Makaleler

Vostok Gölü

Yazar: Hakan Kutluay
Vostok Gölü

Vostok Gölü’ne Dair Bilinenler ve Göl Üzerinde Gerçekleştirilmiş İlk Çalışmalar

Vostok Gölü, bilinen 370 adet volkan gölünün en büyüğü sayılmakta ve Rusya’da bulunan Doğu Antarktika Buz Tabakası’nın orta kısımlarına yakın bir konumda yer almaktadır. Genel olarak bakıldığında Antarktika’da 140’tan fazla sayıda buz altı gölü mevcut olduğu bilinmekte olup Vostok Gölü bugüne kadar bulunmuş en büyük buz altı gölü olarak kayıtlara geçmiştir.

1950’li yıllarda Vostok İstasyonu’nda çalışmalarına devam eden bilim insanı Andrei Kapiza Vostok İstasyonu’na yakın bir bölgede bir göl olduğuna dair tezini oluşturmaya başlamış ancak yine de bu tezini ispatlamayı başaramamıştı. Andrei Kapiza’nın ilk çalışmalarından birkaç sene sonra 1957 senesinde bütün dünyayı ilgilendiren iklim değişiklikleri ve küresel ısınma sorununun tarihi ile ilgili bir araştırma yapmak için Vostok İstasyonu’na giden Sovyetler Birliği’ne ait bilim insanları, aynı zamanda 1983 senesinde dünyanın en düşük derecesi olan -89,2 °C’yi de kayıtlara geçirmişlerdir. 

Vostok Gölü ile ilgili diğer resmi kayıtlar ise Andrei Kapiza’nın 1950’li yıllarda başlattığı çalışmalarına ek olarak 1974 senesinin yılbaşına yakın bir zamanda İskoç bir çalışma ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ekip Vostok Gölü’nü sismik araştırmalar sonucu radarlara takılan dalga hareketleri ile kayıt altına almayı başarabilmişlerdir. Bu çalışmadan sonra ise Vostok Gölü, daha da önem kazanarak ilk olarak 1996 senesinde bir Rus – İngiliz çalışma ekibi tarafından o güne kadar yapılan ölçümler ve radar istatistikleri sonucu dünyanın el değmemiş ve kendini değişmeden korumayı başarabilmiş en eski gölü olarak tarihe ve kayıtlara geçmiştir.

Vostok Gölü’nün Konumu ve Suyunun Özellikleri

Buz tabakasının yaklaşık 3700 - 4100 metre altında bulunan Vostok Gölü bir tatlı su gölüdür. Rusya’ya ait Vostok İstasyonu’nun 250 km kadar kuzeyinde bulunan Vostok Gölü, 50 km genişliğinde ve 1200 metre derinliğindedir. Toplamda 15,690 kilometrekarelik bir yüz ölçümüne ve 5,400 kilometreküplük su hacmine sahiptir. Ortalama derinliği 432 Metre iken en derin noktasının 510 Metre ile 900 Metre arasındadır.

Vostok Gölü’nün suyunun sıcaklığı -3 derece olarak yapılan araştırmalar sonucu kayıtlara geçmiştir. Yalnız suyun donma derecesinin altında olan sıcaklık derecesine rağmen donmadan sıvı halde kalmayı başaran göl suyunun donmama nedeni ise ortamda bulunan yüksek basınç ile açıklanmaktadır. Neredeyse 4100 metrelik bir buz kütlesinin altında bulunan Vostok Gölü’nün üzerindeki basınç oranı 35 ile 40 Megapaskal arasında hesaplanmıştır.

1990 senesinde Rus, Fransız ve Amerikan bilim insanlarının oluşturduğu bir ekip, Vostok İstasyonu’da ortak bir proje ile iklim araştırmaları doğrultusunda buz çekirdeğine ulaşmak ve birçok bilinmeyeni gün yüzüne çıkarabilmek için çalışmalarına başladı. Daha sonraki yıllarda Vostok Gölü’nün tam olarak keşfi ile de anlaşıldığı üzere bu araştırmalar doğrudan Vostok Gölü’nün üzerinde yapılmıştı. Bu araştırmalar sırasında çekirdeğe ulaşabilmek için 3.623 metrelik bir derinliğe kadar ilerlenmiş de olsa 1998 senesinin Ocak ayında uluslararası düzeyde alınan bir karar nedeni ile bu araştırmacılar, Vostok Gölü’ne sadece 130 Metre kala, göle zarar vermemek adına, daha derine inmeyi bıraktılar. Daha derine inilmesinin durdurulmasının nedenlerinden bir tanesi de inilen derinliğin korunabilmesi için Gazyağı ve freon maddelerinin kullanılıyor olmasıydı ve bu maddelerin göl suyuna ulaşması olası çevre kirliliği için kaçınılmazdı. Ancak daha sonra yapılan araştırma ve analizler gösterdi ki inilen derinliğinin son 60 metresi Vostok Gölü’nün donmuş suyundan başka bir şey değildi. Bugün Vostok Gölü ile ilgili elimizde bulunan bilgilerin bir çoğu ise işte, bu derinlikte ulaşılan donmuş Vostok Gölü suyunun araştırılması ile elde edilmiştir.

Vostok Gölü üzerinde yapılan araştırılmasının durdurulmasının sebebi göl üzerinde oluşabilecek olası tahribatlardan kaçınmaktı. Buna ek olarak buz tabakasının kesimi sırasında gölün içerisine kadar ulaşabilecek bakteriler, hem gölün kendisine hem bu zamana kadar yapılmış araştırmalara hem de ileride yapılacak araştırmalara zarar verebilirdi. Ancak bütün bu tehlikelere rağmen buz tabakasının delinerek daha da derine inilme işlemi 2011 senesinde St. Petersburg’ta bulunan Arctic and Antarctic Research Enstitüsü tarafından yeniden başlatıldı ve 2012 senesinde Vostok Gölünün üzerinde bulunan bütün buz tabakası delinerek Vostok Gölü’nün içine gelecek kadar derinlere inildi.

Vostok Gölü’nün Yapılan Son Araştırmalar ile Bulunan Özellikleri

2012 senesinde Vostok Gölü’nün içerisine kadar ulaşılması ile bu göl ile ilgili bütün bilinmeyenler de artık kayıtlı bir şekilde tüm dünyaya sunulmuş oldu. Bunlardan ilki bu gölün üzerinde bulunan buz tabakasının 420.000 yıllık bir geçmişe sahip olduğuydu. Kayıtlara geçen diğer yeni bir bilgi ise Vostok Gölü üzerinde yer alan buzul tabakasının çok düşük bir seviyede hareket ediyor olmasıydı. Bu hareket ile gölün üzerinde tortular meydana geldiği de yine aynı şekilde kayıt altına alınmıştı. Ayrıca Vostok Gölü üzerinde irili ufaklı adacıkların bulunduğu ve göl tabanının düz bir şekilde değil de, engebeli bir yapıya sahip olduğu böylelikle keşfedilmişti.

Göl sularının akabileceği iki çıkış kapısı bulunmaktaydı. Ancak bu iki çıkış kapısı üzerinde de  göl suyu 400 metreye varan derinlikte dönmüş bir tabaka halinde yer alıyordu.

Vostok Gölü İçerisinde Yaşam İzleri

Yapılan araştırmalar Vostok Gölü’nün çok çeşitli ve farklı bir şekilde yaşam ortamına sahip olduğunu göstermekteydi. Öncelikle çok derin bir karanlığın içinde bulunan göl, yeryüzünde bulunan bütün tatlı su çeşitlerinden farklı olarak neredeyse 50 kez daha fazla oranda oksijen miktarına sahiptir. Bunun nedeni ise gölün üzerindeki 355 Bar’a kadar ulaşan yüksek basınç olarak açıklanmaktadır. Bu oksijenin gaz formda buz kütlelerinin arasında hareket edebildiği de yine aynı şekilde kayıtlara alınmıştır.

Yapılan araştırmalar ve 3.563 metre ile 3621 metre derinliklerden alınan buz kütleleri örnekleri gösteriyordu ki, Vostok Gölü içerisinde binlerce farklı organizma dünyasal bir miras olarak varlığını sürdürmekteydi.

Bu organizmalardan %94’ü bakterilerden oluşurken %6 ökaryotlardır. Bunların birçoğunu ise mantarlar oluşturmaktadır. Ancak her ne kadar bir takım farklı parazit DNA’ları bulunmuş olsa da Vostok Gölü içerisinde tatlı su balıkları ya da yengeçler gibi deniz canlılarının bulunduğunu söyleyebilmek için yeterli değildir.

7 Mart 2013 senesinde Rus bilim adamları tarafından Vostok Gölü içerisinde yeni bakteri çeşitlerinin bulunduğuna dair bilgiler yayılmış olsa da daha sonraki zamanlarda devam eden araştırmalar bu bilginin yanlış olduğunu göstermiştir ve günümüzde Vostok Gölü’ne dair çalışmalar aynı şekilde devam etmektedir.

Kaynaklar

Igor A. Zotikov: The Antarctic Subglacial Lake Vostok, Berlin/ Heidelberg/ New York 2006

http://www.ncdc.noaa.gov/data-access/paleoclimatology-data/datasets/ice-core

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın