Makaleler

Aruz Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Aruz bir şiir ölçüsüdür.   Hecelerin ses özelliklerine göre düzenlenir. Şiire ritim kazandırma amacını taşır ve Arap kaynaklıdır.  Doğu medeniyetlerin hemen hemen hepsinde mutlaka kullanılmış, İslamî çerçevede oldukça geniş bir havuzu kaplamaktadır.

Bu genel tanımlardan sonra aruz veznine, aruz vezninin Arap edebiyatında ne ifade ettiğine, aruz vezninin bize nasıl geldiğine daha yakından bakalım.

Türk edebiyatında kullanılan vezinler

Türk edebiyatı üç vezin görmüştür: Hece vezni, Aruz vezni ve Serbest vezin. Bu ölçülerden

·         Hece ölçüsü öz be öz bizimdir ve harflerin sayısına yani niceliğine göre düzenlenir; Halk edebiyatında kullanılmıştır. İslamiyet’ten önce zirve noktasına ulaşmıştır.

  • Aruz ölçüsü ise Arap edebiyatından gelmiştir bize. Osmanlı edebiyatında kullanılmıştır ve hecelerin niteliğine göre düzenlenir. Arap hece sisteminden ayrı düşünülemeyen bu ölçü bizde uzun bir süre varlığını sürdürmüştür.
  • Serbest vezin ise Batı edebiyatının bize kazandırdığı bir ölçüdür. Diğer iki ölçünün aksine ölçüt olarak ölçütsüzlüğü ele alır. Bugün edebiyatımızda hala varlığını korumaktadır. Bunun yanı sıra Halk edebiyatında da hala hece ölçüsü kullanılmaktadır. Bugün varlığını korumayan tek vezin aruz veznidir.

Aruz ölçüsü sisteminde neler var?

Hece ölçüsü en basit ve net şekilde şiirdeki tüm dizedeki seslerin sayısının aynı olması demektir. Yani şiirdeki hecelerin niceliklerine göre değerlendirilir. Bir dize de 11 – 12 – 1 4 – 15 – 17 hecelerinden birisi varsa diğer dizelerdeki hece sayısı da bir olmalıdır. Adlandırma da bu şekilde belirlenir zaten; 11’li, 14’lü, 15’li vs.

Hece ölçüsü Türkçenin ses sistemine uygundur çünkü Türkçe sesli harfleri ile  telaffuz edilen bir dildir. Kendi hece sisteminde de bir sessiz bir sesli ile yan yana gelerek bir hece sistemi oluşturur. Bu bakımdan da hece vezni, öz be öz Türkçeye ait bir vezindir.

Aruz sistemi ise Arap kaynaklıdır. Arapların ses ve hece sistemine uygun olarak dizayn edilmiştir. Hece ölçüsünde hecelerin sayıları önemliyken bu vezinde seslerin özellikleri önemlidir.

Aruz ölçüsünü kavramak için Arapçanın hece sistemini biraz bilmek ve Türkçeden farkını idrak etmek gerekir.

  • Arapça sesli harflere dayanan bir dil değildir.
  • Arapçadaki ünlü seslerde Türkçenin aksine uzunluk – kısalık kuralı vardır. Arapçada uzun ünlüler yazıya geçirilir, kısa ünlüler yazılmaz. Aruz vezni de bu sisteme dayanır zaten.
  • Arap hece sisteminde asıl olan sedasızlar yani ünsüzlerdir. Bu sedasızlar da ya harekeli ya da harekesizdir. Hareke, ünsüzün nasıl okunacağını gösteren dolayısıyla bir nevi ünlü harf yerine geçen özel işaretlerdir. Bizim uzun ünlü dediğimiz Arap dilcilerin ise “hastalıklı harf” dedikleri â, û, î; bir hareke ile bir harekesiz ünsüzden birleşen bir sestir. Anlatılanlardan yola çıkarak bir beyti  - Arap şiir sisteminde esas olan iki dizeye sığdırılan anlamdır ve bu iki dizeye beyit denir -  oluşturan harfler arasında harekeli ve harekesiz sözcükler vardır. İşte bu harflerden ikisinin birleşmesine “sebeb”; üçünün birleşmesine “veted” denir. Bunlar da kendi aralarında ikiye ayrılınca bugün öğrendiğimiz aruz vezni hece sistemi oluşur.

Aruz ölçüsünde dört çeşit temel hece yapısı görülür...

Aruz ölçüsünde yukarıda bahsettiğimiz sisteme göre dört basit hece yapısı türetilmiştir. Bu hece yapısı da direk edebiyatımıza alınmıştır:

  1. Kapalı Hece : Sonu  ünsüz ile biten ya da uzun ünlü ile biten heceler kapalıdır. Şiirde “ – “ ile gösterilir. Ben, sen, kar, al gibi…
  2. Açık Hece : Sonu sesli bir harfle biten hece açık hecedir. Genelde nokta “.” ile gösterilir. Ters bir yay ile “   “  gösterenler de vardır. Sa- ça, te-pe, ya-ra … gibi
  3. Bir açık bir kapalı hece : Sözcük hecelerine ayrıldığında hece sayısı en az iki olmalı ve sözcüğün ilk hecesi açık sonraki hecesi kapalı olmalıdır. “ . – “ şeklinde gösterilir.  Gö- nül, ka-lem,  kö-pek gibi…
  4. Bir kapalı bir açık hece : Sözcük hecelerine ayrıldığında hece sayısı en az iki olmalı ve sözcüğün ilk hecesi kapalı sonraki hecesi açık olmalıdır. “ – . “ şeklinde gösterilir.  Nâ – le, Bâ- de, lâ – le gibi…

Aruz vezni bu temel hecelerin birleşmesiyle meydana gelen “tefil” “tefile” ya da “cüz” adındaki parçaların uyumudur. Tefileler en az 4 heceden oluşur ve bu 4 seslik parçaların birleşmesi sekiz ana kalıbı meydana getirir. Bu kalıplar şunlardır :

1.       fa’ûlün ( fe’ûlün ) :  . “fe” – “û” – “lün >  ­­. – –

2.       fâ’ilün , fâ’ilat : –. –

3.       mefâ’ilün : . – . –

4.       fâ’ilâtün : – . – –

5.       müstef’ilün : – – . –

6.       mef’ûlâtü : – – – .

7.       müfâ’eletün : ­. – . . –

8.       mütefâ’ilün :  . . – . –

Bu tefileler ise hece takımları oluşturur.

A) Düz kalıplar : Sadece bir tefilenin 4 kez söylenmesi ile oluşur.

1.       Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün 

 . - . -  /  . - . -   / . - . -   / . - . - 

2.       Müstef’ilün / Müstef’ilün / Müstef’ilün / Müstef’ilün

- - . - / - - . - / - - . - / - - . – 

3.       Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün 

 - - . - - / - - . - - /- - . - - / - - . - -

4.       Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûlün

 . - -  / . - - / . - - / . - -

B) Karışık kalıplar : Birden fazla tefile birleşebilir. Bu da karışık kalıpları oluşturur. Bulunması düz vezinlere göre daha zor.

1.       Mefâilün / Mefâilün / Feûlün

. - . - /  . - . -  / . - -

2.       Feilâtün (Fâilâtün) / Feilâtün / Feilâtün / Feilün (fa’lün)

. .- - / . .- - /. .- -/ . . - 

3.       Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün  

 - . - - / - . - - / - . - - / - . -

4.       Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün   

- . - - / - . - - / - . -

5.       Müfteilün / Müfteilün / Fâilün 

 - . . -/ - . . - / - . -

6.       Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûl

 . - - / . - - / . - - / . -  

7.       Mefâilün / Feûlün / Mefâilün / Feûlün

 . - . - / . - - / . - . - / . - -

8.       Feilâtün  ( Fâilâtün) / Mefâilün / Feilün (Fa’lün

 . . - - / . - . - / . . -

9.       Fa’lün  ( fe’lün )/ Feûlün / Fa’lün / Feûlün  

. - / . - - / . - / . - -

10.   Mef’ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün   

- - . / - . - . / . - - . / - . -  

11.   Mef’ûlü / Mefâîlün / Feûlün  

- - . / . - - - / . - -

12.   Mef’ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün  

- - . / . - - . / . - - . / . - -

13.   Mef’ûlü / Mefâîlün / Mef’ûlü / Feûlün   

- - . / . - - - / - - . / . - -

14.   Mef’ûlü / Mefâîlü / Feûlün  

- - . / . - - . / . - -

15.   Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün  

- . . - / - . - / - . . - / - . -  

16.   Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün (Fa’lün)

. - . - / . .- -/ . - . - / . . -

Önemlidir !

Vezinlerde son hece açık da olsa her zaman kapalı hece ile gösterilir.

Yukarıda verilen aruz kalıpları Türk edebiyatında en çok kullanılan aruz kalıplarıdır.  Ayrıca kalıpların  hece sistemine uygulanması hakkında imale, med ve zihaf  durumları vardır. Bu üç durum da aruz kusuru olarak kabul edilir. İmale ve Zihaf konularını ayrıntılı olarak işlediğimiz makaleler sitemizde vardır; med ise uzatma demektir ve iki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde sonu uzun ünlü ile ve bir ünsüz ile biten birinci heceyi biraz uzun okumak şeklinde gerçekleşir. Med bulunan beyitlerde vezin bulmak biraz zordur.  Med konusunu başka bir yazıda ayrıntılı olarak işleyeceğiz…

Aruz Vezninin Sistemleşmesi…

Aruz sözcüğünün kelime anlamı ““Yön, cihet, taraf, yan, bölge; Mekke, Medine ve etrafı; daracık dağ yolu; bulut; serkeş deve; çadırın orta direği; ortaya çıkma veya çıkarma; kendisiyle bir şey karşılaştırılan, dolayısıyla ölçü ve örnek olan şey” olmak üzere oldukça fazladır. Kimi araştırmacılar aruz  ölçüsü ve aruz kelimesi anlamı ile bağlantı kurmaktadır ama şimdiye kadar anlamları ile alakalı kesin kanılar yoktur. Bu bakımdan aruzun kelime anlamı ile aruz ölçüsü ile bir anlam ilgisi kurmuyoruz şuan.

Aruz veznini büyük ölçüde bugünkü durumuna getiren kişi  el-Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî (ö. 175/791) ya  da daha basit adıyla İmam Halil adındaki bir Arap dil bilimcidir. Adlandırmalar, terimler ve aruzun yukarıdaki bahsettiğimiz kavramları İmam Halil sayesinde ortaya çıkmıştır. Halil,  IX.yy’da bahir adı verilen gruplandırmaları meydana getirmiş ve bunu bir daire çevresinde göstermiştir. Aruzun 15 bahiri 5 dairede onun sayesinde toplanmıştır.  Bu saatten sonra da Aruz Araplar için ciddi bir ilim haline gelmiştir. Zaten bu yüzdendir ki Aruz’un terimleri oldukça fazladır. Aruz , Türk edebiyatına zaten yıllanmış, olgunlaşmış bir vezin halinde geldiği için bizde ciddi çalışmalar yapılmamıştır.

1.    Aruz’un Türk Edebiyatına Girmesi

Aruz, aslında sadece Türk edebiyatına değil, İslamiyet’i kabul eden birçok milletin edebi hayatına girmiştir.  Bu bakımdan Aruzun Cahiliye döneminden İslamiyet’e kadar uzanan ve neredeyse tüm Doğu edebiyatını etkileyen bir hikayesi vardır. Aruz, Türk edebiyatı ile birlikte Fars, Kürt, Hint edebiyatına da geçmiştir.

Türk edebiyatına Aruzun girmesi ise Batı kolu ile değil Doğu kolu ile olmuştur. Tarihte İslamiyet’i devlet şeklinde kabul eden ilk Türk devletinin Karahanlılar olduğunu düşünürsek Aruzu da önce onların kullanması oldukça doğaldır.

Türkler, İslam medeniyetlerine adım attıkları zaman Aruz ile beraber Arap ve Fars edebiyatının nazım şekillerini de almıştır. Ama bir geçiş aşaması olmuş XI. yüzyıl ortalarına kadar hece sisteminin kullanıldığı metinlerin olduğu görülmüştür. Doğu edebiyatı nezlindeki ilk tam eser KUTADGU BİLİG adlı eserdir. Yusuf Has Hacib tarafından Karahanlı Türkçesi ile yazılan bu eserin telifi 1069’dur. Bu eser, mesnevi şeklinde yazılmış ve Şehname vezni kullanılmıştır.

1. A.  Kutadgu Bilig ve ilkleri… 

1.       Kutadgu Bilig, Doğu medeniyetlerinin işaret ettiği şekilde yazılan ilk eserimizdir.

2.       Mesnevi nazım şekli ile yazılan ilk eserimizdir.

3.       Mesnevi nazım şekli ile yazılmasına rağmen 173 dörtlük barındırması onun eski nazım şekillerine bağlılığını göstermesi bakımından önemlidir.

4.       Kutadgu Bilig vezni aynı zamanda Şehname vezni olarak bilinen Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûl veznidir.

5.       Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûl vezni aynı zaman 11’li hece ölçüsüne işaret eder ve bu bakımdan da eski geleneğin bir kalıntısı olarak sayılır bu veznin kullanılması.

6.       Türk edebiyatındaki ilk siyasetname Kutadgu Bilig’tir.

7.       Türk edebiyatındaki ilk didaktik ( öğretici ) tarz Kutadgu Bilig’de kullanılmıştır.  

1. B.   Anadolu’da Aruz…

Doğu’da Gazneliler, Anadolu’da Selçuklulular Doğu edebiyatına geçişimizi hızlandıran uygulamalarda bulunmuşlardır. Selçuklularda da Gazneliler de sanat dili Farsça,  bilim dili Arapça olmuştur.  Bu da hem Arapça hem de Farsça bilen aydınlar sınıfı meydana getirmiştir. Bu aydınlar maalesef ki modaya uymak için bir süre Farsça şiirler yazmış ara sıra da Türkçe şiirler meydana getirmiştir. Yalnız yazılan Türkçe şiirler, Farsça yazılan şiirlerin ölçü ve şekil olarak taklidi olmuştur.

Aruz veznini Arap imlasından ayrı düşünemeyiz demiştir; Aruz vezninin Türkçeye uyarlanması başka bir makale konusu olacaktır ama burada birkaç şey söylemek durumundayız. Aruz, Türkçe ses sistemine uygun değildir ama bu konuda o zamanlar pek bir araştırma yapılmadan aruz direk nazma uyarlanmıştır. Bu da alıntı sözcükleri fazlalaştırmış, Türkçe şiirlerde neredeyse fillerden başka Türkçe sözcüğe rastlanmamıştır.

Aruz’un Türk edebiyatındaki macerası apayrı bir makalede yeniden işlenecektir. Yalnız şunun bilinmesi gerekir ki Aruz sorgulanmış, yargılanmış ve yavaş yavaş edebiyatımızdan kaybolmuş bir vezindir.

Aruz vezni nasıl bulunacak?

Ey dil-i divâne var Mecnûn ile germ-ülfet ol

Hem- nişîn olmaz senünle Vecdî-i ferzâne dost ( Vecdî)

Yapılması gerekenler :

1.       Önce beyitteki açık ve kapalı heceleri belirlemeliyiz; bunu yaparken Türkçe heceleme sistemini esas almalı ve hece bölümlerine göre açık / kapalı belirlemesini yapmalıyız.:

Ey| dil|-i| di||ne| var | Mec|nûn i|le     germ|-ül|fet ol |

-  |- | .| .| -|.| |-|-| -|.|.| | - || -| -| -

Hem- nişîn olmaz senünle Vecdî-i ferzâne dost

 - |.|-| -|-| .| - |.| -|-|.|-|-|| .| -|

2.       Daha sonra bu açık ve kapalı heceleri 4’erli gruplar halinde toplayalım; ama unutmayalım ki her zaman 4’lü olmayacaklardır.  - . - - / - . - - / - . - - / - . - 

3.       Yukarıda verdiğimiz listede bu hece sistemine en uygun vezin: Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilün veznidir. Yani beyitin vezni budur. Şimdi başka bir beyte bakalım; 

 Gülşen-i aşk-ı yârda Vecdî

Tâzedür hâsılı nihâl-i niyâz ( Vecdî )

1.       Açık ve Kapalı heceleri :  

- - . - . - . - .

-.- - . . . - . . -

 Dikkat : Yukarıdaki hece sayısı 9 alttaki dize sayısı 11 çıktı. Burada bir eşitsizlik oluştu; vezni bulmak her iki dizenin hece sayısı eşit olmalı. Demek ki ilk dize “med” uygulamamız gereken bir yer var. Kurallara göre med “yâr” sözcüğüne uygulanabilir. O zaman yâr  “-“ değil “- .” şeklinde açılacaktır.

2.       İmale, Ulama, Med, Zihaf yapmamız gereken sözcüklere bakmalıyız ki vezin kalıplarından birisine uydurabilelim. Üstelik dikkat edilmesi gereken şey ise bu veznin düz vezin değil karışık kalıplılardan olmasıdır çünkü hece tablosu doğrusal değildir. O zaman, tefilelerden gitmek gerekir. 8 tefilemiz olduğunu yukarıda göstermiştik, 11’li hece sistemimiz varsa  4  / 4 / 2 bize en yakın sayılar olacaktır.  Buna göre hece tablosunu ayırmaya çalışalım : 

- - . - /. - . ( - ) /- .    >> Burada med olduğunu unutmayalım.

-.- -/ . . . -/ . . -

Gülşen-i aşk/-ı yârda/ Vecdî

       ulama     med imale

Tâzedür hâ/sılı nihâl/-i niyâz ( Vecdî )

                       imale

Buna göre tefileler şu şekilde olacaktır:   fâ’ilâtün : – . – – / mefâ’ilün : . – . – / fâ’ilün , fâ’ilat : –. –

3.       Bu tefilelerin düzene girdiği kalıp ise  Fâ'ilâtün / mefâ'ilün / fa'lün’dür.

Kaynaklar

Çetin, Nihad. , Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, yıl: 2009 cilt: 3, sayfa: 433
Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK, 9.Baskı, Ankara
Mermer, Ahmet, Eski Türk Edebiyatına Giriş; Vezin ve Arûz, Akçağ, 6.baskı
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, c.1, s. 126, madde : arûz

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın