Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Ateşten Gömlek Romanının Özeti ve Tahlili

yazar: Ali Külek

Ateşten Gömlek adlı roman, anlattığı dönemi en iyi şekilde okuyucu ile buluşturması ve okuyucuya hissettirmesi bakımından değerli bir eser konumundadır. Romanın yazarı Halide Edip Adıvar, Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşananların içinde olması ve bu mücadeleye bizzat destek vermesi Ateşten Gömlek romanının değerini arttırmaktadır. Ateşten Gömlek romanı Halide Edip Adıvar’ın Kurtuluş Savaşı tanıklığının romanıdır diyebiliriz. Bu yazımızda anlatacağımız Ateşten Gömlek romanı Halide Edip Adıvar’ın ve Milli Edebiyat döneminin başyapıtlarından biridir.

Ateşten Gömlek Adlı Romanın Konusu

Ateşten Gömlek romanı, İzmirli olan Ayşe ve yakınlarının üzerinde Kurtuluş Savaşı mücadelesini ve bu mücadelenin geçirdiği aşamaları (İtilaf Devletleri’nin işgalleri, Kuvva-yi Millliye süreci, düzenli orduya geçiş vb.) anlatmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nın yanı sıra kahramanların aralarında geçen olayları (Aşk, kıskançlık, kavga vs.) anlatmaktadır.

Ateşten Gömlek Adlı Romanında Ana Düşünce

Halide Edip Adıvar’ın kaleme aldığı Ateşten Gömlek adlı roman Kurtuluş Savaşı döneminde yaşayan bir grup insanın milli duyguların yanı sıra birbirleri ile olan ilişkilerinde bahseder. Bu kişilerin aşklarını, kıskançlıklarını, tutkularını anlatarak o dönemdeki insanların üzerinden Kurtuluş Savaşını ve milli mücadele duygusunu konu alır.

Ateşten Gömlek Adlı Romanın Özeti

Romanda geçen olaylar Peyami adındaki karakterin hatıra defterinde yazanlardır. Zengin bir aileye mensup olan ve annesinin yanında Şişli’de oturan Peyami ile evlendirilmek üzere İzmir’den Ayşe adında bir akraba kızı uygun görülür. Bu evlilik kararına karşı çıkan Peyami evlenmemek için Almanya’ya gider. Onuruna düşkün ve gururlu bir genç kız olan Ayşe, Peyami’nin bu hareketini hakaret sayar ve Peyami ile evlenmeme kararı alır. Ayşe, İstanbul’da yine bir akraba olan Mukbil Bey ile evlenir.

Peyami’nin annesi (Salime Hanım) kendi çevresinde sözü geçen varlıklı bir kadındır. Kadınlar arasındaki olayları o kontrol etmektedir. Peyami’nin annesi ve onun çevresi İngiliz sempatizanıdır. Ülkenin kurtuluşunu İngiltere’nin manda ve himayesinde görürler. Peyami de bu çevrenin ve görüşlerin içerisinde yer alır. Bu görüşlerin ve düşüncelerin dile getirildiği eve ara sıra kalmaya gelen bir akraba olan Cemal Bey bir askerdir. Gün geçtikçe Peyami ile dost olan Cemal Bey tam bir cumhuriyetçidir. Cemal Bey ile vakit geçiren Peyami’de ilk değişimler Cemal Bey ile gittikleri ve zabitlerin oturduğu kahvede ülke durumunu konuşan subayları dinlemesi ile başlar. Peyami, bu süreç içinde bir subay olan İhsan ile tanışır ve onunla da sıkı arkadaş olur. Cemal Bey ve İhsan iyi anlaşamasa da Peyami ile dost oldukları için beraber vakit geçirirler.

Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği haberi tüm ülkede büyük yankı uyandırır. Bu işgal sırasında Yunan askeri çoluk çocuk demeden önüne gelen herkesi katleder. Bu vahşi olayda Ayşe’de eşi ve oğlunu kaybeder ve kolundan yaralanır. İtalyan bir ailenin yardımıyla İstanbul’a gelen Ayşe, Peyamilerin evine sığınacaktır. Peyami ve Cemal Bey, Ayşe’yi iskeleye karşılamaya giderken İhsan ile karşılaşırlar ve hep birlikte Ayşe’yi eve getiriler. İhsan, Ayşe’den ilk görüşte etkilenir.

Halk ülkenin işgal edilmesine tepkilidir. Bu durumu protesto için mitingler düzenlenir. Bu mitinglerin en büyüğü ve en çok ses getireni hiç şüphesiz Sultan Ahmet mitingidir. Peyami, İhsan ve Ayşe bu mitinge katılır. Mitingdeki coşku seli Ayşe’nin duygulanmasına ve ağlamasına neden olur. Ayşe’yi ağlarken gören Peyami, Ayşe’den hoşlanmaya başlar. Peyami’nin işgale bakış açısı değişmektedir.

Şişli’deki evde Salime Hanım’ın bir gazeteci ile İngiliz manda ve himayesi ile ilgili röportaj yaptığı sırada konuşulanlara dayanamayan Ayşe, etrafındakileri şaşırtacak düzeyde düzgün bir Fransızca ile konuşulan görüşlere karşı çıkar ve İngiliz manda ve himayesini reddeder. Sessiz, sakin ve köylü gözü ile bakılan Ayşe bu hareketinden sonra dikkatleri üzerine çeker. Evin hanımı Salime Hanım, Ayşe’yi artık tehdit olarak görmektedir. Ayşe, kısa bir süre sonra bu evi terk edecek ve Gedikpaşa’da iki odalı bir ev tutacaktır. İzmir’den kalan birikimini payitahttan Anadolu’ya kaçan subaylar için harcayan ve yalnız yaşamaya başlayan Ayşe, geçimini çocuklara ders vererek ve oya yaparak sağlamaktadır. Bu sıralarda İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilir. Payitaht adeta bir kan gölüne döner. İngilizler, kendilerine karşı olduğunu düşündüğü herkesi sürgün etmektedir.

Cemal ve İhsan, milli mücadeleye yardım etmek için Anadolu’ya geçerler. Peyami tifoya yakalandığı için Ayşe ile bir süre görüşemez. Peyami’nin hastalığı atlatmasından sonra Ayşe ve Peyami beraberce bir kağnı ile Anadolu’ya doğru yola koyulurlar. İşgal güçlerinden saklanmak için köylü kılığına girerek dağlık dolambaçlı yolları kullanırlar. Ayşe ve Peyami, yolun sonunda Kandıra’nın (Kocaeli) bir köyünde İhsan ile buluşurlar. Buluşmadan sonra milli mücadeleye yardım etmek için Kuvva-yi Milliye güçlerine katılırlar. İlk savaşları Adapazarı çevresinde Halife ordusu ile olur. Milli mücadeleye karşı isyan eden halkı sustururlar. Anadolu’da farklı bölgelerdeki çeteler ise birbiri içinde bir çatışma içindedir. Kimileri İstanbul’u desteklerken kimileri Kuvva-yi Milliye güçlerinin yanında saf tutmaktadır.

Bu mücadeleler sırasında kahramanların arasına Mehmet Çavuş katılır. Ayşe hemşirelik yaparak milli mücadeleye elinden geldiğince yardım etmeye çalışmaktadır. Peyami, Ayşe’nin takdirini ve beğenisini kazanabilmek için milli mücadeleye dahil olmayı planlar. Bunun için Mehmet Çavuş’tan silah dersleri alır. Eskişehir’de bir köyde tüm ailesi ve tanıdıkları Yunan askerleri tarafından katledilen Kezban ile karşılaşırlar. Kezban, İhsan’a aşık olur. Bu sebeple onların yanından ayrılmak istemez. İhsan’ı Ayşe’den kıskanan Kezban, Ayşe gibi hemşirelik yapabileceğini öne sürer. İhsan, Kezban’ın yanlarında gelmesine karşıdır. Bu tartışmayı Ayşe çözer.

İhsan’a aşık olan Kezban’a ise Mehmet Çavuş tutulur. Kezban ile evlenmek isteyen Mehmet Çavuş, Peyami’yi yaralayarak Kezban’ı kaçırır ve bir süre ortalıktan kaybolur. Mehmet Çavuş düşman safına geçer. Konya’da isyan edenleri bastırmak için İhsan ve Peyami vazifelendirilir. Ancak Mehmet Çavuş bu bölgedeki halka yalan söyleyerek İhsan ve yanındakilere pusu kurdurur. Mehmet Çavuş tarafından yakalanan İhsan’ı Kezban kurtarır. Kezban, köyden kaçarak İhsan’ın arkadaşlarına haber verir. Kezban sayesinde İhsan kurtulur ve Mehmet Çavuş idam edilir. Kezban’dan ise bir daha haber alınamaz. Kezban’ın eşyaları bir dere kıyısında bulunur.

İlerleyen zaman ile kahramanlar birbirinden ayrı düşerler. Ayşe, Eskişehir’de hemşirelik yapmaktadır. Alay Kumandanı olan İhsan, milli mücadele için elinden geleni arkasına koymaz. Peyami ise tercüman olarak Ankara’da vazifelendirilir. Peyami, kendini İhsan’ın emri altındaki birliğe göndertir. İhsan, bir akşam Peyami’ye Ayşe’ye olan aşkından söz eder.

İhsan, II. İnönü muharebesinde ağır yaralanır. Çok kan kaybeden İhsan’ı hastanede yer kalmadığı için bir otel odasına yatırırlar. Ayşe her sabah İhsan’ın yanına gelerek yarasını kontrol eder, çarşaflarını değiştirir. Ayşe ve İhsan bir akşam vakti sohbet ederken İzmir’den konu açılır. İhsan, Ayşe’den İzmir’e ilk giren olmak şartı ile evlilik teklifini kabul etmesini ister. Ayşe hiçbir şey söylemeden mantosunu alır ve odayı terk eder. Ayşe ile görüşemeyen İhsan, yaralarını açarak intihar etmeye çalışır. Ayşe geri gelmeye mecbur kalır.

Ankara’ya geçen İhsan, akrabaları tarafından amca kızı ile evlendirilmek istenir. Evlenmeyi reddeden İhsan, trene bindiği sırada veda etmek için amca kızını öper. Bu anı gören Ayşe, her şeyden vazgeçer ve sadece İzmir hayali ile yaşamaya başlar.

İhsan Sakarya Muharebesi sırasında bir makineli tüfekten çıkan kurşun ile vurulur ve Peyami’nin kollarında hayata gözlerini kapar. İzmir’in kızı Ayşe’de bu muharebede ölür. Komutanın ölüm haberi Ayşe’ye ulaştığı zaman Ayşe ön cephelere doğru koşmaya başlar. Ayşe, yere düşen bir top mermisi ile hayatını kaybeder.

Peyami, yoldaşları Ayşe ve İhsan’ı Gökçepınar’da yan yana defnettirir. Peyami bundan sonra İzmir’e ilk giren olmayı planlar. İzmir’e giren ilk kişi olacak ve bunları Ayşe’ye anlatacaktır. Peyami’ye göre Ayşe kimseye kalbini vermemiştir. Ayşe, İzmir’e ilk giren kişiyi sevecektir. Ayşe’nin sevgisini kazanmak için cepheye geri dönen Peyami, bir top mermisi ile vurularak bacaklarını kaybeder.

Ateşten Gömlek romanı, bu kısma kadar Peyami’nin tuttuğu notlar ile anlatılır. Roman sonunda bulunan bir nottan Peyami’nin, kafasına bir kurşun isabet ettiği ve bu kurşunun çıkarılmaya çalışıldığı bir ameliyat sırasında öldüğü yazılıdır. Ateşten Gömlek adlı romanın sonunda iki doktorun diyalogları yer alır. Peyami’nin notlarında yazan isimler incelenir ancak ne İhsan adında bir komutana ne de Ayşe adında bir hemşire hakkında bilgiye ulaşılır. Doktorlara göre kafasından kurşun giren İhsan bu olayları kendi kafasında kurgular.

Ateşten Gömlek Adlı Romanın Kahramanları

Peyami: Kendini züppe olarak tanımlayan karakter, varlıklı bir ailenin evladıdır. Duygusal bir kişiliğe sahiptir. Hariciye memurluğu yapmaktadır. İzmir işgalinden kaçarak evlerine sığınan Ayşe’ye aşıktır. Peyami’nin Ayşe’ye olan aşkı onu milli mücadelenin içerisine sürükler. Romanın başlangıcında züppe bir karakter olarak gördüğümüz Peyami, roman sonunda Vatansever bir kişiliğe bürünür.

Ayşe: Roman, bu karakterin etrafında şekillenir. Hırslı ve etrafındaki erkekleri etkileyebilecek bir güzelliğe sahiptir. Kocası ve oğlunun İzmir’in işgali sırasında ölmesi üzerine İstanbul’da akrabalarının yanına gelir. Daha sonra Anadolu’ya geçerek milli mücadeleye destek olmak için hemşirelik yapar. Sakarya Muharebesinde hayatını kaybeder.

İhsan: Peyami’nin çok yakın arkadaşı. Ayşe’ye aşıktır ve onunla evlenmek ister. Milli mücadeleye gönül verenlerden biridir. Kurtuluş savaşında (I. İnönü Muharebesi, II. İnönü Muharebesi ve Sakarya Meydan Muharebesi) yer alır. Sakarya Muharebesi sırasında şehitlik mertebesine ulaşır. Ayşe ile yan yana gömülürler.

Cemal: Milli mücadeleye gönül veren bir subaydır. Milli mücadelenin yeni yeni filizlediği yıllarda bile Cumhuriyetçi fikirlere sahiptir.

Mehmet Çavuş: Rumeli’de çetelerle mücadele etmiştir. Kini yüzünden padişahtan nefret eder. Sırf bu yüzden milli mücadeleye katılır. Kezban’a aşık olur ve Kezban’ı kaçırır. Kezban’ın İhsan’a olan aşkını hazmedemez ve milli mücadeleden ayrılarak isyancı olur. İhsan’a tuzak kurar. Ancak kurduğu tuzak Kezban tarafından bozulur. İhsan ve arkadaşları tarafından yakalanır ve asılarak idam edilir.

Kezban: Ailesi ve yakınları Yunanlılar tarafından katledilen yeşil gözlü, güzel bir köylü kızıdır. İhsan’a olan aşkı sebebi ile milli mücadeleye katılır. Ayşe’yi kıskanmaktadır. İhsan’a yardım edebilmek için canını hiçe sayabilecek kadar fedakardır.

Salime Hanım: Peyami’nin annesidir. Şişli’de oturan varlıklı ve sözü geçen bir kadındır. İngiliz manda ve himayesini desteklemekte ve bu yolda hareket etmektedir. Evinin salonunu bu tarz toplantıları yapmak için kullanmaktadır.

Ateşten Gömlek Adlı Romanda Zaman

Ateşten Gömlek romanı birinci dünya savaşının sona erdiği yıllardan başlayıp, Kuvva-yi Milliye, düzenli orduya geçiş ve Kurtuluş Savaşı yıllarını kapsamaktadır.

Ateşten Gömlek Adlı Romanda Mekanlar

Halide Edip Adıvar’ın kaleme aldığı Ateşten Gömlek adlı romanda geçen mekanlar oldukça geniştir. Roman İstanbul, Sultan Ahmet Meydanı, İzmir, Adapazarı, Eskişehir, Ankara ve Anadolu’nun belli bölgelerindeki yerlerde geçmektedir. Romandaki iç mekanlar için Şişli’deki ev, hastane odası, otel odası örneklerini verebiliriz.

Ateşten Gömlek Adlı Romanın Tahlili

Ateşten Gömlek adlı eser için roman demek yerine Halide Edip Adıvar’ın tanıklığı demek daha doğru olabilir. Roman içerisindeki Ayşe karakterinin Halide Edip’i temsil ettiğini söyleyebiliriz. Halide Edip Adıvar, Kurtuluş Savaşı içerisinde yer alan ve bu mücadeleyi destekleyen bir şahsiyettir. İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmesinin hemen ardından hakkında tutuklama kararı çıkarılan kişiler arasında Mustafa Kemal başta olmak üzere Doktor Adnan Adıvar ve eşi Halide Edip Adıvar’da vardır. Romanda anlatılan olaylar içerisinde Sultan Ahmet mitingi, kağnı ile Anadolu’ya yapılan yolculuk, eşyaların nasıl saklandığı veya cephanelerin nasıl taşındığı gibi olaylar ayrıntılı bir şekilde işlenir. Bu durum romanın asıl vermek istediği mesajı açıkça göstermektedir. Aynı zamanda okuyuculara Halide Edip Adıvar’ın bahsettiğimiz olayları bizzat yaşamış olabileceğini düşündürebilir. Ancak bu ayrıntılı anlatım romanın akışını bozmaktadır. Kurtuluş Savaşını konu alan romanlar çoğunlukla bu dönemi araştıran ve bu döneme tanıklık etmemiş yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. İngilizce çevirisini Halide Edip Adıvar’ın yaptığı Ateşten Gömlek romanı Halide Edip’in tanıklığı ve yaşanmışlıkları ile kendini diğer romanlardan ayırmaktadır.

Halide Edip, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan bir roman yazmayı düşünmektedir. Kurtuluş Savaşı sonrası evine misafir olarak gelen Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Anadolu ile ilgili bir roman yazacağını ve romanın adının Ateşten Gömlek olacağını söyler. Ateşten Gömlek ismini çok beğenen Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan daha hızlı davranarak Ateşten Gömlek adlı romanını yayımlar. Anlattığımız bu olayı Halide Edip Adıvar, Ateşten Gömlek adlı romanının giriş kısmında “Yakup Kadri’ye” başlıklı yazısında anlatmaktadır.

Halide Edip Adıvar, Ateşten Gömlek romanında coşkulu bir dil kullanarak okuyucuyu romana bağlamayı başarır. Bu coşkulu anlatımın yanı sıra Türkçenin kullanımdaki zayıflıkları da gözden kaçmamaktadır..

Cevdet Kudret, Ateşten Gömlek adlı romanı, Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşının konu olduğu romanlar arasında ilk sıraya yerleştirir ve bu konuda yazılan romanların en iyisi olduğunu dile getirir.

Roman içerisindeki karakterlerden söz edecek olursak Halide Edip Adıvar’ın karakterlerin altyapısı üzerinde fazla çalışmadığını söyleyebiliriz. Karakterlerin kendi içindeki ve diğerleri ile olan çatışmaları gerçekçi bir izlenim sunmamaktadır. Hikayenin gidişatını değiştiren olaylar basit ve anlamsız kalabilmektedir. Realist bir eser saydığımız Ateşten Gömlek adlı romanda Halide Edip karakterlerin tamamına aynı mesafede kalarak tarafsızlığını korur. Romandaki Ayşe karakterinin örnek kişi olduğunu söyleyebiliriz. Ayşe’nin kocasını ve oğlunu kaybetmesi konusundan başka Ayşe’nin iç dünyasından bahsedilmez. Ayşe sadece milli mücadeleyi düşünmekte ve buna önem vermektedir. Aşk, Ayşe için ikinci hatta üçüncü plandadır. İhsan ise romanın başlangıcında bir subaydır. Milli mücadelede yer alırken aynı zamanda Ayşe’ye olan hisleri ile savaşmaktadır. Bir asker olan İhsan, Ayşe olmasa bile Kurtuluş Savaşındaki yerini alacaktır. Nitekim İstanbul’un işgalinden hemen sonra Anadolu’ya geçerek milli mücadeleye katılır. Vatanı için seve seve canını verebilecek bir asker olmasına rağmen Ayşe için savaşı terk edebileceğini söylemesi bu karakterin tutarsızlığını göstermektedir. Peyami, İhsan’ın aksine Kurtuluş Savaşına Ayşe’ye olan aşkı için katılır. Roman içerisinde Ayşe ile başlayan değişim Peyami’yi vatansever biri haline dönüştürecektir.

Ateşten Gömlek romanı, Peyami’nin notları üzerinden anlatıldığı için Peyami’nin roman içindeki yeri yadsınamaz. Roman “ben” anlatıcı üzerinden anlatılır. Bu durum sebebi ile diğer karakterlerin duygu ve düşünceleri ancak Peyami’nin gözlemleyebildiği kadar okuyucuya aktarılabilir.

Ateşten Gömlek romanının sonunda Peyami’nin notlarının sona ermesi ile anlatılan esas hikaye son bulur. Devamı için roman sonuna bir not eklenmiştir. Bu not Peyami’nin sonu ile ilgili bilgi vermesinin yanı sıra iki doktorun diyaloglarından roman boyunca anlatılan bütün olayların aslında hiç yaşanmadığı anlaşılır. Halide Edip Adıvar, bu ikilem ile okuyucuları merakta bırakmayı amaçlamış olması durumunun yanında yazarın roman sonunda oluşturduğu ikilem, Kurtuluş Savaşı yıllarında mücadele edip bir adı bile kalmayan kahramanlara göndermede olabilir.

İlgili Makaleler