Makaleler

Gazel Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Kaside nazım şeklinden doğan bir nazım şeklidir. Aslen Doğu Edebiyatında öncelik kasideler olmuştur, gazel sonradan yaygınlaşmıştır. Kasidelerdeki “Tegazzül”*  kısmının ayrılmasıyla oluşmuştur. Bize de Farslardan geçmiştir ama aslen Arap edebiyatı kaynaklıdır çünkü Araplara da Farslardan geçmiştir.

* Tegazzül: Kasidelerde monotonluğu kırmak amacıyla kaside arasında seğirtilen konusu aşk, güzellik, kadın olan beyitlerdir. Bu beyitler, kasidenin genel aruz kalıbından farklı olabilir. Ayrıntılı bilgi için bakınız : Kaside

Doğu mistisizmin bir kalıntısı gibi burada da tek sayılar çok önemlidir. Gazelin beyit sayısı 5 – 15 arasındadır ve genelde 5 – 7 – 9 gibi tek rakamlı beyitlerle yazılır.

Gazel bir nazım şeklidir. Aynı kaside, müstezat gibi bir nazım biçimi / şeklidir, türü değildir. Bu bakımdan karıştırılmaması gerekir çünkü kendine özgü bir biçim belirleyen belli başlı şiirler arasında gelir.

Gazel, klasik Doğu Edebiyatı mantığında beyit yani iki dizelerlerin alt alta gelmesiyle yazılır. Aruz vezninin uzun kalıpları tercih edilir, kısa kalıplar mesneviler için uygundur. Gazellerde beyitler arasında ya da gazel arasında aruz kalıbı değiştirme rastlanmaz çünkü mesnevi gibi uzun soluklu şiirler değildir.

Gazelin kelime anlamı aşıkane söyleyiş, kadına, güzele söylenen şiir anlamındadır. Kadınlarla aşk üzerine söyleşme anlamındadır ama elbette bu mecazi anlamdadır çünkü Doğu’da bırakın kadınla söyleşmeyi şiirlerde gerçek kadınlara dahi rastlanmaz.

Gazeller, musarra/ murassa/ mukaffa denilen şekilde başlar. Musarra sıralı olma, ard arda gelme demektir. Gazelde de ilk beyitte iki aynı uyaklı dize üst üste gelir ( aa veya xx … ). Gazellerin ilk beytine de matla beyit denir. Matladan sonra gelenler yani musarra beyitten sonra diğer beyitler, ilk dize serbest ikinci dize matla beytin ikinci dizesine uyaklı olarak devam eder. Yani beş beyitlik bir gazelin kafiye tablosu şu şekildedir :

------------------- a

--------------------a

*

------------------- b

--------------------a

*

------------------- c

--------------------a

*

------------------- d

--------------------a

*

------------------- e

--------------------a

Matla beyitten sonra gelen beyte hüsn-i matla denir. Hüsn-i matla, en güzel beyit anlamındadır. Anlamından da anlaşılacağı gibi bu beytin matladan daha güzel, daha renkli ve daha dikkat çekici olmasına dikkat edilir.

Gazellerde matlanın bir kısmı ya da tamamı gazel sonunda tekrar edilebilir. Buna redd-i matla denir. Kelime anlamı matlanın geri dönmesi, tekrar edilmesi olarak gösterilir.

Makta, son beyittir. Kat etmekten gelir, kesmek, ayırmak olarak gösterilir sözlüklerde anlamı. Mahlas beyit de denir çünkü burada şairin mahlası geçer. Makta beyit, gazelin bitişini haber verir. Makta beyitinde şairler kendilerinden ve sanatlarından bahsederler. Maktadan bir önceki beyte  hüsn-i makta denir. Eğer müstakil bir makta yerine, matla beyit makta yerine kullanılıyorsa buna redd-i mısra denir.

Gazelin en güzel beytine – beyit gazelde nerede olursa olsun - beytü’l gazel / beyt-i gazel ya da şah beyit, şeh beyit denir.

Gazellerde daha doğrusu divan şiirinde bütünlük rediflerle sağlanır. Çoğu zaman gazeller, hatta kasideler rediflerle anılır. Örneğin Fuzuli Su Redifli Kaside, Rasih Üstüne Redifli Gazel vs.

 Bütünlüğün rediflerle sağlandığı gazellere müderref gazel denir.  Kelime anlamı da redifli gazellerdir. Redifli gazellerde beğenilen gazellerin rediflerine nazireler yazılır, hatta redifler tanzir edilir.

Doğu edebiyatından gelen Divan Edebiyatı’nda eserlere başlık verme adeti yoktu. Bu adet Batı’dan gelmiştir. Divan edebiyatında gazellere bir ad veya başlık verme geleneği olmadığı halde divanlarda müthiş bir düzen vardır. Bu düzen de divanların gazeliyat bölüm Arap alfabe sistemine göre düzenlenmiştir. Bu alfabetik sıralama müderref gazelelerde redif ya da kafiyeye göre yapılır.

Nitekim kimi gazellerde rediflerin yanında anlam birliği de bulunur. Hem biçimde hem anlamda bir anlam bütünlüğü gazellerde görülen bir özellik değildir çünkü Divan Edebiyatı eserlerinde anlam, beyitler arasında değil beyitte sağlanır. Yalnız eğer bir gazelde konu ve anlam bütünlüğü varsa yani beyitler arası bir anlam bağı varsa o gazele yek - ahenk gazel denir.

Bir gazelin tüm beyitleri şah beyit kalitesinde ise, tüm beyitler ayırt edilemeyecek güzellikte ise bu gazele yek - avaz gazel denir. Yek; Farsça birlik, bir demektir.

Bir gazele beyitler eklenebilir. Şairler, gazellerini saray çevresine sunmak istediklerinde gazellerin sonuna birkaç metih amaçlı beyit eklerler. Bu tür gazellere (yani kaside amaçlı gazellere) müzeyyel gazel denir. Zeyl kökünden gelen müzeyyel ekleme, bitiştirme demektir. Bu bağlamda müzeyyel gazel sözcük gurubunun kelime anlamı eklentili gazeldir.

Gazellerde normalde sadece matla beyti kendi arasında uyaklı olur; ama bir gazelde birden fazla birbiriyle uyaklı beyit varsa yani matla beyitinden sonra gelen beyitler matla kafiye düzenini sürdürürse bu gazellere zü’l metâli ya da  zâtü’l metâli’ ( çok matlalı ) gazel denir. Bu beyitler musarra olarak da geçer. Musarra yani ard arda kafiyeli beyitlerden yalnızca iki tane varsa bu gazele gazel-i dü-matla denir. İki matlalı gazel anlamındadır. Gazelin matladan sonra gelen beyitlerini kafiyeli yapmaya tasrî,  tasrî çizgisinde devam eden beyitlere musarra/birbiriyle kafiyeli ya da müselsel gazel denir. Müselsel silsile sözcüğünden türetilmiştir ve zincirleme demektir. Bu bilgi ışığında müselsel gazel söz gurubu tam anlamıyla zincirleme gazel demektir.

Beyit sayısı 15 ve üstü gazellere gazel-i mutavvel adı verilir.

Mısra ortalarında kafiye görülebilir. Mısra ortasında iç uyak olan gazellere musammat gazel denir. Bu gazellerin farklı aruz kalıpları vardır. Bu kalıplar, ikiye bölünebilen uzun kalıplardır. İki eşit parçaya bölünen aruz kalıbıyla hem gazel bütünlüğündeki ritim bozulmaz hem de  iç uyak yapmak kolaylaşır.

Gazeller bazen tek bir şair tarafından söylenmez. İşte birkaç şairin birlikte söyledikleri gazellere müşterek (ortak) gazel denir. Bu  gazeller genelde eğlence meclislerinde yazılan gazellerdir. En önemli özellikleri hazırlıksız yani doğaçlama söylenmesidir. Normalde bir mesai işi olan divan şiirini, bu şekilde hatasız ve irticalen söyleyebilen şair gerçekten iyi şair olarak kabul edilir.

Arapça, Farsça ve Türkçe dillerinde karışık olarak yazılan gazellere mülemmâ gazel denir. Bu türler biraz şairin bilgi deryasını kanıtlamak amacıyla yazılır.

Aynı Aşık Edebiyatındaki “ dedim – dedi” kalıbıyla yazılan ve karşılıklı söyleyişle oluşturulan gazeller vardır. Bu gazellerde soru – cevaplı bir konuşma geçer. Bahsedilen biçimde yazılan gazellere mürâca’a gazel denir.

Gazel, bütün uyaklarını cinas şeklinde yapabilir. Cinas aslen bir uyak çeşididir ve anlamları farklı ama yazılışları aynı olan sözcükler kullanılarak oluşturulan kafiyedir. Eğer gazelin tüm uyakları  cinaslı ise bu gazele tecnis denir.

Beş beyitten az olan ve mahlas beyti olmayan gazeller de vardır. Bu gazellere na - tamam gazel yani tamamlanmamış, bitmemiş gazel denir. Bu gazeller, divan düzenlenmesinde divanın son kısımlarına konulur.

Gazel Örnekleri

Bu örneklerde Hayalî Bey gazeli kullamıştır.

Matla beyit örneği

Cihân – ârâ cihân içindedir arayı bilmezler -----------a

Ol mahîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler-----------a                                                                            

Açıklama : O insanlar ki cihanın süsü içinde dururular ama cihanı görmezden gelirler. Onların durumu deniz içindeki balığın denizi bilmemesi gibidir.

Hüsn-i Matla

Harâbât ehline dûzah azâbın anma iy zâhid --------------b

Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler  ---------a

Açıklama: Ey Zahid ! Meyhane ehline cehennem azabından bahsetme. Onlar ki bu vakti yaşarlar. Geleceğin endişesini, kederini bilmezler.

Hüsn-i Makta

Hamide kadlerine rişte-i eşki takup bunlar------------c

Atarlar tir-i maksudu nedendir yayı bilmezler----------a

Açıklama :  Bu aşıklar, aşk derdiyle yay gibi iki büklüm olup göz yaşlarından oluşan bir ip takarak sevgiliye istek okları atalar. Ama hakiki okun neyden yapıldığını bilmezler.

Makta / mahlas

Hayâlî fâkr şalına çekenler cism-i uryânı -------d

Anınla fahrederler atlas ü dîbâyı bilmezler------a

Açıklama : Üstüne fakirlik şalını örtenler ( tasavvufta yüksek bir mertebedir ) ne atlas kumaşa ne dibaya aldanırlar.

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın