Makaleler

Cemal Süreya'nın Hayatı ve Edebi Kişiliği

Yazar: Diba Bahadıroğlu
Cemal Süreya'nın Hayatı ve Edebi Kişiliği

Cemal Süreya’nın kayda değer bir hayat hikayesi vardır. Öyle ki hayat hikayesinde yaşadığı acıları, şiirlerine yansıtmış, erken yaşta öksüz kaldığı için “annesini evlendiği her kadın da aramıştır”(1) . Bu bakımdan onun hayat hikayesinin tüm ayrıntılarını, diğer sanatçılardan onu farklı kılan her detayını anlatacağız bu yazıda…

“… kuyuya sarkıtan kadın/ saçından kavrayıp kız kardeşimi …” (2)

Asıl  adı Cemalettin Seber’dir. Güngör Demiray’a yazdığı bir mektupta “1931 yılında Erzincan’da doğdum. Bir doğum günüm yoktur benim” demiştir. 

Babasının adı Hüseyin Bey, annesinin adı Gülbeyaz Hanım’dır. Kalabalık ve varlıklı bir ailede dünyaya gelmiştir.  Erzincanlıdır. Doğu Anadolu’da yaşanan iç sıkıntılar yüzünden ailesi ile birlikte Erzincan’dan ayrılmak zorunda kalmışlardır. Birçok kaynakta bu ayrılığım sorumlusu siyaset olarak görülür ama Zuhal Tekkanat yani Cemal Süreya’nın son eşi bu durumu şöyle açıkılıyor “Aslında Cemal Süreya’nın sürgün olmasına amcası Mehmet sebep oluyor. Amcası valiye bıçak çekiyor, o yüzden sürülüyorlar. Bunlar da kurunun yanında yaş da yanar misali göçebeliğe zorlanıyor.” (3 )

Aile Bilecik’e göç etmiştir ve  bu göç esnasında Gülbeyaz Hanım hamiledir. Hamileliği bu zor yolculuğa dayanamaz ve düşük ile sonuçlanır. Sürgünün altıncı ayında Cemal Süreya, annesini kaybeder. Bu acı olay şairin yaşamında bir dönüm noktasıdır.

Aile, anneyi kaybetmeye dayanamaz ve “izinsiz” olarak İstanbul’a giderler. Cemalettin, zaten ilkokul eğitiminin bir kısmını aldığı için İstanbul’da yazıldığı okulda sıkıntı çekmez. Babası da İstanbul’da işe girmiştir. Yalnız bu durum pek uzun sürmez İstanbul’dan sürgün edilirler, yine Bilecik’e dönmek zorunda kalırlar. İstanbul’da bulunurlarken ailede, Cemalettin’e  annelik görevini yapmak halaya düşmüşken Bilecik’te bu görev babaanneye düşer ama babaanne yaşlılığından dolayı bu görevi yerine getiremez. Annesi, Esma Hanım diye birisi ile evlenir. Esma Hanım “Maddi manevi izleri hayat boyu silinmeyecek, karanlık bir sayfa”(4) açar Cemalettin ve kardeşleri arasında. Esma Hanım önce babaanneyi evden kovar sonrada Cemalettin’in ablalarına işkence yapar. Cemal Süreya  o kadını şiirlerinde şu şekilde anlatır : “… kuyuya sarkıtan kadın/ saçından kavrayıp kız kardeşimi …” (Sevda Sözleri, 11.beyit )

“… bir rüzgar büyüğüm babamdan / ve rüzgar / bir törendeki gibi çekiştirir durur / yağmurluğumu..” (5)

Cemal Süreya, evdeki bu durumdan oldukça sıkılmıştır. Bu bakımdan evdeki kimseye haber vermeden Bilecik parasız yatılı sınavlarına girer ve kazanır;  çok başarılı bir öğrencidir.  Derslerinin hemen hemen hepsinden çok iyi not alır, özellikle edebiyat ve kompozisyon derslerinde çok iyi puanlar alır. Okulda bir ara adı “dahi”’ye bile çıkar. Tüm harçlıklarını kitaba yatıran Süreya, bir ara para kazanmak için gece bekçiliği bile yapar. 

Sınıfta ilk aşkını bulur: Seniha Nemli. Seniha Nemli’ye aşık olur. Sınıfta hep onu büyük bir hayranlıkla işler ve ona da şiirler yazmıştır. Hatta sınıf tahtasına yazdığı "Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu, Masmavi defterime kızıl satırlar doldu..." dizesi ile tüm okul, Cemalettin’in Seniha’ya olan aşkını anlar. Hatta o zamanlar  komünist olma korkusu olduğu için Süreya o satırları şu şekilde değiştirir: "Seni sevdiğim anda her şeyim yeşil oldu, Masmavi defterime yeşil satırlar doldu."

Kızıl saçlı, okulun en güzel kızı Seniha ile arkadaşlarının deyişi işe Cemo, Cemal Süreya’nın bir röportajında dediği gibi “aynı sırada mektuplaşırlar”. Aşk böyle başlar.

1947 yılında Bilecik Ortaokulu’ndan mezun olan Cemal Süreya, Haydarpaşa Lisesini yatılı ve burslu olarak kazanır. Lakin Seniha ile bağını hiç koparmaz. Ne yazık ki üvey annesi Seniha Hanım, Cemal Süreya ile Seniha’nın buluşmasına daima engel olur, zaten kendisinin  Hüseyin Bey’in değer verdiği her şeye kin tutma bir özelliği vardır. Hoş daha sonra mahallede çıkan bir olay yüzünden evi terk etmek zorunda kalır, Hüseyin Bey de Esma Hanım ile evlenir.

Cemal Süreya, liseyi bitirir ve Mülkiye’li olur artık. O, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Mülkiye bölümünü kazanmıştır ama hala Seniha ile aşkları devam eder.

Cemal Süreya ile Seniha Nemli, Cemal üniversite 2.sınıfta iken nişanlanırlar ve  takvimler 1953 yılını gösterirken evlenirler. Cemal Süreya, henüz mezun olmadığı için çok sık görüşemezler ama Cemal Süreya mezun olduktan sonra tam bir evlilikleri olur. Seniha ile Cemal’in Ayçe adlı kızları olur.

Cemal ile Seniha’nın sorunları da baş göstermeye başlar. Maddi sıkıntılar, onları fazlası ile sarsmıştır ve Cemal Süreya, “Üvercinka” şiirini yazdığı o genç kızla tanışır. Asıl adını kimse bilmez Üvercinka’nın - ki “Güvercin Kanadı” sözcüklerinin harfleri karıştırılarak bu sözcük elde edilmiştir – ama Cemal Süreya ona yazılan şiirleri “Üvercinka” adlı şiirinde toplar.

O sıralar Seniha Hanım hamiledir. Cemal Süreya,Seniha Hanım’ın son ayına kadar Üvercinka ile ilişkisini sürdürür, daha sonra ailesini tercih eder ve İstanbul Maliye Müfettişliğine atandığında 11 Ağustos 1955 yılında ilişkisine son verir. Üvercinka gider ama şöhret de Cemal Süreya’ya uğrar. Bir edebiyat dedikodusuna göre Cemal Süreya, soyadından bir  harfi bu yüzden atar; hayatında onunla giden şeylerin duyduğu eksikliğe ithafen…

1957 yılında Cemal Süreya babasını kaybeder; sanıldığının aksine “Sizin Hiç Babanız Öldü mü?” şiiri Cemal Süreya tarafından babası ölmeden 4 yıl önce yazılmıştır. Cemal Süreya için babası oldukça özel bir yere sahipti. Yıllar sonra da günlüğünde babası öldükten 3 yıl sonra onun hayatta olduğuna dair hayaller gördüğünü yazacaktır.

Cemal Süreya , babası öldüğünde Seniha hanım ile ayrıydı, Cemal Süreya onunla yeniden barıştı ama maalesef bu birleşme çok uzun sürmedi. Seniha ile Cemal ayrılmaya karar verdi ama ayrılıklarının resmileşmesi 7 yıl sürdü. Sanıldığının aksine de Cemal Süreya ya da Seniha Nemli’nin isteksizliğinden değil devletin yavaş işlemlerinden dolayı boşanma 7 yıl sürmüştür.

“… iki kişiyi birden severdim / karnemde sevinç sınıf aşk iki …” (6)

Cemal Süreya, 20 Ekim 1968 günü beşinci sınıf Maliye Müfettişliği görevine atanır. Bu arada Üvercinka kitabı ile 1959 yılında “Yeditepe Şiir Ödülü”nü kazanır. Edebiyat dünyasında saygın bir yere sahiptir artık ve bu arada da askerlik görevini yerine getirmiştir. 1961 yılında 1 yıllığına Paris’e gönderilir, gitmeden önce Suna Lokman ile  nişanlanmışsa  1 yıl sonra dönünce Paris’ten Suna Lokman’dan ayrılır.

O sırada Tomris Uyar ile tanışır. Birçok kaynakta Tomris Uyar ile evlendikleri yazılsa da Zuhal Tekkanat onların sadece aynı evde yaşadıklarını, evlenmediklerini söyler.

Şair, memuriyetten ayrılır ve Tomris Uyar ile birlikte çeviri çalışmalarına başlar. Küçük Prens adlı çocuk kitabı da bu dönemde çevrilmiştir. Yalnız 1966 yılında ikisi de yoğun çalışmalarından dolayı birbirlerini sevmekten vazgeçerler.

1967 yılında Yelken dergisinde çevirmen olarak çalışan Cemal Süreya, o zamanlar kendisi de edebiyatla ilgilenen Zuhal Tekkanat ile arkadaş ortamında tanışır. Cemal Süreya ile iki kez karşılaşmasına rağmen ikinci karşılaşmasında Zuhal Tekkanat’a evlenme teklif eder. Zuhal Tekkanat, onun gözünde kendisini şu şekilde ifade eder : “Benimle gerçek bir Anadolu erkeği ciddiyeti içinde evlendi ve çocuk istedi. İstediği gibi de ona benzeyen bir oğlu oldu.” (7) Cemal Süreya ile Zuhal Tekkanat’ın Memo Emrah ( Seber) adında oğulları olur. Oğullarının olması ve maddi sıkıntıların artmasından dolayı Süreya, memuriyete geri döner. Ancak memuriyeti Ankara’da olan Cemal Süreya’nın ailesi İstanbul’da yaşamaktadır. 

Cemal Süreya’nın “kıskanç olduğu” ileri sürülür. Bu yüzden de Zuhal Hanımın çalışmasını istemez, evliliği zora girer.  Bu zorluk yeni bir aşkı doğurur : Güngör Demiray.  Bu sırada başlıkta gördüğünüz “Karne” adlı şiir çıkar ortaya. Güngör Demiray’ın ailesinin karşı çıkması ya da Cemal Süreya’nın ailesinin var olması engelleri aşılır ve çift evlenir. Lakin bu evlilik bir yıl sürer ve çift boşanırlar.

Cemal Süreya, Zuhal Tekkanat ile ikinci kez evlenir. Aslında bu evlilik oğulları Memo içindir. Yalnız Erzincan’da iken dostlarına Zuhal Tekkanat’tan ayıldığını kesin olarak bildirir.

Cemal Süreya’nın beşinci evliliği, İstanbul’a dönüşünde Birsen Sağanak ile olur.  Birsen Sağanak, dört çocuklu bir kadındır, üç çocuğu evlidir ve küçük çocuğu Özgür ile birlikte yaşar. Cemal Süreya daha düzgün bir aile hayatı kursa da bu sefer de oğlu Memo sorun çıkarır. Özgür ile hiç anlaşamaz. Dış görünüşü de çok  hoş değildir. Sorunlu bir genç olur çıkar ortaya. Kısa süre sonra ev tam bir curcuna ortamına döner çünkü Memo için Zuhal Tekkanat da o eve  taşınır. Birsen Sağanak bu duruma daha fazla dayanamaz ve evi terk eder. Cemal Süreya da kendisini içkiye verir.

Bu sıralarda çalıştığı bankanın batması ile kısa süreli bir soruşturma geçirir. Memo ile aralarındaki anlaşmazlık ise şiddete doğru gider.

Cemal Süreya bu duruma daha fazla dayanamaz, 9 Ocak 1990 günü hayatını kaybeder.

Cemal Süreya’nın Edebi Hayatı

Edebiyata, aruz ile şiir yazarak başlar. Ortaokulda Seniha Hanım’a yazdığı  şiirler sayılmazsa ilk şiirini lise yıllarında yazdığını söylemek doğru olacaktır. “Şarkısı  Beyaz” şiiri, 1953 yılında Mülkiye adlı dergide yayımlandı. Yalnız bu şiir ilk olunmasının bilinmesine rağmen okuyucu ve eleştirmenlerce “usta bir şiir” olarak görülür bu şiir, asla acemi bir şiir olarak görülmez. 

Şairin 8 Ocak 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayınlanan “Şarkısı Beyaz” adlı şiiri, hiçbir şiir kitabında görülmez. Ayrıca daha sonra nisan ayında  yazdığı “Di Gel”, mayıs ayında yazdığı “Çıkmaz Sinir” aynı dergide yayınlanır ama bunlar da hiçbir şiir kitabında yer almaz.

Cemal Süreya kendi şiirini “Erotik bir şiirdir benimki. Sanırım en belirgin özelliği de budur. Dipte tarih içinde uygarlık ve varolma sorunu tartışılır. Mitler, günlük hayatın küçük olaylarına dağılarak somutlaşır”

Cemal Süreya, II.Yeni şiirinin kurucularındadır. Bu konuda “II.Yeniciler ve II.Yeni Olayı”  adlı makale, makaleler.com’da yayımlanmıştır.

Cemal Süreya’nın ilk şiirlerinde biçimsel kaygı görülse de sonraki şiirlerinde bu durum göze çarpmaz.  Diğer şiirlerinde yeni bir imge yeni bir söyleyiş arayışı vardır.  Toplumsal olanla, insan özüyle ilgilenir. Eski şiirle olan bağlantısı bu aşamada imgedir. Eski edebiyatta da imgeler vardır, onda da.  

Atilla Özkırımlı Cemal Süreya şiiri için şu tanımı yapar : “Eski şiirle bağını sesten çok imge yoluyla kurar ve çağrışımlardan yararlanır.  Şiiri, ince buluşların, duygulanımlarının, yaşanan gerçekliğin, toplumsal ve kültürel birikimin kendine özgü bir söyleyişle bütünleşmiş bileşimidir.”

Şiirlerinin yanı sıra edebiyat  hakkındaki eleştiri yazıları ile de tanındı.  Bu yazıları “Şapkam Dolu Çiçekle” adı altında 1976 yılında toplanmıştır.

Cemal Süreya’nın Şiirinin Kaynakları

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Cemal Süreya, imgeleri şiirine taşıyan bir karakterdir. Bu bakımdan onun şiirinin kaynaklarına erişmemiz önem arz etmektedir.

Cemal Süreya’nın şiir aşkı, annesinden dinlediği masallarla oluşturulmuştur : Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun… Daha sonra onda sonsuz bir okuma aşkı oluşmuştur onda. 

Cemal Süreya’nın çalkantılı bir özel hayatı ve aile hayatı vardır. Şairin, kendi yaşadıklarını şiire dökmek konusundaki başarısı, onun şiir kaynağının önce kendi hayatı olarak gösterilmesine neden olmuştur.

Aslen edebiyat sevdası ilkokulda başlamıştır onda. Bilecik’te ilkokula başladığında sınıf arkadaşı Altan ile bir dergi çıkarmışlardır.  Cemal Süreya, “bir sürü birinci sayı” çıkardık diyerek dergiye verdikleri önemi söyler. O yaşlarda, fiyatı 1 kuruş olan dergi, sınıftaki kızlara satılır.

Cemal Süreya, ilkokul zamanlarında dağınık ve düzensiz okumalar yapardı. O okumaların rayına oturması yaşı ilerledikçe olur. Cemal Süreya, Dostoyevski hayranıdır. Bir mektubunda şu ibareleri kullanır : “Dostoyevski’yi okudum, o gün bugündür huzurum yok.”

Cemalettin Seber ismi Cemal Süreya olur. Aslında önce “Süreyya” olarak görünür ama daha sonra girdiği bir iddia yüzünden isminde bir “y” harfini atar ve şunu söyler : “Adımın bir harfini atıyorum.” Belirtmek gerekir ki kimi araştırmacılar bu harfi atmasının nedeni olarak Üvercinka lakabını taktığı genç aşkını gösterir.

Cemal Süreya’nın ilk şiir kitabı Üvercinka 1958 yılında çıkmıştır. Yeditepe Yayınları’ndan çıkan bu şiir kitabı hem eleştirmenlerce hem de okuyucularca çok beğenilir. İlk sayısı hemen biter. Cemal Süreya bu durum için şu yorumu yapmaktadır : “Her şairin ilk yapıtı, bir kumaşın ilk metresi gibidir. Şair bütünüyle o ilk yapıtta , ilk dizelerde saklıdır. Gerisi boş laf.” Ayrıca Asım Bezirci birçok iyi eleştirmen “Üvercinka” şiiri ile Cemal Süreya’yı II. Yeni şiirinin en iyi şairi saymıştır.

Cemal Süreya’nın ilkokul yıllarında heves olan dergiciliği daha sonra mesleğe dönüşecektir. Öyle ki 1960 yılında tüm maddi zorluklara rağmen ulusal bir dergi olan Papirüs dergisini çıkaracaktır. Hatırlatmak da lazım ki Papirüs dergisinin ilk adı Ağrı dağının diğer adı olan “Ararat” olarak belirlenmiştir. Daha sonra Ermeni komitelerinin siyasi eylemleri ile kirlenen bu ad, Papirüs olarak bizzat Cemal Süreya tarafından değiştirilmiştir. Bu dergi, sürekli ve düzenli olarak çıkan bir dergi değildir.  Ara sıra çıkar. 1981 yılında da dergi tedavülden kaldırılır.

Şair, Türk Dil Kurumu tarafından da ödüllendirilmiştir. ‘de’ yayınlarından çıkan “Göçebe” adlı şiir kitabı TDK kurumu tarafından ödüllendirilmiştir. “Üvercinka” şiirlerinden tam yedi yıl sonra çıkan bu ince kitabı birçok eleştirmen tarafından Üvecinka ile kıyaslanmış ve birçoğu da “Göçebe” kitabını “Üvercinka” kitabından daha iyi bulmuştur. Bunlardan birisi de Ülkü Tamer’dir.

Şunu da belirtmek gerekir ki az yazdığı için eleştirilir Cemal Süreya. Bu bakımdan da “tembel şair” olarak nitelendirilir. Cemal Süreya da bu durumu kabul eder. 

Cemal Süreya’nın 1973 yılında çıkan üçüncü şiir kitabının adı “Beni Öp Sonra Doğur Beni” adlı şiir kitabıdır. Bu şiir kitabı, birçok eleştirmen için şairin en olgun eseridir. “e” yayınlarından çıkan bu şiir kitabı Selim İleri tarafından bir bildiri olarak nitelendirilir.  Selim İleri’ye göre bu şiir kitabı Cemal Süreya’nın toplum hayatının durumuna ilişkin bildiridir. Yozlaşan bir takım şeylere karşı kendince bir baş kaldırıyı gerçekleştirir bu kitabında Cemal Süraya. 

Cemal Süreya, bir şairden ziyade çok okuyan bir aydındır. İlkokuldan bu yana başlayan okuma macerası, onun içinde müthiş bir birikime neden olmuştur. Öyle ki sadece şiir yazmamış, kendine özgü bir şiir anlayışı geliştirmiştir. Şiirlerinde her zaman duruşunu dile getirmiş, kadına, aşka, ülkeye bakış açısını hiç bozmamıştır. .  O , Türk şiirinin açılımını yapan bir şair olarak gerçek bir aydının nasıl olması gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir. Düşünceleri şiire sığmayınca o da düz  yazıya yönelmiştir. Politika, Ulus, Oluşum, Milliyet gibi gazetelerde; Yusufçuk, Aydınlık ve kendi dergisi Papirüs’te yazılar yazdıktan sonra tüm bu yazılarını “Şapkam Dolu Çiçekle” adlı kitapta toplamıştır.

Bunun dışında Fransızcadan Türkçeye çeviriler, çocuk kitapları ve ansiklopedicilik onun diğer uğraşları hem de çok zevk aldığı uğraşları olmuştur. 

Cemal Süreya hem kendi yaşamını hem de edebiyat dünyasındaki binlerce sözcüğü kendi filtresinden geçirerek edebiyat dünyasının gündemini oluşturmuştur. 

ESERLERİ

Şiir

  • Üvercinka (1958)
  • Göçebe (1965)
  • Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
  • Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan-1984- ile birlikte)
  • Güz Bitigi (1988)
  • Sıcak Nal (1988)
  • Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
  • Korkarak Vinç
  • Uzaktan Seviyorum Seni

Deneme-Eleştiri

  • Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
  • Günübirlik (1982)
  • 99 Yüz (1992)
  • Uzat Saçlarını Frigya (1992)
  • Folklor Şiire Düşman (1992)
  • Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992)
  • Oluşum’da Cemal Süreya (1992)
  • Papirüs’ten Başyazılar (1992)
  • Toplu Yazılar I (2000, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar)
  • Toplu Yazılar II (2005, Günübirlikler)
  • Günler (993 günden oluşan günlük)

Günce

  • 999 Gün(Günler)/ Üstü Kalsın (1981)

Mektup

  • Onüç Günün Mektupları (1990)

Çocuk Kitabı

  • Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993)

Söyleşi

  • Güvercin Curnatası (1997)

Derleme

  • Mülkiyeli Şairler (1966)
  • Yüz Aşk Şiiri (1967)

Şiir Çevirileri

  • Yürek ki Paramparça (1995)

Öteki Çeviriler

  • Gelinlik Kız (E. Ionescu- 1964)
  • Küçük Prens (A. De Exupery- 1965)
  • Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollionaire- 1965)
  • Günümüz Sağcı Fikirleri (S. De Beauvoir- 1966)
  • Sade’ı Yakmalı mı? (S. De Bauvoir-1966)
  • İhtilalin Özü (Mao Zedung-1967)
  • Amerika Birleşmemiş Devletleri (V. Pozner- 1967)
  • Aşkın Suçları (M. De Sade-1967)
  • Palto (Gogol-1968)
  • Yeşil Papa (Asturias-1967)
  • Gök Cephesi (N. Dinh- 1968)
  • Küçük Prens (A. De S. Exupery- 1975)
  • 32 Saat Özgürlük (G. Hernadi- 1968)
  • Milli Kurtuluş Cephesi (D. Bravo- 1969)
  • Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (Lenin- 1974)
  • Dine Karşı Düşünce Tarihi (A. Bayet- 1970)
  • Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollinaire-1970)
  • Büyük Ahlak Doktrinleri (F. Gregoire-1971)
  • Vadideki Zambak (Balzac-1985)
  • Nekrassov (Sartre-1971)
  • Gönül ki Yetişmekte (Flaubert- 1971)
  • Goriot Baba (Balzac- 1974)
  • Meyhane (E. Zola- 1974)
  • Çin Uyanınca (A. Peyrefitte- 1975)
  • Venezuella Makiliklerinde Douglas Bravo Konuşuyor ( 1976)
  • Mutluluk Getiren Seks (1976)
  • Emeğin ve Emekçinin Tarihi (P. Brizon- 1977)
  • Faşizmin Analizi (Macciocchi-1977)
  • Kırmızı Balon (Lamorisse- 1980)
  • Yarını Bilen Adam Nostradamus (Fontbrune- 1982)
  • Bir Tanem (Marceau- 1991)

DİP NOTLAR

1./ 4.  Cemal Süreya Şiirinde Kadın ve Erotizm, Özgür Özmeral, Ozan Yayıncılık

2.  Sevda Sözleri, Cemal Süreya, 11.beyit

3. / 7. http://t24.com.tr/haber/esi-anlatiyor-cemal-sureya-nasil-oldu-birlikte-oldugu-kadinlara-siddet-uyguladigi-dogru-mu,282585 , Cemal Süreya’nın Son Eşi  Zuhal Tekkanat ile Söyleşi, Hazal Özvarı

5. Sevda Sözleri, Cemal Süreya, “Camdan” adlı şiirinden

6. Sevda Sözleri, Cemal Süreya, “Karne” adlı şiirinden

Kaynaklar

Moran,Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İletişim Yayınları, 2012
Moran,Berna, Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış, İletişim Yayınları, 2012
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde ; Cemal Süreya, c. 1, s. 275
Akyüz, Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860 – 1923 , İnkılap Kitabevi
Tüzer, İbrahim, Türk Dili ve Edebiyatı / Yeni Edebiyat, Akçağ Yay., Ankara, 2015
Özmeral ,Özgür, Cemal Süreya Şiirinde Kadın ve Erotizm, Ozan Yayıncılık
Perinçek , Feyza - Duruel , Nurseş, Cemal Süreya "Şairin Hayatı Şiire Dahil" , Can Yayınları

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın