Makaleler

Ahmet Kutsi Tecer Kimdir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu
Ahmet Kutsi Tecer Kimdir?

Ahmet Kutsi Tecer de birçok Türk aydını gibi sadece şair ya da oyun yazarı değildir; hayatı gözden geçirildiğinde ona şu meslekleri yakıştırabiliriz: Şair, oyun yazarı,  siyasetçi, öğretmen, araştırmacı.

Bu değerli aydınımızın önce hayatını verelim, daha sonra fikir ve sanat hayatımıza katkılarını, UNESCO ile çalışmasına değinelim.

Ahmet Kutsi Tecer’in Hayatı

Ahmet Kutsi Tecer, 1901 Kudüs doğumludur.  Babası, Hacı Hasanzâde Abdurrahman Bey’dir ki Duyun-ı Umumiye müdürüdür.  Doğumu itibariyle Osmanlı vatandaşı ama daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Cumhuriyet aydınlarından sayılmaktadır.

Aile içindeki adı “Ahmet”’tir; doğum yeri dolayısıyla kendisine “Kudsi” denmiştir. “Tecer” soy ismi ise Sivas araştırmaları ötürü kendisi tarafından alınmıştır. “Kudsi” halk arasında “Kutsi” olarak kalmıştır.

Ahmet Kutsi Tecer’in Eğitimleri..

Ahmet Kutsi Tecer, ilk eğitimine elbette Kudüs’te başladı ama gittiği Frères des écoles chrétiennes adıyla bir Fransız okuluydu. Fransızcasının temelini attı, daha sonra bunun çok faydasını görecektir.

Babasının tayini dolayısıyla ailecek Kırklareli’ne gittiler. Burada Tecer, ortaöğrenimine kadar tamamladı eğitimini. Lisede ise yolu İstanbul’a düştü. Başarılı bir öğrenciydi, bu bakımdan ücretsiz yatılı okulu kazandı. Lise İstanbul’da bitti. Daha sonra 1922 yılında Halkalı’da eğitim veren iki yıllık eğitim veren Ziraat Yüksek Okuluna gitti. Bu kadarı ona yetmedi ve o,  o zamanlar bilim ve sanat eğitimleri veren Darülfünun’da gitti. Burada felsefe bölümünü seçti. Burada daha sonra “Dergah” dergisini yönetecek hocalarının ve öğrencilerin arasına katıldı. Dergah dergisi çıkmaya başladığında bu aydın gruptan oldu ve bazı şiirleri Dergah dergisine yayımlandı.  ( Darülfünun daha sonra İstanbul Üniversitesi olacağı için bundan sonra İstanbul Üniversitesi olarak anacağız.)

1925 yılında meraklı olduğu biyoloji eğitimini için okuluna ara  verdi ve Paris’e gitti. Paris’te burslu olarak eğitim almak amacıyla gitmişti lakin orada da Storbonne Üniversitesinde felsefe dersleri almaya başladı. Halk edebiyatına hep ilgisi vardı ve Paris Milli Kütüphanesi’ne bu amaçla girdi. Orada Cezayir Halk Şairleri yazmalarını buldu. Paris’te geçirdiği zamanları anlatan Paris Acıları adlı kitabında buradaki yazmalardan söz edecektir.

Yurda anca 1928 yılında dönebildi. İlk işi araştırmalarını Halk Bilgisi Derneği’ne sunmak oldu ve dernek desteği ile Halk Bilgisi Mecmuası’nda yazılar yayımladı.  1929 yılında, keyifli ama bir o kadar da ilimlerle dolduğu öğrencilik hayatı İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olarak bitti.

Ahmet Kutsi Tecer’in Çalışma Hayatı

Felsefe bölümünü bitirdikten sonra Ankara ve Sivas liselerinde edebiyat derslerine girmeye başladı; böylelikle Edebiyat Öğretmeni olarak esas mesleğini kazanmış oldu. 1930- 34 yılları arasında bu şehirlerde öğretmenlik yaparken Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Tedrisat Müdürlüğü, Talim Terbiye Kurulu gibi eğitime müdahil olan, kitapları denetleyen yani okul eğitim – öğretimleri yöneten bölümlerde çalıştı. 1934 yılında Gazi Eğitim Enstitüsünde kompozisyon ve aynı addaki lisede Fransızca dersleri verdi. Devlet Konservatuarı kurucuları arasında yer almıştır, adı hala orada geçmektedir.

1938’de Yüksek Öğrenim Genel Müdürü oldu, 1942 yılında Talim Terbiye Kurumu üyelerinden oldu.

Sivas’ta bulunduğu yıllar, edebiyat ve fikir hayatımız için oldukça önemlidir ki onu aşağıda daha ayrıntılı şekilde işleyeceğiz.

1942 – 1946 yılları arasında önce Adana – Seyhan bölgesinden daha sonra da Şanlıurfa’dan milletvekili oldu.

1946 yılında Ankara Devlet Konservatuarı öğretmenliğine atandı. Daha sonra 1951 – 66 yılları arasında Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, İstanbul Belediye Konservatuarı görevlerine getirildi.

1960’lı yıllarda İstanbul Radyo yayıncılarına diksiyon ve ses dersi verdi.  1966 yılında İstanbul Eğitim Enstitüsü Öğretmeni olduğu halde emekli oldu, 1967 yılında da hayata gözlerini yumdu. Mezarı İstanbul Zincirlikuyu’dadır.

Ahmet Kutsi Tecer’in Fikir ve Sanat Hayatımıza Katkıları…

Ahmet Kutsi Tecer özellikle halk bilim, derlemeler yani folklor alanında çalışmıştır.  Bu bakımdan şiirleri de heceyledir. Edebiyat dünyamızda Milli Edebiyat Anlayışını Sürdürenler kısmında yer almaktadır.

Hayatına ve eğitim hayatına baktığımızda Fransa’dan Sivas’a uzanan uzun bir yol görüyoruz. Ahmet Kutsi Tecer, hem Batı ilmini alan hem de yurdumuzun binlerce güzelliğinden tat almayı başarabilmiştir.

Ahmet Kutsi Tecer ve Sivas…

Araştırmalarının çoğunu Sivas’ta yapmıştır. Bugün tanıdığımız, bildiğimiz birçok aşığın tanıtılmasına ön ayak olmuştur.  Hayatı boyunca halk ozanlarına, halk kültürüne sahip çıkmıştır. Fransa’da dahi Paris Milli Kütüphanesi’nde Türk halk müziği, kültürü hakkında araştırmalar yapmıştır.

O, Sivas’ta Vehbi Cem ve Muzaffer Bey ile Sivas’ta Halk Şenliği düzenlemiştir. Düzenlediği bir aşıklar yarışmasına Aşık Veysek birinci olmuştur. Bu yarışmadan sonra Aşık Veysel ile sıkı bir dostluk kurmuşlardır. Belirtmek gerekir ki 5 Ocak 1931 yılında yapılan bu Halk Şenliği ilk halk şenliğidir.

 Halk Şairlerini Koruma Derneği kurucusudur. Suzani, Ruhsati, Mesleki, Talebi, Karslı Mehmet ve daha adını anamayacağımız daha birçok aşığa sahip çıkmıştır bu kurum.

Devlet Okullarına Halk Sanatçılarının Girmesi Onun Sayesinde Olmuştur…

Muzaffer Sarıözen’in hayatında büyük bir öneme sahiptir. Muzaffer Sarıözen, Aşık Veysel’i halka arz eden kişidir. Aynı zamanda Ahmet Kutsi Tecer, onu kurucularından olduğu Ankara Devlet Konservatuarı’na Folklar Arşivi Şefliğine getirmiştir. O da bunun kıymetini bilmiştir. Bugün folklor ile ilgili binlerce kaynak burada yer almaktadır.  Muzaffer Sarıözen ve Halil Bedii Yönetken Devlet Konservatuarında görev alınca, devletin sanatçı okullarına ve radyolarına halk sanatçıları ilk kez girmiştir.

Ülkü Dergisi ve Cumhuriyet İdeolojisi…

1941 – 45 yılları arasında Halkevleri yönetimi onun kontrolündeydi. O zamanlar da milletvekiliydi. Ülkü dergisi bu zamanlarda çıktı. Aslında Ülkü dergisi ya da diğer adıyla Ülkü Mecmuası, Halkevlerinin yayın organı idi. Halkevlerinin etkinlikleri, orada yetişen kişilerin ürünleri bu dergide tanıtılıyordu. 15 günde bir yayımlanan ve Ahmet Kutsi Tecer’in yönetimine verilen bu derginin bir diğer görevi de cumhuriyet ideolojisini tanıtmak ve yaymaktı. Burada Ahmet Kutsi’nin de şiirleri çıktı. Ülkü dergisinin bir önemli görevi de Aşık Veysel, İzzet Özkan gibi aşıkları tanıtmak oldu.

Ülkü dergisi fikir hayatımız için önemlidir. Bu önemini madde madde sayarsak şu tablo çıkar ortaya:

  • Cumhuriyet ideolojisini tanıtmıştır.
  • Aşıkları halka tanıtmıştır.
  • Tüm yurda Halkevlerinin malzemeleri sunulmuş; bir nevi bu okulların reklamları yapılmıştır.
  • Edebiyatımız açısında da Ahmet Kutsi Tecer şiirlerinin günümüze taşınmasını sağlamıştır.

Tecer, Yücel dergisinde  ve Ulus gazetesinde de yazmıştır. Burada da hem şiirleri hem de  folklor çalışmalarının yazıları çıkmaktadır.

Ahmet Kutsi Tecer sadece Türkiye’de aktif değildi..

Ahmet Kutsi Tecer,  1947- 1951 yılları arasında Paris Kültür Ateşesi ve Öğrenci Müfettişi idi. İdil Biret ile tanışmış ve onunla yakından alakadar olmuştur hatta… İdil Biret, dünün ve bugünün müzik dehasıdır.

1948 UNESCO Komitesinde görev almıştır ama bu komite Ankara’ya kurulan geçici bir komitedir o zamanlar. 1950 yılında UNESCO Yürütme Komitesi’nde Türk Delege olarak görev yaptı ve Türk kültürünü hem tanıttı hem de geliştirdi.

Ahmet Kutsi Tecer’in Şiir Anlayışı…

İlk şiirleri Dergah dergisinde de yayımlandığında henüz bir öğrenciydi. İlgilendiği konular ise her gencin ilgilendiği konular gibi aşk, ölüm, acı, keder gibi bireyse konulardı. Daha sonra öğretmenlik ve kültür incelemeleri yaptığı döneminde şiirleri de halk şiirine evirilmeye başladı. Aşk ve ölümün yerini günlük hayat, yurt manzaraları, Anadolu gerçekleri aldı. Meşhur “Orada Bir Köy Var Uzakta” şiirindeki köy, babasının memleketi olan Erzincan’daki Kemaliye köyüdür.

Şiirleri ilk dönemden bu yana hece ile yazılmıştır ama heceyi modernleştirmek için çalışmalar da yapmıştır.  Ulusal nazım birimi olarak gördüğü dörtlüğe de her zaman bağlı kalmıştır.

Ahmet Kutsi Tecer ve tiyatro…

Ahmet Kutsi, oyun yazarı olarak da anılır. Oyunlarında Türk edebiyatının dramatik yapısını oldukça başarı şekilde işlemiştir. Oyunlarında konuları halktan, teknik ise Batı’dandır. Bu bakımdan müthiş bir harman vardır bu oyunlarda. Birçok araştırmacıya göre oyunları, şiirlerinden daha başarılır.

Ahmet Kutsi Tecer’in yazdığı dergiler…

Ahmet Kutsi Tecer, sadece şiir ile uğraşmayan, oyun yazarı da olan aynı zamanda bir folklor araştırmacı olan başarılı bir aydındır. Şiirleri toplu halde yayımlanmıştır ama diğer yazılarına ve şiirlerimin orijinal hallerine ulaşmak isteyenler için kronolojik sırayla yazdığı dergiler verilmiştir. Arşivi olan tüm dergilerde, onun yazılarının ya da şiirlerinin orijinal hali görülmektedir :

  • Dergâh (1921-1922),
  • Mihrab,
  • Millî Mecmua (1924-1925),
  • Meş‘ale (1928),
  • Görüş (1930-1932),
  • Varlık (1933-1935 ve 1960),
  • Ağaç (1936),
  • Oluş (1939),
  • Yücel (1941),
  • Ülkü (1941-1945),
  • Şadırvan (1949),
  • Türk Folklor Araştırmaları (1949-1980),
  • Türk Düşüncesi (1953-1954),
  • İstanbul, Türk Yurdu (1955-1956)
  • Vatan (1957-1958).

Eserleri

Şiirleri

  • Şiirler ( 1932)
  • 2002 yılında Kültür Bakanlığı şaire ait tüm şiirleri yayımladı.

İnceleme

  • Köyün  Temsilleri ( 1940 )

Oyunları

  • Yazılan Bozulmaz ; sahnelenme tarihi , 1946 ANKARA
  • Köşebaşı: sahnelenme  yeri İSTANBUL. The Neighbourhood adıyla İngilizceye çevrilmiş, ABD'de sahnelenmiş.
  • Koçyiğit Köroğlu: sahnelenme tarihi , 1949 ve 1961 ANKARA
  • Bir Pazar Günü: sahnelenme tarihi 1957 – 1959, İstanbul
  • Satılık Ev: sahnelenme tarihi 1961, İstanbul

Kaynaklar

Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, c.4, s. 1133
İslam Ansiklopedisi, Ahmet Kutsi Tecer maddesi
Aytaş,Gıyasettin, Ahmet Kutsi Tecer ve Tiyatro Edebiyatımıza Katkısı, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23, No 2, 2003
Baydar, Mustafa, Edebiyatçılarımız Ne Diyor, s.200
Uyar, Turgut, Şimal Rüzgarı, Papirüs dergisi, 1967

İlgili Makaleler

Yorumlar
Sündüs CEBECİ 2017-03-13 20:31:08

Kendi varlığımız olan bu değerli insanları tanımak ve bunlardan yolumuzu aydınlatmalarını sağlamak ilk okul yıllarında, tanıtılması gerekir ki verimli çalışmayı özümüzden benimseyelim. Hala da bir dolu değişik dallarda çalışmalar yapan değerlerimizi siyasi olmadan tanıtılmasını dilerim.

Yorumunuzu Paylaşın