Makaleler

Fecr-i Ati Edebiyatı Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Edebiyatta Fecr-i Ati dönemi diye adlandırılan bu dönem 1909 ile 1913 yılları arasını kapsar. Bu dönem ayrıca Osmanlı Devleti’nin monarşik yönetimden vazgeçip meşrutiyet yönetimine adım attığı ama maalesef sendelediği bir dönemdir. Ayrıca yine bu dönemde Osmanlı Devleti her ne kadar çabalasa da etrafını saran güçler ve beceriksiz yöneticilerin aldıkları kararlar ama en önemlisi iktidar mücadelesi süren hiç de vatanperver olmayan kişiler tarafından yıkıma doğru götürülmekteydi. Ayrıca edebiyat dünyasında Servet-i Fünun eski debdebesini yitirmiş, 1911 yılında Genç Kalemler diye vatanperver gençlerin çıkardığı bir dergi ortaya çıkmıştı. İşte bu nedenlerle her bakımdan karışık olan bu dönemi anlatmak için önce kısaca siyasi durumdan daha sonra da asıl konumumuz olan Fecr-i Ati edebiyatını işlemeye çalışacağız.

1909 ile 1913 Yılları Arasında Osmanlı Devleti

Rejim olarak bu yıllar Abdülhamit döneminin 30 yıl süren baskısından kurtulma ve meşrutiyet yönetimine yeniden adapte olma dönemidir. Lakin meşrutiyet yönetimi yanında iktidar sorununu da getirdi. Tahta kavgalarından daha beter bir siyasi mücadele, başladı ve imparatorluktan eser kalmayana dek devam etti. Üstelik yönetici kadroları yetersizdi. Bu yetersiz kadrolar Osmanlı için bir yıkım oldu. Alınan yanlış siyasi kararlarının sonunun hep savaş olması Osmanlı Devleti’nin yok olmasının en önemli sebebiydi.

Bu dönemde 31 Mart olayı önemli bir yere sahiptir. Olaylar, İstanbul’da irtica amacıyla gerçekleşmiştir. O dönemde de tahtta II. Abdülhamid, hükümette Said Paşa ve Kamil Paşa bulunmaktadırlar. Eski takvimle 31 Mart yeni takvimle 13 Nisan 1909 yılında baş gösteren bu isyan, tarihte Hareket Ordusu olarak bilinen ordunun - ki bu ordunun içinde Ömer Seyfettin ve Mustafa Kemal Atatürk de vardı; orduya adını veren de Mustafa Kemal Atatürk olmuştur - çabaları ile çok kısa bir süre de bastırılmıştır. Mahmut Şevket Paşa komutasında bu ordunun isyanı bastırmasından sonra II. Abdülhamit bu baskının sorumlusu sayılmış ve tahttan indirilmiştir. Onun yerine de kardeşi V. Mehmet getirilmiştir. 13 Nisan’da başlayan bu kanlı eylem 27 Nisan’da Hareket Ordusu tarafından sonlandırılmıştır. Bu olayların sonucu olarak II. Abdülhamit tahtan indirilmiş ve Selanik’e sürgüne yollanmıştır.

Osmanlı içindeki bu iç karışıklıklar yetmezmiş gibi bir de Balkanlarda ayaklanmalar başladı. İlk ayaklanma ise Arnavutluk tarafından 1910 yılında gerçekleşti. Bu ayaklanmaları Sırbistan, Karadağ isyanları takip etti. 1912 yılında da Arnavutluk muhtariyet kazandı. Balkanlarda bu durum varken bu esnada İtalyanlar da Libya’yı işgal etti.

Tüm bunlardan sonra I. Dünya Savaşı patlak verdi. Osmanlı Devleti, bir “alicengiz” oyunu ile savaşa sokuldu, üstelik savaşı kazansa da herhangi bir şey elde edemeyecekti. 1914’te savaşa giren Osmanlı kendi ipini çekti. I. Dünya Savaşı sonunda ise başkenti işgal altında, bir milli mücadele dönemine muhtaç devlet kalmıştı elimizde.

Tüm bu karışıklıklar içinde edebiyat dünyası da karışıktı. Bir yandan Servet-i Fünun dergisi kapanmış ama Servet-i Fünun şairleri edebiyat dünyasında hala önemli bir yere sahipti, bir yandan da edebiyatın bireysel olmasına karşı olan Milli Edebiyatçılar tutunmaya çalışıyordu. Tüm bu karmaşanın yanında da Fecr-i Ati edebiyatçıları da kendilerini edebiyat dünyasına kabul ettirmeye gayret ediyorlardı.

Fecr-i Ati Edebiyatı Nedir?

Bunu her ne kadar neredeyse her ifadelerinde dile getirseler de Fecr-i Aticiler, Edebiyat-ı Cedidecilerin devamı olarak görülmüştür. Üstelik bu görüş, onlar varken onların çağdaşlarında ve bugünkü araştırmacılarda yaygındır. Oysa Fecr-i Aticier, Edebiyat-ı Cedide hareketine tepki olarak ortaya çıkmışlardır.

Fecr-i Ati Neden Ortaya Çıktı?

Servet-i Fünun edebiyatına yani Edebiyat-ı Cedide hareketine tepki olarak ortaya çıktı. Aslında onlardan daha farklı bir şey söylemediler ama onların yolundan gitmeyi de reddettiler.

Fecr-i Ati Nasıl Ortaya Çıktı?

Fecr-i Aticiler, Hilal Matbaasında toplanarak bir manifesto yayımladılar. Bu manifestoyu ayrı bir başlık altına vereceğiz. Edebî ürünlerini de Servet-i Fünun dergisinde yayımlamaya başladılar. Amaçları, edebiyat dünyasına yeni bir anlayış getirmekti.

Fecr-i Ati’nin Sanat Görüşü Nedir?

Fecr-i Ati’nin sanat görüşü “sanat şahsi ve muhteremdir” yani sanat sanat içindir görüşüdür. Bu bakımdan da pek çok defa bir birlik olamamışlardır çünkü her sanatçının görüşünü benimsemek zorunda kalmışlardır.

Fecr-i Ati Manifestosu Nedir, Neleri İçerir?

Bu manifesto edebiyatımızın ilk manifestosudur. Bu manifesto, Hilal Matbaasında toplanan genç şairlerin aldıkları kararlar bütünüdür.  24 Ağustos 1909 tarihinde yayımlanan manifestonun maddeleri şu şekildedir:

  1. Bir kitaplık kurulacak ve bu kitaplıkta Fecr-i Ati sanatçılarının verdikleri eserler bulunacak. 

  2. Halkı aydınlatmak amaç olacak ve bunu da aydın, eli kalem tutan kabiliyetli sanatçılar yapacaklar.

  3. Dil, bir hizmet aracı olarak kullanılmalıdır. Bu hizmetler, edebiyat ve bilimin ilerlemesine yardımcı olmaktır.

  4. Batının bugün klasik olarak nitelendirilen eserlerinin dilimize çevirisi mutlaka yapılmalıdır. Bu işi ya üyeler yapmalıdır ya da bu iş için bir yarışma açılmalıdır.

  5. Halka açık, ücretsiz konferanslar açılmalıdır.  Halk bu şekilde bilgilendirilmelidir.

  6. Batı sadece put bir öğrenme yeri olmamalıdır. Batı edebiyatı ile ilişkiye geçilmelidir. Batıda var olan edebiyat toplulukları ile paylaşımlarda bulunulmalı, böylece batının edebiyatı doğuya, doğunun edebiyatı batıya aktarılmalıdır.

  7. Sanat şahsi ve muhteremdir ve sanat toplum için değil sanat aşkına yapılır.

  8. Bu beyanname 24 Şubat 1910 yılında Servet-i Fünun dergisinin 977. sayısında yer aldı. Aslen bu beyannamenin bir kopyası da hükümet tarafına gidecek ve tasdiklenecekti ama bu gerçekleşmedi.

Bu beyannamenin altına imzalarını atan isimler şunlardır: Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülend, Emin Lami, Tahsin Nahid, Celal Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi, Refik Halit, Şehabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu ( Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitapevi, 1995, İst., s.154)

Fecr-i Ati bu amaçlarını gerçekleştirebildiler mi?

Maalesef Fecr-i Aticiler bu amaçlarını gerçekleştiremediler. 

Fecr-i Ati ile Edebiyat-ı Cedide Neden Birlikte Anılıyor?

Fecr-i Aticiler bugün dahi Edebiyat-ı Cedidecilerden ayrı düşünülmüyorlar. Tam tersine Edebiyat-ı Cedidecilerin devamı olarak görülüyor. Elbette ki bunun nedenleri var. Bu nedenlerden ilki Fecr-i Aticilerin yayın organı olarak Servet-i Fünun dergisini kullanmaları; ikincisi de gerek dil gerek içerik olarak Edebiyat-ı Cedidecilerden çok da farklı olmamaları. Malum ikisi de edebiyatımızın yüzünü Batı edebiyatına çevirmek istediler ve bunun için de batı edebiyatını örnek aldılar. Fecr-i Aticileri bu konuda daha tutarlı idi sadece. Özellikle Batı klasiklerini dilimize çevirmek için gayret sarf ettiler ama onlar da bu konuda başarılı olamadılar. Edebiyat-ı Cedideciler en azından uzun ömürlü idi ve amaçlarının bir kısmını gerçekleştirebildiler.

Fecr-i Ati Topluluğu İçinde Kimler Vardır?

Bu topluluk içinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şehabeddin Süleyman, Cemil Süleyman Alyanakoğlu, Köprülüzade Mehmet Fuat, Müfhit Ratib, Refik Halit Karay gibi yeni çıkan yazarlar; Celal Sahir, Faik Ali, Ahmet Samim,ki bunlar Edebiyat-ı Cedide topluluğundan aldıkları genci simlerdi, adlı aydınlar katıldı.

Fecr-i Ati Adını Kim Buldu?

Hilal Matbaasında yukarıda sayılan isimler toplanarak kendi edebiyat dünyalarını birleştirmek istediler. Bu toplantıda iki ad teklif edildi: Sina-yı Emel ve Faik Ali’nin teklif ettiği Geleceğin Fecri anlamına gelen Fecr-i Ati… Bu isimlerden Faik Ali’nin tavsiye ettiği isim beğenildi ve oy birliği ile bu topluluğun ismi oldu. O toplantıda ayrıca bu adla bir dergi de çıkarılması kararlaştırıldı ama Servet-i Fünun kapılarını bu yeni topluluğa açınca dergi çıkarma fikri rafa kalktı. Toplu bir halde kendilerini kamuoyuna daha kolay kabul ettirebileceklerini düşünen Fecr-i Aticiler devrin tanınmış diğer dergilerinde de yazılarını yayımlama fırsatı yakaladılar: Resimli Kitap (1908), Şehbal (1909), Rübab (1912)

Fecr-i Aticilerden önce Servet-i Fünun Dergisi Durumu Nasıldı?

Edebiyatı ciddiye almayı ilk Edebiyat-ı Cedideciler ortaya atmış ve bunu da uygulamışlardı. Edebiyat tarihinde 5 Aralık 1901 ile 1908 Servet-i Fünun dergisi yazarları yani Edebiyatı Cedidecilerin kendi dergilerinde hiçbir şey yazmadıkları dönemdir. Tam 7 yıl boyunca egemenliğinde olan Servet-i Fünun dergisinde onların hiçbir yazısı çıkmamıştır. Üstelik Servet-i Fünun dergisi de fen konularına geri dönmüş ve magazinel konulara ağırlık veren “boş” bir dergi haline gelmiştir. ( Sadece 1901 ile 1902 tarihleri arasında Edebiyat-ı Cedide Kütüphanesi olarak bilenen kitap yayınları çıktı dergide ama bu ilanlar da Eylül, Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah gibi önemli eserlerdi.)

Servet-i Fünun yazarları edebiyat dünyasından çekilseler de II. Abdülhamit aleyhine yazdıkları yazıları elden ele taşıyorlardı.

1901 ile 1908 yılları arasında Servet-i Fünun’un ününe yaklaşamayan ama yine de aktif olan Mecmua-ı Edebiyye, Muktebes, Çocuk Bahçesi gibi dergiler bulunmakta idi. Bu da 1901 ile 1908 yılları arasında bir ara neslin geleceğini haber veren en önemli ipucudur. Nitekim öyle de oldu. Dağınık halde yazan bu aydınlar kendilerini halka daha iyi tanıtmak için toplanmaya karar verdiler. Ayrıca bu nesil, edebiyatımızda Edebiyat-ı Cedide yazarlarının yerini tutmak da istiyorlardı. Bu amaçla manifesto yayınladılar. 

Fecr-i Ati Yeni Bir Edebiyat Anlayışı Getirdi mi?

Beyannamelerindeki maddeler gösteriyor ki Fecr-i Aticiler yeni bir edebiyat anlayışı getirmek yerine Batı edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak istediler. Hoş, her iki durum da gerçekleşmedi. Yenilik getirmedikleri gibi bolca da polemiğe adları karıştı ve birçok polemikte de başrol oynadılar.

Fecr-i Ati encümeni kendilerinden önceki nesle saygılı idi ama bu saygı onları diğer edebiyat topluluklarından uzaklaştırdı. Bu da polemiklere neden oldu. Bu polemiklerin ilki Fecr-i Ati’nin edebiyat dünyasında ne kadar faydalı olduğu hatta faydalı olup olmadığı konusunda idi.

Fecr-i Aticiler, kendilerini Servet-i Fünun edebiyatının devamı olarak sayan edebiyat topluluklarına karşı – ki bunlardan birisi de 1911 yılında ortaya çıkan Genç Kalemler dergisi idi – Servet-i Fünun edebiyatçılarına saldırmaya başladılar. Üstelik bunu da genç yazarlar üzerinden yapmadılar, Tevfik Fikret, Halit Ziya, Cenap Şehabettin ve Mehmet Rauf ile polemiğe girdiler. Yalnız polemiğe girenler, onların yanına bile yaklaşamayacak kadar cılız eserler verince kamuoyunda ünleri sarsıldı.

Fecr-i Aticilere en önemli saldırı Genç Kalemler dergisinden geldi. Genç Kalemler dergisi yazarları milliyetçilik akımını destekleyen bir gruptu, 1911 yılında ortaya çıkan bu dergi, kültür dünyasını yavaş yavaş etkisi altına almaya başlamıştı ve bu grup Fecr-i Aticileri, Servet-i Fünunculardan bir nebze olsun ayırmıyordu. Ayrıca onların bir topluluk dahi olmadıklarını, ortak bir benliklerinin olmadığını söylüyordu. Bunu da onların “Sanat şahsi ve muhteremdir” amaçlarına dayıyorlardı. Fecr-i Aticiler bir süre sonra bu durumu kabullendiler. Gerçekten de öyleydi çünkü ve Fec-i Aticiler bunu kabul edince topluluktan istifalar başladı.

Fecr-i Ati Döneminde Şiir Anlayışı Nasıldı?

Fecr-i Ati dönemi ile Servet-i Fünun dönemi şiir anlayışını keskin hatlarla birbirinden ayırmamız neredeyse imkansızdır çünkü birbirlerine çok benzerler. Bu benzerlikler ve Fecr-i Ati şiirinin özellikleri şu şekildedir:

  • Konu olarak Fecr-i Aticiler, Edebiyat-ı Cedideciler gibi bireysel konuları ama özellikle aşk ve doğa konularını işlemişlerdir.

  • Fecr-i Aticilerin şiirlerinde anlattıkları aşklar tamamen duygusal ve aşırı romantiktir. Anlattıkları doğa ise nesnel değil özneldir. Yani şair bir ağacı anlatmak yerine o ağacın kendisinden uyandırdığı hisleri anlatmıştır. Bu bakımdan Servet-i Fünun ile konuları işleme tarzları ile de çok benzer.

  • Vezin olarak her iki dönem de Aruz vezninden vazgeçmemiştir. Sadece bu iki grupla çağdaş olan Milli Edebiyat şairleri hece ölçüsüne yönelmişlerdir.

  • Şekil olarak Tevfik Fikret’in bulduğu ve sıkça kullandığı Serbest Müstezat şeklini Fecr-i Aticiler daha da ileri götürmüşler ve serbest şiire yaklaşmışlardır. Bunun nedeni de etkilendikleri Fransız Sembolist şairlerin serbest şiir yazmalarıdır.

  • Servet-i Fünun şairleri duygusal hatta melankolik şiirler yazardı. Fecr-i Aticiler de bu durum artarak devam etmiştir.

  • Fecr-i Aticiler, Servet-i Fünun şairlerinden farklı olarak Fransız şairlerini özellikle sembolistleri takip etmişler ve kendileri de sembolizme yakın şiirler yazmışlardır. Servet-i Fünun şairleri için her ne kadar da sembolist dense de Fecr-i Aticiler kadar ileri gidilmemiştir.

  • Servet-i Fünunculara gelen en önemli eleştiri Arapça ve Farsça tamlamalarla, Fransızca söz dizimi ile dili bozmaları idi. Fecr-i Aticiler de buna aynen devam ettiler. Arapça ve Farsça sözcüklerin alımı aynen devam etti.

Fecr-i Ati Döneminde Roman ve Hikayenin Durumu Nasıldı?

Bu dönemin roman ve hikayecileri olarak Cemil Süleyman ve İzzet Melih sayılabilir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Refik Halit Karay nesirci olmalarına karşın Fecr-i Aticilerden ayrılıp Milli Edebiyat akımına katıldıkları ve eserlerini bu akımın anlayışına göre yazdıkları için Fecr-i Ati topluluğunda düz yazı konusuna örnek gösterilemezler.

Fecr-i Ati edebiyat döneminde düz yazıda çeşitlilik ve hareket vardır. Roman, hikaye, makale, mensur şiir, fıkra ve daha pek çok türde hacimce fazla yazı dikkat çeker ama bu yazıları Servet-i Fünun edebiyatı döneminde yazılan nesirden ayıracak bir yan yoktur. Ayrıca Fecr-i Ati nesircileri yapmacılığa fazla düşmüşlerdir. Bu bakımdan da günümüzde klasik diye anacağımız onlardan kalan bir nesir bulunmamaktadır.

Fecr-i Ati Döneminde Mizah Var Mıydı?

Bu dönemde tek başına mizah alanında başarılı olan kişi Fazıl Ahmet Aytaç’tır. 1884 ile 1967 yılları arasında yaşayan Fazıl Ahmet Aytaç 1908 yılının en başarılı mizahçılarındandır. Yazılarını genelde nazım nesir karışık yazmakla birlikte sadece nazım ya da sadece nesir örnekleri de vardır. Çağdaşındaki ya da çağının ardındaki Türk şair ve yazarlarının tarzını çok iyi taklit eden Fazıl Ahmet Aytaç, konu olarak döneminin siyasi ve sosyal olaylarını ele alır.

Fecr-i Ati Döneminde Tenkit ya da Edebiyat Eleştirisi Var Mıydı?

Bu dönemde eleştiri ya da tenkit diğer tüm alanlardan daha hareketli idi. Elbette bu durumun nedenlerinden en önemlisi topluluğun yeni olması ve kendilerini kanıtlama ihtiyacı hissetmeleri. Diğer nedenler ise şunlardır:

  • Edebiyat dünyasında tutunma ihtiyacı

  • Kendilerine karşı olan diğer topluluklara karşı güçlü kalma çabası

  • Kendilerini, neler yaptıklarını ya da yapacaklarını kamuoyuna tanıtma ihtiyacı

Fecr-i Aticiler 1910 sonrasında kendilerini tanıtma ve özelikle de Edebiyat-ı Cedidecilerin etkisinden kurtulma girişiminde bulundular ve bir tür kampanya başlattılar. Amaçları kamuoyuna Edebiyat-ı Cedidecilerin edebiyat dünyasında bir etkileri olmadıklarını kanıtlamak ve kendilerini kabul ettirmekti. Bu kampanyayı yönetenler arasında şu isimler vardı:

  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Ahmet Haşim

  • Ali Canip Yöntem

  • Hamdullah Suphi Tanrıöver

  • Mehmet Fuat Köprülü

  • Şehabettin Süleyman

  • Müfit Rabit

1910 yılında Edebiyat-ı Cedide ile uğraşan Fecr-i Ati bu aşamada herhangi bir istifa yani kayıp vermedi ama 1911 yılında Genç Kalemler dergisinin çıkması ile büyük darbe aldı. Fecr-i Ati ile Genç Kalemler dergisi yazarlarının en çok tartıştığı alan edebiyat dilinin Türkçeleştirmesi meselesi idi. Gariptir ki edebiyat dilinin yabancı etkilerden arınıp millileşmesi üzerine Genç Kalemler ile en çok çatışan Yakup Kadri ve Fuat Köprülü idi ama onlar da daha sonra milli edebiyatın en önemli nesircileri haline geldi. Daha sonra Ali Canip Yöntem, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir milli edebiyatı benimsemişlerdir. Sadece Şehabettin Süleyman Fecr-i Ati’den başka bir topluluğa katılmamış ve burada yazmaya devam etmiştir. Şehabettin Süleyman yanında Türkiye’nin ilk tiyatro eleştirmeni sayılan Müfit Ratip de topluluğunu bırakmamıştır.

Fecr- i Ati döneminde tenkit, zaman zaman polemiğe dönüşmüştür ama yine de bu dönemin en aktif koludur.

Kaynaklar

Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitapevi, İstanbul
Korkmaz, Ramazan, Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı 1839 – 2000, Grafiker Yayınları, Genişletilmiş 5. Baskı
Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, Dünya Aktüel, 2004
Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde Fecr-i Ati, c.2

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın