Makaleler

Tariz Sanatı Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Tariz sanatının Türkçe karşılığı “İğneleme” olarak verilmiştir sözlüklerde. Yalnız tariz sanatı tartışmalı bir sanattır çünkü onu sanat olarak saymayan daha doğrusu kinaye sanatına dahil eden araştırmalar ve araştırmacılar mevcuttur. Örneğin İslam Ansiklopedisinde “ Tariz” sanatı şu şekilde bir cümle ile tanıtılıp “Kinaye” maddesine yönlendirilmiştir: “TA‘RİZ التعريض Orta yerde söylenen sözün bir ucunun söz sahibinin kastettiği kişiye dokundurulması ve onu iğnelemesi anlamında bir kinaye türü.bk. KİNAYE” (İslam Ansiklopedisi , yıl: 2011, cilt: 40 ). Hatırlatmak gerekir ki “Kinaye” maddesi de Prof. Dr. İsmail Durmuş’a aittir.

Prof. Dr. Cem Dilçin, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Bayram, Edebiyat Tarihçisi Atilla Özkırımlı, Prof. Dr. Mine Mengi sırayla Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Eski Türk Edebiyatına Giriş,  Türk Edebiyatı Ansiklopedisi ve Divan Şiirinde Yergi Amaçlı Söz Sanatları ( makale ) adlı kitap ve makalelerinde ta’riz sanatını bir yergi sanatı olarak kinayeden ayırmışlardır.

Prof. Dr. Cem Dilçin Örneklerle Türk Şiir Bilgisi adlı eserinde tariz sanatını; söylenen sözün ya da kavramın gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmek olarak tanımlar.

Yrd. Doç. Dr. Yavuz Bayram, Eski Türk Edebiyatına Giriş kitabının Edebi Sanatlar kısmında tariz sanatını, kinayeden farkını gösteren şu tanımı yapmıştır: Sözlüklerde “dokundurma, taş atma” gibi anlamlara gelmektedir. Kinaye ile edebi sanatlardandır. Tarizde amaç, muhatabı kırmadan, incitmeden doğruyu göstermektir. Kinaye tek bir kelimede olurken tariz ancak bir beyit, şiir veya cümlede olur.

Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi adlı eserinin  4.cildinin 1105. Sayfasında tariz sanatını, bir kimseyi herhangi bir olayı ya da duygu ve düşünceyi alaya almak, yermek, iğnelemek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam tersi bir anlamda, bir sözü gerçek anlamının tam tersi bir anlamda kullanmak olarak tanımlar. Türkçeye de çevirme nezaketini gösteren Atilla Özkırımlı, tariz karşılığı olarak Türkçede “dokundurma, iğneleme” sözcüklerini işaret etmiştir.

Belki de en önemli tanım bu konu hakkında yani “yergi” hakkında makale yazan ve bu makalesi de Harward yayınlarında da çıkan Prof. Dr. Mine Mengi tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. Mine Mengi, 

“Eski şairlerimizin oldukça sık başvurdukları yerme amacına yönelik bir başka söz ustalığı ta’rizdir. Edebiyatta ifadeyi zarif bir tarzda zekice medlulünden başka yöne çevirme sanatıdır. Halk arasında taş atmak, taş yuvarlamak tabiri ile karşılanır. "Kabalığa düşmeden yerme fırsatı verir.”  tanımlarına ve açıklamalara rastlanan ta’riz de dolaylı anlatıma dayalı ve anlamın tezatlı verilmesiyle yapılan bir sanattır” şeklinde kapsayıcı bir açıklama  yapmaktadır. 

Bu bakımdan biz de ta’riz sanatını bir yerme sanatı olarak işleyeceğiz ve en önemlisi de kinaye ile farkını, tariz sanatının özellikleri üzerinde durup açıklama ve alıştırma örnekleri ile makalemizi bitireceğiz.

Tariz Nedir?

Tariz  sanatı yukarıda birçok araştırmacı tarafından tarif edildi. Nitekim sözlüklerde de birçok tanımı  vardır. Örneğin Edebiyat Lügatında “Kapalıca itiraz etmek" demektir. Bunu bir tarafı gösterip diğer tarafı kast etmek diye tarif ederler. 

Prof. Dr. Kaya Bilgegil ise  net bir tanımla “Ta’riz ya da arz kinaye ile yakından ilgilidir. Yanlamak, yandan çarpmak anlamlarına gelir. Edebiyatta ifadeyi zarif bir tarzda zekice medlulünden başka yöne çevirme sanatıdır. Halk arasında taş atmak, taş yuvarlamak tabiri ile karşılanır. Kabalığa düşmeden yerme fırsatı verir” ifadelerini kullanır ki bu makalede tariz sanatı için kullanılacak ifadeler de buna benzer olacaktır.

Tariz Sanatının Özellikleri Nelerdir?

1. Tariz sanatının en önemli özelliği bir bütün yayılmasıdır.  Yani örneğin tevriye sanatında ya da kinaye sanatında o sanatın toplandığı tek bir sözcük vardır ve biz de “İşte bu tevriyeli sözcük” ya da “ İşte bu kinayeli sözcük” deriz. Lakin tariz de böyle bir durum yoktur. Tarizdeki durum, sanatın bir beyite ya da metne ya da dizelere yayılmasıdır. Kinaye gibi kinayeli sözcüğü ortadan kaldırdığımıza sanat bitmez, tekillik değil bütünlük hatta metne yayılma vardır. Örneğin, 

Vermedi ablukada  şân-ı donanmaya helâl

İngiliz devletine olsa sezâdır amiral ( Ziya Paşa )

Burada bahsedilen Sadrazam Ali’dir. Son Osmanlı sadrazamlarından olan Ali Paşa Girit seferinde başarısız olmuş hatta bazı tarihi kaynaklara göre savaşmaya bile tenezzül etmeden savaş alanından kaçmıştır. Sadrazam Ali Paşa’yı sevmeyen Ziya Paşa ona bu beyiti yazmıştır. Bu hikaye kapsamında beyitleri yeniden okumanız gerekmektedir, okuduğunuzda aslında bir övgü değil ağır bir yergi olduğu Ali Paşa’ya bir nevi korkak ve hain denildiği görülecektir. Bu dizelerde bize şu anlamı bir sözcük tek başına vermiyor. Bu bakımdan siz “Bu beyitte tariz sanatı vardır” deriz, “Şu sözcük tarizlidir” diyemeyiz.

2. Tariz sanatında üstü örtük anlatım vardır. Yani ilk okuyuşta beyitte tariz olduğunu anlamamız zaman alabilir.  Bu durumda, tariz sanatının baskın olarak kullanıldığı sözcüklere bakmak lazım. Elbette kinaye gibi çok net bir şekilde göremeyiz ama yine de baskın sözcükler işimizi kolaylaştıracaktır.

Tahsin sana ki gönlüm evin tîre koymadın

Her zahm-ı nâvekin ana bir revzen eyledin ( FUZULİ )

Burada tariz sanatının baskın sözcüğü “Tahsin sana” olabilir çünkü beytin açıklaması şu şekilde:

Sana helal olsun ki ( sevgili ) her bir kirpiğinin yarasıyla ona bir pencere açarak gönül evimi karanlık bırakmadın .

Hemen hemen aynı anlama gelen ve yine Fuzuli’nin bir başka beytine bakalım:

Peykânlarınla toldı tenüm âferîn sana

Bî-dâd çekmege tenümi âhen eyledün. ( FUZULİ )

Beyiti açıklarsak ; Sana “Aferin !” ki benim bedenim senin kirpiklerinin ucunun açtığı yara ile doldu. Sana “Aferin” ki tenimi, bedenimi  acı çekmemek için demire çevirdin.

Şimdi her iki beyitte de ilk bakışta sevgiliyi tebrik var gibi görünüyor ama sevgiliye bir tebrik yok bir sitem var. Ama Fuzuli bu tarizi aşk ile yumuşatmış. Fark edilmesi gereken nokta şudur ki burada Fuzuli sevgiliyi azarlamamış veya kızmamış.. Tariz demek, illa ki hakaret illa ki kırıcı söz demek değildir.

3. Tariz sanatından yararlanılarak yazılmış bir beyit ya da şiir, bir olay üzerine yazılmış olabilir. Yukarıdaki örnek gibi mesela. Biz, bu öyküyü bilmeden tariz sanatını anlamlandıramayabiliriz. Yine yukarıda beyit bu örnektir. Eğer Ziya Paşa’nın Ali Paşa’yı sevmediğini bilmeseydik ya da Ali Paşa’nın savaştan kaçarak Girit’i öylece İngilizlere bıraktığını bilmesek bu dizeleri çok farklı şekillerde yorumlayabilirdik.

Örneğin benim düşüncemde Türk edebiyatında Neyzen Tevfik harika bir iğneleyicidir. Elbette roman ve öyküde de Aziz Nesin müthiş bir iğneleme zekasına sahiptir. Ama şiirden gidersek eğer Neyzen Tevfik’in ünlü mebus – deyyus dörtlüğünü hatırlamak gerek. Zamanında Neyzen Tevfik ile alay eden ve onunla  çok uğraşan bir milletvekiline Neyzen Tevfik’in cevabı şu şekilde olmuş:

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;

Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! dediler…

Künyeni almak için, partiye ettim telefon:

Bizdeki kayda göre, şimdi o meb’us dediler!.. ( NEYZEN TEVFİK)

Mine Urgan’ın da “Bir Dinozor’un Hatıraları” adlı kitabında bahsedildiği gibi o zamanlar bu dörtlük o kadar ünlenmiş ki sevilmeyen her politikacıya “deyyus” denmiş. 

3. Tariz sanatı her zaman şairler için hayırlı olmamıştır. Maalesef iğneleme yeteneği olan birçok aydınımızın sonu ölüm olmuştur ki bu Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de böyle olmuştur; Nefi, Pir Sultan Abdal,  Aziz Nesin..

Bana Tahir Efendi kelb demiş

İltifâtı bu sözde zahirdir

Mâliki mezhebim zîrâ

İtikadımca kelb tahirdir. ( NEFİ )

Beyitte baskın sözcükler vardır. “Tahir” kilit sözcüğümüz olacaktır. Bunu dikkate alarak dörtlüğü açıklayalım: Tahir Efendi ( ki o zamanların şeyhülislamı ) bana köpek demiş, onun iltifatı bu sözlerinde saklıdır çünkü benim mezhebim Mâliki’dir ve bize göre en temiz ( Tahir Arapça temiz demektir.) canlı köpektir.

Nefi, Sadrazam Bayram Paşa hakkında da “köpek” redifli hicviyesi de biraz küfürlü olsa da tariz sanatının uç örneklerden birisidir. Zaten bu hicvinden sonra zindana atılmış, Sadrazam Bayram’ın affı ile çıksa bile hicivlerine devam etmiş 4.Murad Han tarafından öldürülmüştür.  Bu hicviyeyi alıştırma örneği olarak ve tarizin uç bir örneği olarak yazıyoruz:

Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek 

Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek

*

Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun 

Bir senin gibi deni cehl-i mücessem a köpek

*

Ne güne kaldı meded devlet-i Al-i Osman 

Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem a köpek

*

Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun 

Olmaya sahibi bir Asaf-ı kerem a köpek

*

Hidmet-i devlete sair vüzeradan göreler 

Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek

*

Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem 

Arz-ı rumu ede teshir Abaza hem a köpek

*

Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı 

Kimseyietmedünüz bu işe mahrem a köpek

*

Paymal eylediniz saltanatın ırzını hem 

Yok yereoldı telef ol kadar adem a köpek

*

Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain 

Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek

*

Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır 

Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek

*

Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun 

Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek

*

Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet 

noldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek

*

Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan 

Kim götürse akabince seni bilmem a köpek

*

File nacar meger yükledeler tabutunu 

Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek

*

Filler de çekemezse ne acep laşeni kim 

Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek

*

Sen soysuz eşek ol Kirli orospu yaraşur 

Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek ( NEFİ)

Tariz ile Kinaye Arasındaki Fark Nedir?


Bu konuda en net açıklama aslında Mine Mengi’den gelir. Mengi kaynakların kimisinin tariz ile kinayeyi birleştirdiğini söyler,   ama ikisinin tek ortak noktası kinayenin de tarizin de üstü kapalı anlamlara açılan bir kapı olmalarıdır.  

Kinaye ile tarizin ilk farklı “kinaye söze, ta’riz ise genel anlama dayalı" ( Mine Mengi ) olmasıdır. Yani biz metinde kinayeli sözü görürüz. Tarizde ise hissederiz.

Kinaye ile tariz arasındaki diğer fark tarizin, kinayeye kıyasla daha üstü kapalı anlatıma olanak sağlamadır. Çünkü kinayede tek bir sözcük üzerinden ve o sözcüğün var olan ters anlamından yola çıkılarak bir anlatım sağlanır, tariz sanatında ise sözcük değil sözcüklerin birleşimi olduğu için anlam daha kapalı hale getirebilir. Yani aslında biraz da bir nicelik sorunudur.

Kinayede çıkış noktası, kinayeli sözcüğün gerçek ve mecaz anlamına dayanır. Tariz ise bu kapsamdan daha geniştir. Tarizde bir söylenmek istenen ve söylenen anlam olmak üzere iki katman dolayısıyla iki varlık söz konusudur Kinaye bu konuda daha güçsüzdür.

Cem Dilçin ise tarizdeki anlam ilgisinin ne mecaz-ı mürsel de ne de kinayede olduğunu söyler. 

Mine Mengi ve daha birçok hoca, hakaret içeren eserlerde tariz değil tehekküm olduğunu söyler. Yani tariz sanatında bahsedilen kibarca dokunmayı tokat atmak olarak yazan şairler için tariz değil tehekküm yapmış diyoruz. Yukarıda Nefi’den verdiğimiz iki örnekte de tehekküm vardır Mengi’ye göre, tariz değil.

Kinaye örneği: 

Bâki yine mey içmeğe and içti demişler

Dîvâne midir bade dururken içe andı ( BAKİ)

Buradaki kinayeli sözcük “içmek” eylemidir. Hem gerçek hem de mecaz anlamıyla kullanılmış ama kastedilen anlam mecaz anlamdır. “İçmek” eylemini beyitten çıkaramadığımız ya da onun dengi olan “yudumlamak” gibi bir eylem koyamayacağız için ( çünkü anlam bozulur ) ve eylem hem gerçek hem mecaz anlamında kullanılıp kastedilen anlam mecaz anlam olduğu için bu sözcük kinayelidir. Bize “Bu beyitte hangi sanat vardır” denildiğinde direk “içmek” sözcüğünü alıp “İçmek eyleminde kinaye vardır” demeliyiz.

Tariz örneği:       

 Hayâlinden gelür gam hâtıra cânâneden gelmez

Sitem hep âşinâlardan gelür bîgâneden gelmez ( NABİ )

Burada, kinaye sanatına verdiğimiz örnekteki gibi bir sözcük gösteremeyiz. Burada sevgiliye bir sitem vardır ve bu sitem hem tezat sanatı ile (aşina - bigane) hem de tariz sanatı ile ifade edilmiştir.

SON SÖZ

Tariz sadece Divan şiirinde değil Halk şiirinde ozanlar ve aşıklar tarafından da oldukça fazla kullanılmış ; hatta halk şiirinde daha fazla kullanılmıştır. Bunun nedenleri arasında halk şairlerinin divan şairlerinden daha serbest olduğu ya da paralarını direk devlet makamlarından almadıkları gösterilebilir. Zaten alıştırma örneğinde de bir  halk şiiri seçtik.

ALIŞTIRMA ÖRNEĞİ

Ters Öğüt Destanı

Bir nasihatim var zamana uygun

Tut sözümü yattıkça yat uyanma

Meşhur bir kelamdır sen kazan sen ye

El için yok yere ateşe yanma

*

Her nere gidersen eyle talanı

Öyle yap ki ağlatasın güleni

Bir saatta söyle yüz bin yalanı

El bir doğru söz söylerse inanma

*

Ananın erine çağırma peder

Evvel ahır sana kötülük eder

Kemlik et elinden geldiği kadar

Sakın iylik edip düşman kazanma

*

Kime iyi desen darılır söğer

Merhamet zamanı değildir meğer

Yanında birini kesseler eğer

Bir hançer de sen vur sonra utanma

*

Cabadan bir kahve verme ahbaba

Evvel ahır seni verir kasaba

Paran çok var ise yatır şaraba

Olur olmaz sadakaya güvenme

*

Yüz verme saile sarma yakana

Bir tokat vur eğdir doğru bakana

Bir yudum su verme canı çıkana

Aklın topla sersem olma susanma

*

Üç parmak noksan ölç ölçersen kile

Tatlı söz konuşma bir kimse ile

Dört kuruşa sekiz kuruş et hile

Hilekarlık hoş sanattır usanma

*

Eğer ister isen efkar görmemek

Asla gönül yapma çekme boş emek

Babanın hayrına verme bir ekmek

Aç kalıp da kapı kapı dilenme

*

Hediye namiyle bir şey gönderme

Adet edip hiç misafir kondurma

Komşun evi yanar iken söndürme

El kariyçin bir adım da uzanma

*

Bir yetim görünce döktür dişini

Bozmağa çabala halkın işini

Günde yüz adamın vur kır leşini

Bir yaralı sarmak için yeltenme

*

Kaynağın tut varsan suyun bendine

Zira herkes mesend ede fendine

Öz aklın yetişir kendi kendine

Eflatun da görsen aklın beğenme

*

Keyfin bozma altı için beş için

Korku çekme olur olmaz iş için

Canın feda eyle bir sarhoş için

Kuru sofuların sözüne kanma

*

Yanında saklama namus gayret ar

Bilcümle mekruhu eyle ihtiyar

Meyhane dibine seccadeyi ser

Safası olmıyan yerde dolanma

*

Hakikattır sözüm eylerim tefhim

Ne kimseden öğren ne eyle talim

Emaneti geri eyleme teslim

Öte beri geçin sakın evlenme

*

Huzuri neylersin dünya rif'atin

Kesme doğruluktan meyl ü rağbetin

Cenab-ı Mevlanın iste izzetin

Her şaşkın sözünü duyup bulanma 

(AŞIK HUZURİ)

Kaynaklar

Bayram, Yavuz, Eski Türk Edebiyatına Giriş; Eski Türk Edebiyatında Anlam Figürleri ve Edebi Sanatlar, Akçağ, 6.baskı
Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK, 9.Baskı, Ankara
İslam Ansiklopedisi, yıl: 2011, cilt: 40, Ta’riz
Bilgegil,Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri I, Belâgat, Atatürk Ünv.Yay.571, Ank. 1980, s.178
Mengi, Mine, "Divan Şiirinde Yergi Amaçlı Söz Sanatları", Journal of Turkish Studies, vol. 20, 1996, Harvard, ss. 126-132
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, c.4, s. 1105
Tahir-ül Mevlevî, Edebiyat Lügatı , İst. 1972, s.161

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın