Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Narsizm ve Narkissos'un Hikayesi

yazar: Çisem Soylu

Çevrenizde kendini beğenen, kimseyle iletişim kurmadan sürekli ilgi bekleyen, dünyanın kendisi etrafında döndüğünü zanneden biri varsa o “narsist” olabilir!

Narsisizm; kişinin kendini sevmesi hatta kendine tapması anlamında bir kavramdır. Psikolojide en belirgin kişilik bozukluklarından biridir. Sigmund Freud’un deyimiyle; “dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya yönlendirilmesi”dir. Psikolojideki en önemli rahatsızlıklardan olan paranoya, nevroz ve hatta psikozda narsisizmin etkilerinin göründüğü belirlenmiştir. Makalemizi okuyunca bir narsist ile karşılamak istemeyeceksiniz!

Tanımı

“Özseverlik” olarak da bilinen narsisizmin birçok tanımı bulunuyor. Kendini beğenen, üstün gören, takdir ve ilgi bekleyen, özel muamele isteyen ve imtiyazlı olduğuna inanan kişilerdir. Genel bir ifadeyle tanımlayacak olursak; “kişinin kendisine adeta âşık olması” denebilir. Cinsel enerjinin egoda toplanması, nesnelere yönlendirilmesi ve tekrar egoya yönlenmesi durumudur. Bebekler, dış dünya ile bağlantı kuramadıkları için gerçek bir narsisttir. Bir bebek için tek gerçek kendisidir. Bu duruma 'birincil narsisizm' denir. Bebek büyüdükçe dış dünyanın kurallarını öğrenir; libidosunu nesnelere yönlendirmeye başlar, nesnel düşünceleri gelişir. Libidosuna nesne bulabilen insan, görece olarak narsist kalır. Bu duruma da 'ikincil narsisizm' denir. Birincil narsisizmde bebek dış dünyanın ayrımına varamaz; ikincil narsisizmde dış dünya gerçekliğini yitirir.

Narsistler Nasıl Davranır?

Narsisizm, toplumda çok dikkat çeken bir kişilik bozukluğudur. Başkalarının düşünce ve isteklerini dikkate almayan narsistler, başkalarının hakkına da saygı göstermezler. Her zaman kendilerini haklı görürler. Gerçeklerle bağdaşmasa bile her zaman en önde ve tek olmak isterler. Empati yapamazlar, başkalarını anlamaya çalışmazlar.

Narsistler başka nasıl davranır? İşte cevapları;

  • Sanki dünya kendileri için yaratılmıştır. 
  • Her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesini beklerler. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa değerlidir; aksi halde tahammül edilemez!  
  • Kendi çıkarlarına olan hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelenirler ve saldırganlaşırlar. 
  • Vefa; bir narsist için İstanbul’un semti olması dışında bir anlam ifade etmez. 
  • İnsanları ezmekten ve zarar vermekten çekinmezler. 
  • Pahalı kıyafetler ve otomobiller isterler, statüsü yüksek arkadaşlar edinmeye ve elitist davranmaya çalışırlar. 
  • En başarılı, en yetenekli, en zeki ve en üstün kişi olduklarını zannederler. 
  • Sürekli övülmek, alkışlanmak ve beğenilmek isterler. 
  • İnsanları sömürürler, iyi niyetleri suiistimal ederler. 
  • İnsanlarla iletişlim kurmak istemezler; diyaloga uzaktırlar. 
  • Eleştirileri kabul edecek kadar erdem göstermezler, hatta eleştirilere hiçbir şekilde tahammülleri yoktur. 
  • Alçakgönüllü, cömert, hoşgörülü ve merhametli davranmayı aptallık olarak görürler. 
  • Cümleleri “ben” ile başlar, her zaman gözde olmak isterler. 
  • Karşısındakileri dinlemezler, dikkate almazlar; kimseyi beğenmezler. 
  • Çıkarları varsa kurallara uyarlar, işlerine gelmezler kuralları hiçe sayarlar. 
  • Utanma duyguları zayıftır veya hiç yoktur. Etik anlamda toplumu dikkate almazlar. 
  • Sorumluluk almaktan kaçınırlar; onlara görev vermek işkence gibidir. 
  • Kedi bile olsalar, aslan gibi davranırlar; yani oldukları gibi görünmezler.

Çocuklarda Narsisizm

Son yıllarda çocuklarda en sık görülen kişilik bozukluğu; narsisizmdir. Bu öyle büyük bir tehlike ki; çocuklarımızı esirgediğimiz fiziki birçok tehlikenin önüne geçmiş durumda. Narsisizmi çocuklarda belirlemek kolay değil. Kişilik yapıları ve beyinleri gelişim evresinde olduğu için fark etmek oldukça zor. Peki, bunun bir yöntemi var mı?

Narsisizm başlangıcının bazı belirtileri var; soğukluk, merhametsiz ve acımasız tavırlar, akranları ile iletişim problemleri, kontrol etme eğilimleri, manipüle etme girişimleri, düşüncesizce hareket etme, farklı ruh halleri, hayal kırıklıklarını kontrol edememe, hırsızlık, arsızlık, agresiflik, kurallara uymama, yalan söyleme, teşhircilik, aşırı kıskançlık, kendinden şüphe etme, ilgi çekme ve hava atma çabaları…

Bu belirtiler, çocuğunuzun yaşına göre narsisizm belirtisi olabilir. Örneğin; 11 yaşındaki bir çocuk bir bebeğin canını yakmaya çalışıyorsa endişelenmeniz gerekir. Akranlarından farklı ve daha iyi ilgi bekleyen çocuklar da risk taşıyor. Arkadaş edinmeden sorun yaşayan, sosyal ortamlara girmeyen, aşırı derecede övgü bekleyen çocuklar da narsistlik tehlikesi ile karşı karşıya olabilir. Bu ihtiyaçları karşılansa bile güvensizlik ve boşluk yaşayan çocuklar narsisizmin pençesinde olabilir.

Narsisizm teşhisi konulan bir çocuğa nasıl davranmak gerekir? “Ağaç yaşken eğilir” atasözü tam da bu noktada işlevini görüyor. Çocukları değiştirmek hiç de zor değil. Çünkü daha esnektirler ve daha hızlı öğrenirler. Böyle bir çocuğa sahip ebeveynler, aşırı ilgi ve övgü gösteriyor olabilir. Bu doğru bir yaklaşım değil! Aşırı övgü, çocukların özerlik algısı ve özgüvenine zarar verebilir. Çocukların dikkatli bir şekilde övülmesi gerekiyor. Ayrıca; narsist çocukların empatiyi ve her şeyin bir sınırı olduğunu bilmeleri lazım. Başarısız olmaları durumunda hayatın devam ettiğini göstermek gerekiyor.

İleri seviyedeki narsist çocukların tedavisi psikoterapi ile mümkün olabiliyor. Ailenin yardımı ve psikoterapist seanslar ile bu sorun aşılabilir. Psikoterapi ile çocuğun yaşadığı güvensizliği ve yanlış düşünceleri ortadan kaldırılabilir. Ayrıca aile içi dinamikleri de yeniden düzenlenebilir. Çocuklara öz saygıyı öğretmek de önemli bir ayrıtı; çünkü öz saygı duygusal gelişimin temelini oluşturur. Çocuklarının diğer çocuklarda “daha özel” olduğu düşüncesi ile davranan ebeveynler, narsisizmin temelini oluşturuyor demektir. Çocuklara sevgi ve takdirle yaklaşmak, değerli bireyler oldukları fikrini geliştirir ve bu da öz saygının temelini oluşturur.

Ebeveynlere “narsisizm” tehlikesine karşı birkaç öneri daha sunalım:

  • Çocuklarınızı hata yapmayacaklarına inandırmayın. Başarısızlıktan korkmamalarını sağlayın. Hataları ile yaşayabileceklerini öğretin. 
  • Çocuklarınızı başka çocuklarla kıyaslamayın. Bu kıyaslamalar, akranlarından geri kalmak istemeyen çocuklarda baskı oluşturur. Başarı ve yeteneklerini başka çocuklara göre karşılaştırmayın. 
  • Rol model olarak eleştirilere açık olun. Ona eleştirilerden faydalanmayı öğretin. Ona, sorunlar hakkında konuşabilme erdemini gösterin. Çocuklar ebeveynlerinin eleştirilere tahammül edemediğini fark ederse, başka biri onu geliştirebilecek bir eleştiri yaptığında dikkat almayacaktır.
  • Böbürlenmeyin, hatalarının üstünü kapatmayın. Dürüst olun. Her durumda çocuğunu savunmayın. Hatalarını görmesine engel olmayın. 
  • Farklı çocuklar hakkında kötü sözler söylemeyin. Bu şekilde çocuğunuza “üstün olduğu” fikrini aşılarsınız.  

Lider Narsisizmi

Diktatör kişilikteki devlet adamları, narsisizmin bir türünü sergiler. Roma’daki Sezarlar, Mısır’daki Firavunlar ve Almanya’daki Hitler gibi tarih boyunca birçok ülkede etkin olan diktatör liderler, güçlü kişilik taşırlar. Bu kişiliklerini ülke yönetimini suiistimal ederek kullanırlar ve narsisizmin bir türünü ortaya çıkarırlar. Narsist liderler nasıl bir kişiliğe sahiptir ve nasıl davranırlar?

  • Kendilerini seçilmiş ve insanüstü bir varlık olarak görürler. Sürekli övülmek ve desteklenmek isterler. Alkışlar, en önemli besinleridir. 
  • Yaşam ve ölüme karar verebildiklerini veya yönetimleri altındaki insanların yaşamlarının ve ölümlerinin ellerinde olduğunu zannederler. 
  • Birçok insanın ölümüne göz yumabilirler; birçoğunun da ölüm emrini verirler. 
  • Güçlerini kaybetmeleri, çevrelerindeki herkesin kendilerine düşman olması ve ölüm gibi korkuları, en büyük korkularıdır. Bu korkular bazen onları uykusuz bırakır. 
  • Korktukça yıkar, yıktıkça yalnız kalır, yalnızlaştıkça korkarlar. 
  • Cinsel enerjileri ve güçlerinin sınırı yokmuş gibi davranırlar. 
  • Şatolarda ve saraylarda yaşarlar. Dış dünya yokmuş gibi davranırlar.
  • Yenilgiyi kabul edemezler. Önlerindeki bütün engelleri kaldırmak için her türlü entrikayı denerler ve bunları meşru görürler. 
  • “Seçilmiş” bir kişi olduklarını zannederler. Aslında narsistlik bakımından gerçekten seçilmişlerdir! 
  • Planladıklarını gerçekleştiremediklerinde, hedeflerine ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler ve çökerler! 

Narkissos ve Ekho’nun Hikâyesi

Narsisizme güzel bir örnek olması açısından Yunan mitolojisindeki Narkissos ile Ekho’nun hikâyesine göz atalım. Güzel bir peri kızı olan Ekho, kendisine âşık olan kimseye aldırmaz ve sevgilerini karşılıksız bırakır. Sahip oldukları güç ya da zenginlik Ekho’nun umurunda bile değildir. Günlerden bir gün Ekho, bir nehir kenarında Narkissos’u görür. Narkissos, yakışıklı bir avcıdır. Av sırasında çok yorulduğu için biraz soluklanmak ve su içmek için nehir kenarında mola verir. Ekho, Narkissos’u gördüğü an ona âşık olur. Kendi güzelliğini unutur ve daima ona ait olma arzusuyla yanıp tutuşur. Ancak ne yazık ki yakışıklı avcı Narkissos, bu güzeller güzeli peri kızının âşkına karşılık vermeyerek, hızla yanından uzaklaşır. Ekho için o dakikadan sonra yaşamın hiçbir anlamı kalmaz. Daima Narkissos’u düşünerek günlerini geçirir. Düştüğü bu kara sevdanın içinde günden güne eriyip biterek, ölür. Ekho’nun vücudundan arta kalan tüm kemikler kayalara, sesi ise bugünlerde “eko” olarak bildiğimiz yankılara dönüşür.

Ekho’nun içine düştüğü bu kara sevdaya ve ölümüne hem üzülen hem de çok kızan tanrılar, Olimpos Dağı’ndaki evlerinde otururken Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün her zamanki gibi avda olan Narkissos bitkin düşer ve dinlenmek üzere bir nehir kıyısına gelir. Nehirden su içmek üzere eğildiğinde suyun yüzeyinde kendi yansımasını görür ve o an dona kalır. Daha önce hiç fark etmediği ve başka bir yerde görmediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir, yerinden dahi kalkamaz ve kendi siluetine âşık olur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar kendi bedenini sever. Tıpkı Ekho gibi kara sevdaya düşer. Kendi kendini izleyerek son günlerini geçirir, o nehir kıyısında o şekilde kalır, ne yemek yiyebilir ne de su içebilir. Ömrünü, sudaki aksini izleyerek eritir, tüketir ve çöker. Öldükten sonra bedeni nergis çiçeklerine dönüşür.

İlgili Makaleler