Makaleler

Tragedya Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Tragedya, Fransızca "Tragédya" İngilizce "Tragedy" Türkçe "Ağlatı" olarak bilinir. Atilla Özkırımlı Tragedya’yı şu şekilde tanımlar : “ Bir kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle izleyende acıma ve korku duyguları uyandırarak duygusal arınmayı sağlama amacına yönelik oyun türü”.

Şimdi yukarıdaki tanımda bizim üzerinde duracağımız duyguların yanı sıra ekleyeceğimiz duygular da olacaktır. Örneğin tragedya deyince akla ilk gelen şeylerden birisi akıl olmalıdır; Aristoteles bunu açıkça ifade eder. Ayrıca insanda acıma ve korku duygusu uyandırması ile gayet iyi bir olaya parmak basılmıştır, trajedinin odak noktası da budur. Tabir-i caizse insanı acı ile terbiye  eder.

Tragedya Nasıl Doğmuştur?

Antik Yunan döneminde komedya ile aynı şölenlerde doğar tragedya. Yunanca bir birleşik sözcük olan tragedya sözcüğünün tragos kısmı keçi odas kısmı türkü anlamındadır; yani tragedya keçi türküleri demektir.  Bu durum size saçma gelebilir ama edebiyatın dinden doğduğunu unutmamak gerekir. O dönemde, Şarap Tanrısı Dionysos adına yapılan törenlerdeki türkülerdir.  Babası Zeus, Dionysos’u kıskanç Hera’dan kurtarmak için keçi kılığına sokup Nysa Dağı civarına bırakır. Efsaneye göre Dionysos burada şarabı icat eder ve satirler ile yani yarı keçi yarı insan kılıklı yaratıklarla dünyayı gezmeye başlar. Dionysos için yapılan şenliklerle tragos’lar korolar tarafından   söylenirdi ve bu korodaki insanlar satirlere benzemek için teke derileri giyerdi. Tragedyanın bu tragoslardan doğduğu ve bu yüzden keçi türküsü adını aldığı düşünülüyor. Tragedyalarda zaten Dionysos genelde, Bromios, Euhios, Dithyrambos, İakkhos, İobakkhos olarak geçer ki bu da doğuşu ile Dionysos’u ilişkilendirir.

İlk tragedya örnekleri M.Ö 6. yüzyılda verilmiştir.

Tragedya ve Aristoteles

Aristoteles, Poetika adlı öğretici kitabında tragedya hakkında geniş bilgiler verir, zaten iki ciltten oluşan eserin ilk cildi tragedya ile ilgilidir ve elimizde de ilk cildi bulunur. Komedyayı anlattığı kısmı maalesef kayıptır.

Aristo, Poetika adlı eserini yazarken sanatın yararlı olduğunu ispatlamak amacındadır. Platon,  Devlet adlı eserinde üçe ayırdığı sanat türlerini devlet için gereksiz ve zarar verici bulduğunu söyledikten sonra Aristo bir nevi bunun böyle olmadığını sanatın faydalı olduğunu ispata çalışır. Bu yüzden de tragedya için  ayrıntıya girer, sanatı  uzun uzun tanımlar. Bu bakımdan Aristo’nun Poetika adlı eseri tragedya üzerine bilgi veren en eski ve detaylı eserdir;  biz de bu eserden faydalanarak tragedyayı anlatmaya çalışacağız.

Platon “Dithyrambos, Tragedya ve Komedya, Destan (Epik)” olarak üçe ayırdığı sanatlardan tragedya izleyenlerin ağlamasını “utanmadan göz yaşı dökmekle” itham ederken, komedya da gülen seyircileri de “soytarı”ya benzetir. Her ikisinin de halkı devlete karşı zarar verme konusunda kışkırttığına inanır ve bu yüzden devlet kavramından sanatın atılması gerektiğini söyler. Aristo, bunun tam tersi fikirdedir ve bu bakımdan Platon’un Devlet adlı kitabından sonrada kendisi Poetika’sını yazar.

Aristo için sanat doğayı taklit ile başlar, ozan yani sanatçı doğayı nasıl taklit ettiğine göre sanat kollarının ayrılmasına neden olur. Aristo komedya ve tragedya ayrımını bu noktada verir.  Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki Aristo, Homeros’u iki tarzın da en nitelikli ozanı olarak görür.

Aristo tüm sanatları taklit olarak görür ama taklidi üç aşamada birbirinden ayırır:

  1. Doğanın hangi araçla taklit edildiği: Taklidin söz ile mi ritm ile mi yapıldığını inceler. Daha sonra da kendi içlerinde bir ayırım gözetir.
  2. Doğanın hangi yolla / tarzla taklit edildiği: O zamana kadar müzik ve tiyatronun hakim olduğu bir hava varken Aristo şiiri ele almak istedi.
  3. Neyin taklit edildiği: İşte bu kısım bizi ilgilendiren kısım.  Aristo burada sanatı insanı taklit edenler ve doğayı taklit edenler olarak ayırmıştır. İnsan eylemlerini taklit eden söz sanatları şiirdir, doğa eylemlerini taklit edenler ise şiir değildir.

Aristo’ya göre bir şey ya bizden iyi olduğu ya da bizden kötü olduğu için taklit edilir; o zaman bizden kötüleri taklit eden sanat komedya, bizden iyileri taklit eden sanat tragedyadır.

Tragedya Neden Bu Kadar Önemlidir?

Aristo, Poetika adlı eserinde insanların acıma, nefret ve korku duygularını kullanarak kişisel bir arınmaya gidebileceğini söyler. Buna  katharsis etkisi der. Aristo, katharsis etkisi ile tragedyaların devletin lehine kullanılabileceğini, halka devlet lehine bazı misyonlar yüklenebileceğini savunur. Yani aslında Aristo’nun Poetika adlı eserinde tragedyayı yüceltmesinin asıl nedeni tragedyanın devletin lehine çevrilebilecek bir sanat olmasıdır; çünkü tragedyalar üstün ahlakı, gerektiğinde insanın kendi canını verebileceği üstün ahlakı destekler.

Aristo için en iyi sanat olay örgüsü olan sanattır.  Anlatımdan ziyade gösterimin  yani doğrudan taklidin daha iyi olduğunu savunur. Yani anlatı, ancak ve ancak eylem bazında değerlendirilirse değerli olacaktır.

Tragedya’nın Yapısı

Tragedya, 6 ana ögeden oluşur.

1. Olay örgüsü :  Tragedyanın en önemli unsurudur. Şuanki terim adıyla kurgudur. Oyunun temelini oluşturur. Mantıklı ve neden – sonuç ilişkisine bağlı olması beklenir.

2. Fikir / Ana duygu :  Olayların eylemlerle anlatıldığı ya da anlatılmak istendiği tragedyada düşüncenin önemini tartışılan bir konudur ama Aristo için tragedyada düşünceleri ifade eden sözler oldukça önemlidir; henüz eylemler o duyguları konuşma kadar net verememektedir.

3. Karakter / tip : Karakterdir. Yani Aristo gibi tanımlarsak eylemde var olanların kişisel özelliklerdir.  Aristo için çok önemli olan ussal düşüncenin açıklamayacağı tercihlerin nedenidir karakter. Kısaca olay kurgusundan sonraki en önemli unsur, akıl yürütme ve düşünce ile açıklanamayan eylemlerin kaynağı ve olaylar karşısındaki geliştirilen tavırdır. Bu yüzden diğer adı da tavırdır.

Aristo için karakterin 4 temel özelliği vardır:

a. İyi Olmak : Olayların ve düşüncelerin gerektirdiği seçimleri yapan unsurdur. Tercih ya iyidir ya kötüdür, ortası yoktur.

b. Toplumsal Statü ile Uygun Olmak : Tragedyada herkes oyun kahramanı olamaz. Toplumda statüsü olan asillerden ya da mitolojik kişiler olmalı.

c. Tanınmış Kişiye Benzerlik : Tragedyada örnek alınan kişiye benzerlik olmalı.

d. Tutarlılık : Karakter, oyunun başından sonuna kadar aynı düzlemde gitmeli. Kötüyse kötü iyiyse iyi olmalı.

4. Sözlü İfade : Taklit aracı da denilebilir, oyundaki düşüncenin dile getirilmesidir.  Aristo bu konuya harf kavramından başlayarak detaylıca anlatır Poetika’sında.

5. Sahne Düzeni : Tragedyanın sahnelenmeden de çok fazla dikkat çektiğine inanan Aristo, bu konu üzerinde fazlaca durmaz.

6. Müzik : Taklit edilme tarzı ya da ezgi düzme de denir. Oyundaki ezgilerdir. Koro şeklindedir.

Akıl Yürütme ile Tragedya İlişkisi

Aristo,  aklı her şeyin önüne koyar. Bu bakımdan da tragedyada akla uygun olmayan hiçbir sonu ya da durumu kabul etmez. Aristo’nun düşüncelerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Tragedya aslen insanları değil eylem ve hayatın taklididir.
  • Eylem her şeydir, insan kaderi insan eylemine bağlıdır. Bu bakımdan iyi kader de kötü kader de ancak insan eyleminin belirlediği bir durumdur.
  • Yukarıdaki duruma paralel olarak yetenekli ya da zeki olan her zaman kazanır diye bir kural yoktur.  İnsanın başarısı ya da başarısızlığı ancak yaptıkları eylemlere bağlıdır.
  • Başarısız olan insanda acıma, korku, hırs gibi alt düzey duygular ortaya çıkar ama başarı ve başarısızlık da eyleme bağlıdır.
  • O halde tragedyada var olan asıl şey karakter değil eylem yani olay örgüsüdür.

Tüm bunlar göze alındığında tragedya için en önemli şey olay örgüsüdür. Aristo da olay örgüsünü usa dayandırır.  Aristo için olay örgüsünün başı, ortası, sonu olmalı; olay belli bir uzunlukta olmalı ve olaylar arasında neden – sonuç ilişkisi olmalı yani her olayın sonu diğer olayın başlama nedeni  olmalıdır. Şimdi bunları maddeler halinde yazalım:

  • Olay Örgüsünde Bütünlük : Olay örgüsünde baş – orta – son üçgeni kurulmalı. Tragedya bitince seyirci acıma ve korku duygularını hissedip arınmayı yaşamalı. Seyircinin aklında olaylarla ilgili bir soru işareti olmamalı.
  • Olay Örgüsünün Zamanı :  Olay, güneşin doğuşundan başlamalı ve güneşin doğuşu ile bitmeli. Olay örgüsünün nerede başlayıp nerede biteceğinin bir zamanı olmalı.
  • Olaylar Arası Neden – Sonuç İlişkisi : Olaylarda, biten bir olay zorunlu olarak yeni bir olayın nedeni / bahanesi olmak zorundadır. Nedensellik ilkesi dışına çıkılan hiçbir durum kabul edilmez.

Yukarıda bahsedilen kurallar daha sonra Klasik akım tiyatrosunda yeniden canlanacak ve üç birlik ( yerde bir, zamanda bir, olayda bir) kuralını doğuracaktır. Dünya ve Türk Edebiyatında Klasisizm  başlıklı yazımızda bu konuyu işlediğimiz için kısa tutuyoruz burada.

Tragedya Neden Vardır?

Tragedyanın ilk amacı insanda acıma ve korku duyguları uyandırmaktır. Bu duygular sayesinde insanın kendisinde var olan kötü duygulardan arındırılması amaçlanır ki buna  Aristo katharsis adını vermektedir. Dekorasyon, müzik ise katharsise yardımcı olur.Ayrıca verdiği mesajla insanlara soylu erdemler kazandırmayı amaçlar.

Tragedya, diğer sanatlardan daha çok haz verir insana Aristo’ya göre. Aristo insanın resimden de haz alacağını söyler ama bir oyunda müzik, dekor, oyuncular, sesler insanı daha çok hazza sürükler. Ritm de insana ayrı bir haz verdiği için Aristo’ya göre tragedya daha karmaşık duyguları toplar ve kişiye verir.

Platon’un aksine Aristo için duygu akıl dışı değildir. Tragedyada korku duygusunun işlenmesi de bundandır çünkü Aristo insanın algılayabildiği şeyden korkmayacağını söyler, o zaman korkmak için önce idrak, idrak için de akıl gerekir. Kişi korktuğu şeyi idrak ederse artık ondan korkmaz. O zaman önemli olan duyguları yok etmek değil, duyguları doğru koşullar altına sokarak doğruyu bulmaktır. Kişi eğer duygularını kontrol altına alamıyorsa bu durumu tragedya sayesinde başarır.

Tragedya ve Klasisizm

Aristo’nun Poetika’sı daha sonra Orta Çağ Fransa’sında bir ekol haline gelecek ve Klasisizm denen akımı doğuracaktır. Dünya ve Türk Edebiyatında Klasisizm başlıklı yazımda bu duruma değindiğim için burada sadece o yazıyı hatırlatarak konuyu kapatıyorum.

Tragedya’nın Özellikleri

Aristo’ya göre ve yazılan tragedyalar gözden geçirilerek tragedya özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  1. Tragedya konusunu mitolojiden, tarihten alır. Günlük olaylar, basit işler ya da herhangi bir erdem bildirmeyen olaylar tragedya konusu değildir.
  2. Tragedya karakterleri ya soylu kişiler  ya Tanrı ya da yarı Tanrılar ya da tarihte iz bırakan ünlü kişilerdir. Halktan herhangi birisinin karakterize edilmesi ancak komedyada olur. Aristo, tragedya karakterinin 4 ana özelliğini ortaya koyar.
  3. Tragedyada olay örgüsü mutlaka akla uygun olmalıdır. Neden – sonuç ilişkisi asla kopmamalı ve oyun bitiminde seyircilerin aklında soru işareti kalmamlıdır.
  4. Tragedya üç birlik kuralına uyar.
  5. Tragedyada halkın da anlayabileceği üstün bir dil kullanılır. Kaba söz, argo ya da küfür asla sahnede söylenmez.
  6. Tragedya sahnesinde kötü hiçbir olay sergilenmez. Kan akıtılmaz, eğer öldürme sahnesi varsa perde arkasında gerçekleşir ve ölüm sahnesi gösterilmeden sadece seyirciye hissettirilir.
  7. Tragedyada aslında karakter değil tip vardır çünkü iyi ve kötüden başka bir duygu yoktur. Tüm oyun boyunca iyi hep iyidir kötü hep kötüdür. Psikolojik tahliller yapılmaz, iyinin neden iyi olduğu kötünün neden kötü olduğu sorgulanmaz.
  8. Tragedya sonunda hep iyiler kazanır kötüler kaybedeler. 
  9. Tragedyada koro mutlaka olur. Koro gösterilmez, genelde sahne arkasındadır. Görevi ise müzik ve danstır.
  10. Tragedyalara seyircilere erdemli olmayı öğütler bu  bakımdan ciddidir. 
  11. Tragedya manzum şekilde yazılır, sahnedeki konuşma, konuşma dilinden çok uzak edebiyat dilidir.
  12. Tragedyada sahneler arasında perde yoktur, aralıksız bir oyun söz konusudur.

Kaynaklar

Ünal ,Hilmi Atıl ,Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi, sayı , 13, s. 317-339
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, c.4 , s. 1134
Aritoteles, Poetika , Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995
İnal, Tuğrul, “ Klasisizm” , Türk Dil Kurumu Türk Dili Dergisi Yazın Akımları Özel Sayısı , sayı 349, 1/ 1981
Çetişli, İsmail, Batı Edebiyatında Edebi Akımlar, Akçağ , 12. Baskı

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın