Makaleler

Marsias Efsanesi

Yazar: Çisem Soylu

Yunan mitolojisinin ve Ege’nin en hüzünlü karakterlerinden biri olan Marsias Frigya’lı ünlü bir satyridir. Yani gövdesinin belden yukarısı insan, belden aşağısı eşek olan bir karakterdir. Marsias efsanesi Ege’nin en dramatik hikayelerinden biridir.

Anlatılana göre, milattan önce 4000’li yıllarda Yunan tanrıçası Athena bir geyik kemiğinin üzerinde delikler açarak bir müzik aleti yaratır. Bir başka anlatıya göre de Büyük Menderes çayı kenarındaki sazlıklardan aldığı bir parçaya delikler açarak bu müzik aletini yapmıştır ve aslında bahsettiğimiz çalgı günümüzde bildiğimiz flüttür. Athena bu buluşu ile gurur duyar ve tanrıların önünde yeteneğini ve buluşunu sergilemek üzere bir ziyafete katılır. Bu ziyafette çok güzel ezgiler çıkarır ancak güzellik tanrıçası Aphrodite ve Zeus’un karısı evlilik kraliçesi Hera flütü çalarken Athena’nın şekil değiştiren yüzü ile dalga geçip çirkin göründüğünü söylerler. Athena bu duruma çok sinirlenip şölen alanını terk eder.  Kaz dağları  ve o zamanki adıyla İda dağları eteklerine gelir, suyun yansımasından kendini izleyerek flüt çalar. Flütü üflerken yanaklarının şiştiğini ve çirkinleştiğini görünce daha çok sinirlenir ve flütü o an oracıkta fırlatıp atar. Bulup onu tekrar kullananın da çok büyük cezalara çarptırılmasını diler.

Athena’nın bu durumundan ve flütü lanetlediğinden habersiz olan çoban Marsias yine bir gün kırlarda dolaşırken flütü bulur ve üflemeye başlar. Flüt bir tanrıça eseri olduğu için Marsias’ın yeteneğiyle birleştiğinde mükemmel sesler çıkarmaya başlar. Çevresindekiler Marsias’ın flütünü dinlemeye doyamazlar, ünü o kadar yayılır ki sanat ve müzik tanrısı Apollon’a kadar ulaşır. Apollon bir lir ustasıdır ve müziğe oldukça düşkündür. Üstelik kimse onunla yarışmaya cesaret dahi edemez. Apollon Marsias’ın yayılan bu ününü çok kıskanır ve ona haddini bildirmek ister. Bunun için de Marsias’ı herkesin önünde yapılacak bir yarışmaya davet eder. Bu yarışma tanrı Timolos’un dağı Bozdağ’ın eteklerinde yapılacaktır ve kazanan yenilen tarafa istediğini yapmaya hak kazanacaktır. Yarışmaya Frigya kralı Midas başkanlık eder ve Midas’a eşlik eden bir heyetin önünde yarışma başlar. Apollon lirini kullanarak çaldığı tanrısal ezgilerle herkesi büyüler ve bu konudaki ustalığını kanıtlar. Apollon lir çalarken su perileri yani Müz’ler de ona eşlik eder ve dinleyenlere zevk dolu bir dinleti sunarlar. Sıra Marsias’a geldiğinde o da en az Apollon kadar başarılı bir performans sergiler. Marsias’ın bu performansı karşısında Apollon’u yenmes ihtimalinden ve cezalandırılmaktan korkan jüri kararını açıkladığında Apollon öndedir ancak adil davranan Kral Midas sayesinde durum eşitlenir çünkü onun oyu 2 oy sayılmaktadır. Apollon bu duruma çok sinirlenir.

Rivayetlerden birine göre Apollon yenilgiyi hazmedemez ve Marsias’tan kendi yapabildiği gibi müzik aletini baş aşağı çevirip çalmasını ister. Jüri bu meydan okumayı adil bulur, Marsias dener ancak baş aşağı olduğu için flütten ses çıkmaz ve yarışmayı kaybeder.

Diğer bir rivayete göre Apollon müzik aletini çalarken şarkı söyler ve Marsias’tan da aynısını yapmasını ister. Marsias müzik aletlerinin türlerinin farklı olduğunu, yarışmanın yalnızca müzik aletlerini çalma yeteneklerini ile ilgili olduğunu ve ses yeteneğinin karışmaması gerektiğini söylese de Apollon flütü de nefesi, dolayısıyla sesi ile çaldığını söyleyip jüriyi ikna eder ve Marsias hem flüt çalıp hem de şarkı söyleyemediği için yarışmayı kaybeder.

Bunun sonucunda Apollon Marsias’ı kayalıklarda bir zeytin ağacına astırır, çeşitli işkenceler yaparak ve derisini yüzdürerek öldürür. Ayrıca kral Midas oyunu Marsias’tan yana kullandığı için çok sinirlenir ve kulaklarının iyi duymadığını bu yüzden de insana özel kulakları hak etmediğini söyleyerek eşek kulaklarına çevirir.

Bir başka söylenceye göre de Apollon bu durumdan çok pişman olur, lirini kırar ve bir daha çalmaz. Marsias’ı da bir ırmağa dönüştürür. 

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın