçekleşmiştir.
 

III. ANA TÜRKÇE DEVRİ (Proto Turkic)

Türkçenin rl ve z/ş kolu olarak ayrıldığı varsayılan ve Hun yadigarlarının ait olduğu dönemdir. Bu Türkçe devri bilinmeyen bir zamandan r/l ve z/ş olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu ayrımın gelişimi şu şekilde gösterilebilir :

*-x- , *-x > *-r-, *-r > *-z-, *-z

*-y- , *-y > *-l- , *-l > *-ş-, *-ş

( İki tire arasındaki ayrım söz içi, “-x” şeklinde ayrım söz sonu sesi temsil eder. )

Proto – Ogur olarak tanımlanan Türkçenin r/l temsilcisi bugün sadece Çuvaş Türkleridir. Tarihte ise bu kolu eski Bulgar Türkçesi temsil ederdi. Eski Bulgar Türkçesi 5. ve 6. asırlar arasında  Kafkasya ve Kuzey Karadeniz bölgesinde yaşamışlardır.

Proto – Oğuz olarak adlandırılan  z/ş kolu ise Çuvaşça dışındaki Eski Türkçe ve Orta Türkçedir. Günümüz yazı ve konuşma dilleri, ağızlar bu kola aittir.

Ana Türkçe devrinin en önemli özelliği birincil dediğimiz aslî uzunlukların korunmuş olmasıdır. Şuan bu uzunluklar sadece Türkmence, Yakutça ve Halaççada korunmaktadır.

IV. ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİ

Bu dönem, elimizde yazılı kaynakların bulunduğu ve dil yadigârlarının malzeme olarak kullanılabildiği diğer iki dönemden daha net ve kesin bilgilerin elde edildiği Türkçe dönemdir. Eski Türkçe dönemi bundan 122 yıl önce Karahanlı devrinden başlatılsa da Orhun yazıtlarının bulunup keşfedilmesiyle şuanki halini almıştır.

Eski Türkçe döneminin ilk evresi Köktürk Türkçesi dönemdir. En eski eserler buradadır. Hatırlatmak gerekir ki bu dönem her ne kadar en eski dönem olarak kabul edilse bu dildeki hitabet gelişimi oldukça fazladır. Bu bakımdan haklı olarak birkaç araştırmacı bu devirin daha geriye götürülmesini istemektedir ama elimizde dil malzemesi olmadığı için bu dönemde kalıyoruz.

Eski Türkçe dönemi birçok araştırmacıya göre sadece Köktürk ve Uygur dönemini kapsar ( bu durumda Karahanlı Türkçesi Orta Türkçe dönemi olarak değerlendirilir ) ; başka bir kısmına göre Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca dönemlerini kapsar.

Eski Türkçe döneminde Köktürk Devletinden sonra gelen Uygurlar, bir çeviri yazı edebiyatı oluşturarak bizlere daha sağlam dil yadigârları bırakmıştır. Orhun Türkçesi – Uygur Türkçesi – Karahanlı Türkçesi doğuda 8. – 13. asırları kapsar ( ATA 2011: 26- 27).

13.asra kadar Türk dünyasının doğu kolunda iki ayrı yazı dili bulunmaktaydı. Bunlardan birisi Ötüken bölgesinde kullanılagelen Köktürk ve Uygur Türkçesi, diğeri onlardan daha uzakta Doğu Türkistan bölgesinde kullanılan Karahanlı Türkçesi.  13.asırda Uygurca ve Karahanlı Türkçesi arasında büyük dil farklılıkları yoktu ama ne zaman Karahanlı Türkçesi İslamiyeti devlet dini haline getirip Arap alfabesine geçti o zaman Budist ya da Maniheist Uygurlar ile Karahanlılar arasında bağlantı yoktu. Birisi bize bir çeviri edebiyatı oluşturdu diğer ile bir Türk – İslam edebiyatı oluşturdu.

Yukarıda verilen bilgilerin asıl konunun özeti olduğuna dikkat çekmek isteriz. Bu konuda farklı araştırmacı ve Türkolog görüşü vardır ki bunların hepsi teker bakılmaya değecek bilgilerdir.

İlgili Makaleler