Makaleler

Deneme Türü Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Deneme bir yazın yani edebiyat türüdür. Biliyoruz ki birisi manzum diğer nesir olmak üzere başlıca iki tür vardır yazın hayatında. Deneme bu yazın türlerinden nesir yani düzyazı kısmına aittir.

Deneme, Atilla Özkırımlı’nın literatüründe şu şekilde tanımlanmaktadır : “Herhangi bir konuda, düşüncelerin genellikle kişisel bir görüş olarak açıklandığı, kesin yargılara varılmaktan çok okuyanın o konu üzerinde düşüncesinin amaçlandığı bir düzyazı biçiminin adıdır.”

Deneme, uzun uzun tanımı olmasına rağmen henüz tam anlamıyla yeri tespit edilemeyen bir yazın türüdür. Edebiyatımızın hemen hemen her konusunda yazılan, net bir uzunluk ya da kısalığı olmayan  ve herkesin yazabileceği bir yazın türü olduğu için çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Hatta deneme bu yüzden yani geniş nitelikli ve sınırları tam olarak tespit edilemeyen bir yazı olduğu için çoğu araştırmacı onu bir edebi tür olarak kabul etmez.

Deneme Türünün Özelikleri

Denemenin bir yazın türü olarak sayılmasını engelleyen ve diğer yazın türleriyle karıştırılmasını sağlayan özellikleri vardır. Bu özellikleri sayalım:

  • Deneme oldukça çok niteliğe sahiptir. Bu da onun sınırlarını çizmemizi engeller
  • Denemede, konunu her şey olabilmesi onu tanımlamaması güçleştirir.
  • Kendi kendisiyle konuşuyor gibi yazmak, onu söyleşi türüne yaklaştırabilir.
  • Kişisel konular ya da kişisel konuların belli bir düşünceyle noktalanmaması onu yazın türü olarak görmemizi engeller.
  • Giriş – gelişme – sonuç bölümlerinin keyfi olması yani yazar inisiyatifinde olması denemeleri gruplandırmada sorun yaratır.

Buna dayanarak deneme türünün özelliklerini şu şekilde yazabiliriz:

  • Her konuda yazılabilir.
  • Yazılacak konu kişisel düşüncelerdir. Bu düşünceleri ispat etmeye ya da kesin bir yargıya bağlamak zorunda değiliz.
  • Özneldir.
  • Bilimsel yazılar ya da didaktik metinler gibi değildir, bu bakımdan dilin sade olması beklenmez çoğu zaman.
  • Genelde karşındakiyle sohbet ediyormuş gibi bir havayla yazılır.
  • Yazı düzeni aranmaz. Tipik bir kompozisyon düzeninde olması beklenmez.

Bu özelikleri bakımından edebiyat dünyasına en çok karıştırılan tür sayılır çünkü hasbıhal şeklinde yazılan bir eleştiri yazısı da deneme olarak görülebilimektedir. Bunun yanında en genel anlamıyla deneme için şunu söyleyebiliriz:  Şiir, tiyatro metni gibi karakteristik özelliği olmayan her türle karıştırılabilir.

Denemeyi Neye Göre Gruplandırılabiliriz?

Denemenin bu karışık yapısı bizi ancak yazarın nasıl yazdığına bakarak ayırt etme yoluna götürür. Bu bakımdan deneme yazılarını Batı’da kullanılan bu ayırt etme yöntemine göre ayırmalıyız. Yapılan tespitlere göre deneme şu gruplara ayrılabilir:

  1. Yazarın gözlemlerini ve buna ilişkin düşüncelerini kapsayanlar ( objective essays)
  2. Salt yazarın görüşlerinin yer aldığı yazılar ( subjektive essasys)
  3. Kişinin kendi özelliklerini iç dünyasını, alışkanlıklarını içerenler ( familiar essays)
  4. Kimi kişilerin ya da toplumun özelliklerini anlatanlar ( character essays)
  5. Bir yeri öznel bir tutumla yansıtanlar (descriptive essays)
  6. Edebiyat eleştirisini konu edinenler ( critical essays)
  7. Felsefe, din, toplum bilim alanına giren konuları işleyenler ( philosophical essays )
  8. Bilimsel araştırmaları konu alanlar ( scitific essays )  [Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi c.2 s.356)

Görüldüğü gibi denemelerin ayırt edici tek bir yanı tamamen öznel görüşleri içermesi, incelemesidir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir nokta da eleştiride bilimsel yöntemlerin kullanılmamasıdır, bu sözü geçen yazın türü makaledir.

Deneme yazarları ve denemenin fikir babası

Deneme türünün fikir ve isim babası, deneme türünü ayırmak için kullandığımız kıstasları belirleyen kişi Fransız yazar Montaigne’dir.

Deneme kavramını ilk kullanan kişidir ve bu türün yaratıcısıdır. Bu Fransız yazar, Yunan ve Latin klasiklerini okumuş ve bunun üzerine ölüm, aşk, acı gibi kült kavramlar üzerine kişisel görüşlerini belirten yazılar kaleme almıştır. Bu yazıları, herhangi bir yargı çıkarma ya da fikirlerini kabul ettirme amacıyla değil fikirlerini duyurma amacıyla yazmıştır. 1580 – 1595 yılları arasında Les Esasirs ( Denemeler ) adıyla kitabını yayınladığında sadece Fransa’da değil diğer Avrupa ülkelerinde de ilgi görmüş ve yeni bir türün fitilini ateşlemiştir. Ondan sonra İngiliz Francis Bacon da denemeler yazmış ve böylece bu tarzda yazılan tüm yazılara deneme denilerek deneme yazıları çoğalmaya, yayılmaya başlamıştır.

Deneme günümüze kadar nasıl geldi, neden bu kadar çok sevildi…

Deneme, kişisel görüşlerin ifade edildiği bir yazın türü ama şunu anlamak lazım ki 15. ve 16.asrın ortalarında ortaya çıktı bu akım. Ondan önce krallık hâkimdi ve edebiyatta da tekil düşünce, ben’li düşünce diye bir şey yoktu. Montaigne denemeleri 1580 yıllarında yayımladı, yani Avrupa’nın hümanist ve ben’li kavramlara “Merhaba” dedikleri bir tarihte.  Yani Murat Belge tanımıyla Montaigne “Avrupa’da Rönesans ile ortaya çıkan, Rönesans’ın getirdiği yeni bir hayat anlayışını ve dünya görüşünü temsil eden bir yazardı.” [Birikim s.5, 1975 ] Aynı kaynakta Rönesans “… büyük toplumsal değişimlerin, yeni büyük yönelişlerin kültürel – ideolojik uzantısı, parçasıydı.” Bu da deneme türünün Avrupa’da ortaya çıkan yeni bir fikir – kültür – ideoloji kavramının yazın aracı olduğunu gösteriyor. Kralcılık yerine halkçılık, biz yerine ben, nesnellik yerine öznellik tercih ediliyor.

İşte Montaigne, bu değişimin ürünüdür. Soylular sınıfının yıkılıp burjuvazinin hakim olduğu, yeni bir dünya görüşünün filizlendiği, özgürlük, kişisellik gibi kavramların benimsendiği çağda, sadece kendi düşüncesini yazarak deneme türünü oluşturmuştur. İktidar değişecek, biz’li sesler ortadan kalkacak, yeni bir kültür oluşacaktır, bunu ise en iyi “deneme” türü ile yazılan yazılar yapacaktır. Atilla Özkırımlı “Bir bakıma burjuvazinin yükselişiyle denemenin gelişimi koşut olarak yürür”  der deneme için.

Türkiye’de ve Osmanlı Dönenimde Denemecilik

Bizde çağdaş edebiyatın miladı Tanzimat dönemi kabul edilir ama Tanzimat döneminde deneme  türüne rastlamıyoruz. Şinasi, Namık Kemal aydın kesim, denemeden çok makale gibi yazılar yazmıştır çünkü amaçları nesnel olan bilgileri aktarmak olmuştur. Tanzimat döneminde Avrupa’daki gibi bir düşünce devrimi ya da düşünce üretimi değil var olan bilgileri aktarım söz konusudur. Bu bakımdan da Tanzimat yazarları makalede çakılı kalmışlardır. Bizde deneme türünün Osmanlı çağında görülmeme nedeni Avrupa’da görülen yapısal değişimin bizde yaşanmamış olmasıdır.

Tanzimat döneminde hala devam eden “biz” anlayışı Edebiyat-ı Cedide döneminde kadar “ben” kavramına dönüşememiştir. Türk edebiyatında bireyci edebiyat 1908 Meşrutiyet’in ilanından sonra başlar. Buna göre batı sanatına yaslanarak oluşturulan ilk denemeler Cenap Şehabettin, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal tarafından gelir ki bu da bize bunları ilk denemeci  ilan etme lüksü verir.

Tam olarak deneme Cumhuriyet ilanı ile başlar…

Tam olarak denemecilik, Cumhuriyet devrinde başlar. Cumhuriyet, halkçı bir anlayışla çağdaşlık kavramının en hat safhada yaşandığı yıllardır. Türk ulusu sadece bedenen değil, kültürel olarak da yeniden doğuşunu Cumhuriyet dönemine borçludur. Cumhuriyet kültürünün oluşturulmaya çalışıldığı bu dönemde, insancıl ve bireyci düşünceyi en iyi ifade eden deneme türünde en çok örnek bu zamanda verilir. Cumhuriyetçilik, bireysellik ve özgür düşünce demektir.

Türk edebiyatında deneme türünün ilk özgün örnekleri Nurullah Ataç tarafından verilir. O, tıpkı Avrupa’nın Montaigne’si gibi Latin ve Yunan kültürüne hâkim olarak ilk yerli ve özgün deneme örneklerini verir. O, Montaigne’ce okur ile konuşur gibi yazar, yargılarında bireyselcidir, yazılarında da ise olabildiğinde özneldir.

Ataç’ın yanı sıra bir isim daha vardır ki o da daha halkçı bir yaklaşımla yazar denemelerini: Sabahattin Eyuboğlu. Bu iki yazar, deneme türünün iki ayrı mezhebini temsil eder gibidir aslında. Eyuboğlu ve Ataç da dogmatizme karşıdır ve dogma ile savaşır ama Eyuboğlu hümanizmi bir dünya görüşüdür, Ataç için hümanizm ise insanın bireyselliğini vurgulayan bir kavramdır.

Ataç, edebiyat üzerine ama özellikle şiir üzerine kurar denemelerini, Eyuboğlu ise tüm bir kültürü kucaklayıcı bir tavırla yazar. Ama sonuçta ikisi de Cumhuriyet kültürünün oluşumun bel kemiği sayılan  Tercüme Bürosu kuruluşunda görev alırlar.

Bugün ise deneme türünün temsilcisi olarak Memet Fuat gösterilebilir. Çağını Görebilmek (1982), Unutulmuş Yazılar (1986), Çağdaşımız Makyavel (1992), Eleştiri Sorumluluğu (1994), İki Yönlü Yozlaşma (1995), Konuşan Toplum (1996), Dağlarda Yüreğim (1996), Özgünlük Avı (1996) onun denemeleridir. Ayrıca şuan Küçük İskender de süregelen denemelerin devrimini haber verecek türde denemeler kaleme almaktadır.  Diğer önemli deneme yazarlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Suut Kemal Yetkin ( 1903- 1980 )
  • Mahmut Sadık:Takvimden Yapraklar (1912)
  • Refik Halit Karay: Bir Avuç Saçma (1939), Bir İçim Su (1931)
  • Falih Rıfkı Atay: Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmak ( 1953 ), Çile (1955) deneme yazılarına örnek gösterilebilir
  • Ceyhun Atıf Kansu: Devrimcinin Takvimi, Ya Bağımsızlık Ya Ölüm , Köy Öğretmenine Mektuplar…
  • Cemal Süreya (1931-1990):  Şapkam Dolu Çiçekle
  • Bedri Rahmi (1913-1975): Delifişek (1975)
  • Mehmet Kaplan
  • Hilmi Yavuz
  • Mehmet H.Doğan
  • Enis Batur
  • Cemil Meriç

Kaynaklar

Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi c.2 s.356
Murat Belge, Birikim Dergisi, s.5, 1975
Milli Eğitim Dergisi, Türk Edebiyatında Deneme, Nurullah Çetin, sayı 165 , 2005.

İlgili Makaleler

Yorumlar
sena 2017-04-11 21:20:20

Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.

Yorumunuzu Paylaşın