Makaleler

Teşbih Sanatı Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Teşbih sanatı edebi sanatlar konusunda işlenir. Edebi sanatlar ya da diğer adıyla söz sanatları bir sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak yeni anlamlar kazanmasıdır. Türk edebiyatında söz sanatlarının en çok kullandığı devir Osmanlı edebiyatı devridir. Bir diğer adıyla divan şiirinde sanatsız tek bir dize bile bulamazsınız. Hatta bir beyitte birden fazla sanat kullanılması daha sonra adet edinilmiştir.

Söz sanatları genelde nazımda ve nesirde aynıdır; yani nazım için ayrı nesir için ayrı söz sanatı yoktur. Kullanımlar ortaktır. Yalnız ayrım sadece kimisin nazma kimisin nesre özgü olmasıyla başlar. Bu bakımdan edebi sanatlar üç kolda incelenir:

1. Mecazlar

2. Anlamla İlgili Sanatlar

3. Sözle İlgili Sanatlar

Teşbih, mecazla ilgili söz sanatlarında değildir çünkü teşbih sanatında sözcüklere gerçek anlamlarından daha kuvvetli anlamlar verir. Mecaz sanatının amacı sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanarak söze güzellik, canlılık vermektedir  ama teşbihte sözcük gerçek anlamı dışında kullanılmaz.

Teşbih / Benzetme

Teşbih, Arapça olup şbh sülasisinden gelir. Asıl anlamı “benzetmek” olarak verilir. Teşbihte dikkat edilmesi gereken nokta, bu sanatta mecaz anlamın değil gerçek anlamın kullanılıyor olmasıdır. Ayrıca teşbihte iki sözcük olmalı ve bunlar arasında benzetme amacı güdülmedir. O zaman teşbih sanatında:

- İki öğe olmalıdır.

- İki sözcük ( öğe) gerçek anlamıyla kullanılmalıdır.

- Amaç, sözü daha kuvvetli kılmaktadır.

- Bu amacı gerçekleştirmek için aralarında anlam ilgisi bulunan iki şey kullanılır.

Bu bilgileri toparlayıp teşbih sanatının tanımını şu şekilde yapabiliriz :   Sözü daha etkili söylemek için aralarında anlam ilgisi olan iki öğeden, güçsüz olanı güçlü olana benzetme sanatıdır. Burada, nicelik değil nitelik önemlidir. Bu sanatta sözcüklerin gerçek anlamları kullanıldığı için teşbih, mecaz sanatlarından değildir.

Teşbih sanatında benzetme öğeleri vardır. Diğer sanatlardan farklı olarak iki öğe kullanıldığı için bu öğeleri ve bu öğeleri birbirine bağlayan ayrıntıları görmemiz gerekir:

Benzetme Sanatının Öğeleri

  1. Benzetilen

  2. Benzeyen / benzetmelik

  3. Benzetme Yönü

  4. Benzetme Edatı

Yukarıdaki dört öğe, tam bir benzetmede kullanılan dört öğedir. Bu öğelerin eksilmesi ya da farklı şekillerde kullanılması ile teşbih sanatının 5 türü ortaya çıkmıştır:

  1. Ayrıntılı Benzetme

  2. Kısaltılmış Benzetme

  3. Pekiştirilmiş Benzetme

  4. Güzel / Uz Benzetme

  5. Yaygın Benzetme

Biz önce, benzetme öğelerini göreceğiz; daha sonra benzetme türlerine bakacağız. 

1. Benzetilen: Diğer adıyla müşebbeh olan öğe, öğeler arasındaki en güçsüz öğedir. Birbirine benzetilen şeylerden nitelik bakımından en zayıf şeydir.

2. Benzetmelik / Benzeyen: Kendisine benzetilen, benzetmelik ya da eskilerin tabiriyle müşebbehün- bih olarak da anılır. Benzetmedeki en üstün en güçlü öğedir. Kendisine benzetme yapılan unsurdur.

Benzetilen ile benzeyen için eskiler tarafeyn-i teşbih derlerdir.

3. Benzetme Yönü : Eskiler vech-i şebeh, maksad-ı teşbih de derlerdi. Benzetme yönü, birbirine benzeyen şeyler arasındaki ilgi, bağdır. Yani benzetilen ile benzeyen arasındaki ortak noktadır. Bu ortaklılar da  4 ‘e ayrılır:

3.a. Ussal : Adından da anlaşabileceği gibi buradaki ortak şeyler akli ve mantıki şeylerdir.

3.b Duyusal: Beş duyu organımızla algılayabileceğimiz benzerliklerdir.

3.c İmgesel : Sadece hayal gücümüzle kavrayabileceğimiz soyut benzerliklerdir.

3.d Düşsel : Gerçek olmayan benzerliklerdir. İmgesel de hayal gücümüzle algılasak da ufak bir gerçeklik vardır fakat burada yoktur.

Bir benzetme, benzetme yönü üç şekilde olur:

3.1. Müfred : Benzetme yönü sadece bir tanedir.

3.2. Mürekkeb : Birkaç benzetme yönünden oluşur. Bu birden fazla benzetme yönündeki özellikler anlamca birbirinden bağımsız değildir ve eğer bir anlam ilgisi ortadan kalkarsa anlam bozulur.

3.3. Müteaddid : Burada da birden fazla benzetme yönü vardır ama benzetme yönleri, mürekkeb benzetmedeki gibi birbirine anlam bakımından bağlı değildir. Birisi ya da birkaçı çıkarılırsa anlam bütünlüğü zarar görmez.

4. Benzetme Edatı : Eskilerin tabiriyle edat-ı teşbih ya da vasıta-ı teşbih de denir. Sözcükler arasında anlam ilgisi kuran edatlardır. Teşbih için en sık kullanılan edatlar şunlardır :

gibi, big,i, sanki, kadar, meğer ki, güya, tıpkı, gûne, misl, misillü, nitekim, niteki, misal, sıfat, manend, çün, adeta, çü , çün, angın gibi, andın, benzer…

Benzetmenin 5 türü olduğundan bahsetmiştik, bu türleri gözden geçirelim:

A. Ayrıntılı Benzetme: Teşbih-i mufassal da denir. Benzetme öğesinin dört öğesi de  vardır. Bu benzetmeye tam benzetme diyenler de vardır:

Örnekler

1

Gülerek şive ile bezme o şûhun gelişi

Benzer ol nükteye kim tab-ı sühan-dâna gelir ( Nedim )

Benzetme yönü  :  Nüktedan olmak

Benzetme edatı : Benzer 

Benzeyen: Sevgili/ şûh

Kendisine benzetilen :  tab-ı sühan-dân

2

Gül hasretinle yollara dutsun kulağını

Nergis gibi kıyâmete dek çeksin intizâr ( Baki )

Benzetme yönü  :  İntizar çekmek 

Benzetme edatı : gibi 

Benzeyen: Gül

Kendisine benzetilen :  Nergis

3

Titreyen dallarını açıp göklere kadar,

Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar

Talihimin göğsümde hapsettiği canavar

Derin çatırtılarla kıracak mahpesini… ( Vasıf Mahir Kocatürk – Şairin Ölümü )

Benzetme yönü  :  Hıçkırmak

Benzetme edatı : gibi 

Benzeyen: sülün boylu kavaklar ( Burada da bir benzetme var, kavakların boyu sülüne benzetilmiş)

Kendisine benzetilen :  ney

4

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik    

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik ( Yahya Kemal Beyatlı - Akıncılar)

Benzetme yönü  :  Şen olma 

Benzetme edatı : gibi 

Benzeyen: Bin atlı

Kendisine benzetilen :  Çocuklar

5

Kalb-i  âşık gibi virân ettiler mey-hâneyi

Bî-nevâlar ahidine döndürdüler peymâneyi ( Sani )

Benzetme yönü  :  Viran etmek 

Benzetme edatı : gibi 

Benzeyen: Meyhâne

Kendisine benzetilen :  Kalb-i  âşık

B. KISALTILMIŞ BENZETME

Benzetme yönü söylenmemiş benzetmedir. Diğer öğeler kullanılmıştır.

Örnekler:

1

Âb-gine içinde mey gibidir

Leb-i la’lin hayâli dilde müdâm ( Baki )

Benzetme edatı : gibi 

Benzeyen: Leb-i la’lin hayâli

Kendisine benzetilen :  Âb-gine içinde mey

Çeviri: O kırmızı dudağının hayali, göz yaşı kutusunun içindeki mey gibidir.

2

Ârızın âb-ı nâbdır gûyâ

Zekânın bir habâbdır gûyâ ( Baki )

*İki adet benzetme vardır; her dizede ayrıca benzetme kullanılmıştır.

Benzetme edatı : gûyâ 

Benzeyen: Arız / zeka

Kendisine benzetilen :  Âb-ı nâb / habâb

3

Sinesi destindeki peymaneden berrak u saf

Rûhları destindeki sahbâ-yı terden kırmızı ( Nedim )

*İki adet benzetme vardır ve benzetme edatı kullanılmamıştır. Bu tür durumlara rastlanabilir.

Benzetme edatı : -  

Benzeyen: Sine / rûh

Kendisine benzetilen :  berrak u saf / kırmızı

 C. PEKİŞTİRİLMİŞ BENZETME

Teşbih-i müekked de denir, bu benzetmede benzetme edatı bulunmaz. Diğer öğeler vardır.

Örnekler

1

Aşk bir şem-i İlahidir benem pervanesi

Şevk bir zencirdir gönlüm anın divanesi ( Hayali )

* İki adet benzetme vardır

Benzetme yönü  :  Şem ile pervane hikayesi , pervane böceğinin sürekli ışığın peşinde koşması / zencir yani zincir; zincirin içe içe geçmesi

Benzeyen: Aşk / şevk

Kendisine benzetilen :  şem-i İlahidir / zencir

2

Câm-ı zerrin ü mey-i yâkût-rengi neylesin

Şol gedalar kim şafak bâde güneş peymanedir ( Necati )

* İki adet benzetme vardır

Benzetme yönü  :  bade için renk, peymane için cisim

Benzeyen: şafak / güneş

Kendisine benzetilen :  bade / peymane

3

Ârızında ol iki zülf-i girih-gîrin senin

Suya konmuş iki garrâ taze sünbüldür bana ( Bâkî )

Benzetme yönü  :  Renk ( gara beyaz demektir ) ve renk

Benzeyen: zülf-i girih-gîrin ( Saçın düğümündeki bağ )

Kendisine benzetilen :  Suya konmuş iki garrâ taze sünbül

D. UZ  BENZETME / GÜZEL BENZETME

Teşbih-i beliğ olarak anılır ve sıkça kullanılır. Sadece benzetilen ve benzeyenin söylendiği teşbih sanatıdır. Dört öğeli benzetmeye göre daha hoş görülmüş daha çok kullanılmıştır.

Örnekler:

1

İncü dişin lal’i- lebin genc-i saâdettir yeter

Kân içre gevher bitmesin lâ’l-i Bedahşân olmasın ( Ahmed-i Dai ) 

Benzeyen: Diş

Kendisine benzetilen :  İnci

2

Mukavves kaşların yayı atar kirpük okun her dem

Ne kim ol gamzeden gelse bana sehm-i saâdettir ( Şeyhî )

* İki adet benzetme vardır

Benzeyen: Kirpik / kaş

Kendisine benzetilen :  Ok / yay

3

Ey kemân-ebrû şehid-i nâvek-i müjganınam

Bulmuşam feyz-i nazar senden senin kurbanınam (Fuzuli)

Benzeyen: Kaş

Kendisine benzetilen :  Keman

4

Gözyaşı encümünü rehber edinmezse eğer

Şeb-i gamda eremez âşık-ı gümrâh sana (Necati)

Benzeyen: Göz yaşı

Kendisine benzetilen : Encüm

5

Cevr odu yaktı beni yanımda durma ey gönül

Bir tutuşmuş âteşim kurb u civârımdan sakınm (Fuzuli)

Benzeyen: Aşık  ya da şair

Kendisine benzetilen :  Tutuşan ateş

D. YAYGIN BENZETME

Teşbih-i temsili de denir. Benzeyen ile benzetilen arasındaki birden fazla özelliklerin arda arda sayılmasıyla oluşur. Genelde önce benzeyen ve benzetilen verilir, daha sonra özellikler sayılmaya başlanır.

Aşağıdaki örnekte, çınardan kasıt, vatandır. Yani “vatan” benzetilen, “çınar” kendisine benzetilendir. Şiirin tamamında anlam, çınar ve özellikleri üzerinden vatan temsil edilerek gitmektedir. Yaygın benzetme olan yer koyu renkle gösterilmiştir.

ÇINAR

Hani bir gün seninle Topkapı’dan

Geliyorduk, yol üstü bir meydan

Bir çınar gördük: Enli, boylu, vakûr

Bir ağaç; hiç eğilmemiş, mağrûr

Koca bir gövde; belki altı asır,

Belki ondan da fazla, dalgın, ağır,

Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş;

Öyle serpilmiş, öyle yükselmiş,

Ki civarında kubbeler, damlar

Onu haşyetle seyreder gibidir.

Duyulan onun hep menâkıbidir.

Görülen hep odur uzaklardan;

Fakat ayyûka ser çeken, uzanan

Bu mehabetli gövde çırçıplak,

Ne yeşil bir filiz, ne bir yaprak…

Kuruyor; âh, pek yazık! Şu derin

Şerha böğründe belki bir hain

Baltanın, bir gazaplı yıldırımın

Zehridir..Söyle ey çınar, bağrın

Hangi odlarla yandı? Hangi siyah

Kurt içinden kemirdi? Hasta, tebâh,

Seni kim şimdi bağlayıp saracak?

Kim şifalar verip de kurtaracak?

Söyle ey mustarip vatan, bildir;

Çektiğin hangi kanlı seyyiedir?

Tevfik Fikret

Bunlar dışında çok az kullanılan benzetme türleri de vardır ama burada bunu işlemeye gerek görmüyoruz. Edebiyatımızda en çok kullanılan türler zaten verilmiştir.

Kaynaklar

Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK, 9.Baskı, Ankara
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, 2010

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın